Ergenekon / Nevruz Türk Birliğinin Vazgeçilmez Değeridir

Ergenekon / Nevruz Türk Birliğinin Vazgeçilmez Değeridir

İletigönderen Başkomutan » Pzt Mar 19, 2012 20:27

Nevruz Türk Birliğinin vazgeçilmez değeridir

Türk milletinin birbirine bağlılığını daha da güçlendirmek için Nevruz Bayramı çok büyük bir önem taşımaktadır. Asırlardır Türk milleti tarafından kutlanan bu Kutlu Bayram maalesef Anadolu Türkleri tarafından bir ara unutulmaya yüz tutmuştu. Selçuklu olsun, Osmanlı olsun, Anadolu’da kurulan bütün Türk devletleri bu bayramı istikrarlı ve geniş çaplı olarak kutlamışlardır. Cumhuriyetin başında da bu kutlamalar devam etmiştir, hem de devlet ve millet elbirliğiyle. Sonra bir nevi unutulan Nevruz 90’lı yıllarda Anadolu’da tekrar kutlanmaya başlanmıştır.

Resim

Bütün Türk Coğrafyasında kutlanan Nevruz bayramı başka isimler altında da kutlanmaktadır. Bahar, Ergenekon, Bozkurt, Yeni Yıl gibi isimleri örnek olarak verebiliriz. Zamanla Batı’ya doğru açılan Türkler Fars kültür ve dili ile tanışınca bu bayramı genel olarak Nevruz adında kutlamaya başlamışlardır. Nevruz’un anlamı yeni gündür. İslam’la tanıştıktan sonra bu millet Nevruz’a İslam’i değerler bile katmışlardır.

Yukarıda yazılanlar göstermektedir ki Nevruz bir taraftan bahar ile tabiatın tekrar canlanması, diğer taraftan ise var oluşun ve kurtuluşun bayramıdır. Bir taraftan kış ile uykuya yatan tabiatın tekrar güzelleşmesi, diğer taraftan yok olmaktan kurtulan Türk milletinin Bozkurt önderliğinde Ergenekon’dan çıkmasıdır. Ve bu tarih asırlardır 21 Mart olarak benimsenmiştir.

Osmanlı Devletinde yapılacak herhangi bir askeri hareket için hazırlıklar Nevruz’a kadar yapılır, ve Nevruz ile harekete geçilirdi. Bunun hava şartları sebeplerinin yanında, Nevruz’un uğurlu olması ve başarılar getireceği inancının hakim olmasıdır.

Türk’ün ortak bayramıdır Nevruz, Türk’ün milli bayramıdır Nevruz. Türk varlığı bu Bayram ile birlik ve beraberliği sağlayabilecektir. Var olan sürtüşmelerin, kardeş kavgalarının bertaraf edilebileceği gündür Nevruz. Çaldıran Ovasında Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail’in yapmış oldukları çarpışmada her iki taraf için ağıtlar yakmaktır Nevruz. Ankara’nın Çubuk Ovası’nda Yıldırım Bayezid ile Timur’un arasına sıkışıp kalmaktır Nevruz.

Türk medeniyetine, tarihine, diline, örf ve adetine, töresine bağlı kalmanın ve bu değerleri daha iyi anlamanın ta kendisidir Nevruz. Atsız bey diyor ki: “Milli sembollere saldıranlara dikkat edilmelidir: Bunu cehalet veya ahmaklıktan mı, yoksa gizli maksatlarından mı yapıyorlar?” Sembol yerine diğer değerleri, örneğin Nevruz’u da koyabiliriz. Acaba Nevruz neden unutturulmak isteniyor diye kendi kendimize sorabiliriz. Nevruz’a sahip çıkmak demek aynı zamanda başkalarının oyunlarını bozmak demektir.

Türkler Ergenekon’dan çıktıkları günün yıldönümünde bir mesireye toplanırlar, hususi bir merasimle bir demir parçasını ateşte kızdırırlar; han bizzat kızan demiri ateşten çıkarır, örs üzerinde çekiçle döğer; halk da bu günü kutlu sayıp bayram eder (Ebülgazi: Şecere-i Türk). Ta eskiden var olan Türkler’deki demirin kudsiyeti bu toyda halen yaşatılmaktadır, demircilik ise o dönemlerde bir milli meslektir. Günümüzde ise bu adet Nevruz kutlamaları ile yaşatılmakta olup, insanımıza ya demir ya da örs olmayı ve dövülen demir olmamayı öğretmektedir. Nevruz’da saklı olup da çıkarmış olduğum derslerden bir tanesi de budur.

Türk Kültürü’nde temizlenme ve arınma aracı olarak ateş çok önemli bir yer edinmektedir. Bu sebeple Nevruz’da ateş üzerinden atlama adeti vardır. Çünkü Nevruz demek aynı zamanda tertemiz yeni bir hayata başlama demektir.

Başta söylendiği gibi Nevruz milli ruh yapısı, Türklüğün yaşatılması ve Türk Birliği için çok önemli yer edinmekte olup vazgeçilmez bir değerdir. Tutsaklığa düşmemek, kendi değerlerini koruyabilmek, hür olmak, barış içinde yaşayabilmek için verilen mücadelenin ta kendisidir Nevruz. Her türlü emperyalizme karşı başkaldırıdır Nevruz. Nevruz, dik durabilmenin ta kendisidir.

Bütün ayrıntılar ortadayken halen Nevruz’u İslam’i sebeplerle dışlanmasını isteyenlere sorulacak tek soru yeterlidir. O da, siz Ebu’s- Suud Efendi’den daha mı iyi biliyorsunuz? Varın Nevruz’u bir de o Şeyhülislama sorun, ne cevap verecektir acaba?

Nevruz toyunun halkımız içinde tekrar hak ettiği yeri alması dileğiyle…..

MURAT GEDİK - 19 Mart 2012
haberiniz.com
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Nevruz Türk Birliğinin vazgeçilmez değeridir

İletigönderen Başkomutan » Sal Mar 20, 2012 11:01

Ergenekon / Nevruz : Öz Bayramına Sahip Çıkmak yada Çıkmamak!

Kendi maddi ve manevi değerlerimize sahip çıkamaz ve gerçek sahipleri olarak bunların “bizim” olduklarını savunamaz isek, maalesef günümüzdeki gibi; bölücülük ve etnisite kavramları arasında boğulup giden ve emperyalist şer güçlerin fitne-fesat tohumları saçmasına neden olacak şekilde “başkaları” sahiplenir ve tabir-i caiz ise, “ dağdan gelen bağdakini kovar “…


Nevruz; kuzeyden güneye, batıdan doğuya bütün dünyada yaşayan, değişik Türk Devlet ve topluluklarının bayramıdır. Tamamen Türk’e özgü ve Türkler tarafından kutlanan bir gündür.

Oniki hayvanlı Türk Takvimi ve Melikşah’ın Celali Takvimi’nde yılbaşı olarak belirlenen 21 Mart, Divan-ı Lügat-it Türk’ te ilkbaharın gelişi olarak belirtilir. Türk dünyasında; yılbaşını, baharın gelişini ve dirilişi temsil eden Nevruz’un coşkuyla kutlanmasına büyük önem verilir.

Göktürklerin Ergenekon’dan çıkışı ve Türk takviminde yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilen Nevruz yaklaşık beşbin yıldır kutlanıyor.

Farsça ‘yeni gün’ anlamına gelen Nevruz, ‘Noruz’, ‘Navrız’, ‘Ergenekon’, ‘Bozkurt’, ‘Çağan’, ‘Mart Dokuzu’, ‘Sultan Nevruz’, ‘Mart Bozumu’ gibi adlarla da anılıyor.

Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Afganistan ve Tacikistan ise resmi tatil ilan ettikleri Nevruz’u, ‘milli bayram’ olarak her yıl kutluyor.

Bu günde, kederli olmak en büyük ayıp ve suç sayılıyor. Kutlama törenlerinde bölgelere göre çok farklı oyunlar oynanırken, bu güne özel bazı yemekler pişiriliyor ve eğlenceler düzenleniyor.

Topluca yenilen Nevruz yemeğinin ardından yeni yıl kutlanıyor ve gençler, yakılan Nevruz ateşinin üzerinden atlıyor.

Ebulgazi Bahadır Han’ın eseri ‘Secere-i Türk’te, Ergenekon menkıbesinde 400 yıl dört tarafı yüksek dağlarla çevrili bir vadide kalan Türk’ün, baharın başladığı gün çıkarak, ata yurduna döndüğü ve hürriyetini, istiklalini kazandığı belirtiliyor.

Bu nedenle 21 Mart, kurtuluş günü olarak kutlanıyor.

Özellikle Orta Asya Türkleri, Nevruz Bayramı’nda yapılan toplantılarda Ergenekon Destanı’nı okuyarak, yeni nesillere de günün önemini anlatıyor.

Diğer bir inanışa göre de 12 hayvanlı Türk takviminin başlangıcı olarak kabul edilen 21 martta, doğanın yeniden canlanması, bolluk ve bereketin habercisi baharın gelişi kutlanıyor.

Bu günlerde ortaya çıkan kardelen çiçeğine ise ‘Nevruz çiçeği’ deniliyor.

Türk kültüründen kaynaklanan Ergenekon/Nevruz bayramı, her yönüyle Türk gelenek ve görenekleriyle zenginleşmiş ananevi ve temeli on bin yılı aşkın Türk tarihine dayalı milli bir bayramdır.

Ergenekon

Efsaneye göre; Göktürkler bir savaş sonrasında, kimsenin kendilerini bulamayacağı bereketli bir ovaya yerleşirler. Ergenekon denen bu yerde giderek çoğalırlar.

Bu bölge kendilerine yetmeyince çıkmak istediklerinde önlerine demirden bir dağ çıkar. Etrafına yaktıkları ateşle demir dağı eriterek bir yol açar ve dışarı çıkarlar.

Ergenekon’dan çıkış tarihi; yeni yıl ve yeniden diriliş tarihi olarak kabul edilerek her yıl kutlanır.

Her yıl bu tarihte ateşte kızdırdıkları demiri, örs ve çekiç ile döverek ve ateş üzerinden atlayarak, dağı eritmenin simgesel bir törenini yaparlar.


Yörük Bayramı


Osmanlı devrinde de Nevruz, çok canlı biçimde kutlanmaktaydı. Osmanlı ailesini çıkarmış olan Kayı Boyu'na mensup Karakeçililerin, Karakeçili aşireti mensuplarının 21 Mart tarihinde Ertuğrul Gazi'nin türbesi etrafında toplanarak burada bayram yaptıklarını biliyoruz.

Osmanlı Devleti zamanında Nevruz gününe özel bir önem verilmiştir. Padişahlara Nevruz günleri “Nevruziye” adı verilen kasideler sunulurdu. Bu kasidelerde ağaçların yeşermesi, çiçeklerin açması, havanın ısınması gibi konulara yer verilirdi. Nevruz günü Adem’in yaratıldığı, Nuh’un gemisinin karayı bulduğu, Hz. Ali’nin doğduğu, halife olduğu anlatılırdı. Nevruz gecesi bütün yaratıkların Tanrı’ya secde ettiği, dileklerin yerine getirildiği belirtilirdi. Nevruz günlerinde müneccimbaşı, yeni takvimi padişaha sunar, bahşişini de alırdı. Buna da “Nevruziye bahşişi” adı verilirdi. Saray hekimbaşıları tarafından hazırlanan ve Nevruziye denen çeşitli baharatlardan yapılmış macunlar, padişah ailelerine ve büyüklere sunulurdu. Bugün için yapılmış macunlar, porselen kapaklı kaseler içinde sunulur ve günün hangi saatinde yenmesi gerektiğini yazan bir kağıt da kaselere iliştirilirdi.

Bu macundan yiyenin bütün yıl boyunca hastalıklardan korunacağına inanılmıştır. Zamanla bu gelenek değişime uğramış ve Nevruziye Nevruz günlerinde yenen özel bir tatlının adı olmuştur. Son zamanlarda bu geleneğin bir uzantısı olarak 21 Mart günü Manisa’da mesir macunu halka dağıtılmaktadır.

Bu bayramın bir diğer adı da "Yörük Bayramı"dır. Osmanlı Devrinde 21 mart günü özellikle Padişahın yani Sultanın nevruz tebriklerini kabul ettiği, halkın Nevruz'unu kutladığı, Nevruz şenliklerinde bulunduğu gündür. 21 Mart tarihinin Nevruz-ı Sultanî, yani sultana mahsus, sultan tarafından veya sultanın katılmasıyla kutlanan Nevruz günü olmak bakımından böyle bir isim aldığı söylenilebilir. Bugün gece ile gündüzün eşit olduğu Miladi 22 Mart, Rumi 9 Mart gününe rastlamaktadır.


Atatürk’de 22 Mart 1922 tarihinde Ankara’da Nevruz şenlikleri düzenletmiş ve kendisi de bu kutlamalara katılmıştır.


Türk Dünyası’nda Nevruz Bayramı


Nevruz; Azerbeycan’da Novruz, Kazakistan’da Novrız, Kırgızistan’da Nooruz, Kırım Türklerinde Navrez, Batı Trakya Türklerinde Mevris olarak kullanılır. Kelime manası olarak Farsca "Yenigün" anlamına gelir. Çin’den Avrupa içlerine kadar kuzey yarımküre insanlarının ortak bayramıdır.

Bugün Türkiye’de bir gelenek olarak, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, ve Azerbeycan ile Tataristan’da ise “Resmi-Milli Bayram” olarak kutlanmaktadır. Baharın gelişini, doğanın uyanışını temsil eder.

Türk Kavimleri tarafından M.Ö.VIII yy'dan günümüze kadar her yıl 21 Mart’ta kutlanır.Amerika'da yaşayan Kızılderililer hakkında yapılan karşılaştırmalı halk bilimi çalışmalarına göre bu coğrafyada da Nevruz aynı ruhla kutlanmaktadıri Nevruz, Türk Musikisi makamlarından biri olarak da, yedi yüz yılı aşkın bir tarihe sahiptir.

Türk’lüğün Öz Bayramı Kutlu Olsun..!


Nevruz Bayramında herkes en yeni ve temiz elbiselerini giyinir. Çeşitli ve özel yiyecekler yapılır. Akraba ve mezarlık ziyaretlerinden sonra müzik eşliğinde oyun ve eğlencelerle kutlamalar yapılır.

Bayram günü giyilen yeşil, kırmızı ve sarı renklerden oluşan elbise, eşarp ve benzeri giysilerin renkleri tamamen Türk töresine dayanan renk ve giysilerden kaynaklanmaktadır. Türk boylarının flama ve tuğlarında da bu renkler yer almaktadır.

Nevruz’u bu şekilde kutlayanlar; Türk’lüğün kendi ÖZ Bayramı olan Ergenekon Bayramını kutladıklarını bilmelidirler.

Türklerin ve Türk Dünyası’nın Nevruz Bayramı kutlu olsun…

Rabbim, Milletimizi ve Bayramımızı Daim Kılsın…(amin)


MEHMET YILDIRAN YÜCE - 20 Mart 2012
haberiniz.com
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x