-Niçin siyasal İslamcılar ile bölücüler her zaman anlaşır ve bir ortak noktaları vardır sorulanın cevapları burada!
-Erbakan, 1993 yılında Kürtçe yayın yapan Televizyon kuracakları sözünü vermişti!
--70 li yıllarda Milli Türk talabe birliği milli görüşe verildi, bozkurt olan amblem, kitap resmiyle değiştirildi.
--Dinsiz devlet yıkılacak elbet diyerek Devlet hedef alındı.
Darul Harb fıkhı kitapları, söylemleriyle hertürlü çökertme yolları meşrulaştırıldı!
Biliyorsun, Diyarbakır'da, burada "Ne Mutlu Türküm Diyene"derseniz buradaki Kerim'de "ne mutlu kürdüm"demeye hakkı var diyerek bölücü fitilide ateşlediler.
Ulus Devletin temeline dinamit lokumunu koydular.
Pontus Rumcu, Kripto Ermeniler ve Bölücü Kürdistancıların sığınağı haline gelen tarikat cemaatler aracılığı ile milletin milli duyguları kullanıldı.
-Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş belgesi niteliğindeki Lozan Antlaşması'nı onaylamayan ABD ile bu antlaşmayı istemeye istemeye onaylayan Avrupa devletleri, içte var bulunan bu iki düşmanlığı, Siyasal İslamcılığı ve etnik bölücülüğü her dönem kışkırtmış ve desteklemiştir!
- Refah Partisi etnik ayırımcılığa göz kırpmış ve "federasyoncu" kesilmişlerdi. Federasyonculuğu Hıristiyan Siyonistlerin emri olarak değil de Allah'ın emri diye yutturabilmek için bin dereden su getiren kuramcılar türedi.
-Refah Partili Abdurrahman Dilipak, 1980'1erin ortalarında bir "İnanç Federasyonu" kuramı attı ortaya.
-Buna göre, tek-odaklı cumhuriyet gayrı-müslimlere or¬tak cihad edilerek yıkılacak ve Türkiye "emirlik"lere ayrılarak yönetilecekti.
-Dilipak Şöyle diyordu: "Farklı inanç sahipleri kendi inançlarına göre (kendileri tarafından) yönetilecek, ve her topluluk öteki topluluklarla arasında toplumsal sözleşmeler akdedecektir...
-Bu "İnanç Toplumu"nda bir tek emir (kral) da yoktur. Her bölgede kendi içinde bir dizi yönetim (emirlik, krallık) oluşturulabilir ve bu emirlikler (krallıklar) arasında da ayrı sözleşmeler imzalanabilir."
-Cumhuri olmaktan çok Cemahiri bir karakter taşır." Herkes kendi hukukunda özgür olacaktır. (Hürriyet Gazetesi, 02. 02. 1 992.)- Müslümanlar ile Gayri Müslimler, müstekbirlere ve zalimlere karşı ortak eylemler, hata (ortak) cihad fonu (savaş bütçesi) oluşturabilirler."
-Siyasal İslamcıların Gayrı-Müslimlerle ortak cihad fonu, Hıristiyanlardan ve Yahudilerden para alıp, bunun adına "ortak cihad fonu" denilip, bu paralar ile Türkiye Cumhuriyeti'nin tek-odaklı yapısını parçalayıp yerine çok-odaklı (federal) bir yapı için harcanacaktı.
-Refah Partisi'nin Merkez Karar Yürütme Organı Toplantısı peşmerge kamplarında yapılmış ve sonrasında 1991 yılında Güneydoğu'da Refah Partisi'ne akın başlamıştı!
- RP Peşmerge kamplarına gidip, parti toplantılarını orada yapmıştı; "Bu memleket eyaletlere ayrılacaksa onu da biz yaparız," demiş, 1991 seçimlerinde Üsküdar örgütü, PKK'nın bayrak rengi diye benimsediği renkleri seçim afişlerinde RP amblemiyle birlikte kullanmıştı!
-Siyasal İslamcılar ile bölücüler her zaman omuz omuza olmuştu çünkü amaçları aynıdır bölmek!
-Refah Partisi 23 Nisan 1996 günlü Yeni Yüzyıl gazetesinde "Eyalet Düzeni" istediğini açıklamıştı!
-Çekiç Güç'e destek nedenini açıkladı: "KUZEY IRAK'T A KÜRT DEVLETİ İSTİYORUZ" RP'li Haşim Haşimi; ''Kuzey Irak'ta kurulacak Kürt devleti, Türkiye' de bütünlüğü, barışı sağlayacak ve güvenliğin teminatı olacaktır. 10-15 Doğu ve Güneydoğulu RP milletvekili olarak 10-15 günde bir toplanıyoruz." dedi. Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti'nin kurulmasının kaçınılmaz olduğunu söyleyen bu RP'li milletvekillerine göre, Çekiç Güç bu devletin alt yapısını hazırlıyor. Haşimi'nin şu sözleri son derece anlamlı: RP'nin büyümesinde Kürtlerin çok büyük payı var. Dolayısıyla beklentileri var. Hakları var.. diyordu.
-Siyasal-İslamcılık ve etnik bölücülük, Osmanlı döneminde bile dayanışma içerisindeydi. 31 Mart (13 Nisan 1908) gerici ayaklanmasında da Siyasal-İslamcılık ile etnik bölücülük iç içe, el ele olmuş, eylem birliği yapmıştır!
-Cumhuriyet döneminde, Siyasal-İslamcı ve etnik bölücü örgütler tek konuda uzlaşır;
1- Çok-odaklı (federal) yönetim biçimi Din-odaklı (Siyasal-İslamcılıkla)
ya
2- Soy-odaklı (etnik bölücülükle)
ya da ikisini birlikte kullanarak gerçekleştirmek. .. -Türkiye Cumhuriyeti'nin tek-odaklı (üniter) bilimgüder (laik) yapısı, Siyasal-İslamcılığın da etnik bölücülüğün de ortak düşmanı.
-Çünkü Siyasal-İslamcılar ve bölücüler kardeş.
-Çünkü onlar tek yumurta ikizleri
Siyasal İslamcılık ve etnik bölücülük tek yumurta ikizleridir.
Alman Ortadoğu uzmanı Kurt Ziemke, 1930'da yayımlanan Die Neue Turkei adlı kitabında, şöyle diyordu: -İngilizler Musul' da hedeflerine ulaşmak için bir yandan Türkiye' deki ayrılıkçı hareketlere destek verirken, diğer yandan da Kemalist akımın yayılmasını engelleyecek önlemlere başvurmuşlardır... -Yapılması gereken, Kemalist Cumhuriyet'in hem din düşmanı, hem de Kürt düşmanı olduğu temasını gündeme getirip işlemektir.
-Kültürel haklardan halayıp federasyona uzanan ABD'nin yeni Kürt planı
-Kürt milliyetçiliği ve Şeriatçı hareket birleştirilecek Planın can alıcı noktası şöyle Şeriatçılar ile Kürt muhalifleri birleştirdikten sonra merkezi otoriteye karşı rejim ve sistemi değiştirmeye yönelik parlamento ve hükümet güçlerini oluşturmak!
-Üniter yapıyı ortadan kaldırdıktan sonra Kürt Federasyonu kurmak!
-Refah Partisi'nin kapatılmasından sonra kurulan Fazilet Partisi de etnik ayırımcılık konusunda aynı çizgiyi sürdürdü! ■Siyasal İslamcı çizgiyle etnik ayırımcı çizgi hep dayanışma içerisinde olmuştur!
-ABD ve Batı 1984'ten sonra Türkiye'yi Sovyetler Birliği gibi yıkılması gereken bir devlet olarak görmüştür!
ABD yandaşı Başbakanlardan Tansu Çiller'in ünlü 5 Nisan kararlarındaki açıklaması; -"Yeryüzündeki en son sosyalist devleti (Türkiye Cumhuriyeti devletini) de yıktık!"demişti!
-ABD yandaşı Tansu Çiller'in Türk Devletini Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra yeryüzünde kalmış en sosyalist devlet olarak görmüş ve kendi devletini yıkmakla övünmüştü!
- Siyasal İslamcıların var güçleriyle savundukları "eyalet düzeni" Allah'ın emri mi, CIA'nın emri mi?
-Müslümanlar Allah'ın gösterdiği kıbleye, İşbirlikçi Siyasal İslamcılarsa Hıristiyan Siyonist Washington'a "İblisin Kıblesi"ne dönerler yüzlerini.
Siyasal İslamcılar CIA buyruklarına uyarlar.
CIA raporunun son bölümünde Türkiye için açık açık etnik federasyon istenmekte.
--Mahir Ünal neden Cumhuriyete karşıdır ve Cumhuriyeti hangi yönetmeler kullanarak yıpratmaktadır işbirliği yaptıkları kimlerdir?
Erbakandan günümüze siyasal islam ve ve Etnik bölücülük omuz omuzadır!
-Ahmet Taner Kışlalı da bir köşe yazısında güvenlik güçlerinin içinde bulunduğu durumu irdelemiş ve bu yazısı yayımlandıktan iki yıl sonra 22 Ekim 1999'da, tıpkı Uğur Mumcu gibi, bombalı bir suikastte katletmişlerdi; Ahmet Taner Kışlalı’nın o yazısı;
“Polisin içinde önemli oranda şeriatçı ve ırkçı bulunuyor. Ama disiplin bulunmuyor! ( ... ) Polisin görevi Cumhuriyet yasalarını korumak. Ama polisin içinde o yasalara inanmayanlar var. ”Hatta o yasalara karşı olanlar var. ( ... ) Polis; kamu görevlisine, işçiye, hatta bağrı yanık analara karşı hoşgörüsüz olabiliyor. Ama yeşil bayrak açmış şeriatçıya karşı hoşgörülü. Polis cumhuriyete karşı olanlara hoşgörülü, Ama cumhuriyeti savunan basına karşı acımasız.Elbette ki polisin tümü böyle değil. Ama içlerinde önemli bir kesimi böyle.( ... ) "Askerden farklı polis" anlayışı, bir anlamda DP geleneğinde vardı.
MC'ler yozlaşmayı hızlandırdı! Şimdi RP'de olan -imam-hatip kökenli bir ANAP'lı İçişleri Bakanı zamanında ise bozulma doruğa ulaştı. O dönemin ürünü olan kaymakamlara bakın.
Acaba kaçı kadın eli sıkıyor? ( ... )
Yazmıştı. Kışlalı'nın parmak bastığı gerçekler, Humeyni Devrimi sırasında İran'da güvenlik güçlerinin bir kesiminin diğer kesimine karşı nasıl silah kullandığını,
-İran' da sokak aralarında askerlerle polislerin birbirlerini nasıl yaylım ateşine tuttuğunu ve nasıl oluk gibi kanlar aktığını anımsatması bakımından ürpertici durumlardır. -Türkiye'de 1990- 1995 arası gemi azıya alan Siyasal-İslamcılığın gerçek beyni Turgut Özal'lar, Erbakanlar, Fethullah Gülenler, vs. değil, tüm Panislamist Siyasal-İslamcıların iplerini elinde tutan Hıristiyan-Siyonist ABD'ydi.
Siyasal-İslamcılık, ardında ABD olduğu için azmış, şımarmış, özellikle 1993'ten sonra ABD destekli bir Refahçı darbeden bile söz edilir olmuştu
--CIA ile yaptıkları görüşmelerde, eğer yönetime gelecek olurlarsa Amerikan çıkarlarına aykırı davranmayacaklarına ilişkin güvenceler veriyorlardı.
--Örneğin CIA Başkanı John Deutch, genel seçimlerden dört. ay önce, 12 Ağustos 1995 günlü Hürriyet'te yayımlanan habere göre, RP'li Abdullah Gül'le konuşup• bu yönde güvence almıştı.