maydonos yazdı:bende hasta oldum. ilk yarim saatinde yine az kalsin aglayacakti. birde rte den iyilik ve hayir beklemiyor mu? bu azrailden ikinci bir can istemek gibi be adam halen anlamamis. yalvariyor. ben sahsen begenmedim. ben eski keskin konusmalarini bekliyorum.
birde Baykal'i vatan hani gibi gostermeye calisip, imam hatipliler ve rte bunu yapamaz sanki, kutsallarmis ve kutsallastirmaya ve kutsamaya calisti. hic begenmedim, hic yakismadi. imam hatiplinin ne ozelligi var bize anlat bakalim bir program yap su imam hatiplilerle devlete yaptiklari ve misyoonlari hakkinda da ogrenelim. mucizelerini .. ayrica aglama moduna tam girdiki bereket kontrollu davrandi.neden kuruldu amaci ne idi bu okullarin.?anlat bir program yap...
Fitnosa militan yetistirn kurumlari bana ovme yada populer kalabilmek ugruna bunu yapma hic degilse.
ne ise elestirmesem olmaz daha cok genc soyadi gibi. hepinize kolay gelsin.
Ben tam tersi bir izlenim aldım. Öncelikle İmam Hatipliler'in bazılarının (oransal olarak belki yüz binde bir) sonradan devşirilmiş hallerinden birşey bekliyor olduğunu değil, tam tersi, imam hatiplilerin neden-nasıl devşirilip, böylece canavar hale getirildiğinden bahsediyor.
İmam Hatiplileri, zinhar savunmuyorum; onların yanlış ve kötü amaçlı olarak özellikle öyle bir eğitimden geçirilerek, potansiyel cumhuriyet düşmanı olarak yetiştirildiğinin aşikar olduğunu düşünüyorum. Ancak özellikle orta kısımda, hepsi, Mehmet Akif şiirleri, vatan sevgisi vs. ile yetiştirilmekte. Altı boştur eyvallah, Çanakkale zaferini de zaten sarıklı şehit ruhlarının kazandığını falan zannediyorlar genelde, eyvallah.. Ama ne kadar yüzeysel yada altı boş da olsa, netice itibariyle, "vatan" deyince gözleri dolacak şekilde yetişen gençlerden bazıları, gün gelip de işte böyle satıcı olabiliyor.
Nihada'nın, bu aşikar gerçeklerden bihaber olduğunu hiç sanmıyorum; söylemek istediği de bence hiç bu değil. Lakin O, karşı tarafı, sanki hem onların silahıyla hem de en derin, en içli bir yerden vurmakta: "Vatan Sevgisi" ve şimdi vatanın bir bölümünü İsrail'e vermek.
Düşmanı vurmanın, en iyi yolu mudur bilemem ama, en keyifli yolu, onu kendi silahıyla, kendi söylemleriyle ve kendi hissiyatıyla vurmaktır.
Tayyip'ten falan da bir hayır beklediğini hiç düşünmüyorum; özellikle Dağlıca Baskını ardından yaptığı açıklamalardan itibaren, Davos çıkışın hariç (ki onu da o an ve sonrasında birçok açıdan çok kötü eleştirdi), çizgisini hiç değiştirmeden, sert eleştirilerine devam ediyor da, bunu bazen bağırıp çağırarak, bazen de en kibar bir dille laf sokarak yapmakta. Tabii, anlayabilmek lazım.
Nihat'ın burda söylediği, kabaca, "ulan 7 yıldır iktidardasınız, ne yaptınız ha? Ne yaptınız da saygı bekliyorsunuz? En ufak bir gelişme yapsanız da, ben bile (!) sizi kutlasam, AK Parti desem"
Ayıca, bu gündelik siyasi gelişmeler bir kenara, esas: Şimdiye dek Marksist iktisadi-siyasi çözümlemesinin eksiklikliğine işaret edip onu geliştiren en büyük düşünceyi, Mir Seyit Sultan Galiyev olarak görürdüm; artık ikinci en büyük eleştiri ve geliştiriyi, Nihat Genç'in "geçim ekonomisi" yorumu olarak görüyorum.
Bu o kadar büyük ki, bir ülkeden, bir bölgeden çok daha üst, soyut seviyede. Tamam biz topraklarımızı, vatanımızın kanla alınmış ve savunulmuş bir kısmını, belki düşmana (dahili bedbahtlar tarafından) peşkeş çekilmesini seyredebiliriz yada bunu engelleyebiliriz, ama Nihat Genç'in dile getirdiği Geçim Ekonomisi ve Klasik Marksizm eleştirisi, biraz daha kuramsal ve evrensel kalmakta.
Nihat Genç'in burada altı üstü 15-20 dakikada sözlü olarak dile getirdiği, yöresel ve küresel iktisat açısından devrimsel nitelikte gelişmelerdir. Kendisini yürekten kutluyorum.
Not: Ağabeyim Murat, bir keresinde, Erkan Oğur'la aynı devirde yaşıyor olmamızdan dolayı bizim çok şanslı bir nesil olduğumuzu söylemişti. Ben şimdi benzer bir hisse, Nihat Genç için kapılıyorum.