NORMALLEŞME Mİ?
KİMİ “demokratikleşme” diyor, kimi “sivilleşme”. Ara sıra “normalleşme” diyenler de var. Ne ad konursa konsun, şurası kesin ki medyanın bir kesimine gün doğmuştur; bayram eden edene. Onlara göre sivil-asker kapışmasında asker “yenilmiştir”.
Meğer ne çok insan varmış bu ülkede askerini sevmeyen ve “yenildi” diye sevinen.
Sıkıyönetim rejimlerinde çektirilmiş eziyetlerin yaratmış olabileceği hıncı aşamayıp cumhuriyetle asker arasındaki tarihsel bağı göremeyiş mi acaba bu? Menemen’deki Kubilay cinayetinden kalma bir yobazlık tepkisi mi? Yoksa Batı solculuğundan bulaşan bir “antimilitarizm” züppeliği mi? Bereket, Anadolu toprağında özgür yaşayabilir olmanın başka bir orduca sağlanmadığını iyi bilen, askerliği adam olmanın en inandırıcı aşaması sayan ve bu nedenlerle asker saygınlığına toz kondurmak istemeyen bir halk var bu ülkede.
Eğer olup bitenler kimilerinin söylediği gibi kalıcı olması gereken bir “normalleşme” ise bir gün erişilecek olan normalliğin de tarihten ve içten gelen böyle bir saygınlığı bozmaması gerekecektir.
Normal, “normlara uygun olan” demek. Norm, Latincenin “norma”sından, yani bizim Yunancanın “gonia”sından alıp “gönye” dediğimiz araçtan başka bir şey değildir ve geometride “dik açı” çizmeye yarar. Nerede ve ne zaman olursa olsun, bir doğru üzerine hep aynı 45 dereceyle dimdik inen çizgiyi çizmek için ondan yararlanırsınız.
Peki, şimdi söyleyin bakalım, günümüzde ülkemizin mimarlıktan doktorluğa kadar bütün mesleklerinde, hukuktan askerliğe kadar bütün alanlarında normlar, yani temel doğrular hep böyle çizilmiş olsa bile gönyelerimiz hep öyle mi ölçer? Neyin doğru neyin yamuk olduğunu sabahtan akşama tartışmaz mıyız? Yamukluklar ortasında çırpınıp durmuyor muyuz?
Şu günlerde medyada söylenip yazılanlara bir bakın: Kim neyi hangi gönyeyle nasıl ölçmektedir? “Asker-sivil ilişkileri hukuka uygun bir çığıra sokuluyor” derken hangi ve nasıl bir hukuktan söz ediliyor? O alandaki hükümlerin ve uygulamaların normlara uygunluğu hep tartışılmıyor mu?
Olaylara ve durumlara bu tartışılırlığı bilerek bakmak, insanları insanca yönetmenin temel koşulu olsa gerek. Normalleşme, her alanda normlar düzeltilip gönyeler aynı dik açıyı göstermedikçe tamamlanmış olmayacak. Bu bakımdan o mükemmelliğe erişinceye kadar, zaten çok farklı alanlar olan hukukla askerliği tokuşturarak mutlu sona ulaşılamaz.
Hiç değilse, içten ve dıştan çeşitli tehditler karşısında olan bugünün Türkiyesi böyle bir nafile tokuşturmanın deneyim alanı olmamalıdır.
MÜMTAZ SOYSAL, Cumhuriyet, 7 Ağustos 2010