Ödül çarpıklığı / Arslan TEKİN

Ödül çarpıklığı / Arslan TEKİN

İletigönderen Balasagun » Cum Kas 29, 2013 16:30

Ödül çarpıklığı

Yağmur Tunalı, sanat ve edebiyat adamıdır. Gazetecidir. TRT’nin Türkmenistan ve Özbekistan’da temsilciliğini yürütmüştür. Sık bahsettim, son bir kitabı çıktı ki, herkesin okuması şart... “Bizim” dünyamızı bütün içtenliğiyle, kolu kırıp yen içinde bırakmadan anlatmıştır: “Kavga Günleri”... Açık söylüyorum: Hususiyetle 12 Eylül öncesini yaşayanlar muhasebe etmek, sonraki nesiller de, geçmişe bakarak bugünü anlamlandırabilmek için Kavga Günleri’ni döne döne okumalıdırlar. (Bilge-Kültür-Sanat yay., 0212 520 72 53).

Facebook sayfam vardır. Evdekiler açmışlar. Ama hiç girip de bir şey yazmış değilim; okuma fırsatım da olmuyor. Benim büyük kız 13 bin km. uzakta... Rû be-rû görüşebilmek için facebook ideal! Tabiî bir başka şehirde torun da var... Miniğin sesini günlük duymazsam o gün içim rahat etmez. Miniğin idolü Pepee... Pepee saatinde onu asla televizyonun başından alamazsınız. Pepee saatlerini bir kenara not ettim ve ona göre facebooku açıyorum! Böyle açık olduğu zaman, Yağmur Tunalı’nın, Cumhurbaşkanı’nın dâhiyâne(!) ödül tercihini bir fikir adamı, bir sanatkâr gözüyle kıyasıya tenkit eden kısa notunu gördüm ve mektep arkadaşımı hemen aradım: “Yağmur, senin görüşlerini köşeme taşıyacağım. Genişletelim.”

Yağmur Tunalı, Ahmet Kaya isimli arabeskçiye o ödülün neden verilemeyeceğini bir bir açıklıyor. Birkaç yıl önce Yaşar Kemal’e de sırf ideolojisinden dolayı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül büyük ödül vermiş, ben yine kaleme sarılmış, Sanat Âlemi’ni yöneten Mehmet Nuri Yardım’a göndermiş, o, notlarımı gerekli yere ulaştırmıştı. Şimdi düşünüyorum... Yaşar Kemal, benim nazarımda “büyük edebiyatçı” asla olmamıştır. (Bu değerlendirmeye salahiyetli olduğumu erbabı bilir!) Ama Ahmet Kaya’ya bakarak Yaşar Kemal’i tenzih ediyorum!

Şu sebepten Ahmet Kaya’ya ödül verilmişmiş:

“Kaya, kimliğinde ülkenin pek çok farklı grubunu, fraksiyonunu bir araya getirebildi. Kürdü, Alevisi, solcusu, İslamcısı hep severdi Kaya’yı. Paris’te sırf Fatiha okumak için mezarına giden bir sürü Türk turist var. Özellikle bugünlerde böyle bir jest, hem kendisine gecikmiş bir iade-i itibar olacak” (4 Kasım 2013 Milliyet).

Bu kadar basit bir değerlendirme ve bu kadar ayrıştırma olabilir mi? Türk-Kürt diye kesin hat çiziliyor. “Kürtler zaten sever de, Türklerden de seven vardır! Bakın mezarını ziyarete gidiyorlar. İtibarını iade ediyoruz.” deniyor. Bu zat “demokrasi kahramanı” mı? Darbeyle iktidardan mı indirildi? Kanunları mugayir davranışlarından dolayı ceza aldı veya ceza almaktan korkup kaçtı... Bütün Türkiye PKK ile mücadele etsin; müteveffa “Apo’yu özledik...” desin... Bu memlekette Başbakan Recep T. Erdoğan Abdullah Öcalan’a “sayın”, şehitlere “kelle” dediği için üç kuruş (evet, üç kuruş) manevî tazminat ödemiştir.

Bu millet bölücülerden, bölücü destekçilerinden çok çekti; canı gitti, kanı gitti. Şu zamanda da, Öcalan-Erdoğan dayanışmasıyla itibarı ayaklar altında sürünüyor. Abdullah Gül, Türk halkına iade-i itibar için, Ahmet Kaya’ya verilen ödülü geri alma faziletini göstermelidir. (Y. Tunalı’nın değerlendirmesi yarın.)

Arslan TEKİN, 13 Kasım 2013
arslantekin53@yahoo.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Re: Ödül çarpıklığı / Arslan TEKİN

İletigönderen Balasagun » Cum Kas 29, 2013 16:41

A. Gül’ün fâhiş hatası

Çankaya’da oturan zat keyfî hareket edemez; ben yaptım oldu, diyemez. Bu milleti temsil ediyor. Türk halkının hassasiyetlerini gözetmek, Anayasa ne diyorsa onu uygulamak zorundadır. Ne Anayasa’nın ve ne Türk Ceza Kanunu’nun herhangi bir maddesinde, Türk insanı dilimlenmemiş, farklı etnik gruplara ayrıştırılmamıştır. Bölücüleri cesaretlendirecek hiçbir harekete Cumhurbaşkanı imza atamaz.

“Apo’yu özledik” diyen, sırf PKK paralelinde düşündüğü için ismi öne çıkan, sanatı tartışmalı birine Cumhurbaşkanlığı makamından Büyük Kültür ve Sanat Ödülü tevcihi Türk milletine hakarettir. Her şey bölücülerin, yıkıcıların, ayrıştırıcıların lehine... Bu ödülü verenin bu dünyada yakasına yapışamam ama öbür dünyada elim yakasındadır!

Zat-ı âlîleri “millî görüş” ekolünden gelmiştir... Az biraz Tük Ocakları’nı da tanımıştır. Türk Ocakları’nı tanıdığına göre, kahir ekseriyetin önceliklerini bilmemesi mümkün değildir. Nedir sıkıntı? Öcalan-Erdoğan dayanışmasına yardım etmek mi? Yeniden cumhurbaşkanlığına aday olunca, PKK/BDP/HDP desteği sağlamak mı?

Yağmur Tunalı, bahsettiğim gibi, bir sanat ve edebiyat adamıdır. Yaşayan en güçlü şairlerdendir. Onun değerlendirmesini veriyorum:

“Gün geçmiyor ki, ’Bu kadar da olmaz!’diyeceğimiz bir şey olmasın. Fakat bu defaki akıllara durgunluk verecek cinsten: Ahmet Kaya’ya müzik dalında Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü verildi. Yanlış duymadınız: ” Cumhurbaşkanlığı Büyük Ödülü “.

Buna ne diyeceksiniz? Neresini düzelteceksiniz?

Devlet ödüllerinde kıstaslar bellidir. Bilenler bilir, bütün dünyada devlet ödülleri akademik musikiye verilir. Bizim ödül yönetmeliğinde bu konuda net bir ifade olmasa da, genel kabulün böyle olduğu açıktır. İstisnâî durumlar dışında, popüler kategoriler devlet çapında ödüllendirilmez. Önce bunu hatırlatalım.

Sonra, Ahmet Kaya için daha başka şeyler söylemek gerekir: Bir piyasa şarkıcısıdır. Türkçesi problemlidir. Kurallar ne kadar sündürülse, ne kadar uzak yorumlara gidilse de bu zatın durumunu ödüle uydurmak mümkün değildir. Diğer taraftan akademik musikiye mensub olsa da, böyle birine ödül verilmesi, en hafifinden akıl tutulmasını aşan bir gaflet olur. Adamın ne dediği ve ne ettiği bellidir. Yine hatırlatalım: Kendisine sövene alkış tutan devlet örneğine dünyada pek rastlanmaz.

Dikkatten kaçan bir diğer çarpıklık da şuradadır: Bir hüküm değildir; yazılı bir hüküm değildir; ancak, bu ödüller yaşayanlar içindir. Eğer bu dünyadan göçmüşlere verilecekse, bu ödülü alacak son on yıllarda giden onlarca büyük bestekâr, hânende, sâzende sayabiliriz. Onların hakkı gasp edilmiş, sağlıklarında gösterilmeyen vefa bir defa daha ağırlaştırılmış olarak esirgenmiştir. Gerçi, onlara bir teselli nasîbi de isabet etmiştir: Ahmet Kaya’ya ödül verildiğini görmemekle, yaşayanlara göre daha bahtiyar oldukları düşünülebilir. Yaşayanlardan, Necdet Yaşar, Niyazi Sayın’dan tutun da senfonik müzik mensuplarının çektiği azabı, yakınlarında bulunanlar bilir. Bir devlet bu fâhiş hatayı yapma hakkına sahip değildir.”

Y. Tunalı’nın açıklamaları burada bitmedi... Yarın devam.

Arslan TEKİN, 14 Kasım 2013
arslantekin53@yahoo.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Re: Ödül çarpıklığı / Arslan TEKİN

İletigönderen Balasagun » Cum Kas 29, 2013 16:52

Çankaya’ya mı, duvara mı?

Cumhurbaşkanlığı, Kültür ve Sanat Büyük Ödülü dağıtımıyla ilgili şu açıklamayı yapmıştı:

“Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü Yönetmeliği’nde, hizmet ve eserleri ile Türk kültür ve sanat hayatına önemli katkılarda bulunan, Ülkemiz kültür ve sanatının yüceltilmesine çalışan Türk vatandaşı ve yabancı uyruklu kişileri veya kurumları, Devlet adına onurlandırmak ve özendirmek amacıyla Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verilmesi öngörülmüştür.”

Bu açıklamadan sonra Ahmet Kaya isimli “Apo’yu özledik...” diyen arabeskçinin ödül hak ettiğini düşünebilir misiniz? Tercih tamamen politik...

Bu ödülün dağıtımındaki özensizliğe, art niyete, vurdumduymazlığa başka örnekler de verebilirim. Şimdilik geçiyoruz ve Yağmur Tunalı’nın açıklamalarını aktarmaya devam ediyoruz.

Y. Tunalı, “Siyaseten gerekli olsa bile sanatla ilgilenenleri kahredecek böyle bir tercihte bulunulamaz. Ölçü bu kadar kaçırılmaz. Sanat adına en az itiraz görecek bir isim seçilir. Yoksa da sanat ve ödül kirletilmez.” dedikten şunları söylüyor:

“Bu meselenin esasına inmezsek, daha pek çok böyle düşüklükler yaşarız. Son yıllarda birkaç kere yazdım: Maalesef sağın her kesiminde kültür sanat meselelerine ilgisizlik noktasına varan bir değersizlik ve itibarsızlık vardır. Galiba, İslamcı grupların karne notu diğerlerinden daha düşüktür. Bu konu üzerinde ısrarla durmak lazımdır. Sanata giremeyenlerin sanata düşmanlık etmeleri de, böyle gafletleri de kaçınılmazdır.

Turgut Özal örneği çok çarpıcıdır. Büyük başarılarla geçen devlet hayatına rağmen, sanat konusunda zevki primitifti. Kırk kişilik listelerle, piyasanın pespaye örneklerine devlet sanatçısı unvanı vererek bir bakıma devleti ayağa düşürmüştü. O örnek aşılamaz zannediyordum. Ahmet Kaya ödülüyle sanattan ve devlet mehabetinden uzak bu seviyesizlik rekoruna ‘şuur’ problemi eklendi.

İlk reaksiyonum ‘Bu kadar da olmaz pes doğrusu!’ demek oldu. Sonra, ‘sağın kültür sanat sefaletini mutlaka masaya yatırmak lazım’ dedim. Dikkat buyurun, ferdî sanatlar dışında, sağ yok gibidir. Hele Müslümancılar hiç mesabesindedir. Tiyatroya çatmak, sinemaya, dizilere saldırmak, bu yokluğun düşmanca görünüşleridir.

‘Devlet sanatçısı’ unvanını bahsettiğim hamlesiyle Özal bitirmişti. Endîşem odur ki, itibarı sıfırlanan Devlet Sanatçılığı yerine 1995’te ihdas edilen Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük ödülleri de bu son ödülle bitmiştir.”

Yağmur Tunalı, en iyi bildiği konularda çok yerinde tespitler yapmıştır.

Çankaya’da bu tespitleri okuyan birileri var mıdır sizce!

Niyet hâlis değilse, ne anlatsan boş!

Çankaya’ya mı yoksa duvara mı anlattık bütün bunları bilemiyorum!

Allah alîm ve hakîmdir. Her şeyi Kur’ân’da buluruz. Şu âyet-i kerîmenin “Çankaya” için inip inmediğini siz söyleyin:

“Hatema’llâhu alâ kulûbihim ve alâ sem’ıhim ve alâ ebsârihim gışâvetun...” (“Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır...”) (Bakara, 2/7).

Arslan TEKİN, 15 Kasım 2013
arslantekin53@yahoo.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x