Ölümcül sarmal!
Türkiye, ölümcül bir sarmal içinde; Kürt Sorunu artık sorun olmaktan çıktı, barış açılımı oldu. Ermenistan Sorunu da kapımızda, toprak ve tazminat vb. talepleriyle bekliyor. Kıbrıs, sessizce, yeni oldu-bittilere hazırlanıyor. Ardından Patrikhane, Ruhban okulu ve tabii, Büyük Kürdistan! Bütün bu sorunların altında ABD ve asıl AB var. Dâhili bedhahlar içimizdeki yalakalar ve işbirlikçiler var. Meğer ne kadar güçlüymüşüz içeriden-dışarıdan, hâlâ yıkamadılar. Böyle giderse yakındır!
Çünkü tam bu sırada Ergenekon-Ümraniye davası, ülkenin -toplumun- bütün bağışıklıklarını, direncini Cumhuriyetin sigortalarını yok etmekte! Mütareke döneminden başka hiç bir dönemde Türkiye, bu kadar zayıf düşmemişti, düşürülmemişti... Bu davanın, aksi sabit olana kadar masum sayılacak tutukluların, hayatlarını, geleceklerini bir daha geri verilemeyecek kadar yok etmesi, bir tarafa ülkeye, mevhum bir Ergenekon çetesinden, çok daha zarar verdiği ve vereceği ortada! Bütün bunlar bu ölümcül sarmal tesadüf mü; bizim ürettiğimiz, hayali bir komplo teorisi mi? Ergenekon savcılarından bir zat, sanıklara Türkiyeyi, korumak size mi düştü diye sorabiliyor... Evet; hepimize düşüyor, ama onlara Türkiyeyi, bu hallere getirmek size mi düştü? diye, soramıyorsunuz! Dokunulmazlıkları var! Ülkenin, malını mülkünü, mamelekini, değerlerini satanlardan da hesap soramıyorsunuz; onların da dokunulmazlıkları var. Ve AB; insan hakları ihlal ediliyor diye kıyametleri koparan ve Ergenekon davasına zımnen sonuna kadar gidilmeli diyen AB-Avrupalılar, bu davadaki aşikâr hukuk ihlalleri ve sanıkların çektikleri hususunda, neden sessiz kalırlar? Çünkü bu davanın Türkiyeyi savunmasız bırakması işlerine gelir de ondan! TSKyı, etkisiz hale getirmeyi de, bunun için isterler! Anlaşıldı; Türk Ordusunun darbe -müdahale hakkı yok- ama,TCyi iç ve dış saldırılara karşı kollamak savunmak, yasal görevi değil mi?
AB, Kürt-Güneydoğu sorunu ile neden bu kadar ilgilenir? AB Komiserleri, DTPlilerle, Kürt asıllı Belediye Başkanlarıyla, neden bu kadar içli dışlıdır? Ve neden, hep azınlıklar sorununu kurcalar; mesela Çerkezler konusunda araştırmalara fonlar verirler? Son olarak öğrendim; meğer yerel Gazeteciler Cemiyetlerine eğitim fonları veriyorlarmış. Neden? Ahtapot gibi ülkenin bütün kesimlerine kol sokmak için!
İstinaf mahkemelerı...
Yeniçağ, ayrıntılarıyla açıkladı; AB, Türk hukukunda olmayan, bölgede halen mevcut olmayan, İstinaf Mahkemeleri binaları inşaatı için, 22 milyon 500 bin Euro vermiş, binalar inşaat halinde! Neden? Güneydoğuda eyalet sistemini gerçekleştirmek, Türkiyeyi eyaletlere bölmek, DTP programının baş maddesi. Ve işte AB, Türkiyenin böyle bölünmesini desteklemekte! Acaba Hükümetimiz bu önemli konuda ne der? AB konusunda havlu atmamakta yani AB kapısında dilenmekte ısrar edeceğiz diyen Egemen Bağış bu konuda ne buyurur? Adamlar sizi kulübümüze almayacağız diyorlar. Son olarak Fransız Sarkozy ve Alman Merkel yinelediler, ama Bağış gene havlu atmayacak, AB kapısında şefaat dilenecek. Kendi haysiyetini, Türkiyenin onurundan soyutlaması gerek! ABnin yeni Dönem Başkanı, İsveçin Dışişleri Bakanı Carl Bildt, Merkel ve Sarkozynin karşıt tutumları AB güvenliği için tehlikeli. Türkiye zaten İmtiyazlı Ortak buyurmuş. Bu kadar Kapitülasyon imtiyazı oldukça, üyeliğe ne hacet var, gül gibi geçinir, Umut şu dağın arkasında, güneş ufuktan şimdi doğar diye yürürüz. Ancak, arada bir fark var; Mustafa Kemal ve arkadaşları, 19 Mayısta Samsundan yürürken bir umut vardı ve öyle bir lider vardı... Ya şimdi? Ünlü tarihçi eski dostum Profesör Kemal Karpat, geçen akşam bir TV programında açıkça söyledi: Avrupa, Türkiyeyi, asla tam üye kabul etmez... Avrupanın, Hıristiyanlığın tarihi ve güncel gerçekleri, dinamikleri asla buna müsaade etmez. Karpat bunu söylerken, karşısında oturan, ABci Çandar ve Alpayın yüzleri görülmeye değerdi! Ancak AB süreci öylesine bir amentü oldu ki bu sürecin çıkmaz yol olduğunu çok iyi bilenler ve muhalefet bile Avrupa Birliğine taraftarız nakaratını, arkasından, Amma diyerek tekrar etmek zorunda kalıyorlar. Ama şeytanlar, işte, O ammalarda!
Kaynak