--------------------------------------------------------------------------------
ÖNEMLİ OLAN “ASIL BABA”…

--------------------------------------------------------------------------------
Tarih : 06.10.2011 17:12:23
--------------------------------------------------------------------------------
Bu naif, güçsüz ana düşük yapmazsa, bu “asıl baba”dan olacak çocuğun 12 Eylül 2010 doğumlu ağabeyine benzemesi olasılığını sizlerin takdirlerine sunuyorum. Ne var ki; maalesef, hilkat garibesi yavrucakların ömrü uzun olmaz…
--------------------------------------------------------------------------------
ÖNEMLİ OLAN “ASIL BABA”…

Dr. Noyan UMRUK
Meclis açıldı, gündem yeni anayasa. Dakika:1, Gol:2...Maç çift santrafor oynanıyor. Böyle giderse, daha yenecek çok gol var. Biz şimdilik yenilen gollere bakalım.
Ismarlanan bebek dokuz ay ya da bir yılda peydahlanacak ve hiçbir ideoloji ya da doktrinin mührünü (Kastedilen herhalde mevcut anayasanın değiştirilemez nitelikteki ilk 3maddesi, Atatürk Milliyetçiliği vurgusu ve 66ncı maddedeki Türklük tanımı. Anlaşılan yeni anayasanın asıl amacı temel hak ve özgürlükleri, medeni, siyasi, sosyal, ekonomik hakları geliştirmekten çok, birilerinin ısrarlı siparişini alelacele karşılamak.) taşımayacakmış. Ancak, bir bebeğin hiçbir iz ya da mühür taşımaması genetik olarak mümkün değil. Her bebek ana babadan başlayıp, yedi göbek geriye uzanan bir takım mühürler taşır ya.
Neyse yerimiz dar. Biz, hemen, nasıl bir bebekle karsılaşabileceğimizi anlayabilmek için ana ve babanın genetik “pozisyonlarını” değerlendirelim.
Ana: Uzlaşma komisyonu, %10 barajla ve de tekseçiçilerce oluşturulan mecliste yer alabilen ideolojilerin eşit sayıdaki temsilcileri. Toplumu tatmin edecek, anaç bir asli kurucu meclis yerine, gebeliği sırasında üniversiteler, sendikalar, sivil toplum kuruluşlarınca “dostlar alışverişte görsün” yöntemi ile besleneceği görüntüsü verilen bir garip yaratık.
Baba: Biraz karışık. İlk bakışta meclis gibi görünüyor. Ama biraz dikkatli bakınca, “asıl baba” meclisteki kahir çoğunluğun tekseçiçisi. “Asıl baba”nın genetik özellikleri çok güçlü ve belirgin. Bebek büyük olasılıkla her bakımdan ona benzeyeceği için, bu bebekle yaşaması öngörülen toplumun, “asıl baba”nın genetik özelliklerini hatırlamasında büyük yarar var:
· Bir kez, “Atatürk Milliyetçiliği” gibi, normalde toplum sağlığına çok yararlı bir bakteriye karşı çok duyarlı bünyesi var. Yemeklerden sonra üç öğün “ümmet” hapı alıyor. Ancak, Ortadoğu, pardon ortalık karıştı. Bu ithal ilacı artık bulamayabilir.
· Buna karşılık toplum sağlığı için son derece zararlı olan“etnik, dinsel ayırımcılık” virüsü akıllara durgunluk verecek şekilde ona yarıyor.
· Şaşarsınız; toplumun, herkesin canını müthiş yakan dağlardaki ısırgan otlarından yapılan ilaç reçetelerini, büyüklerinin tavsiyeleri doğrultusunda aynen uygulamak ona çok iyi geliyor. Zamanı gelince bu reçetelerdeki acı ilaçları herkese, bütün topluma yutturmak istiyor.
· Dokunulunca huylanan tiplerden. Bu nedenle “dokunulmazlık”ına çok önem veriyor.
· Belleği çok zayıf. Verdiği söz, vaat ve söylemlerini hemen unutup tam tersini söyleyip, yapabiliyor. Kurduğu içli dışlı dostlukları, kankalarını büyüklerinden azar işitince hatırlamıyor. Onlarla kanlı, bıçaklı düşman oluveriyor.
· Oldum olası yargının yaydığı çiçek tozlarından kaynaklanan saman nezlesi vardı. Kendisini aşılatacağına yargıyı aşılattı. Şimdi rahat.
· Her türlü “bitaraflıkla” doku uyuşmazlığı var. Bu nedenle, onları kendine yaklaştırmıyor; üstlerine maliye doktorları yollayarak ameliyatla tehdit ediyor. Daha da canını sıkarlarsa ameliyatta yaşam fişini çektirerek onları bertaraf ediyor.
· Muhalif “haşeratın” her türünden tiksiniyor. Kendisine ciddi soru ve eleştiri yönetebilen “haşerattan” nefret ediyor. Gazete ve televizyonların patronları bunları temizleyip, kapı dışarı etmeden oralara ayak basmıyor. Bu nedenle kankalarına durmadan “temiz” gazeteler, televizyonlar edindiriyor. Bunun için kamu imkanlarını da seferber ederek hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyor.
· Haki renge karşı müthiş bir alerjisi var; bu rengi sarıya dönüştürmek için büyük çaba gösteriyor. Direnç göstereceğinden kuşku duyduklarına “layık oldukları” muameleyi yaptırıyor.
Kişinin ruhsal özellikleri kalıtsal mıdır? Bilmiyorum. Ama “asıl baba”nın ruhsal özellikleri hakkında fikir sahibi olmakta da toplumsal açıdan büyük yarar var:
· Büyüklerine karşı son derece saygılı ve uysal. Onlar ne isterse yapıyor ya da en azından yaparmış gibi görünmeyi beceriyor. Yeter ki; ona dokunulmasın.
· Yaşıtlarına ve küçüklerine karşı acımasız ve son derece otoriter. Onlardan gelen tepkilerin nedenlerini anlamak yerine, onlara hakaret edip, küçük düşürmekle kendine yeterli tatmini sağlıyor.
· Bir yerlerden bir parça güç bulunca önüne gelene efelenmeye, nasihatler vermeye bayılıyor. Ama aynı yerler höt deyince efelik, mefelik kalmıyor.
· Yönetimindeki ekipçe girişilen manipülasyon (saf insanları kandırma, hile), sol gösterip sağ vurma, cambaza bak oyunlarından büyük haz duyuyor.
· Yaşamını, örgütlü, ilkeli, düzeyli, diğergam (başkalarını düşünme)ve ciddi ilişkiler kurarak değil, kendisinin hoş, üstün ve her açıdan kazançlı tutulmasını sağlayacak egosantrik (benmerkezci), karmaşık ve gizli bir ilişkiler ağı kurarak yönlendirmeyi tercih ediyor.
· Ve nihayet böyle bir ağın dışına çıktığında, derhal son derece kavgacı ve çatışmacı bir kişiliğe bürünüyor.
Eeee, işte böyle sevgili okurlar, bu naif, güçsüz ana düşük yapmazsa, bu “asıl baba”dan olacak çocuğun 12 Eylül 2010 doğumlu ağabeyine benzemesi olasılığını sizlerin takdirlerine sunuyorum. Ne var ki; maalesef, hilkat garibesi yavrucakların ömrü uzun olmaz…
AYDINLIK G., 06.10.2010
__,_._,___