Orduyu alaya alan pervasızlık...

Orduyu alaya alan pervasızlık...

İletigönderen Başkomutan » Prş Ara 03, 2009 2:47

Orduyu alaya alan pervasızlık...

“Ergenekon”, muradına eriyor. Bir gazetenin manşetine göre, nihayet, “işin özüne” gelinmiş!
Davanın Savcıları “Ergenekon soruşturması kapsamında 2004’te görev yapan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına’yı ifade vermeye çağırdılar”... Komutanlar, bu savcıların yüksek huzurlarına gidecekler...
Malûm gazeteler ve yazarlar sevinçler içinde. Yalakalar Ordunun tabutuna büyük bir temel çivisi vuruldu diyorlar... Bu çivi aslında, nalın çivisi!
TSK’ya karşı düşmanlığın odağı Taraf: “Sevgili Günlük, adliyeye gidiyorum” diye, Türk Ordusunun Komutanlarını aklınca alaya alıyor... Aynı varakpare, Genelkurmay Başkanını “Paşa Paşa” istifa etmeye çağırmıştı. Daha önceki terbiyesizlikleri de malum! Bundan sonra yazacakları da belli!
Bu durumda “Şeriatın kestiği parmak acımaz” diye, Yargıya saygının gereğidir diye sessizce beklemeye devam mı? Doğrusu “şeriatın kestiği ve keseceği” Komutanlar, askerler, bizim içimizi acıtıyor... Bağrımıza taş mı basalım?
Olayın içeriği irdelenecek, ama bundan önemli olan, son zamanlarda hep yazdığım gibi, Türk Ordusunun ve komutanlarının itibarlarının böyle yok edilmesi!
Soruşturma için “özel yetkili” kılınmış savcıların Kuvvek Komutanlarını adi suçlular gibi huzurlarına çağırmaları, “şık” olmaktan çok öte vahim bir “emsal, bir ilk”!
Komutanları bu hallere düşürülen, pervasızca alaya alınan bir Ordu, silah ve teknolojisi, ne kadar iyi olsa da, manevi gücünü kaybetmiş ise, düşmanlara karşı da güçlü olamaz!

İdeal AB ordusu
AB’deki yabancı “dostlarımızın” Türk Ordusunun, iç sorunlarda etkili oluşundan neden şikâyetçi oldukları malum; onlar, kendi işlerine yarayacak, “evcil”, uydu bir ordu isterler! Ya bizimkiler? Bu ordu olmasaydı ne olurdu, olmazsa ne olur?
Rahmetli Menderes’in en büyük hatalarından biri “Ben gerekirse orduyu Yedek Subaylarla idare ederim” demesi idi... Maalesef, Türk Ordusuna “Battal Gazi Ordusu” demişti... Subayların itibarı, parti ocak, bucak başkanlarından aşağıya düşürülmüştü!
Türk Ordusu bugün, artık “Battal
Gazi Ordusu” değil, ama istedikleri,
hayal ettikleri Ordu, “profesyonel, saray muhafızları ordusu”! Bu ordu kimin işine yarar?


Darbe-Müdahale
Geçmiş darbeler, müdahaleler konusunda yazılacak çok şey var... Önce terimleri, kavramları iyi tanımlamak, “darbe” ile müdahaleleri ayırmak lazım! Ordunun terör ve irtica karşısında müdahaleleri, andıçları, ‘balans ayarları’, yapılmasa idi, bugün Türkiye nerede olurdu? Cevap vereyim; “Bundan sonra varmak istedikleri yerlerde”!
Müdahalelerden sonra, yanlışlar aşırılıklar oldu, ama yapılmasalardı, son tahlilde neler olurdu? Bu mülahaza, kişisel acılardan çok daha önemli!
Benim gibi, mağdur olmuş ve fakat milletinin, yüksek çıkarları uğruna, haklarını, Ordusuna helal eden birçok kişi var... Vatan sevgisinin bir ölçüsü de budur!
Ergenekon’daki “son nokta” herhalde son nokta değil, olaylar geliştikçe ve ordu düşmanları kinlerini kustukça, yazılacak çok şey olacak!

Erdoğan ne der?
Bu arada, benim merakım; Ergenekon fahri savcısı Erdoğan’ın, bu son gelişme hakkında ne düşündüğü? Yardımcısı Hüseyin Çelik, aklınca “Ergenekonun kısa tarifini” yapmış, Orduyu, işgüzar “Mahalle Bekçisine benzetmişti”!... Ne kadar tevil ederse etsin, ne kadar kıvırırsa kıvırsın, düşündükleri bu! Çelik, “sahibinin sesi”!

NOT: Google’da dolaşırken, Hilmi Özkök döneminde, Genelkurmay tarafından benim de “andıçlandığımı”, kara listede olduğumu öğrendim! Dönem “Özkök Zamanı” olduğu için, doğrusu pek hayret etmedim...
Başından beri, kendisi hakkında düşündüklerimi yazmıştım! Ancak bir dönem için olsa bile, “sicilime” böyle kırık not düşürülmüş olması, doğrusu beni üzdü!


Altemur KILIÇ
03.12.09
Yeniçağ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x