Örgütlenme Zorunluluğu

Örgütlenme Zorunluluğu

İletigönderen Başkomutan » Cmt May 22, 2010 17:05

ÖRGÜTLENME ZORUNLULUĞU



İlk adım, gerçeği görmek ve idrak etmekten geçiyor...

Eğer ülkenin içinde bulunduğu durumu ve bu durumu yaratan koşulları göremiyorsanız, koy-verin gitsin; batsın bu Dünya...

Tüm doğal kaynaklarımızın, Cumhuriyetin kurumlarının, bankaların, madenlerin ve hatta topraklarımızın yabancıların eline geçmesinin ardındaki (asıl) tehlikeyi algılayamıyorsanız… Çevirin magazin derginizin sayfalarını, izleyin mütareke medyasının renkli-camlarını, seyreyleyin kuş bakışı, kuşlardan azade…

Ama…

[Diyelim ki] gerçeği görüp, algılıyor ve bilincinizin terazisinde tartıp, sindiriyorsunuz…

Bu nokta çok önemli… İşte ikinci adım!..

Atın o adımı: Ve birleşin!..

Nasıl mı?

Dilerseniz bir siyasi partide, dilemezseniz, bir demokratik kitle örgütünde... Ama, mutlaka bir yerlerde, bir takım insanlarla; sizler gibi olan, sizlerle ortak bir paydada yer alan “diğer” insanlara ile birleşin... Mutlaka birleşin!

Çünkü, bu ülkeyi savunmanın, emperyalizmin kültürel, ekonomik, siyasi ve askeri saldırısına karşı durabilmenin başka bir yolu ve yordamı mevcut değil...

Bu gerçeği bilmek, görmek, idrak etmek ve zihinlerimize çakmak zorundayız.

Zihinlerimize çakmak da yeterli değil… Gereklerini derhal [ve hemen şimdiden başlayarak] yerine getirmek zorundayız.

İçinde bulunulan süreçte, Türkiye’nin yurtsever güçlerinin gündemi budur...

- Emperyalizme karşı Atatürk ilkelerinin kulvarı içinde en geniş halk cephesinin yaratılması ve örgütlenmesi!..

İşte sorun budur... Görev budur... Sorumluluk budur!..

Gündemimiz, planımız, stratejimiz sözünü ettiğimiz bu çerçevenin içini doldurmaktan ibarettir.

Mutlaka siyasal nitelikli örgütlenmedir gerekli olan…

Her Atatürkçü yurtsever kişi, kendi bireysel dünyasının içindeki yalnızlığından kendisini kurtarmalı ve halkın bağrında kendi işlevini yeniden keşfetmelidir. Kişilerin tek tek güçsüzlüğünden, toplumun kolektif eylemine yönelmeli; çoğulun gücü ile birleşmelidir…

Emperyalizme karşı ülkenin bağımsızlığını savunan her yurttaş, laik Cumhuriyeti korumanın tek yolunun, emperyalist saldırıya karşı yürütülecek topyekun bir mücadele ile mümkün olabileceğini kavramalıdır. Bu mücadelenin bir örgütlenme meselesi ile “bir ve aynı şey” olduğunu anlamalı ve gününün gündemine bu gerçeği egemen kılmalıdır...

Ve çalışmalı, çalışmalı ve yine çalışmalıdır.

Bu çalışma bir bilinçlenme ve örgütlenme çalışmasıdır.

Örgütlenerek bilinçlenme... Bilinçlenerek, örgütlenme...

Bilinçlenmeyi yaygınlaştırmak için örgütlenme...

Bilincin doğrularını hayata geçirmek için örgütlenme...

Yani örgütlenme...

Her yönde, her planda, her doğrultuda örgütlenme...

Doğruların tartışılması ve yaratıcı düşünceye kaynak oluşturması için örgütlenme... Yaratıcı düşüncenin ülke yararına kullanılması için, örgütlenme...

Ve yine örgütlenme!

Evet, sözünü ettiğimiz o derecede bir örgütlenme seferberlidir ki, o noktada tavuğun mu yumurtadan, yumurtanın mı tavuktan çıktığı birbirine karışmaktadır…

Bilinçlenme, güçlenme, birleşme ve başarıya ulaşma kavramları, örgütlenme çemberin etrafında birbirinden ayrılması mümkün olmayan halkalar oluşturacaklardır…

Kopması, koparılması mümkün olmayan halkalar...

Bilincimizi işte o halkaların oluşması yönünde seferber edip, tıpkı Samsun’dan, Amasya’ya, oradan Erzurum, Sivas ve derken Ankara’ya ulaşır gibi…

Birleşerek, örgütlenerek, güçlenerek, genişleyerek ve genleşerek…

Laik Cumhuriyet’in yeniden tesis etmek için, milletin egemenliğini ve ülkemizin bağımsızlığını yenibaştan kurabilmek için… Hep beraber!

Ör/ güt/ len/ mek!...

Çünkü başka bir yolu yok, yordamı yok, yöntemi yok…

Varsa siz söyleyin, bırakalım örgütlenmeyi, sizin söylediğiniz yapalım.

Çünkü artık bu ülkenin beklemeye, sorunları üzerinde geviş getirmeye tahammülü yok…


22.05.2010
Duygu Tekden
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x