--------------------------------------------------------------------------------
Yalçın Küçük,1. baskısı,Şubat 2002 tarihinde yapılan ''Şebeke-Network'' isimli incelemesinde,Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Orhan Pamuk'un romanlarının,Türkiye'de,büyük medya kuruluşlarının reklam ve pompalamalarıyla çok sattığını ama okunup anlaşılamadığını ortaya koyan bazı görüş ve eleştirilere yer vermiştir...Referans olarak,bir dönem ülkemizde Kültür Bakanlığı yapmış olan,siyasetçi ve akademisyen,bir faili meçhul cinayetin aramızdan aldığı,değerli aydın Ahmet Taner Kışlalı,İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi ve edebiyat eleştirmeni Prof.Tahsin Yücel,Gazeteci Nuriye Akman,değerli yazar ve şair,aynı zamanda da edebiyet eleştirileri de kaleme alan Oktay Akbal,bir dönemin,Orhan Pamuk'tan da daha büyük uluslararası üne sahip ''Bizim Köy'' romanının yazarı,eğitimci Mahmut Makal,eleştirmen Ahmet Cemal,dilbilimci,Prof.Fahir İz gibi uzmanların çeşitli,makale inceleme,anı ve anekdotlarına dayanarak Orhan Pamuk'un,içeride yani Türkiye'de,ne halk ne de entellektüel aydınlar tarafından,okunamayan ve yazdıkları anlaşılamayan bir yazar,yani oldukça kötü bir yazar olduğunu,yazarın kitaplarının başka dillere çevrilirken,çevrildiği dilin özelliklerine göre,çevirmenler tarafından daha anlaşılır kılındığına dair ciddi saptamalarda bulunmuştur...Yazarın,yurtiçi ve yurtdışında,kartel medyası tarafından sürekli pompalanmasının nedenini ise,tıpkı şu günlerde almış bulunduğu,Nobel Edebiyat Ödülü çerçevesindeki tartışmalar gibi,çok ciddi siyasi gelişmelerin yansıması olarak belirlemektedir...Özellikle bu kitap ve referans olarak kullandığı kaynakların incelenmesi,Orhan Pamuk'un edebi değeri ve kimliğini daha iyi anlamamızı sağlayacaktır...Bazı medya grupları,yazarın,edebi kimliğinin değil,siyasi faktörlerin değerlendirilerek,yazarın karalanmaya çalışıldığını iddia etmektedirler.Oysa ki,adını andığım kitap ve içerisinde anılan önemli aydınların görüş ve saptamaları,yazarın edebi değerinin son derece tartışmalı olduğunu ortaya koymaktadır...
Bu arada,yukarıdaki yazıda adı geçen isimlerin,Orhan Pamuk hakkındaki görüşlerini,tek tek,Şebeke isimli kitaptan aktaracağım...
İlki, Ahmet Cemal;
''Şebeke'' kitabından alıntıdır...
Ahmet Cemal'i yıllardır bir edebiyat çevirmeni ve eleştirmeni olarak tanıyoruz.Cumhuriyet'te yazmakla birlikte kadrolu ve finansal açıdan Cumhuriyet'e bağımlı olmadığını tahmin edebiliyoruz.Cumhuriyet'teki sütununda çıkan ''Orhan Pamuk Dosyası'' başlıklı yazısının başlığı kuşku davet etse bile,Pamuk'u savunduğu izlenimi vermektedir;görünüşe göre,Pamuk'a çok sert eleştiriler yöneltilmekte ve yazarlığı bile tartışılmaktadır.Cemal,sanki buna karşı bir yerdedir ve bir gün Eskişehir'den İstanbul'a gelirken,trende,roman okuyan bir başka yolcu görüyor;heyecenlanmıştır ve okunan romanın ''Benim Adım Kırmızı'' olduğunu farkedince herhalde şaşırıyor,sevinmiş mi bilmiyoruz ve yolcu-okuyucu ile konuşuyor;bu kadarı bile çok ilginç olmalıdır.Fakat şunları da yazıyor:
''Bütün bunları neden mi yazdım?Aslında ilk bakışta tuhaf gelecek bir nedenden ötürü,başka deyişle,Orhan Pamuk'u anlayanların da olduğunu göstermek için yazdım''
Doğrusu çok hoş.Türkiye'de tanınmış bir eleştirmen,güya Türkiye'nin ''En çok okunan''yazarını anlayan bir okuyucu bulunca,bunu büyük keşif sayıyor ve bizlere haber veriyor;biz bu haber dolayısıyla,Cemal'in bir Osmanlı ipokritizmi ile Pamuk'un okunmadığını savunanlar cephesine katıldığını düşünmek zorunda kalıyoruz.''(Şebeke,syf:22,23)
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Mahmut Makal ve Ataol Behramoğlu,Orhan Pamuk'un okunurluğu hakkında ne düşünüyorlar,bir bakalım...
''Mahmut Makal'ı,birikimsiz genç kuşaklar tanıyorlar mı;''Bizim Köy'' yazarıdır.İkinci Dünya savaşını hemen izleyen zamanda,köy öğretmeni olarak köy gerçekliğini yazdı,Türkiye'de hapse atıldı,ancak küçük kitabı,İngilizce ve Rusca dahil pek çok dile çevrildi;uzun yıllar iki dünyada,bugün Pamuk'un olduğundan çok daha fazla ünlüydü.Öğretmenliğini sürdürdü ve hep sürüldü,hep yazdı ve hep okudu;buraya,özlediğimiz arkadaşımız Ahmet Taner Kışlalı'ya gönderdiği ve Kışlalı'nın da sütunlarında yayınladığı mektuptan aktarma yapmak istiyorum.Kuşkusuz ''O.Pamuk Romanı'' üzerinedir ve Mahmut,şunları yazıyordu:''Orhan Pamuk'tan Cevdet Bey ve Oğulları'nı okuyabilmiştim.Kara Kitap'ı çok zorlandığım halde bitiremedim.Kara Kitap'ın yayınlandığı aylardaydı,Zonguldak'ta imza gününe gittik birkaç arkadaşla.Okurlarla söyleşirken,bir okuyucu önceden aldığı Kara Kitap'ı bir başka kitapla değiştirmek istedi.İsteği yerine getiren kitapçı,''Birkaç tane sattık ama hepsi de getirip değiştirdi,okuyamamışlar''dedi.''.Mahmut sevgili arkadaşımız Ahmet'e yazdığı mektubunu,''O gün bu gündür Pamuk'un kitaplarını alıpta okuyamayan çok''diye sürdürüyor,ancak yine de,çok ender bir olay olarak bir kitap fuarında Pamuk okuyan birine rastladığını aktarıyor;bir okuyucu ''reklamına kanarak'' Yeni Hayat'ı almış,eğer bitirebilmişse hiç anlamamış,bunu da öğrenmiş oluyoruz.
Burada,''bitirebilmişse''sözcüğü çok yerindedir,Makal aynı kitap fuarında birlikte olduğu A.Behramoğlu'nun söylediklerini de aktarıyordu;Yazarlar Sendikası başkanlığı da yapan Behramoğlu'nun Yeni Hayat serüveni,kendi anlatımıyla şöyledir:''Anlatılan şeyin bir anlatı mantığından,bir iç tutarlılıktan yoksun olduğunu hissettim.Yazar tarafından aldatılıyormuşum duygusuna kapıldım ve okumayı sürdürmedim.''Demek Pamuk,bazen reklam etkisi ile alınan ve kesinlikle okunamayan bir yazar durumundadır.(Şebeke,syf:23,24)
Oktay Akbal,duyduğunu ve düşündüğünü yazan bir kalemdir;ayrıca Cumhuriyet'i yöneten pervanelerden korkmayacak kadar birikim sahibi olduğundan kimsenin kuşkusu bulunmamak gerekiyor.Bu nedenle Cumhuriyet'te kadrolu olmasına karşın,Pamuk'u okumadığını yazabilen tek yazar olmasına şaşırmıyoruz.Kısa ve açık değerlendirmesini buraya alıyorum:''Ahmet Taner Kışlalı,Orhan Pamuk'un yüzbinlik satış yaptığı söylenen son romanını okuyamamış.Ne diyeyim,ben de okuyamadım.Oysa ilk romanına Milliyet Roman Ödülü'nü veren kuruldaydım.Pamuk,''Star''sisteminin başarılı bir ürünü.Böyle bir düzeyde kalmak için ne yapmak gerekiyorsa beceriyor.Atatürk'e sövmek,alaya almak!Ama bu tutumlarıyla kendisini küçültüyor,değersizleştiriyor!Kışlalı'nın dediği gibi''maskesinin altındaki çirkin yüz''böylece ortaya çıkıyor!''.Burada bütünün dışında iki önemli nokta var;birincisi,Oktay satış rakamına pek inanmıyor olmalı,çünkü''bir satış yaptığı söylenen''ibaresini tercih etmektedir.İkincisi''okumadım''değil''okuyamadım''demektedir ki.çok ağırdır;çünkü bir anlamda''işi'',hem bir edebiyatçı ve hem de bir günlük fıkra yazarı olarak okumak olan bir yazarın okuyamaması çok değersizleştirici bir değerlendirme olmalıdır,kuşku duyamayız.
Bir özet yapabiliriz,tanınmış yazarlarımız ve yaşamları kitap okuma üzerine kurulu,Mahmut Makal'ın,Oktay Akbal'ın,tanınmış kültür adamımız Kışlalı'nın,tanınmış şairimiz Behramoğlu'nun,Pamuk'u okumayı denediklerini ve ancak başarılı olamadıklarını saptamış durumdayız.Bu durumda bile Pamuk'un''büyük''sözcüğünü bir tarafa bırakıyoruz,''yazar''olduğu tartışmalıdır ve böyle bir durumda dışarıdan''büyük yazar''dayatmasını,en kibar sözcükle kafalarımızı sömürgeleştirme süreci olarak anlıyoruz;sorun da budur...(Şebeke,syf:24,25)
Kaynak:
Ahmet Taner Kışlalı,Rahatsız oldular,Cumhuriyet,21 Şubat 1999
Oktay Akbal,Kısa Kısa Değinmeler,Cumhuriyet,30 Ocak 1999
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ahmet Taner Kışlalı ve Orhan Pamuk Vak'ası
(Alıntı-Şebeke/Yalçın Küçük)
Hain bir bombanın aramızdan aldığı Ahmet Taner Kışlalı,çok ince bir arkadaşımızdı ve sert karşılaşmalardan uzak duran bir kimliğe sahipti.Ne var ki''O.Pamuk Romanı''üzerine yürüyüşü hepimizi şaşırtıyordu.....
....Kışlalı'nın Cumhuriyet Sütunu'nun,seçkin aydınlar için,bir tür gerçek görüşlerini açıklayabildikleri bir kurtarılmış alan ve bir rahatlama yeri oluşuna tanıklık ettik;bunlardan bazılarını aktarmanın yararlı olacağını düşünüyorum.Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden bir profösörün söyledikleri çok ilginç idi ve aktarıyorum:''O.Pamuk'un sinsice Atatürk karşıtlığı yaptığını bilmiyordum.Ama ben de reklamların etkisiyle aldığım romanını bitirememiştim.Yazınızı başka profesör arkadaşlarla tartıştık.Onlar da aynı durumdalar.Eğer bunca şişirilen bir romanı biz de anlamıyorsak,herhalde eksiklik ya da yanlışlık bizde değil başkalarında olmalı!''Demek ülkenin profesörleri de Pamuk'u okuyamıyorlar,okumayı deneyenler olduğunu öğreniyoruz.Fakat okumalarını bitiremedikleri kesindir.
Kışlalı'ya ulaşan haberlerden,okuma konusunda inatçı davrananlar olduğunu da anlıyoruz;bunlar arasında,İzmir'de genç bir çiftin serüveni acıklıdır,genç hanım okuduklarını anlamayınca bitirmeden kocasının yardımını istiyor ve Kışlalı,''ama o da bitirememiş kitabı,üstelik o da hiçbir şey anlamamış''diye,serüveni özetliyordu.Doğrusu böyle bir felaketin Türkiye'de başka hiçbir yazarın başına geldiğini hatırlamıyorum.''
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Prof.Tahsin Yücel'in söyledikleri...
''....Bir estetik tartışma değil,sömürge savaşı ile karşı karşıyayız.Bunu bir edebiyatçı ve aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde profesör olan Tahsin Yücel'in bir mektubundan daha iyi anlıyabiliyoruz;kuşkusuz mektup Ahmet'e hitap ediyordu ve Kışlalı'nın sütununda yayımlanmıştı.''Sevgili Ahmet Taner''diye başlamakta ve şöyle devam etmektedir:''Tüm yazıların gibi Orhan Pamuk ve kitaplarına ilişkin iki yazını da ilgiyle okudum.Ama ''Kral Artık Çıplak!''beni bayağı hüzünlendirdi.Gel de hüzünlenme!Bir çok üniversite profesörü,birçok köşe yazarı,birçok sanatçı,birçok aydın kişi''reklamların etkisiyle''yani renkli basının pazar eklerindeki bol resimli yazılara,yüksek satış rakamlarına bakarak pop kaseti alır gibi roman alıyor,okuyup anlamakta zorlanınca,''biz de anlamıyorsak,herhalde eksiklik ya da yanlışlık bizde değil,başkasında olmalı''diyor.Sen yazarın tutucu,kitaplarının niteliksiz olduğunu yazınca da rahatlayıp teşekkür ediyor'' .Çok güzel ve Prof.Yücel'in daha çok söyleyecekleri var,yalnız burada ayrıca kaydetmemiz gereken bir nokta,Tahsin Yücel'in,Türkiye'de EN SEÇKİNLERİN VE KÜLTÜRLÜLERİN PAMUK'U OKUYAMADIKLARI ve okumadıklarını genel geçerli bir yargı olarak koymasıdır.Bunu ise bu yargının yayınlandığı gazetede ve O.Çalışlar aracılığıyla,Pamuk'un bir iddiası ile yan yana koymak durumundayız.Pamuk aynı yerde,''Ben popüler sanat yapmıyorum'Yüksek Sanat'yapıyorum'' diyebilmektedir ve röportaj adına Pamuk'un sözlerini hiç değiştirmeden,sayfalar boyu yayımlayan Çalışlar ve Cumhuriyet,BU YÜKSEK SANAT'IN ASIL EN KÜLTÜRLÜLER TARAFINDAN ANLAŞILMADIĞINI ekleme yürek ve dürüstlüğünü gösterememektedir.....
Devam etmek güzel;yanlız Tahsin Yücel'in okunmazlık teoremi,bir soruyu da beraberinde getirmektedir.Peki,seçkinler,kültürlüler ve belki de Kemalizm'in koruyucuları,Pamuk'u okumuyorlarsa,Pamuk'un okunmayan kitaplarında Atatürk düşmanlığı yaptığını nereden biliyorlar;bu soru kaçınılmazdır.Ahmet Taner hoca,bu haklı sorunun çok ikna edici bir cevabını bize önceden vermiş durumda idi;Kışlalı,''PROF.FAHİR İZ'in incelemelerinden yola çıkarak,O.Pamuk'taki sinsi Atatürk'ü aşağılama çabalarını okurlara duyurmaktı,istediğim''sözleriyle kaynağını açıklıyordu.Profesör İZ,İstanbul'dan ayrı,Londra'da School of Oriental Studies'te ders vermiş ve Oxford tarafından yayımlanan Türkçe-İngilizce Sözlük'e danışmanlık yapmış bir dilbilimcisiydi ve Kışlalı,İz'in Pamuk incelemesini referans olarak gösteriyordu.Bu ayrı bir öneme sahiptir,çünkü Türk yazarlarının eserleri,başka dillere ve bu arada İngilizce'ye çevrilirken bir transformasyona uğramaktadır;tekrarlar ayıklanmakta,bulanıklıklar kaldırılmakta,daha şematize ve söz uygunsa oryantalize edilmektedir.Öte yandan,Batı,sivil-asker Kemalistlerin,Türkiye'nin bir Amerikan eyaleti haline getirilmesine karşı koyduğu zehabına kapılarak Kemalizme dostluğundan dönmekte ve İslam'ı bir alet olarak kullanma politikaları ve yahudi politikasının ağırlığının artması nedeniyle de Osmanizme yaklaşmaktadır,En az 11 Eylül'e kadar belirgin olan bu yöneliş çevirileri etkiliyordu. Pamuk çevirilerinde de,Pamuk'un bu çizgilerini daha görünür yapmaları ve Prof.İz'in de bu kanalla uyarılmış olması mümkündür.
(Yalçın Küçük'ten bir ekleme:''Burada şu soru var,Pamuk gerçekten ve sinsice Atatürk düşmanlığı yapıyor mu ve eğer yazdıkları anlaşılmıyorsa Atatürk düşmanlığı nereden çıkıyor;bu soruyu sormak durumundayız.Şimdilik bu soruya kısmi bir cevabımız var,en azından Batı,O.Pamuk romanlarını böyle anlıyor ve bu nedenle övüyor.The Economist dergisinde şunları okuyoruz:
''Modern Turkey's founder,Mustafa Kemal Atatürk,imposed a mix of nationalism and secularism on the country.He wanted Turks to turn their backs on the Ottoman past and become modern by imitating Europe.Yet Turks like Mr Pamuk-post-Kemalist as well as post modern-are daring to desobey him,rediscovering and reinventing their Ottoman and İslamic inheritance and finding a strange image of themselves in history's mirror''
The Economist,Oct,27,2001,p.92
Kısaca özetlenecek olursa,The Economist,Atatürk'ün Türkleri Osmanlıya karşı sırtlarını dönmeye zorladığını,yürekli O.Pamuk'un buna uymama cesareti gösterdiğini,Osmanlı ve İslamik mirası yeniden keşfederek,tarih aynasında yeni bir Türkiye imajı yarattığını yazıyor;kuşkusuz çok hoşnut görünüyor......-Şebeke ,syf.25-)
Tahsin Yücel'in görüşlerine devam...
Profesör Yücel'in,Kışlalı'nın dar sütununa göre uzun,aslında çok önemli ve çok özet katkısından iki aktarma daha yapmaya mecburum;birisi şudur:''Belli ki,bu aydın kişiler yazın dünyamızı izlemiyorlar,arada sırada bile olsa,yazın dergilerimizi okumuyor,Pamuk'un yazın eleştirmenlerimizce nasıl değerlendirildiğini bilmiyorlar.Çok etkilendikleri anlaşılan renkli basında koparılan bunca gürültüye karşın,yazın dergilerimizde,Pamuk'un son kitabı üzerine elle tutulur hiçbir eleştiri yayımlanmadığını,yayımlananların da bu kitabı,örneğin Eco'nun Gülün Adı'nın kurgusunu ve izleklerini örnek alıp yinelemek,örneğin Hollywood yöntemleriyle bir giz,cinsellik,cinayet ve benzeri karışımı oluşturarak herkesin ilgisini çekmeye çalışmak gibi yazın adamlarının daha çok birer kusur olarak niteleyeceği özellikleri nedeniyle övdüklerini bilmiyorlar,dünyanın hiçbir yerinde,özellikle de Flaubert'in en ilginç kitabının yılda 200 satmadığı Türkiye'de çok satmanın bir yazınsal değerinin olmadığını da.''Önemi nedeniyle ve özet niteliğinde olmasına karşın Profesör Yücel'in bu uzun paragarafını parçalara ayırmak durumundayım;birincisi,Prof.Yücel,bir eser ve yazar için,günlük basının değerlendirmelerinin hiçbir estetik ağırlığı olmadığını saptayarak,ki son derece yerindedir,teknik ya da uzman edebiyat dergilerine bakmak gerektiğini ileri sürmektedir.İkincisi,edebiyat dergilerinde Pamuk'un son kitabı üzerine pek değerlendirme çıkmadığına işaretle,çıkanların da hepsinin olumsuz olduğunu haber vermektedir.Üçüncüsü,edebiyat adamları,eleştirmenler,bu kitabı nedeniyle de,Pamuk'u,yabancı dilde ''plagiarism'' ve osmanlıca'da ''intihal'' olarak ve Türkçe ''aşırmacılık'' dediğimiz bir hastalıkla suçluyorlar;bu son suçlamanın pek yaygın olduğunu not etmek zorunluluğunu duyuyorum.Görülüyor ki içeride,edebiyat ve kültür alanında en yetkin kalemler,Pamuk'un çıkardıklarına pek aşağı bir mal olarak bakıyorlar;dışarısı ne kadar yüceltiyorsa içerisi o kadar alçaltıyor;''felaket'' dediğim budur.
Tahsin Yücel,Pamuk'un kitaplarının neden okunmadığı ve inatçı okuyucuların neden zorlandığı sorusuna da bir açıklama getirmeye çalışıyor;açıklaması bütünüyle EDEBİYAT çerçevesinde kalıyor ki,aktarmaya değmektedir.''Oysa ünlü yazarın zor okunup zor anlaşılmasının günümüz Türkçesinin çok gerilerinde kalmasından,günlük yaşamımızın en yaygın nesne ve olaylarının adını bile karıştırmasından,tutarlı bir roman evreni kuramamasından,herşeyden önce iletilecek bir bildirisi bulunmamasından kaynaklandığını görmek için yazın uzmanı olmak gerekmez.''Bu aktarmada ......2 ibareyi ön plana çıkarmak istiyorum.Birincisi,''iletilecek bir bildirisi bulunmamak'' ve 2.si.''yazın uzmanı olmak gerekmemek'';benim de ekleyeceklerim var,şimdilik edebiyata girmeyen bir bildiri olabileceği ve çözebilmek için de edebiyat dışı bir uzmanlığın mutlaka gerektiğidir.
İçerisi,Pamuk'a bir edebiyat hadisesi olarak bakıyor ve aradığını bulamıyor ve dışarısı,edebiyat dışı bir bildirinin sembolik ve alegorik revelasyonu olarak yaklaşıyor ve istediğini buluyor;sorun budur.Pamuk ve çıkardıkları önemsiz ve yaptıkları,kendi EZOTERİZMİ içerisinde ,önemlidir.
__________________