Ortadoğu’daki Reel Politiğin Nesnel Bir Özeti /Erol MANİSALI

Ortadoğu’daki Reel Politiğin Nesnel Bir Özeti /Erol MANİSALI

İletigönderen TÜRKK » Sal Tem 27, 2010 0:24

Ortadoğu’daki Reel Politiğin Nesnel Bir Özeti

- Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra uluslararası ilişkilerde en fazla Ortadoğu tartışılır oldu. Tartışmalardan da öteye en kanlı savaşlar ve ölümler bu bölgede yaşandı ve halen de yaşanmakta.

- Bölgedeki eski Doğu-Batı dengesi (kimilerine göre dehşet dengesi) bozuldu. ABD ve AB ağırlıklı (Batı ağırlıklı) bir yeniden yapılanma süreci başlatıldı.

- Irak’ın işgali, Lübnan’daki ve Afganistan’daki müdahaleler, Türkiye’nin güneydoğusunda tırmandırılan terör, patlatılmaya hazır bir İran volkanı, yaşanmakta olan sürecin felaket manzaralarıdır.

Petrol, doğalgaz ve su kaynaklarının önemi sürdükçe ve bölgedeki rejim ve yeniden yapılanma süreci hızını kaybetmedikçe, bu kargaşa bitmeyecektir.

- ABD, İngiltere ve İsrail “Arabi, Farsi ve Türki olmayan bir yandaş devlet” yaratmak istiyorlar. Kendilerinin bölgeye yönelik iktisadi ve siyasi hedefleri açısından bunu gerekli görüyorlar.

- Bu düzenlemenin gerçekleşmesi için Türkiye, Irak, İran ve Suriye’nin biraz küçültülmeleri ve çözüştürülmeleri onlar açısından zorunlu. Sadece onlar değil, Batı (ve Hıristiyan) dünyası da genelde, bu politikanın destekçisi durumunda. AB kurumlarının Türkiye, İran, Irak, Lübnan ve Afganistan’a yönelik siyasi, iktisadi, askeri ve kültürel politika ve uygulamaları göz önüne alındığında, durum çok net olarak görülür.

Türkiye’nin durumu

- Türkiye, ABD’nin bölgedeki, “İsrail’den sonraki en önemli müttefiki”. ABD ve AB’nin bölgeye yönelik yeniden yapılandırma projelerine her türlü siyasi, iktisadi, askeri ve kültürel desteği veriyor.

- AB ile “göstermelik bir biçimde, üyelik sürecini yaşıyoruz”. AB’nin kuması durumuna gelmiş ancak, medeni nikâh olmadan düğün hazırlıklarını yapıyormuş gibi, evcilik oyunu oynuyoruz. Brüksel de Ankara da imam nikâhına çoktan razılar ancak bunu kamuoyuna açık açık söyleyemiyorlar, işi oluruna bırakmışlar. Fiili durum bu yönde geliştikçe kimsenin zaten itiraz etmeye ne hali ne de yüzü olacak. Ortadoğu’nun reel politiği içinde durum kendiliğinden sonuçlanacak. İktidarın Arap dünyası ve İran’la olan derin ve samimi bağları, “Ortadoğu’nun yeniden yapılandırılmasına yardımcı oluyor”. ABD ve AB Türkiye’nin Osmanlılaşmasına destek veriyorlar. Kimi İslamcı düşünür ve stratejistlerin öne sürdükleri gibi, “Batı’nın ve Anadolu’nun dinamikleri, 200 yıldır ilk defa örtüşmeye başlamış bulunuyor”. Bu örtüşme, bölgenin yeniden yapılandırılmasına da büyük katkı sağlayacak.

Rusya ve Çin’in durumu

Asya’nın iki devi de Türkiye gibi çelişkili bir konumdalar. Ancak onların çelişkileri Türkiye’ninkinden biraz farklı.

Asya’nın iki devi de küresel sistemin içine dahil olma sürecindeler. “Küresel düzenin hem edilgen hem de aktif taraflarındalar”.

Ancak sistemle bütünleşmeleri, “manevra alanlarını şimdilik daraltıyor”. Örneğin, Ortadoğu’da eskisi gibi at oynatamıyorlar. ABD ve AB ile karşı karşıya gelme ve çıtayı yükseltme lüksleri yok. Küresel düzen adına asgari müştereklerde birleşmek zorundalar. Bunun koşullarını da büyük ölçüde bugün için, ABD ve AB belirliyor.

Bu nedenle Ortadoğu’daki yeniden yapılandırma sürecinden hiç hoşlanmasalar bile, rest çekme olanakları şimdilik bulunmuyor. Ancak Çin dev adımlarla ABD’yi geçme noktasına yaklaşıyor. Ortadoğu’daki esas rekabet ve çatışma işte o zaman hız kazanacak. Yeni bir “dehşet dengesi” oluşmak üzere.

Türkiye’nin çelişkileri mi?

Türkiye en çelişkili konumda;

- ABD ve AB’nin “müttefiki” ancak ikili ilişkiler, her alanda tek yanlı çalışıyor.

- Türkiye Batı’nın bölgedeki uzantısı olan İsrail ile iyi ilişkiler içinde olmak zorunda. Ama Arap dünyası ve İran ile gelişen derin bağlar iktidarı, İsrail ile kanlı bıçaklı duruma sokmaya başlamış. Bu durum iktidarın ABD ve AB ile ilişkilerini de etkiliyor. Açıkçası Türkiye, “Batı’nın Ortadoğu’yu yeniden yapılandırma projesi içinde yer almak ya da almamak arasında gidip geliyor”. AKP iktidarı da bunun derin çelişkilerini yaşamakta. Batı politikalarının parçası olduğu zaman kendi özel yapısı ve konumu ile çelişkiye düşmek zorunda. İsrail krizi bunun en somut kanıtıdır. Öte yandan coğrafyanın ve küresel dengelerin getirdiği zorunluluk sonucu Rusya ile Ankara arasında köklü ve derin iktisadi ve siyasi ilişkiler kuruluyor. Bu durum Ankara ve iktidar ile Batı arasındaki ittifak ilişkilerini Batı açısından rahatsız ediyor.

Sonuç olarak Türkiye, yeni küresel değişim ve geçiş sürecinde yerini henüz belirleyebilmiş değil. Bu sorunun yaratılmasındaki faktörlerin başında ise ülkedeki katılımcı demokrasi yetersizliği etkili oluyor.

Refahın ve örgütlü demokrasinin geliştirilmesi yerine çözüştürücü öğeler üzerinde yoğunlaşıyoruz. Ya da yoğunlaşmak zorunda bırakılıyoruz.


Erol Manisalı, Cumhuriyet, 26.07.2010
http://www.ilk-kursun.com/2010/07/ortad ... bir-ozeti/
Kullanıcı küçük betizi
TÜRKK
Üye
Üye
 
İletiler: 152
Kayıt: Sal Mar 09, 2010 20:44

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 7 konuk

x