Osmanlı Arşivi konusu / Arslan TEKİN

Osmanlı Arşivi konusu / Arslan TEKİN

İletigönderen Balasagun » Pzr Ara 28, 2014 16:30

Osmanlı Arşivi konusu (1)

Resim
Osmanlıca, Osmanlı Türkçesi, Eski Türkçe, ecdat, mezar taşları deyip duruyoruz... Eski yazıyı öğretmekten dem vuruyoruz. Şunu kesinlikle söyleyeyim: Neredeyse ömrümün yarısı eski yazı içinde geçti ve hâlâ masamda halledilmesi gereken yığınla kitap duruyor, bir “bilen” olarak söylüyorum, eski yazıyı nostaljik tatminden öteye götüremezsiniz. Eski yazıya dönemezsiniz.

Eski yazı kültürümüzün bir parçası ve hem de çok önemli bir parçası. 13. yüzyıldan beri bu yazıyı kullandık. Böyle olmakla beraber, “Osmanlıca” adı altında, liselerde, ayrı bir ders olarak okutulmak istenmesinin mantığını anlayabilmiş değilim. Edebiyat dersleri içinde bir evre olarak gösterilmeli ve dönem kültürünün hazmı için ilk adım olmalıdır.

Asıl ihtisaslaşma önemli.

Osmanlı’dan sanırım, 49 ülke çıkmıştır. Bunlar arasında, çok azı bağımsız devletler içinde muhtariyettir. Osmanlı’nın komşularıyla bağlantılarını da hesaba katarsak, herhâlde, dünya tarihinin bizim “Hazine-i Evrak”ta yattığını rahat söyleyebiliriz.

İstanbul’daki Osmanlı ve hatta Ankara’daki Cumhuriyet Arşivi ve hatta Şer’iye Sicilleri’yle ne kadar ilgiliyiz ve problemlerine ne kadar vâkıfız?

Muhammed Duman bir Osmanlı Arşivi uzmanı... Osmanlı Arşivi’nin problemlerini yazıp göndermiş. Bunların üzerinde de durmamız gerekiyor:

“Öncelikle Arşiv Kanunu’nun eksikliğinden bahsetmek istiyorum. Bugün Başbakanlık Devlet Arşivleri, faaliyetlerini 3056 sayılı Kanun’un 35. Maddesi ve 3473 sayılı Muhafazasına Lüzum Kalmayan Evrak ve Malzemenin Yok Edilmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye dayanarak yürütmektedir. Bu yasal mevzuat aşağıda sıralayacağım sorulara cevap olmamaktadır:

* Hangi kurumlar arşivlerini Başbakanlık Devlet Arşivleri’ne devredecektir?

* Arşivlerini devretmeyen kurumların arşivleri nasıl denetlenecektir?

* Kurum arşivleri hangi esaslara göre tutulmaktadır, bu esaslarda hangi standart uygulanacaktır?

* Standarda uygun davranmayanlara hangi cezaî yaptırımlar uygulanabilecektir?

* Arşivlik malzemeler özel ve tüzel diğer kişilerde bulunabilir mi? Tarihî belgeler alınıp satılabilir mi?

Çıkarılacak Millî Arşiv Kanunu bu problemli noktalara çözüm olmalı, Başbakanlık Devlet Arşivleri kurumsal bir yapıya kavuşturulmalıdır.

Özel olarak Osmanlı Arşivi’ne değinmek gerekir. Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı’nda 2013 yılına kadar tarihî belgelerle meşgul personel sözleşmeli olarak çalışmakta idi. Bu personeli tanıtmakta fayda görüyoruz. Bu personel, üniversitelerin Osmanlıca dersi veren bölümlerinden mezun ve el yazısı okuyabilecek düzeydedir. Zaten kuruma alınırken bu özellikleri sınavla tespit edilmiştir. Bu personelin büyük bir bölümü yüksek lisans ve doktorasını tamamlamış ve eserleriyle tarih ve kültür araştırmalarına yön vermektedir.

2013 yılında 6495 Sayılı Kanunla bu personelin büyük bir kısmı, büyük maddî kayıplara rağmen -telafi edileceği ümidini taşıyarak- vasıflarıyla ilgisiz ‘araştırmacı’kadrosuna geçmeye razı edilmiştir. Razı olmayanlar ise kadro imkânından mahrum kalmıştır. Anlaşılacağı üzere kırk katır mı kırk satır mı durumu.”

Aksaklıklar burada daha bir yığın... Osmanlı dönemi belgeleri üzerinde ihtisaslaşmak o kadar kolay değil. Uzun zaman ister. Derin kültür ister, yoğrulmak ister. (Devam edeceğiz.)

Arslan TEKİN, 25 Aralık 2014
arslantekin53@yahoo.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Re: Osmanlı Arşivi konusu / Arslan TEKİN

İletigönderen Balasagun » Pzr Ara 28, 2014 16:39

Osmanlı Arşivi konusu (2)

Resim
Osmanlı kaynaklarını araştıranlara ne kadar itibar ediyoruz? Dün Osmanlı Arşivi’nin durumuyla ilgili bir mektubu vermeye başladım. Mektubu gönderenin ismi karışmış maalesef... O mektubu gönderen Osmanlı Arşivi’ne yıllarını vermiş, daire başkanlığında bulunmuş, sonra üniversiteye geçmek durumunda kalmış olan Yrd. Doç. Dr. Ahmet Zeki İzgöer. Birçok yayına ortak imza attığımız A. Z. İzgöer önemli tespitlerde bulunuyor:

“1987 yılı başında Osmanlı Arşivi’ne ilk alınanlar 105 kişi olup ‘uzman yardımcısı’ idiler. Sonra tasnif elemanları, yardımcı tasnif elemanları alındı. Sayı 600’lere kadar çıktı. Uzman yardımcılarına 2 yıl sonunda tez hazırlattırılıp uzman edileceklerdi. 2 yıl sonunda ne tez verildi ne de bunlar uzman yapıldı. Kendilerine bir yanlışlık olduğu, aslında uzman yardımcısı olmadıkları söylendi ve gerek uzman yardımcıları gerekse diğer tasnif elemanları ve yardımcıları hepsi birlikte silme sözleşmeli personel statüsüne sokuldu. Uzman yardımcılarına bu şekilde davranılmasının sebebi, çoğunun imam-hatip lisesi ve ilahiyat fakültesi çıkışlı olmalarından kaynaklanıyordu. Yani mesele siyasî idi. Bunun üzerine uzman yardımcıları Başbakanlığı mahkemeye verdi. Yanılmıyorsam 6 mahkeme de uzman yardımcıları lehine karar verdi. Mesele Danıştay’a gitti. Orada kaldı. AKP iktidarı sırasında, tarihi 2005 veya 2006 olabilir, Arşiv’de o tarihe kadar sayısı 35’e inmiş uzman yardımcısı AKP rüzgârından da yararlanarak tekrar mahkeme sürecini başlattı. Ama yine sonuç alınamadı.

25 yıllık bir hizmetin sonucu böyle olmamalıydı. “Araştırmacı” kadrosu yetersiz bir nitelendirme. En basitinden görevde yükselebilme diye önü açık bir tarafı yok. Bunlar için ‘arşiv uzmanı’ demek, ‘arşivist’ demek daha uygun olabilirdi ve maaşları da en üst düzeyden, 3200 göstergeden değil, en az 3600 olmalıydı. Ben öğretmenlikten ayrılarak Şubat 1987’de Osmanlı Arşivi’ne uzman yardımcısı olarak girdim. Ocak 1987’deki maaşım 81.000 TL. idi. Benim Şubat maaşım Osmanlı Arşivi’nde 240.000 lira oldu. Yani tam 3 katı. Şimdi şunu sormak lazım: Acaba halen Osmanlı Arşivi’nde çalışan bu ‘araştırmacı’ kadrosundaki personelin maaşları öğretmenlerin kaç katı?

Osmanlı Arşivi’ne bağlı akademik bir enstitünün kurulması gerekir. İstanbul Üniversitesi’nde Tarih Bölümü var, Türkoloji Bölümü var, ama diğer tarafta Türkiyat var, İnkılâp Tarihi Enstitüsü var. Niye? Alanları çok mu farklı? Bence hayır. İşte Arşiv için de böyle bir enstitü hayata geçirilirse ve burada akademik unvanlar verilirse arşiv personeli arşivi bırakıp başka yerlere gitme düşüncesinde olmaz.

Bir de kuruma dışarıdan idareci olarak akademisyen atamak yerine kurum içinden tecrübeli, Arşiv’i tanıyan, işleyişi ve personeli bilen elemanların getirilmesi lâzım. Ak Parti özellikle genel müdür ve genel md. yrd. kadrolarına hep iş bilmez; ama bildiğini zanneden hem de sadece selâm kelâmla bürokratlar atadı ve atamaya da devam ediyor. Bu yanlışından vazgeçmesi lâzım. Bu tabiî ki sadece Arşiv’de değil, günümüzde başka birçok resmî dairelerde devam ediyor. Arşiv’in içinde yetişen birçok eleman var, bunu görmüyor.”

100 milyon belgeden bahsediyoruz... Tarihimizin ana kaynağından bahsediyoruz... “Osmanlıca” diyerek yanıp tutuşanlar önce ana kaynağa yönelmeliler.

Arslan TEKİN, 26 Aralık 2014
arslantekin53@yahoo.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x