Özal Erdoğan'a ne teklif etti?

Genel & Güncel Konular

Özal Erdoğan'a ne teklif etti?

İletigönderen checker854 » Cum Nis 06, 2007 9:27

Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Özal'ın Erdoğan'a teklifini yazdı

06.04.2007 08:44
[img]http://www.haberturk.com/kuturesim/ozal666.jpg[/img]POSTADAN gelen kitaplar arasında bir kitap hemen dikkatimi çekti...

Kitabın kapağında kocaman bir "Akıncı" yazısı vardı...

Alt başlık ise şöyle:

"Mamak Zindanlarında Bir Akıncı-Tarihe Notlar"

"Yüzde 52"ler, yani yeniyetme kesimi şimdi "Bu Akıncı da neyin nesi?" diye sorabilir.

Anlatayım:

1980’den önce memleketimizde...

Kendilerine "Devrimci" diyen solcular ile kendilerine "Ülkücü" diyen sağcıların dışında bir de "Akıncılar" vardı...

"Akıncılar", Erbakan’ın Milli Selamet Partisi’nin gayri resmi gençlik örgütü idi...

Ilımlı, mukaddesatçı, hatta millici çizgide uslu, ağırbaşlı ve erken olgunlaşmış çocuklardı Akıncılar...

Gerçi...

Bazen "Ülkücü" ve "Devrimci" akranlarına özenip, geceleri yazıya çıkmak ya da etkin oldukları mahalleyi "Kurtarılmış bölge" ilan etmek gibi hevesleri olurdu.

Ama yine de anarşik olaylarda pek fazla göze batmamışlardı.

Sonraları İran Devrimi’nin etkisiyle biraz radikalleştiler ve "millici çizgi"den sapma göstermeye başladılar...

İşte o zaman özellikle sağ kesim tarafından "yeşil komünist" diye yaftalandılar.

* * *

Eski günlerin hatırına kitabı merakla karıştırmaya başladım.

Kitabın yazarı Halis Özdemir, 12 Eylül’den sonra "Akıncılar Davası" nedeniyle 7 yıl kaldığı Mamak Askeri Hapishanesi’nde çektiği çileyi anlatmış uzun uzun...

Bu hatıralardan anlıyoruz ki, o dönem hapse düşen "Devrimci" ve "Ülkücü" gençler, hangi muameleye tabi tutulmuşsa "Akıncı" da aynı muameleye tabi tutulmuş.

Yani...

Günlerce aç susuz bir hücrede tutulma, envai çeşit işkence falan...

Kısacası "zindan hatıraları" kısmında "yeni" bir şey yoktu...

Ancak...

Kitabın Tayyip Erdoğan ile ilgili bölümünde bugüne kadar gün yüzüne çıkmamış şahane bir haber saklıydı...

Halis Özdemir, Mamak hapishanesinden kurtulduktan sonra dönemin Refah Partisi İstanbul İl Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyarete gitmiş.

Ziyarette Erdoğan, Halis Özdemir’e Refah Partisi Genel Merkezi’nin kendisine karşı ilgisiz tutumundan yakınmış...

Kıymetinin anlaşılmadığını söylemiş...

Ve şöyle demiş:

"Bana Başbakan Turgut Özal’ın özel kalem müdürlüğü teklif ediliyor."

Yani...

"Turgut Özal bana önemli bir görev teklif ederken, bizimkiler beni dikkate almıyor" demek istemiş.

* * *

Kitabın yazarı Halis Özdemir, bugün Saadet Partisi’nde...

Erbakan’a bağlılığı sürüyor.

Yani...

AKP karşıtı safta...

Bu nedenle Özdemir bu hatırayı yazarak, bir anlamda Erdoğan’ın ta Refah Partisi İstanbul İl Başkanı iken "Bir gün Erbakan’ı terk edebilecek bir potansiyele sahip olduğu"nu ima etmeye çalışıyor.

Bu ima neyse de...

Benim için önemli olan şudur:

Refah Partisi’nin en radikal olduğu dönemde...

Dönemin liberal Başbakanı Turgut Özal, bir istidadı keşfedip, müthiş bir öngörüyle Tayyip Erdoğan’ı "Özel Kalem Müdürlüğü" gibi en mahrem alanına çekmek istiyor.

Nasıl? Sizce de ilginç değil mi?

* * *

Peki ya bu bilgi doğru değilse?

Ya Halis Özdemir, Erdoğan’ı "Milli Görüş" nezdinde biraz daha tartışılır kılmak için böyle bir yol tutturduysa...

Ya da yanlış hatırlıyorsa...

Olağan kuşku, beni sarıp sarmalayınca...

Hemen Başbakan Erdoğan’ın yakınındaki isimlerle temasa geçtim.

Konuyu özetledim ve "Doğru mu? Şunu bir sorsanız" dedim.

Onlar da Başbakan’a "Turgut Özal’ın size Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü görevini teklif ettiği doğru mu?" diye sordular...

Erdoğan’ın bu soruya yanıtı "Evet, doğru" olunca...

Bu "tarihi" gerçeği açıklamak üzerime farz oldu...

Evet...

80’li yılların başında Tayyip Erdoğan, dönemin Başbakanı Özal’dan "iyi bir teklif" almış...

Şimdi isterseniz hep birlikte "Ya Erdoğan bu teklifi kabul etseydi" meselesine kafa yorup, bir alternatif tarih yazımı işine girişelim...

Merak etmeyin: Atış serbest.
Kullanıcı küçük betizi
checker854
Üye
Üye
 
İletiler: 341
Kayıt: Sal Nis 03, 2007 18:43
Konum: Viyana

İletigönderen Hasta » Cum Nis 06, 2007 9:53

Şimdi AKP'ye derinlemesine bir bakalım. İlk göze çarpan ilişki, Korkut Özal-Tayyip Erdoğan ilişkisi. Gözü keskin insanlar, AKP üzerindeki Korkut Özal hakimiyetini açıkça görebilir. İşte ilginç ve esrarengiz danışman ve gizli kabine bakanı (!) Cüneyt Zapsu'ya bakın. Beynelminel ve önemli bir adam. Tayyip Beyin danışmanı, Korkut Özal'ın da bir numaralı adamı. Korkut Özal'la Cüneyt Zapsu'nun birlikteliklerini anlamak için, Demokrat Parti'yi hatırlamak yeterli. Zapsu, Korkut Özal'ın Demokrat Parti Başkanlığı döneminde, O'nun Genel Başkan Vekilliğini yapmıştı.

Peki Mücahit Arslan ismini hiç duydunuz mu? AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan'ın oğlu. Eğer hükümetle bir işiniz varsa ve işinizin görülmesini istiyorsanız, tek adres olarak Mücahit Arslan gösteriliyor. Bu zat "olsun" dedi mi, hükümette olmayacak işiniz yokmuş! Bu kadar etkili olan Mücahit Arslan Tayyip Bey'in "kare aslarından" biri. Yine ilginçtir, Tayyip Bey'le Mücahit Arslan'ı tanıştıran isim de Korkut Özal'mış. Dikkat ederseniz bu kişiler Hükümet üzerinde en etkili isimler olmasına rağmen, hiçbiri ön planda değil. Daha etkili olmak için, etiketsiz olmak, yani perde arkasında durmak gereğinin farkındalar. Bu yüzden Milletvekili bile olmadılar. Çünkü: "göz önünde olmak, gözlerin üzerinizde olması demektir". Bu da, derinlik teorisine ters düşmektedir!?..

Şimdi derinliğin ilk oluşum dönemine gidelim. Yani MSP'li yıllara dönelim. Bilenler bilir, Milli Görüş içinde ilk ayrılış MSP döneminde yaşanmıştı. Ayrılık hareketinin başını çekense, tabii ki Korkut Özal'dı. 1977 MSP Kongresinde Hoca'ya karşı aday olmuştu... Şimdi, 10 puanlık uzman sorusu; peki Korkut Özal'ın o sırada en yakın destekçisi kimlerdi? Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç...

Nerden baksanız, Tayyip Erdoğan-Korkut Özal-Bülent Arınç işbirliğinde, çeyrek asrı aşan bir derinlik var. Yani siyasette hiçbir şey tesadüf değildir.

Ve Korkut Özal, bu derinliğin ilk perdesidir. Daha derin kökleri ise, K.Özal'ın, yıllar önce katıldığı bir Star TV Kırmızı Koltuk programında sarf ettiği; "Türkiye İsrail'in liderliğinde oluşacak bir Orta Doğu ortak pazarına girmelidir!" sözlerinde gizlidir.

Tayyip Erdoğan'ın Abramowitz'in ziyaretinden sonra Erbakan Hoca'dan uzak durmaya başladığı ve Hoca'nın İstanbul'daki açılış törenlerine bile katılmadığı da dikkat çekici bir ayrıntıdır. [3] Erbakan Hoca, elbette bütün bunların farkındadır. Ama O, hem İstanbul'da büyük başarılar kazanılması yolunda bu rüzgardan yararlanmayı, hem de T.Erdoğan'ın bu tuzaktan kurtulacağını ummaktadır. Ve tabi içimizden bazıları şimdilerde her ne kadar "biz bu hıyanetleri yeni anlamaya başladık" deseler de, aslında Erbakan Hoca'ya bir rakip hazırlanmasından ve Milli Görüşün altının oyulmasından gizli bir memnuniyet duymaktadır.
Cafersadık arkadaşımızın paylaşımından bu alıntı...Özal ailesi ile çooooook derin ilişkiler olduğu kesin...
Kullanıcı küçük betizi
Hasta
Satılmıştır
 
İletiler: 1
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 14:52


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 5 konuk

x