Patriot ve Hedef Şehirlerimiz / İsmail MÜFTÜOĞLU

Patriot ve Hedef Şehirlerimiz / İsmail MÜFTÜOĞLU

İletigönderen NİLGÜN BAŞTUĞ » Cum Şub 01, 2013 15:25

Patriot ve Hedef Şehirlerimiz

Emreder ki yüce din / sevgiyi sebil edin
Bunca nifak bunca kin/ yeter Allah aşkına
(Sadettin Kaplan)


2001 yılında NATO’da görev yapan Wesley Clark, Pentagon’da üst düzey komutanlara verdiği brifingde, dünya haritasını önüne koyarak, emperyalist güçlere hedef ülkeleri sıralamış ve Irak, Afganistan, Libya ve Suriye’yi işaretlemiştir. Ayrıca kaos alanlarından bahsederek, bu alanların da Kahramanmaraş, Gaziantep ve Adana olduğunu belirtmiştir.

Onun için Türkiye’ye gelen patriotlar da bu bölgelere yerleştirilmiş, milli mücadelede buralardan silah zoru ile kovulan güçler, bu sefer zahmet çekmeden kovuldukları yerlere dönmüş bulunmaktadır. Acı olan da budur.

Müstevliler, bir nevi bunun intikamını almak için, güle oynaya topraklarımıza, patriot bahanesi ile yeniden yerleşmişlerdir. Hem de ‘Kahraman’ ve ‘Gazi’ unvanlı şehirlerimize. Böylece Sütçü İmam’dan ve Şahin Beyden de intikamlarını almışlardır. İnanıyoruz ki, onların ve o yöre şehitlerimizin kemikleri sızlamaktadır.

Lozan Barış Anlaşmasından sonra yeni planlar yapılmış, bugün o planlar realize edilmektedir. 2003 tarihli tezkere, TBMM’nde reddedilmemiş olsaydı, daha o gün 60.000 Amerikan askeri Güneydoğu Anadolu bölgemize yerleşmiş olacaktı. O günün rövanşı, bugün patriotların Türkiye’ye gelmesi ile alınmış oldu.

Görüntüdeki amaç her ne kadar Suriye tehlikesine karşı Türkiye’yi korumaksa da, asıl maksat Suriye, İran ve Türkiye’nin vurulmasına hazırlıktır. Geçen yıllarda aynı hedefler için sebepler aranmış, ama gerekçe bulunamamıştır.

Şimdi şartlar değişti. Büyük Ortadoğu projesinin hedefinde, 22 İslam ülkesini dizayn bahanesi ile istila etmek ve 1918 tarihinde yapılan SYKES-PICOT antlaşmasına benzer bir anlaşma ile cetvel kalem, Irak’ı 3’e, Suriye’yi 5’e bölmek vardır. Bu işte de seryaver olarak Türkiye kullanılmaktadır.

Bu projenin realizesi için Suriye mutlaka en kısa zamanda bombalanacaktır. Nitekim uzun yıllar öncesinde, İsrail altyapı bakanı Joseph Paritzky, Hayfa-Musul boru hattının selameti için, Suriye’nin mutlaka vurulması gerektiğini ifade etmiştir.

Bunun sağlanması için, İngiltere ve Fransa muhaliflere silah yardımı yaparken, ABD dolar yardımı yapmakta, Türkiye de bunları eğitmektedir. Yani Bremen Mızıkacıları görev başındadır.

ABD, İngiltere, petrol ve doğalgaz yatakları ile dolu bu bölgelere elbette sahip olmak ister. Peki, Türkiye neyin karşılığında böyle bir maceraya evet diyebilmektedir.

Batı ülkeleri, Suriye krizinde, Türkiye’yi kullanılabilecek en iyi alet olarak görmektedir. Onun için Türkiye devamlı kışkırtılmaktadır. Bu sebeple 2012 yılında yapılan Bilderberg toplantısında, Suriye muhaliflerine ve Türk katılımcılara, gerekli yol haritaları verilmiştir.

Türkiye böyle bir oyuna gelmemelidir. Kapı komşu bir ülke ile başkalarının hatırına düşman durumuna düşmemelidir. Ama ABD’nin bakan yardımcısı olan Joe Biden Suriye’yi kastederek; “Biz el-iz. Ama Türkiye bizim eldivenimizdir” demiştir.

Türkiye, Suriye meselesinin çözümü için İran ve Mısır’la görüşmeler yapabilirdi. Ama bunu yapmadı. Emperyalist güçlerden uzak durması gerekirken, tam aksi, bir nevi onlara yardımcı jandarmalık görevini üstlendi.

Diğer taraftan Türkiye, Suriye meselesinde, Suriye rejimi ve Suriye muhalefetini aynı mesafede tutabilirdi. Onların iç işlerine karışmayabilirdi veya onları bir masa etrafına oturtabilirdi. Yani ağabeylik yapabilirdi. Onu da yapmadı. Tam aksi kabadayılığa soyundu. Beşer Esad’a haddini bildirmeye çalıştı.

Bugün Suriye’nin geldiği noktada, Türkiye’nin, yukarıda sıralanan sebeplerden dolayı, vebali büyüktür. Çünkü silahlı mücadeleyi tercih eden Suriye muhalefetine arka çıkmıştır. Ayrıca Ortadoğu Bölgesinin şaibeli ülkelerinden olan Suudi Arabistan ve Katar’la kol kola girilmemeliydi. Şimdi Katar’a gidilmemeliydi. Küresel sermaye çetelerinden de uzak durulmalıydı.

Bunların hiçbirisi, maalesef yapılamadı. Şimdi de millet olarak küresel bir tehlikenin farkında değiliz. Tam aksi patriotlar Türkiye’ye davet edildi. Böylece yıldırımlar, kendi ülkemize çekildi. Kaş yapalım derken, göz çıkarıldı. Suriye ile kanlı bıçaklı olundu. Bu da yetmiyormuş gibi, İstiklal Harbinde olduğu gibi, milleti manipüle edici yarım yamalak hoca bozuntularından da fetvalar alınmaya başlandı.

Ahmet Davutoğlu’nun beceriksizliği sebebiyle, komşularımızla aramız açıldı. Yüz binleri barındırmaya mecbur olduk. Yetmedi, ayrıca patriotlarla ilgili masraflar da, bizim uhdemize bırakıldı. Keza patriotlardan dolayı, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Adana illerimiz, hedef şehirler haline geldi.

İsmail MÜFTÜOĞLU, 29 Ocak 2013
i-muftuoglu@hotmail.com
Ben yaşayabilmek için, kesin olarak bağımsız bir ulusun evladı kalmalıyım. Bu yüzden ulusal bağımsızlık bence bir hayat sorunudur.
Ya istiklal, ya ölüm!
Kullanıcı küçük betizi
NİLGÜN BAŞTUĞ
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 694
Kayıt: Çrş Eki 26, 2011 12:44

Şu dizine dön: İsmail MÜFTÜOĞLU

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x