Patriotların Türkiye'ye gönderilmesi Suriye ile Savaşa Doğru Bir Adım mı? / (Çeviri: Erkan GÜÇİZ)

Patriotların Türkiye'ye gönderilmesi Suriye ile Savaşa Doğru Bir Adım mı? / (Çeviri: Erkan GÜÇİZ)

İletigönderen NİLGÜN BAŞTUĞ » Pzt Ara 24, 2012 23:04

Patriotların Türkiye'ye gönderilmesi Suriye ile Savaşa Doğru Bir Adım mı?

1913’de, Osmanlı Ordusu’ndaki pek çok Prusyalı danışmanlarından biri olarak General Otto Liman Von Sanders Alman Ordu misyonunun başı olarak atandı. Hemen hemen bir yüzyıl sonra 400 kadar Sanders’in varisleri bu defa yanlarında Patriot füze korunma sistemleri ile aynı yolculuğu yapacaklar. Bu Patriot’ların, soğuk savaşın bitiminden sonra Türkiye’ye üçüncü defa gönderilmesi.

Patriotların gönderilmesi NATO için: iç savaşa karışma olasılığını en az düzeye indirerek, ittifakın birliğini göstermek ve uzak bir olasılıkla olsa da ciddi bir tehdit olan uzun menzilli balistik füzelere karşı korunmanın bir yolu.

Burada Patriotların özellikleri öne çıkıyor. Rivayetlere göre Türk Dışişleri Bakanlığı, konuyu görüşen Alman hükümet yetkililerini endişelendiren, Patriotların sınırda “uçuşa yasak” bir bölge oluşturma plânın bir bölümü olduğu haberini sızdırdı. Görünüşe göre, Türk yetkililerinin bu sızıntıyı yapmalarının sebebi, hava sahası konusunda bir belirsizlik yaratarak Suriye’yi sınır civarında Türkiye karşıtı bir askeri harekâttan vazgeçirmek ve bir diplomatik “oldu bitti” ile NATO’yu zorlamak.

Aslında, Patriotların savaş alanında kullanımları çok sınırlı ve Türkiye’nin şamatasını yaptığı geniş kapsamlı bir askerî müdahale için hiç de elverişli değil.

Ön kısmında ateşleme düzeni olan, yüksek hızlı balistik füzelere karşı başlık taşıyan Patriot PAC 3 tipi daha yavaş hızla hareket eden jet uçaklarına karşı da kullanılabilecek manevra kabiliyetine sahip. Fakat daha eski ve daha ucuz olan PAC 2 tipi uçaksavar bataryası olarak daha uygun.

Her iki tip de Suriye’den füzelerinin menzilinde olan Türk yerleşim merkezlerine bir dereceye kadar koruma temin ediyor. Radar istasyonları ve füze rampaları yerleştirildikleri yerlere göre Suriye sınırları içinde 50 - 100 kilometreye kadar uzanan bir bölgeyi de koruma altına alabiliyor. Bu iç savaş alanında Halep gibi kilit noktası olan yerleri de kapsamış oluyor.

Türk Hava Kuvvetleri Bosna’daki NATO harekâtına dâhil oldu ve 1990’larda Irak Kürdistanı’nda uçuşa yasak bölgeyi uygulayan Amerikan uçaklarına ev sahipliği yaptı. Fakat ne NATO ne de Türkiye uçuşa yasak bölge uygulaması hazırladıklarını çağrıştıracak bir açıklama yapmadı.

Füzelere karşı Patriotlar bir çözüm değil. Önce, kısa menzilli roket ve top mermilerine, yani bu güne kadar sınırı geçip Türkiye’ye girenler gibilerine karşı etkisizler. Üstelik sistemin kesin şekilde belgelenmiş kusurları var; bunlar Suriye’den gelecek bir Scud hücumuna karşı Patriotların etkileme gücünü kısıtlayabilir. Üç bağımsız araştırmaya göre, birinci Körfez Savaşı’nda Irak’tan atılan Scud füzelerinin karmaşık uçuş düzenleri birinci nesil PAC 2 tipi Patriotları öylesine şaşırttı ki isabet oranı inanılmayacak şekilde, neredeyse yüzde sıfır idi.

“Sinir Savaşı” başlıklı kitabın yazarı Jonathan Tucker’a göre uygun şartlarda, Patriotların tasarım olarak engellemesi imkânsız olan çok başlıklı kısa menzilli bir füze, rüzgârın etkisi hesaba katılmazsa, 500 metre çapında bir alana öldürücü yoğunlukta sinir gazı taşıyabilir. Yalnız; kaç kişinin ölümüne yol açacağını, çevredeki diğer etkenlere ve Türklerin ne derecede hazırlıklı olduklarına bağlı olduğunu kesinlikle belirlemek güç. Yine de, başarı ile sonuçlanan çok az sayıda atış bile orantısız ölçüde stratejik etki yaratabilir.

Bazı geliştirilmeler uygulanmış olsa da PAC 3 tipi henüz Scud füzelerine karşı savaş alanında denenmiş değil. Eğer, birinci Körfez Savaşı’nda Irak’ın kullandığı Scud füzeleri gibi Suriye’nin attıkları da uçuş sırasında birkaç parçaya bölünürse Patriot şaşırabilir ve hedefi tutturamaz.

Bunların hepsinden çıkan sonuç: Patriotların Türkiye’de konuşlandırılması iki şeye hizmet ediyor. Birincisi, Türk topraklarını kısıtlı bir tehlikeye karşı koruma için atılmış bir adım. İkincisi, Türkiye içinde görevlendirilmiş NATO personelinin varlığı ile somut bir politik sinyal.

Türkiye, arada bir kısıtlı zaman ve mekânlardan mukabele atışları dışında Suriye toprakları içinde Suriye hedeflerine yönelecek politik kararlığı göstermek istemiyor. Patriotların Türkiye’de konuşlanması Suriye’ye askerî müdahalenin bir adımı değil fakat NATO’yu doğrudan işe karışmadan işin içinde olmasını sağlayan bir anlaşma zemini.

Kaynak: http://www.foreignpolicy.com/articles/2 ... ?page=full


Erkan GÜÇİZ, 24 Aralık 2012
Ben yaşayabilmek için, kesin olarak bağımsız bir ulusun evladı kalmalıyım. Bu yüzden ulusal bağımsızlık bence bir hayat sorunudur.
Ya istiklal, ya ölüm!
Kullanıcı küçük betizi
NİLGÜN BAŞTUĞ
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 694
Kayıt: Çrş Eki 26, 2011 12:44

Şu dizine dön: Erkan GÜÇİZ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x