Pepe, Türkiye

Pepe, Türkiye

İletigönderen Feza Tiryaki » Cum Nis 27, 2012 17:24

Pepe, Türkiye

Pepe’yle bir yıl önce tanıştım. Yanlış yazdım, bu Pepe okunuyor ama Pepee diye yazıyorlar. Bir “e” fazladan arkasında. Pee diye uzatacaksınız son heceyi. Pepe- e demiyorlar anladığım kadarıyla söylerken. Yazarken böyle: Pepee.

Türkçede iki sesli harf yanyana gelmez. Gelenler başka dillerden dilimize giren sözlerdir.

Türkçe sözcükler, doğayla ilgili sözcükler, değişime uğramış sözcükler dışında, “ c, ğ, h, j, l, m, n, p, v” ünsüzleriyle (sessiz harfleriyle) başlamaz.
Türkçe sözcüklerde uzun ünlü ( uzun sesli harf) yoktur. â, û, î gibi. Bu özellikler Arapça, Farsça kökenli sözcüklerde vardır. Türkçede “pe “sesi uzasın diye “pee” yazılmaz. E ünlüsünün üstünde inceltme, sesi uzatma imi bulunmaz .

İş olsun diye, ben yaptım oldu diye de bir hecenin ünlüsü iki kez yazılmaz. Dilin belli kuralları vardır. Bu kurallara uyulmalıdır. Her dilde, her ülkede bu böyledir! Halk ağzındaki kekeme, dili peltek anlamında kullanılacaksa pepe sözü, pepe der çıkarsın. Zaten bu durumda çocuğuna kimse “pepe” adını vermez. Peltek densin ister misiniz çocuğunuza?

Pepee çizgi filmini bir küçük konuğumun olduğu bu aylarda izlemiştim ilk kez geçen yıl. Baştan ayağı yabancı dizilerin, yabancı adlı kişilerin oynadığı filmlerin, yabancı adların ad olarak konulduğu çocuk filmlerinin , bize yabancı yaşamların anlatıldığı çizgi filmlerin sırasıyla yayına konduğu TRT Çocuk Kanalı’nda, bu koca kafalı, adları tuhaf tiplemelerin Fransız olduğunu düşünmüştüm önce. Şuşu, Şila, Pepee.

Yabancı dilde “ş” harfi yoktur. Ş harfi bizim dilimizin harfidir. Türkçe harftir. Pepe Fransızsa, bu Şuşular, Şilalar ne oluyor demekten de kendimi alamamıştım.

Gün boyu bir kaç kez yineleniyordu bu Pepee dizisi. Pepee yazısı dizi boyunca köşede yazılı duruyor. Çocuğun şapkasında da yazılı: Pepee. Çocuklarımız adın sonundaki iki e harfini yanyana dizi boyunca görüyorlar. Boğuk sesli bir oğlan sesiyle seslendirmişler. İlk izlediğimde, eğitimci olarak insana ters gelen, irkilten yanını bu tiplemelerin, anlatımın tam çıkaramadım. Mahallesiz, sokaksız, arkadaşsız, komşusuz tek tek bir iki aile bireyinin anlatılmasından mıydı? Anne, nine, dede tiplemesinden miydi? Kendi görünmeyen, her iki sözünün biri “harika” olan Şuşu’yu seslendirenin, şapkası bölüm bölüm turuncu, kırmızı, mavi renkli, gömleği bölüm bölüm yine aynı renkli Pepe’nin, “hah ha” dan başka söz bilmemesinden, “ha bire de bire” bu ikisinin kıkırdamalarından mıydı, bilemiyorum. Sayfa sayfa notlar tutmuş, konuşmalara bakıp bakıp üzerinde düşünmüştüm. Her seslenişin sonunda,”Pepe, harika Pepe, harikasınız, harika Şuşu, harika Şila, Pepe şahane, harika!” deniliyordu.

Sonra aklıma bu Pepe adını aramak geldi. Hangi dilin sözü bu, Fransız mı bunlar? İspanyol mu? Portekiz mi? Hangi milletin ismi Pepee? Madem bunu her gün yayınlayacaklar, neden adı Türkçe yapmamışlar. Şuşu, Şila da ne? Yazık değil mi çocuklara, bu anlamsız sözleri günde kırk kez duyup duracaklar. Bu isimlerle kendilerini içselleştirecekler… demiştim.

Bilgisayarda bir arama yaptım o zaman, çıkan sonuca şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemedim. Meğer bu tiplemeyi, bu diziyi “Türkiye’de” yapıyorlarmış. Yerli yapımmış.

Bu bakışla yeniden izledim filmi ertesi gün. Daha da rahatsızlık veriyordu adları, halleri, verdiği mesajlar… Ruhu olmayan bebeklerdi bunlar. Japon robotları gibi. Kimliği olmayan, bizden olmayan, bizi bize anlatmayan çocuk, aile tiplemeleri… Ha, arada bir halay falan çekiyorlar. Bu halaylara bile karşı çıkan liboşlarımız varmış biliyor musunuz? Niye daha çok uluslararası bir anlatımı yokmuş bunların, madem marka olacaklar diye eleştiri yapanları da gördüm, okudum. Bir kağıda şunları yazmışım geçen yıl. Dizideki bir anlatım cümlesi:

“Pepe maymuşun fotoğrafını çekiyor. Maymuş kendini beğenmiyor. Oysa maymuş ne güzel gülüyor…”

O günden beri de hep Pepe’den söz etmek, kültürel çözülmemizi, kültürel esirliğimizi anlatmak istiyordum. Madem yerli yapım, neden baş oyuncunun adı Pepee olur. Kızın adı Şila, anlatanın adı Şuşu olur mu? Var mı Türkçede böyle söz, böyle ad? O halde neden?

Adlar çok önemlidir çünkü. Adlar simgedir. Adlar doğrudan mesaj verir, toplumu etkiler.

Sonunda bu 23 Nisan günü, bütün bu sorularımın yanıtını öğrendim. Öylesine sarsılarak öğrendim ki, şimdi dilimde hep bu ad: Pepe ! Pepe, Türkiye! Pepe siyasetçiler! Pepe geleceğimiz! Pepe aydınlar! Pepe gazeteciler! Pepe! Pepe!

TRT genel müdürü, geçen ay Meclis’te açıklama yapmış. “Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu bünyesinde kurulan Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinde Medyanın Rolü alt komisyonunda sunum yapmış.” Bu sözleri gazetelerden aldım. Sunum yapılmaz, sunulur. Burada, yapma yardımcı eylemini kullanmak gerekmez. Sonra, medya Türkçe bir söz değildir. Türkçesi basın-yayın. “Komisyonu bünyesinde” niye derler ki, “komisyonun içinde.” Neyse konumuz bu değil. Genel müdür orada diziyi övüyor. Adı neden Pepe söylüyor. İşte sözleri:

“Biliyorsunuz, bir ‘Pepee’ karakterini çıkardık. Pepee erkek ama kardeşi kız. Pepee’nin ismini Ahmet, Mehmet koyabilirdik ama daha çok nötr isim koyarak, mesafe aldırmaya çalıştık.”

Bu adı nötr diye koymuşlarmış. Nötr yabancı bir söz. Türkçe sözlükte karşılığını şöyle yazmışlar:

Nötür: (Kimyasal bir terim olarak) Turnusol gibi bir ayraç karşısında asit veya alkali tepkisi göstermeyen. (Fiziksel bir terim olarak) Elektriğe karşı hiçbir tepkisi olmayan.

Nötr: (Yabancı dil sözlüğünde) Fransızca, tarafsız, yansız.

Latincede, “ne bu, ne o” anlamına geliyor. Birbirleriyle savaşan, anlaşamayan güçler arasında taraf tutmayan, bitaraf, tarafsız.
Uluslararası savaş durumlarında saldırılmayacağına güvence verilen.

Her iki sözlükteki açıklamaları birleştirirsek, nötr, Türkçe yazılışıyla nötür, tepkisiz, yansız demek.

Bir çocuğa, neden tepki verilmeyecek, yansız ad konur? Burada bu isim neye karşı yansız? Cinsiyete karşıysa, yabancı dillerde (Portekizce) Pepe erkek adı. Çocuk, görünüşüyle zaten erkek.

Bu tarafsızlık Türkçe ada karşıysa, ad Türk adı, müslüman adı olmasın, kimseyi incitmeyelim anlayışıysa, bu ad, hristiyan adı, yabancı adı olmasıyla yine taraf. Portekizli futbolcu’nun adına bir “e” ekleyerek Portekizceden çıkardınız mı bunu? Türkçe mi oluverdi?

İşte burda yanlış soru soruyorum. Zaten kimsenin derdi Türkçe değil ki. TRT, biz yaptık, böyle yapabilirdik ama nötr olsun diye böyle yaptık, diyor.
Türkiye’de, Türk çocukları için yapılan bir yerli dizide ismin nötr olması, yansız olması ne demektir? Türkçe olmayacak. Geleneksel Türkçeleşmiş dinî adlar olmayacak. Açıklamada deniyor:

“Pepee’nin ismini Ahmet, Mehmet koyabilirdik ama daha çok nötr isim koyarak, mesafe aldırmaya çalıştık.”

Ahmet, Mehmet koyabilirlermiş. Ahmet, Mehmet adları Arapça adların Türkçeleştirilmişidir. Türkçede sözcükler d harfiyle bitmezler, “d” “t “olur. Mehmet, Muhammed adının Türkçesidir.

Cinsiyet belirtmekten çok, bu tarafsızlık, Türk ve müslüman adlarına karşı olmalı. Çünkü Türkçe adların çoğu zaten her iki cinsiyet için de kullanılır. Öztürkçe adlar, cinsiyetsiz adlardır. Arapça kökenli adlarda cinsiyet ayrımı vardır. Peygamber adları erkek adlarıdır. Bazı Arapça kökenli erkek adlarına “ye” eklenerek kadın mı, erkek mi olduğu belirtilir. Sabri ise erkek adı, kadına Sabriye adı koyarlar. Bahri, Bahriye, Şükrü, Şükriye… gibi.

Şimdi bu iki adı koyabilirlermiş (Ahmet, Mehmet) ama tarafsızlık adına koymamışlar. Yansız ad konmuş. Neymiş o ad? Pepee. Böylece mesafe aldırmaya çalıştık deniyor.

Ne mesafesi? Nereye, nereden mesafe?

Aslında mesafeyi, 23 Nisan’da bayram kutlamasında Konya’da aldılar.

Konya’da bayram günü meydana sahne kurmuşlar. Karanlık bir sahne. Renksiz. Bayraksız, süssüz.

Kıraç adlı şarkıcı sahnede. Bayram için konser veriyormuş. Onların uluslararası çocuk şenliği adına.Oysa bayramın adı:

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı.

Niye şenliğiniz aynı gün. Üç yüz altmış beş günde şenlik yapacağınız başka gün mü kalmadıydı?

Bayramda konser verdiriyorlar. Bayram çocuklarına konser. Aşk şarkıları okuyan bir şarkıcımız, çocuklara konseri verecek olan. Dinleyici kitlesi çocuk.

Acaba ne okuyacak, ne söyleyecek diye aldı mı beni bir merak.

Neyse başladı konser. Sahneden bakınca epey ötede karşıda yukarıya bir yere küçük boy Atatürk resmi ve iki yanında küçük boyutlu bayrak asmışlar. Bunun dışında koca alanda başka bir ulusal bayram belirtisi yok. İzleyen çocukların elinde de tek tük bayrak görülüyor.

“Bana candan bir kez, aşkım,

diyen mi var senden başka .“
diyecek şarkıcı, “diyen mi var “ yerini çocuklara dedirtiyor. Soruyor: "Hazır mıyız? Bana candan bir kez aşkım:"

Hayda çocuklar bağırıyor: “Diyen mi var!” Bu kısım yineleniyor, yeniden yeniden…

Kıraç bağırıyor:

“Harikaydınız be! Bütün eller havada, arka taraf! Şimdi: “Ya hep ya hiç sevgilim…Ya seninle, ya sensiz…”

Oh,oh sözlere bakın. Çocuklarla söyleniyor:

“İstersen öldür beni / İstersen güldür beni”

İşte tam burada büyük sürprizleri geliyor. Çocuklara sesleniliyor: “Bütün çocukların sevgilisi Pepe geliyor!”

Bir oyuncak görünümlü kukla sahneye çıkıyor.Ünlü Pepee!

Ulusal bayramları bizde geleneksel olarak okul çocukları kutlar. Belli bir yaşa gelenler, bayramın neden kutlandığını bilinçli olarak anlayabilen çocuklardır bunlar… Bu Pepe figürü okul öncesi çocuklara sesleniyormuş. Bu çizgi filmi hazırlayan, yöneten, yazan, seslendiren hepsi Kıraç’ın eşi, ailesiymiş. Arkalarındaki destek gücü, parasal güç de TRT imiş.

Konya’da şenlik düzenleyen TRT. Kıraç’ı sahneye çıkartan belli ki TRT. Şarkıcı ne yapsın, tabiî kendi şarkılarını okuyacak… Yetişkinlere söylediği… Kayırmacılık yaparak hiç ilgisiz bir figürü sahneye çıkaran ve konuşturan da yine TRT olmalı. İzin vermeseler aile buna kalkışabilir mi?

Bu iş, 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı’nın tam da suyunun çıkarılmasıdır aslında.

“Dünya çocuklarının çocuk şenliğini kutluyorum!” dedirttiler bu figüre.

Dünya çocuklarının şenliği… Ulusal bayramımız…

Adı Pepee olan bir figür. Yansız tarafsız olsun diyeymiş bu isim.

Bayramda devlet büyüklerinin yerini alan iki küçüğü gazetelere, başlıklara çıkardılardı.

Biri başbakan koltuğuna oturan oğlan, Enes. Diğeri bakan koltuğuna oturan kız, Dilan.

Enes, Tarhuncu Ahmet Paşa İlköğretim okulundan . Tarhuncu Ahmet Paşa Osmanlı sadrazamı. Devşirme imiş.

Dilan, Atatürk İlköğretim okulundan.

Ankara’da, Anıtkabir’in karşısındaki 50 yıllık bir ilkokul, gelecek yıl imam hatip okuluna döndürülecekmiş. Alparslan İlköğretim Okulu, bir imam hatip lisesine çevrilecekmiş.

Rastlantı mı bütün bunlar?

Kurucuları kaç yıldır tutuklu olan Başkent Televizyonu bile ulusal bir çizgi izlemekten çekiniyor. 22 Nisan’da, bayramdan bir gün önce çocuklara kitap tanıtmıştılar. Aralarında ulusal kimliğimize hizmet edecek tek bir kitap yoktu. Yabancı yazarların çeviri kitapları. Prensesler, Çizmeli Kediler, Teddy’ler, İgi’ler… “Childrens Books”muş bunlar.

Ulusal bayram hatırına biri olsun başka olsaydı bu kitapların. Utku Erişik’in daha yeni yazdığı çocuk kitabı, Atatürk ve Atatürk ilkelerinin çocukların anlayacağı bir dille, çizgilerle desteklenerek anlatıldığı “Aferin Çocuk’u” tanıtsaydınız, Kurtuluş Savaşı’ndan öykü kitapları, Türk yazarlarının çocuklara yazdığı geleneksel bir masal kitabı olsaydı tanıttığınız, ne olurdu?

Böyle giderse Tarzanca konuşacak yeni yetişenler:

“Harikasın! Harika görünüyorsun! Süper! Harika, yaşasın!“

Şu sözlerle de dertlerini anlatacaklar:

“Yapmayın bunu bana stres oluyorum!”

Yansız isimler seçmek ne anlama geliyor sizce?

Ülkemiz nötürleştiriliyor mu?

Rengi, tarafı, yanı , kimliği belli olmayan adlarla sarılmak… Kimliğini kaybetmek! Uluslararası bir kimliğe bürünmek… Dilini unutmak, dilini doğru okumayı, doğru yazmayı bilmemek…

Ülkeyi kuranların felsefesini terketmek…

Cumhuriyeti kuran Türk Ordusu’nun etkisizleştirilmesi…

Devleti yavaş yavaş din devleti durumuna getirmek… Bütün okulları imam hatip okulu yapmak istemek…

Ulusal kimliği yokettirmek, yok saymak…


Neyin mesafesi aldırılıyor pepelerle… Pepeleşerek… Türklüğü etkisizleştirerek…

Pepe’nin yapımcısı diyor ki: “Pepee yüzde yüz Türkçe bir isimdir.”

Yok ya?..

Pepeleşen beyin ne denirse inanır… İnananlar, eller havada hepbir bağırıyorlar, yeni açılan yabancı adlı alışveriş merkezi salonlarında ,“Çakkıdı” şarkılarıyla çocuklarını eğlendiriyorlar… Şarkıcı sesleniyor: “Hep bir ağızdan!”

“Elleri görelim, elleri!

Bütün eller havada!”

Bilgiağında bir sayfada bu Peepee filmini tartışmışlar.

Bu konunun tartışıldığı sayfaya Hülya adlı bir anne şunları yazmış:

“Pepe super ben oglani bi pepeyle susturuxorum baska bi sey ızlemixo asla “

Adnan’ın dedikleri daha bir âlem:

“her konu bitti simdi pepeye mi taktilar kafayi hemde hangi cizgi filmdinde ahmet mehmet ali var”


Sorum şu:

Hepimiz pepe mi olduk? Buna razı mısınız? Algılama güçlüğü mü çekiyor aydınlarımız? Gücümüzün bilincinde değil miyiz?

Pepeleşmeye karşı çıkmalıyız! Çevresini uyandırma, uyuyanları ayındırma görevi, hepimizin…

Öğretmenlerim, emekli öğretmenler, okullu öğretmenler, öğrenciler nerdesiniz?

Türkçe gidiyor! Bir ses verin! Yakında pepe olmayan kalmayacak!



Feza TİRYAKİ, 27 Nisan 2012
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1013
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

cron

x