Hakarete 6 yıl hapis

Ozan Arif ile İsmail Türüt’e yayın yoluyla hakaretten yargılanan Radikal yazarı Perihan Mağden için 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istendi. Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde sanık Perihan Mağden’in de katıldığı duruşmada gergin anlar yaşandı.

Ozan Arif ile İsmail Türüt’e yayın yoluyla hakaret ettiği iddia edilen Radikal gazetesi yazarı Perihan Mağden hakkında 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istendi. ’Plan Yapmayın Plan’ kaseti ile Hrant Dink’in katil zanlılarını övdüğü gerekçesiyle Karadenizli türkücü İsmail Türüt’ü yerden yere vuran, Ozan Arif’i de faşistlikle itham eden gazeteci Perihan Mağden’in yargılanmasına devam edildi. Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada şahsına yöneltilen suçlamaları reddeden Mağden, “Yazımda kullanılan faşist tanımlaması siyasi bir kavram olup, suç ve hakaret teşkil etmez. Almanya ve İtalya gibi faşist geçmişi olan ülkelerde bu kelimenin hakaret teşkil edeceğini düşünmek mümkün. Ancak Türkiye gibi bir ülkede bu tür tanımlama hakaret olmamalı” diye konuştu.

Sinirlendiren soru

Bu esnada araya giren Ozan Arif ile İsmail Türüt’ün vekili Avukat Ömer Yeşilyurt’un “Siz hangi sebeple Ozan Arif’e faşist diyorsunuz” sorusuna Mağden, “Ben uç noktada düşünenlere faşist diye hitap ederim” karşılığını verdi. Mağden’in verdiği cevabı tatmin edici bulmayan Yeşilyurt, “Aşırı uçda olanları nasıl tespit ediyorsunuz. Elinizde bir ölçüm aleti mi var” dedi. Yeşilyurt’un bu çıkışına sinirlenen gazeteci Perihan Mağden, “Burası nazi Almanya’sı değil. Türkiye’de yargılanıyoruz. Şu anda bulunduğumuz yer de Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız yargısı” diye konuştu.

Kendisi alınmazmış

Faşist suçlamasının hakaret içermediğini vurgulayan Mağden, “Örneğin bir kişi bana komünist dese hakaret olarak algılamam, alınmam” dedi. Mağden’in bu sözlerine Avukat Yeşilyurt’un tepkisi gecikmedi: “Siz alınmayabilir, hazmedebilirsiniz. Ama biz size benzemeyiz.” Zaman zaman gergin geçen duruşmada söz alan Yeşilyurt, hakaret suçunun olduğunu, kimseye faşist diye hitap edilemeyeceğini kaydetti. Yeşilyurt, sanığın cezalandırılmasını talep etti.

Arif’i hedef almış

Mütalaasını veren savcı, köşe yazısında Ozan Arif’in, onur, şeref ve saygınlığına saldırdığı, kendisini hedef aldığı gerekçesiyle, gazeteci Perihan Mağden’in, TCK’nın 125. maddesinin ilgili fıkraları gereği 3 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti. Duruşma, sanık ve avukatının savunma hazırlayabilmesi için 16 Şubat 2009 tarihine ertelendi.

Ozan Arif ile İsmail Türüt, avukatları Ömer Yeşilyurt aracılığıyla 40 bin YTL’lik tazminat davası da açmışlardı.

Yerden yere vurmuştu

Perihan Mağden, 18 Eylül 2007 tarihli ’Plan Yapmayın Plan / Çakal Yesun Anani’ başlıklı yazısında özetle şunları yazmıştı: “...Büyük Faşist Ozanbeyin Ozan Arif yazıyor, İsmail Türüt okuyor. Parçanın adı: ’Plan Yapmayın Plan’- içinde Ogün’ler, Yasin’ler geçiyor. Sözleri yazan Ozan Arif Faşisti ”Sözlerimin arkasındayım“ diyor. Ve fakat yasinlerle, fatihalarla tabii ki bizim anladığımız şeyleri kast etmemiş...” Mağden, 16 Ekim 2007 tarihli “Feci şahsi yazı” başlıklı yazısında ise Ozan Arif’i suçluyor: “...(Şimdi Faşist Ozan Arif açtı aynı gerekçeyle mahkemeyi.)...”


Kaynak

Uslubunu kesinlikle begenmedigim Perihan Magden dusunceleri ile Turkiye"nin Amerikan agzi ile konusan en onemli yazarlarindan bir tanesi. Ingilizce Turkce karisimi kullandigi dilini fasist salvolariyla bezeyen ve herkesi bir yerlere oturtmaya calisan ilerici gorunen orumcek kafali yazarlardan bir tanesi ne yazikki. Bu yazari okurken dikkatle dusunmeniz oneririm.
Not: Bu yaziyi yazarken amacim bu olay konusunda taraf olmak degil Perihan MAGDEN yazarligi hakkinda bilgi vermekti.

Parihan Mağden gibiler oldukça Ali Kemal'ler tükenmez bu memlekette. Ne özgür bir ülkesin Türkiye'm. kürt demezsin, laz demezsin, çerkez demezsin, ermeni, gürcü demezsin cumhurbaşkanlığına, başbakanlığa kadar getirtirsin, sen verdikçe hoşgörün taviz olarak görünür daha fazlasını isterler üstelik sana hakaret bile ederler.

Perihan Mağden, çamuru bu sefer yargıya sıçrattı:

Savcılar adaletten yana değil!

Sen kalkıp daha ilk cümleden “yaratık” diyeceksin... Sonra faşist diye dizdireceksin...

Niye? Birinin yazdığı, diğerinin de söylediği şarkının içinde “Fatihalar, Yasin’ler bitmez Karadeniz’de“ cümlesi geçiyor diye!

Fatiha’ya mı düşmansın? Yasin’e mi?

Sen ölmüşlerimizin arkasından okuduğumuz duayı, bir cinayetten ötesine bağlayamıyorsan... Bu insanlardan değil, doktorlardan medet ara!

Çocuğuna Ogün, adı veren her anne-baba potansiyel azmettirici olarak, doğumhaneden direk nezarethaneye mi atılsın?
O zaman, istediğin kadar demokrat olur mu Türkiye?

Perihan Mağden ”Büyük Faşist Ozanbeyin Ozan Arif yazıyor, İsmail Türüt okuyor. Parçanın adı: ’Plan Yapmayın Plan’- içinde Ogün’ler, Yasin’ler geçiyor. Sözleri yazan Ozan Arif Faşisti “Sözlerimin arkasındayım” diyor. “ yazdı. İsmail Türüt ve Ozan Arif de, Mağden hakkında hakaret davası açtı.

Vay efendim nasıl dava açılırmış, nasıl mahkumiyet istenirmiş! Sanırsın müebbet; 6 ay hapis istendi. Millet 18 aydır, neden bilmeden F Tipinden, F Tipine helak oldu!

Taraf’a verdiği röportaj da tam sayfa söylenmiş, de söylenmiş...

Diyor ki, ”İsmail Türüt ve Ozan Arif üç mahkeme açtılar benim için. Türk savcıları öyle insanlardan talep gelince takır takır büyük bir zevkle soruşturma açıyorlar. Gerçekten taraftar bizim savcılarımız. Adaletten yana değil. Kendi politik görüşlerinden yanalar. Geçen ifade verdim, üç tane mahkumiyet istedi bana değerli Türk savcısı. “

Radikal yazarlarını da yeterince demokrat bulmayan Perihan Mağden dokunulmazlık mı istiyor?

Atış serbest olsun istiyor

Hakaret, iftira, düzeysizlik, üslupsuzluk, küfür ’hak’ olsun, ama bunlara muhatap olan insanların ’savunma’ hakkı olmasın mı?
Ne güzel İstanbul yahu!

Köşenden atış serbest!

Sen rahatlamak için gazını çıkaracaksın, ateşini düşüreceksin, iğrin akıtacaksın, safran kusacaksın... Millet de yarabbi şükür yapacak öyle mi?

Öyle bir parantez açmış ki Mağden, cevabı bu Mübarek bayram günü verilesi değil!

Diyor ki, ”Bu hukuki ortam Ergenekon Davası’nı da yaratıyor. İyi hakim ve savcılarımız da var. Hem az oranda, hem de bir piyango. “

Yani Mağden’e dava açan savcı ’tüü, ka-ka’, mesela Orgeneral Hurşit Tolon’a dava açan ‘adalet için piyango’!

Satırlarından çifte standart, bencillik, tarafgirlik, tahammülsüzlük akan bu röportajı yapan Taraf’a teşekkürü borç bilirim, Mağden hakkında yanılmadığımızı bir kere daha gösterdiği için!


++++++


Ordu neyi korur?

Doğup büyüdüğüm şehrin girişi de çıkışı da mezarlıktır... Gelirken şehit kabirlerinin başında dua eden anneler, babalar, evlatlar gördüm...

Bir haftadır hangi internet sitesini açsam, sayfama konu olmasından ve bir kere daha adını anmaktan rahatsızlık duyduğum Perihan Mağden’in, Fatih Altaylı’ya nasıl ağzının payını verdiği anlatılıyor. Neden veriliyor bu ağız payı? Altaylı’nın haberturk.com sitesinde Gülay Göktürk’e yazdığı şu satırlardan:

“Türk Ordusuna saldıran hanımefendiye tek bir soru sormak isterdim.’Hanımefendi o ordu aslında neyi koruyor biliyor musunuz?’

Ne yanıt vereceğini bilmiyorum. Büyük ihtimalle demokrasiden, ordunun siysete müdahalesinden, Güneydoğu’dan falan söz ederdi.

Bense ona çok kısa bir yanıt verirdim. ‘Hanımefendi belki farkındasınız, belki değilsiniz ama o ordu sizin bacak aranızı da koruyor’

Biraz sert olurdu belki ama bence öyle.

Ordular, ülkelerin sadece sınırlarını, topraklarını, bütünlüğünü korumaz. Ülkenin namusunu, iffetini korur.

Yüzyıllardır belki bin yıllardır savaşların nasıl sonuçlandığını bilirsiniz değil mi!

Savaşların sonunda hep trajik tecavüz hikayeleri yok mudur?

Bu bin yıl önce de böyleydi, Avrupa’nın göbeğindeki bir kaç yıl önce de böyle.

Galip tarafın, muzaffer askerleri, savaşın sonunda en acı intikamı ne yazık ki, hep böyle almışlardır.

Galip taraf, mağlup tarafa en büyük acıyı hep böyle tattırmış, mağlubun son kalan kalesi namusunu da ele geçirmek savaşın son darbesi olmuştur.

Türk ordusuna sallayan hanımefendi bilmelidir ki, Türk ordusu Türkiye’nin sınırlarını korur.

O sınır ne yazık ki, kadınlarımızın bacak arasına kadar uzanır.”

Irak’ta Ebu Garip cezaevindeki Nur adlı Irak’lı kadının mektubunu ne çabuk unuttular. Ne diyordu Nur: “Karnımızda İngilizlerin p****lerini taşıyoruz!..”

Mağden’in bu konuda sergilediği geniş tavrın, Altaylı’nın sözlerinden daha çirkin olduğunu düşünüyorum.

Haksız mıyım?

Dediğim gibi gelirken oğlunun kabrinin başında dua eden şehit anaları gördüm...

Perihan Mağden’ler Gülay Göktürk’ler Ebu Garip cezaevinden değil de, sıcak ve rahat evlerinden, laptoplarının başından yazabilsinler diye can veren, Türk Ordusu’nun kahraman askerlerinin ruhuna “Fatiha’lar ve Yasin’ler” okuyorlardı muhtemelen...

Allah kabul etsin!


Selcan TAŞÇI, 08.12.2008

Fatih Altayli'nin yazisina cevabini okudum, cevap veremeyip zirvalamanin en parlak ornegini gordum, hakikaten ne kotu yazarmis, yillardir da popularite kazandirilmaya calisilmistir. Kim okuyor boylelerini, bu destegi nerden aliyorlar, bu koselere tutunmalarinin arkasinda kim var?