Ekonomiyi ayakta, partiyi de iktidarda tutan Arap sermayesi olduğu için, kendi ülkesindeki Türk eserlerini yıktıran, Türk izlerini ortadan kaldıran Suudi yönetimine, İstanbul Boğazı'nın en güzel yerinde malikâne diktirmek isteyen AKP'nin, bir Türk ve Türkiye partisi olmadığı her hâlinden belli.
Komşu bir devletin sınırları içinden Türkiye'ye hep düşmanca davranan hormonlu aşirete kucak açarken, bize artık kötülük yapmayan başka bir komşuya kalleşlik eden yönetimimiz, bize çok büyük utanç veriyor.
AKP hükumeti'nin Suriye politikası, devletimizi bütün dünyanın gözünde küçültüyor. Köpek, horoz gibi hayvanların kafes içinde dövüştürülmelerini filmlerde görenler, o hayvanlar için üzüntü duyarlar. AKP iktidarında, Türkiyenin para için dövüştürülen hayvanlar sınıfına sokulması, bize yapılabilecek en büyük hakarettir.
Kendisiyle savaşan Batılı devletler tarafından taşeron olarak kullanılan PKK terörüyle mücadele etmekten men edilen ve Amerikan planlarına uyan haysiyetsiz biçimlerde bazı komşularının üzerine saldırtılan Türkiye, tarihinin en şerefsiz dönemini yaşıyor.
Bu yüzden Suriye Devlet Başkanı Esad, bir savaşın içinde olduklarını açıklayan ve “Bana saldıran taşeronlar değil, onları üzerime yollayanlardır benim düşmanlarım” şeklinde anlaşılması gereken konuşmasında, Türkiye'nin adını anmaya tenezzül bile etmedi.
Aslında bunu yaparken aynı zamanda, PKK'nın arkasına saklanan ABD ile savaşmakta olduğumuzu söyleyemeyen Erdoğan'a da iyi bir devlet adamlığı dersi verdi ama, bu dersten yararlanabilmek için, onu kavrayabilecek kalitede ve kapasitede olmak lâzım tabii.
Kafesteki dövüş hayvanları gibi davranan çapsız yöneticilerin böyle derslerden yararlanmak şöyle dursun, utanma meziyeti kazanmaları dahi mümkün olamıyor. Saldıracakları insanlara karşı kullanacakları silahlarla poz vermekten zevk alan Hitler benzeri bütün diktatörler gibi, savaş uçağının içinden neşeyle kameralara el sallıyorlar.
Bize de şimdilik, Atatürk yönetimindeki 'en itibarlı devlet' konumundan, içine düştüğümüz şu Amerikan çukurundaki seviyesizliğimize ve itibarsızlığımıza üzülmek kalıyor.
Olayların farklı yorumlanması doğru olmaz çünkü, her şey çok açık ; Dönemin Batılı süper devletlerine karşı verdiği kurtuluş savaşını kazanıp bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk Ordusu, haysiyet fakiri AKP iktidarında, başka devletlerin kiralık katili haline getirilmek isteniyor.
Türkiyenin, kendisine saldıran teröre karşı askeri harekât yapmasını yasaklayarak, kendini koruma hakkını elinden alanlar, bölgesinde ABD projeleri hesabına hır çıkarmasını destekliyor, teşvik ediyor, hatta şart koşuyorlar. “Türkiye'nin en iyi ihraç ürünü, ordusudur” diyenler tarafından Mehmetçik, 'Gurkhacık' yapılmaya çalışılıyor.
Biat kültüründen geldikleri için, daima dibinde oturacakları bir diz arayan, kendi ayakları üzerinde duramayan adam kalıbındaki çocukların yönettiği AKP'den kurtulduktan sonra, onun pisliklerini temizlemek, yeniden itibarlı, saygın ve güvenilir bir ülke olabilmek için, çok uğraşmamız gerekecek.
Boynumuzdaki Amerikan tasmasını çıkarıp atsak bile, alnımızdaki lekeleri silmek ve kardeş toplumlardaki yaraları sarmak, zaman alacak.
Bir de Amerikan aklıyla 'Bölünme Anayasası' yaparsak, işimiz iyice zorlaşacak ama, neyse ki, Atatürk sayesinde her zaman kullanabileceğimiz sağlam bir reçete var elimizde.
Selçuk TINAZ, 3 Temmuz 2012