Eğer AKP kazansa bunu yapmazdı
DTP cephesinde de mesele benzer bir biçimde değerlendiriliyor. DTPye yakın Gündem-online haber sitesindeki bir analizde şu satırlar yer alıyor: Eğer seçimlerde DTP, AKP'yi gerileten ezici bir üstünlük sağlamamış olsaydı belki de bu operasyon yapılmayacaktı. Yapılan analizde seçim öncesinde rüzgarın AKPden yana esmesinin beklendiği belirtiliyor: Aslında seçimler öncesi Ankara'daki genel hava TRT 6 vb bazı adımlara dayalı olarak Bölge'de AKP'nin başarılı olacağı yönündeydi. Ancak beklenen olmadı; AKP seçimleri kaybetti. Seçim sonuçlarının açıklanmasından hemen sonra da AKP, bölge politikasını değiştirdiğinin sinyallerini vermeye başladı. Cemil Çiçek Iğdırı aldılar, Ermenistan sınırına dayandılar açıklaması yaptı. Bu açıklamayı takip eden günlerde DTPli belediyelere baskınlar yapıldı ve pek çok DTPli gözaltına alınıp tutuklandılar.
DTPye yönelik operasyonlar, Güneydoğudaki hakimiyet savaşını iyice gözle görülür hale getirmiş bulunuyor. Seçimlerden önce Kürt seçmenlerini İslamcılıkla kazanmaya çalışan AKPnin yolunu, DTP ve PKKnın tıkamaya çalıştıkları belli oluyordu. PKKdan gelen açıklamalar bu doğrultudaydı. PKK Yöneticisi Cemil Bayık, İslamcı sitelerde PKK Fethullah Güleni hedef aldı biçiminde verilen sert açıklamalar yapmıştı: Fethullahçılara karşı mücadele etmemiz, Kürdistan'da Fethullahçıları etkisiz kılmamız gerekiyor. (...) Zaman gazetesi, Samanyolu televizyonu, dershaneler, okullar, derneklerin yürüttüğü faaliyet incelendiğinde, tüm faaliyetlerinin PKK'ya karşı olduğu çok net görülecektir. Ancak Kürt cenahından gelen açıklamalar bunlarla sınırlı kalmamıştı. AKPnin, Kürt Konferansları ve Barzani aracılığıyla Kürt illerine girme politikasının da önüne set çekilmişti. Murat Karayılan Abant platformu oyundur. Bazı Kürtler var içinde, bazıları kötü insanlar da değil. Ancak bu projenin kendisi kötüdür. Fethullahın projesidir. Türk İslam sentezine dayanıyor. Ulusal Kürt bilincini zayıflatmayı hedefliyor. ( ) Bir Kürt projesi değildir. Amed halkı izin vermedi toplanamadılar, gidemediler geçen sene. Şimdi de Duhok veya Hewler'e gelmek istiyorlarmış. Bu da çelişkidir. Neden orada toplanamadılar da güneye geliyorlar. Bu bir provokasyondur, açıklamasını yapıyordu. AKPnin Barzaniyle birlikte yaptığı Kürt açılımlarını provokasyon kabul ediyordu. Cemil Bayıkın seçimler öncesinde verdiği mesaj ise çok sertti: AKPye verilen her oy Kürt halkına birer bomba, mermi, işkence ve katliam olarak dönecektir. AKP Güneydoğuya hangi yolla girmeye çalışırsa çalışsın karşısına bir engel çıkıyordu.
Son koz açılan kuyular
AKP bu duruma bir çözüm bulabilmek amacıyla, seçimlerden önce son kozunu, Ergenekon kuyuları kozunu da oynadı. Açılan kuyuların, Güneydoğuyu AKPye açacağını bekleniyordu. Pek çok muhafazakar solcu da benzer bir bekleyiş içerisindeydi. Gündem-onlinedaki yorumlarda da bu hal tespit edilmektedir. Kürtleri kandırmak için Ergenekon Operasyonunu oldukça kullanmak istemiş, faili meçhul cinayetler ve kayıpların bulunması için girişimlerde bulunduğunu propaganda ederek Kürtleri yanına çekmek istemiştir. Ancak AKPnin istediği gerçekleşmedi, buzdolapları ve çamaşır makineleri ile kazanılamayan seçmen, Ergenekon kuyularıyla da kazanılamıyordu: Başta türban ve din eğitimi olmak üzere her alanda bir yozlaştırmayı geliştiren AKP esasta sistemi yeniden dizayn edilebilir hale getirme görevini üstlenmiştir. Kürt ayağını da üstlenen AKP bu politikasında başarısız olmuştur, Kürtleri Cumhuriyetin tasfiyesinde yanlarına-yedeğine alamamıştır. DTP ile girdiği yarışta AKP evindeki bulgurdan da olmuş ve elindeki belediyeleri kaybetmiştir.
AKPnin Güneydoğudaki politika değişikliği işte bu gelişmeler üzerine gerçekleşmişti. Fakat, AKPnin ılımlı politikayla giremediği Güneydoğuya sertlik politikasıyla girmesi mümkün mü; bu sorunun yanıtı yukarıdaki değerlendirmelerde yer almaktadır.
II. Abdulhamidin intikamı
Ancak Kürtlerde ki AKP karşıtlığı bununla da sınırlı kalmadı; yer yer Kemalistleri savunmaya kadar vardı. AKPnin Kemalistlere yönelik Ergenekon operasyonları, 1908in intikamı olarak dahi değerlendiriliyordu: AKP ve onların ABD'deki stratejik liderleri Fethullah Gülen'e yollar sonuna kadar açılmıştır. Fethullahçı hareket 1908'de 2. Abdülhamid ile aldıkları darbenin rövanşını yüz yıl sonra 31 Mart girişiminin temsilcilerine yaparak almışlardır. Şu an Ergenekon şemasında yer alan kadroların hepsi İttihatçı gelenekten gelen Kemalist Ulus-Devletçi kadrolardır. 12. Ergenekon dalgasının 31 Mart Vakasının yıl dönümünde yapıldığı hatırlatılıyor ve AKPnin cumhuriyeti, Kemalistlerle benzer bir biçimde, ılımlı İslam devletine dönüştürdüğü ifade ediliyordu: AKP sistemin mafsallarına vurmak için bir koçbaşı rolündedir. 2002'den bu yana Kemalist Ulus-Devletin tüm olmazsa olmazlarına darbe üstüne darbe vurmaktadır. Cumhuriyet giderek Ilımlı İslam devletine evrilmiş, sisteme yerleştirilen kadrolarla defakto bir durum yaratılmıştır . Cumhuriyet bu operasyonlarla ulus-devlet paradigmasından Türk-İslam paradigmasına kaymaktadır. Bu yapılanın bir intikam olduğu ise açıkça yazılmaktadır: Her geçen gün Fethullah Gülen çok sevdiği ve öykündüğü büyük üstadı 2. Abdülhamidin intikamını almaktadır. Artık Türkiye eski Türkiye değildir ve bu kavga henüz bitmiş de değildir.
Bu noktada AKPnin Kürtlere karşı sertleşme politikasına tekrar geri dönülebilir. Kürt cenahından gelen tepkilerde Ergenekon operasyonuyla, DTPye yönelik operasyonlar arasında bir ilişki kurulmaktadır. AKPnin Ergenekon operasyonuyla Kemalistlere yaptıklarını Kürtlere de yapmak istediği belirtilmektedir. DTPye yönelik son operasyon Kürt cenahında böyle değerlendiriliyor: [Fethullaçılar] Kürt Halkını yanına alamamanın hıncını seçimde başarı sağlayan kadroları derdest ederek almak istemektedir. Ama Gülen cemaati şunu unutmamalıdır ki, Kürtler eski Kürtler değildir. Kemalistlere yaptığınızı Kürtlere yapamayacaksınız... O halde bir soru sormak gerekiyor: AKP, Güneydoğuda DTPyi hedef alan bir Ergenekon operasyonu mu başlatıyor?
