PKK Fethullah Gülen için Ne Dedi?

Genel & Güncel Konular

PKK Fethullah Gülen için Ne Dedi?

İletigönderen kush » Cmt May 09, 2009 11:57

PKK Fethullah Gülen için Ne Dedi?

PKK'nın bir numarası yine ilginç açıklamalar yaptı...

Hasan Cemal'in Kandil notları:

Karayılan Fethullahçılarla ilgili soruya, ‘Fethullahçılar devlet sistemine yerleşmek istiyorlar. AKP ile bunun için yakınlaştılar. Güç kazandılar. Amerika’dan da destek alıyorlar. Fethullahçıları İslam dünyasına sürüyor Amerika’... ‘Biz de PKK’ya karşıyız; biz de devletçiyiz!’ diyerek devlete yerleşiyorlar. Güneydoğu’da varlar ama yoğun değiller. AKP içinden geliyorlar. Poliste, öğretmende yaygınlar. Dine sıcak bakan kesimlerde yaygınlar. Varsayalım PKK bastırıldı, bitirildi. O zaman ne olur bölge biliyor musunuz, gericiliğin merkezi olur Güneydoğu’ diye yanıt veriyor

KANDİL DAĞI, Kuzey Irak
Kuzey Irak’ta gazeteci milletinin Kandil yolunu, yani medyanın PKK ile temasını Talabani’yle, Barzani de kesmek istiyor. Bu nedenle geçen hafta cumartesi günü sabahın erken saatlerinde Kandil Dağı’na giderken, Talabani’nin KYP’si ile Barzani’nin KDP’sine ait kontrol noktalarından kendimizi sakınmaya çalıştık.Bazı noktalarda gazeteci kimliğimizi göstermedik. Fotoğraf makinelerimizi sakladık. İran sınırına yaklaşırken de araba değiştirip, PKK’nın işaret ettiği Kürt kaçakçıların cipine bindik. Kandil Dağı’na tırmanırken yolculuğumuzun bir bölümünü kaçakçı yollarından yaptık.Kaçakçılar Renya bölgesinde PKK’nın şemsiyesi altına girmişler. Herhalde bunun bedelini hem para olarak ödüyorlar, hem de PKK’nın lojistiği onlar tarafından sağlanıyor. Ama aynı zamanda ‘güvenlik’lerini de PKK’ya bağladıkları anlaşılıyor.

Sorular:

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Washington ve Ankara’yla birlikte PKK’yı nereye kadar tecrit edebilir? Nereye kadar etkisizleştirebilir? Ya da örneğin PKK’yı Kandil Dağı’ndan çıkarabilir mi?

Bu sorulara ilişkin ipuçlarını hem Erbil’de hem de Murat Karayılan’la sohbetimde yakalamaya çalıştım.

PKK’nın bir numarası kendinden emin konuştu:

“Barzani’yle Talabani bize karşı hareketliliğe geçerlerse kendileri kaybeder.”

Böyle bir ihtimal var mı?

Barzani PKK’ya baskı uyguluyor, ancak...

Barzani’yle Talabani’nin Washington ve Ankara’yı da tatmin etmek için Kuzey Irak’ta PKK’ya hayatı zorlaştırmak istedikleri malum. Bunun için PKK’ya bazı açılardan özellikle KDP tarafından baskı uygulanıyor bölgede.Ancak bu baskının bir sınırı var. Bir ölçünün ötesine gitmek güç. Özellikle Türkiye’nin geçen şubat ayındaki kara operasyonu Kuzey Irak’ta PKK’nın imajını parlatmış. “Sizin topraklarınızı biz koruduk, sizin için de biz çarpıştık” propagandası halk arasında tutmuş.
Bir gözlemci şöyle dedi:

“Türkiye’nin askeri operasyonu, PKK’nın bölgede yeniden küllerinden doğmasına yol açtı.”

Kısacası:

PKK’ya karşı Kuzey Irak’ta Kürt yönetimi tarafından yapılacakların bir sınırı var. İki taraf da bunun bilincinde. Ayrıca, “Kürdü Kürde kırdırma“nın artık geçmişte kaldığı biliniyor.

Şu da göz ardı edilmesin:

PKK’nın uzun yıllar içinde Irak Kürtleri arasında da kökleri oluşmuş durumda...

Murat Karayılan’la sohbet sırasında dikkatimi çekti. Talabani ve Barzani’yle ilgili olarak konuşurken kendinden emin, kendine güvenen bir hali vardı.

Celal Talabani’ye dönük sempatisini pek saklamadı. Ağzından mı kaçtı bilemiyorum ama, sohbetin bir yerinde gülerek şöyle deyiverdi:
“Mam Celal, Ankara’nın duymak istediklerini çok iyi söylüyor. Mesela Kürt Konferansı ve PKK’nın silah bırakması gibi...”

‘Fethullahçıları İslam dünyasına Amerika sürüyor’

PKK’nın Fethullah cemaati ile ilişkilerini, cemaatin Güneydoğu’daki faaliyetlerini sordum Murat Karayılan’a.

Fethullahçılardan hazzetmiyor PKK’nın bir numarası. “Bize karşı son üç dört yıldır neden saldırganlaştılar?” diye soru sorarak başladı konuşmaya ve şöyle devam etti: “Fethullahçılar devlet sistemine yerleşmek istiyorlar. AKP ile bunun için yakınlaştılar. Güç kazandılar. Amerika’dan da destek alıyorlar. Fethullahçıları İslam dünyasına sürüyor Amerika... ‘Biz de PKK’ya karşıyız; biz de devletçiyiz!’ diyerek devlete yerleşiyorlar. Belki bugün değil ama geleceğe dönük olarak risktir bunlar... Güneydoğu’ya gelince... Güneydoğu’da varlar ama yoğun değiller. AKP içinden geliyorlar. Poliste, öğretmende yaygınlar. Dine sıcak bakan kesimlerde yaygınlar.”

‘PKK bastırılırsa Güneydoğu’da İran etkisi artar’

Şu sözleri ilginçti Karayılan’ın:

“PKK’yı bastırmak imkânsız. Ama varsayalım PKK bastırıldı, bitirildi. O zaman ne olur bölge biliyor musunuz, gericiliğin merkezi olur Güneydoğu... İran’ın çabaları var. İslamcı hareketi alternatif olarak geliştirmek istiyorlar. Hizbullah’ı asıl geliştiren JİTEM değil, İran’dır.”

Ve şunu ekledi Karayılan:

“İran benimle görüştü, Hizbullah’la çatışmamam için...”

İlginç bir gelişme.

Oyun içinde çok oyun var bölgede.

Mesela deniyor ki:

“Kürtler bölgede ‘laik’ bir güç... Bu yüzden Talabani’nin KYP’sine, Barzani’nin KDP’sine ve PKK’ya dönük bölgesel alternatif, İslamcı akımlardır. Eğer bu noktaya dikkat edilmezse, yarın Türkiye’nin güneyinde İran’a dayanan radikal bir Şii kuşağı neden gelişmesin?”

‘Cemil Bayık’la farkımız yok’

Pat diye sordum Karayılan’a:

“PKK zirvesinde çatlak varmış. Sizinle Başkanlık Divanı üyesi Cemil Bayık anlaşamıyormuş. Siz Kürt sorununun silahsızlandırılmasından, bunun için PKK’nın silah bırakmasından yanaymışsınız... Buna karşılık Cemil Bayık şahin çizgiyi savunuyormuş, TC‘den bir şey çıkmaz diyormuş...”

Beş kişilik PKK Başkanlık Konseyi’nin üç üyesi, Murat Karayılan, Bozan Tekin ve Sozdar Avesta bir an birbirlerine bakıp gülmeye başladılar.

Ben bir kılçık daha attım:

“Geçenlerde Celal Talabani İstanbul’daydı Irak Cumhurbaşkanı olarak. Birkaç Türk gazetecisi dostuyla birlikte yemek yerken de açıldı bu konu...”

Karayılan sordu hemen:

“Talabani de inanıyor mu buna?”

Bilemiyorum dedim.

Karayılan şöyle konuştu:

“Hiçbir görüş ayrılığımız yoktur Cuma arkadaşla. Cemil Bayık’ı biz böyle onun kod adıyla çağırırız. Cuma arkadaşla tam 30 yıldır birlikteyiz, aynı davanın içindeyiz. Farkımız yoktur.”

Bostancı olayının sorumlusu Kandil’de eğitim almış

Murat Karayılan’a ‘Bostancı olayı’nı sordum. Orhan Yılmazkaya isimli lideri polis baskınında ölen Devrimci Karargâh Örgütü’nün PKK ile ilişkisini sordum.

Yanıtının özeti şöyleydi:

“Ben ortaokuldayken Deniz Gezmiş’ten, Başkan da (Öcalan’ı kastediyor, HC) Mahir’den(Çayan) etkilenerek solcu olduk. Bu nedenle solcu örgütleri, kendi idealleri için canını ortaya koymaya hazır olanlara öteden beri sempati duyarız. Bunlar da bize geldiler. Altı ay kadar kaldılar. Şeyh Bedrettin’lerden, Deniz’lerden, Mahir’lerden geldiklerini söylediler.

Kendilerine askeri eğitim verdik, gittiler. Ama halka dayanmıyorlar, onun için yöntemleri doğru denemezdi. Hele öyle bir yere bu kadar cephane yığmak, olacak şey değil.”

İlginçti.

İstanbul’dan Kandil’e dağa geliyorlar, solcu olduklarını söylüyorlar, PKK’dan askeri eğitim alıp geri dönüyorlardı. Murat Karayılan’ın bunu bu kadar açık anlatabilmesinin ardındaki gerçek açıktı. Mesaj Ankara’ya, devlete yönelikti.

Kuzey Irak notlarının sekizincisi yarın Kandil Dağı ve Murat Karayılan izlenimleriyle devam edecek.




08.05.2009 09:27:00

KAYNAK
kalbinizdeki vatan ve bayrak sevgisine selamım olsun!

ya istiklal ya ölüm!

Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
K. ATATÜRK 20 Ekim 1927
Kullanıcı küçük betizi
kush
Üye
Üye
 
İletiler: 905
Kayıt: Çrş Ara 12, 2007 1:49

İletigönderen yahac » Cmt May 09, 2009 16:07

Hasan Cemal ozel misyonda. PKK'ya arabulucu gibi. PKK'nin fikirlerini kamuoyuna aktarmakla bir bakima sozculugunu yapmis da olmuyor mu?

Ne diye konusturuyorsununz bu kopekleri lan!

Yettiniz gari...
Kullanıcı küçük betizi
yahac
Üye
Üye
 
İletiler: 154
Kayıt: Pzt Kas 05, 2007 17:05

İletigönderen bezgin » Cmt May 09, 2009 16:37

Emperyalizmin üc ucu da bklu veya üc basli ejderha da diyebiliriz.

1. Özelles(tiril)mis siddet (PKK)
2. Yoksullastirma ve din üzerinden kurtulus (Feto, cemaatler)
3. 70 yildir degismeyen siyasi oligarsi (Hasan Cemal, agalar, haramzadeler)
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

İletigönderen MansurSah » Cmt May 09, 2009 17:06

İçeriğe girmeden evvel, kanımca ilk söylenecek söz şudur:

Fatih Altaylı'dan M.A. Birand'a, Yasemin Çongar'dan Cengiz Çandar'a kim varsa gittiğinde birşey olmuyor, aha şimdi de Hasan Cemal gitti kimse buna birşey demiyor da, Prof. Yalçın Küçük yada Dr. Doğu Perinçek gittiğinde mi sorun oluyor? Üstelik ilk isim grubu, PKK'yla arabuluculuk yapar gibi, PKK'nın sözcüsü gibi takılırken, hatta hava harekatından sonra oraları teftiş edip "aha bakın TSK hiç zarar veremedi ohh" diye haber yapmaktayken, Ergenekon Tertibi'nin iddianamesine bile girmiş şekilde, Yalçın Küçük orda PKK'ya, "koşulsuz olarak silahı bırakın, hepiniz teslim olun vs. vs." demiştir.

İçeriğe gelince: Haberi gördüğüm birkaç akp'li liboş cemaatçi medyada veriliş tarzı ve özellikle altına yapılan yorumlardaki gibi, "PKK bizim düşmanımızdır. Düşman PKK, Cemaat'e ve Fethullah Gülen Hocaefendi'ye düşmanlık yapıyorsa, demek ki Cemaat ve Hocaefendi, gerçekten de memlekitimiz için faydalı işler yapıyor, bizi düşünüyor, yaşasın varolsun!" sonucu çıkartmak, tam tamına yanlıştır.

Benim bu noktada, ilk bakıştaki yorumum şudur: "pkk BİLE cemaate karşı olduğuna göre, DEMEK Kİ cemaat ne kadar büyük bir düşman!" (Bu yorumumun tam yanlış olmamakla birlikte, çok tehlikeli sayılabilecek bir eksiği olduğunu düşünmekteyim.)

Daha önce O.Ç. Öcalan'ın da gerek cemaat, gerek ergenekon tertibi konusunda, kıyısından köşesinden benzer açıklamaları olmuştu hatta biraz zorlama ve gereğinden fazla iyi niyetle şöyle sonuçlar çıkarmamız için mi o sözler söylendi acaba: "Apo da, PKK da bu ülkenin bu toprakların düşmanıdır ama özünde Kemalist Cumhuriyet'in bireyleridirler de, ülkenin bir kısmını bölüp ayırıp orda Kürt kökenine dayanan bir ülke kurmak istiyorlar; ama T.C. kökünden yıkılma tehlikesiyle karşı karşıyaysa, önce Cumhuriyeti savunuyorlar." Yani sanki aynı ailenin çocukları, e hadi biraz üvey çocuk da, mesela miras davasında anlaşmazlığa düşülmüş, ama dışardan biri gelip saldırınca, önce aileyi korumak gerekir, sonuçta miras kendi aramızda birşey.

Yada vermeye çalıştıkları görüntü tam olarak bu olmasa da en azından "tamam biz Türkiye Cumhuriyeti'ne düşmanız da, bakın Fethullahçılar da düşman".

Tam anlamış değilim, ama yaptıkları açıklamalarla, arada bi böyle bir görüntü vermeye çalışmakla, DTP'den bile daha "vatansever/Cumhuriyetçi/Atatürkçü" gözükmeye çalışıyorlarmış gibime geliyor.

Tabii buna inanacak kadar saf değiliz zira ikisinin de ipleri, ABCD'nin elinde. Cemaat de, PKK da Amerika'nın ajanı, kuklası, köpeğidir. Bunu unutup da, "aa ne güzel PKK da bizim düşmanımız olan cemaate karşı çıktı, yaşasın" diyecek değiliz. Ortak amaca hizmet ediyorlar, o da Türkiye Cumhuriyeti'ni parçalamasıdır. İkisinin de çıkış noktası budur. Dolayısıyla, "biz az düşmanız, ("bi arkadaşa bakıp çıkıcaz" der gibi) biz yalnızca bikaç şehir alıcaz o kadar AMA fethullahçılar çok düşman; bizim Cumhuriyetle Ankara'yla İstanbul'la alakamız yok, güneydoğu'yu istiyoruz ama Fethullahçılar hepten ülkeyi rejimi ele geçiriyor, biz de buna karşıyız" gibi bir söylemde bulunmalarını, yiyecek değiliz.

Bu daha çok, ortak düşmanı (T.C.) çökertmek üzere işbirliği yapan, lakin amaca ulaşmak üzereyken kendi çıkarlarının derdine düşen iki grup gibi geliyor bana. Nasıl ki Avrupa, asırlar boyunca dünyanın geri kalanını ortaklaşa sömürmekte ama çıkarları çatıştığında kendi içinde savaşmaktaysa, yada I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı'yı ortaklaşa çökertip paylaşmak için işbirliği yapıp, amaca ulaşmak üzereyken "şura benim/burayı sana vermem" anlaşmazlığına düştüyse..

Bir de tabii, cemaatin, Barzani-Talabani ile yakınlaşması hatta kol kola girmesi ile, PKK'yla çıkar çatışmasına girmiş olduğu gerçeği var. Tamam, it iti ısırmaz ama, aynı ete sahip olmak için de hardalaşırlar. Sonuçta PKK da, Barzani de Diyarbakır'ı istiyor. Bu kısa vadede, PKK, Barzani'nin himayesine girmiş olsa da.. (T.C.'ye bağlı olmayan) tüm Kürtleri aynı kefede aynı tarafta düşünemeyiz. Aşiret aşirettirler, her bir aşiret de, aynı ırk-köken-dil-din vs. hepsinde aynı olsa bile sırf çıkar çatışmasından dolayı birbirine bazen düşman bazen strateji gereği dost olabilir. Dolayısıyla PKK, hem zayıflaması hem de patronu ABD'nin, ana kukla olarak Barzani'yi seçmiş olması nedeniyle, Barzani'nin himayesine girmiş olsa da, aslında ikisi de Diyarbakır merkezli olarak Güneydoğu Anadolu'yu istemektedir ve bu noktada bir çıkar çatışması vardır. Bana göre PKK'nın zayıf karnını da, bir aşiret tabanlı olmamasıdır yani her koşulda ister istemez kendini destekleyecek bir tabanı olmamasıdır. Yalnızca beynini yıkadığı, kaçırdığı, ordan burdan devşirdiği, terörist haline getirdiği Kürt, Ermeni, Arap ve Türk kökenli gençlere dayanmaktadır. Eskiden sırf söylemde ve yüzeysel de olsa ML fikriyatta onları birleştiriyor olmuş olsa da, artık o çizgisinden de kaydığına göre, sırf ABD'nin üvey kuklası olmaklığıyla nereye kadar.. Şimdi yalnızca asker sivil demeden kahpece öldürmekten öteye gidemiyorlar. ABD gelmiş çöreklenmişken, Barzani ve Talabani ile tüm Kuzey Irak'ı ve Güneydoğu Anadolu'yu istemekte, yavaştan ele geçirmekteyken, PKK'nın gerçekçi hiçbir talebi, amacı, hedefi olamaz. Yalnızca canımızı yakıyor, bizi rahatsız ediyor, o kadar. Efendisinin kuklasının kapı önü iti, arada bir havlıyor oramızdan buramızdan ısırmaya çalışıyor, o kadar. Ne kadar zavallılar.


Özetle:

i) PKK da Fethullahçı Cemaat de, T.C.'nin düşmanıdır.
ii) İkisi de Amerika'nın kuklasıdır.
iii) T.C.'yi parçalayana dek işbirliği yapmaları eşyanın tabiatı ve ortak efendi gereğidir. (İt iti ısırmaz atasözü, bu mücadele süreci için geçerlidir.)
iv) Ama hedefe ulaşmaya yaklaştıkça, hele ki son aşamada, birbirlerine düşmeleri de, yine, eşyanın tabiatı gereğidir. Özellikle Amerika, Fethullahçıları ve Barzani'yi ana kukla, PKK'yı da bu kuklaların iti olarak belirlemişken. PKK, kukla iken, kukla itliğine düşmüş olduğunu farkettikçe, o kadarcık kalmış başkaldırı himmetiyle, işte böyle cemaate, ergenekon tertibine karşı söz söyleme gibi refleksler göstermekte sanki. Çünkü ona vadedilen Güneydoğu'ydu, eh artık Amerika'nın, ona yedirmeyeceğini anlamaya başladı. Saçmalamakta!

Durum:

PKK ve Cemaat, birbiriyle çekişmeye başlamıştır. (Şimdiye dek AKP'nin kankası olmuş DTP'ye, Fethullah'la kafakoldaki AKP'nin emriyle Fethullahçı polisin yapmakta olduğu operasyonları da bu çerçevede düşünebiliriz.

Sonuç:

Parçalanmak üzereyiz!!!


Bundan daha büyük alamet olur mu? Kafa kafaya vermiş bizi parçalamaya çalışanlar, artık kendi aralarında ayrışmış ve pastadan pay almaya düşmüşler!
Fatih "Mansur Şah" Özaydın

Hem Cemaat hem Cumhuriyet olunmaz,
Ters mıknatıslanma yapar!!!
Kullanıcı küçük betizi
MansurSah
Bilim Adamı
Bilim Adamı
 
İletiler: 611
Kayıt: Cum Ara 07, 2007 18:04
Konum: Osaka, JP

İletigönderen bezgin » Pzr May 10, 2009 15:11

MansurSah yazdı:Sonuç:

Parçalanmak üzereyiz!!!





Herseyin özü bu galiba.

Çok alametler belirdi, vakit tamamdır.
Haram, helal oldu helal haramdır.
Kendi kendimizle yarışmaktayız gülüm,
Ya ölü yıldızlara götüreceğiz hayatı,
Ya da dünyamıza inecek ölüm.
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x