Bütün dünyada insanların akıllarını hesaplanmış yöntemlerle karıştırıp, yapılan siyasi planlar doğrultusunda yönlendirmek amacıyla yaratılan yoğun bilgi kirliliğine rağmen oynanan oyunların farkına varabilmek ve gelişmeleri anlayabilmek için,"kim-kimdir" türü bilgiler yararlı oluyor.
Yazının altına eklediğim makale, bu konuda Türkiye ile birlikte birçok ülke hakkında da açıklayıcı bilgiler veriyor.
Makalenin sonundaki bağlantılarla ulaşılabilen internet sitesinde görülen ve Sayın Banu Avar'ın da Göksun konuşmasında değindiği, ABD Dışişleri Bakanlığı'na bağlı, Eğitim ve Kültür İşleri Bürosu'nun düzenlediği "Uluslararası Ziyaretçi Liderlik Programı"nın eğitiminden(!) geçtikten sonra, ülkelerinde başbakan ve devlet başkanı olanların listesi şaşırtıcı olduğu kadar, fesat tespit eden görüşleri "komplo teorisi" yakıştırmasıyla etkisizleştirmeye çalışanların durumları hakkında da çok aydınlatıcı bence.
Listede, Abdullah Gül'e ilave olarak, bizim açımızdan ilginç bazı isimler ; Sarkozy ve NATO Genel Sekreteri Rasmussen.
Sarkozy döneminde Fransa-ABD yakınlaşması bu eğitimin(!) doğal bir sonucu tabii de, işin bizimle ilgili kısmında yapılmış ince bir hesap ile Türkiye'nin AB üyeliği konusunda, hangi amaçlarla nasıl bir oyun oynandığı da açıkça ortaya çıkıyor.
Amerikalıların, Türkiye'yi kendi planlarına uyacak yeni şekillere sokma faaliyeti hedefine ulaşıncaya kadar, bu amaca hizmet eden AB sürecinde yapılan kandırmacaları yutmaya devam edelim diye ve aslında karşı oldukları üyeliğimizi desteklediklerini söyletmek için, Klintın amcayı ara sıra bize burnunu sıktırmaya göndermeleriyle, eğitimli(!) Sarkozy'nin bu konuda burnundan hiç kıl aldırmayan hâlinin, son derece uyumlu bir uyumsuzluk tiyatrosu olduğu anlaşılıyor.
ABD'nin diğer ülkelerde yaptığı örtülü operasyonlara her zaman çok para ayırdığını biliyoruz. Galiba bu paranın önemli bir kısmı, operasyonların çeşitliliği içinde hiç şüphesiz yer alan, "Öğrencilerin Hedeflerine Ulaştırılmaları" işinde kullanılıyor.
Türkiye'nin gelecekteki başbakan ve cumhurbaşkanlarının isimlerini yolculukları sırasında öğrenebilmek için, bu eğitime(!) katılanların listesini hep güncel tutmak lâzım çünkü, eşsiz stratejik konumumuza ilâve olarak, "Türkiye, Türkiye'nin iyiliği doğrultusunda, Türkler tarafından, Ankara'dan yönetilir" diyen Atatürk Milliyetçiliği, "Bütün ülkeler, ABD'nin çıkarları için, Amerikalılar tarafından, Vaşington'dan yönetilir" şeklindeki Amerikan Milliyetçiliği ile çatıştıkça, örtülü operasyonların birinci hedefi olarak kalmamız kaçınılmaz görünüyor.
ABD'nin dış politika hedeflerini ve tehdit algılamasını göstermesi bakımından dikkat çekici ve gene "US Department of State"e bağlı, orijinal adı "Bureau of Educational and Cultural Affairs" olan büronun, "National Securty Language Initiative for Youth" (Amerikan gençlerinin yabancı dil öğrenmelerini, ulusal güvenlik ile bağdaştırmak, ilginç !) isimli bir başka programında, burslu eğitim ile yurtdışında öğrenilecek diller, Arapça, Mandarin Çince, Hintçe, Korece, Farsça, Rusça, ve Türkçe(!!!) olarak sıralanmışlar.