HEPİMİZ YUSUF HALAÇOĞLU'YUZ...CULAR NEREDE? !........
****************************
24 Temmuz 2008
Nedret Ersanel
nedretersanal@superonline.com Cumhurbaşkanı, Yusuf Halacoğlunu Ermenistan maçına götürür mü?
Türk Tarih Kurumu Başkanının görevden alınmasını veya daha doğru deyişle 15 yıllık görev süresinin bir daha uzatılmamasını, Halacoğlunun özellikle sözde Ermeni soykırımı üzerinden yaptığı açıklamalara bağlayan yorumlar birinci günden başlamış bulunuyor
Muhakkak doğruluk payı olmalı
Ama tek başına bunu saymak yanlış, en azından eksik olur
Türkiye ile Ermanistan arasındaki yakınlaşma, gizli görüşmeler, dış etkenlerin bu temasları teşvik eden yaklaşımları, yeni Ermenistan Devlet Başkanının davetkâr sözleri, karşılıklı ziyaret ihtimalleri bir potada hemhal edilmeden, hükümetin bu tasarrufunun anlamını çözebilir miyiz?
Zordur ve akıl yürütme metodolojisine ters düşüyor
* * *
Bugünkü (24 Temmuz) Hürriyet görevden almayı 8 Temmuzun ilk adımı manşet üstü başlığıyla ilk sayfadan görmüş
8 Temmuz, Ermenistanla Türkiye arasında İsviçrede başlatılan gizli görüşmelerin, yeni açılımın ilk ayağını tarihliyor.
Demek akla geliyor. Ermenistanla yeni açılım her ne ise Halacoğlunun görevden alınması arasında bağ kuruluyor.
Hürriyetin ihsas ettiği, bağ pekiştirilirken çatlak ses çıkarması muhtemel bir üst yetkilinin görevden alınması.
* * *
Esasen bu bakış büyük keşif sayılmaz.
Olayların zamanlaması ve gelişimi bunu söylüyor.
Halacoğlu görevden el çektirildiğinde, Cumhurbaşkanı Gül Ani Harabelerinde bulunuyordu.
Matbuat bu ziyareti Ani Harabelerinde ilk Cumhurbaşkanı olarak duyurdu.
Hemen aynı zamanlama ile (görevsizleştirmeden 24 saat önce) Dışişleri Bakanı Ali Babacanın New Yorkda verdiği resepsiyona ilk kez Ermenistanın BM temsilcisi de katıldı.
Babacanla el sıkışıp sohbet etti.
Bunlar eş zamanlı olaylar ama süreç yeni değil.
Asıl büyük beklenti, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyanın beraber maç izleme davetine Cumnurbaşkanının icab edip etmeyeceği.
Bu konuda henüz resmi açıklama yok. Ama iki ülke arasındaki sıcaklık belli düzeye ilerlediğinden davetin kabülü sürpriz olmaz.
* * *
Peki Türkiye ile Ermenistanın yakınlaşması, aradaki sorunların çözülmeye çalışılması kötü mü?
Değil ama dediğimiz başka.. Bahsettiğimiz şekil/üslupla ilgili.
Ermenistanla ülkemiz arasında tarihi ve politik sorunların bulunmadığı söylenebilir mi?
Ermeni diasporasının adeta kan davası gibi sürdürdüğü, küresel ölçekli soykırım propagandasını yok sayabilir miyiz?
Ya da kısa vadeli geçmişte Türk diplomatlarının Ermeni terör örgütleri tarafından katledildiği bir vaka değil mi?
Veya Ermenistanın, Azerbaycan topraklarının yüzde 20sini hâla işgal altında tuttuğu yalan mı?
Hayır doğru ve bunu dün Karsta bizzat Cumhurbaşkanı, Ermenistanla sorunlarımız var diyerek yeniden teyit etti.
O halde hangi nokdayız?
* * *
Görülüyor ki, iki ülke arasında yeni bir dönem başlatılıyor ve bunun için sadece iki ülke içindeki dinamikler kadar dış etkenler de araya giriyor.
Nasıl giriyor?..
Örneğin merkezi ABDde bulunan bazı ünlü Yahudi kuruluşları Ankaraya gelerek, Abdullah Gül, Başbakan Erdoğan, Deniz Baykal, Bakan Babacan ve diğer bazı yetkililerle görüşüyor.
Görüşmelerde Ermeni sorununun çözümü konusunda Türk hükümetine tavsiyelerde bulunuyorlar ve Ermenistanla ilişkileri geliştirme konusunda yaratıcı olun ve inisiyatifi ele alın. Birlikte çalışma yolları bulmak olumsuz atmosferi dağıtabilir. Ermeni sorunu iki ülkenin meselesidir. Kongre ve parlamentoların değil diyorlar.
Türkiyenin komşusuna yardım etmesi gerektiği ve sınırların açılması da somut istekleri.
* * *
Şimdi Halacoğlu konusuna dönebiliriz
Halacoğlunun görevsizleştirilmesinin Ermeni sorunu üzerine yaptığı konuşmalarıyla rabıtalandıran yorumlardan bahsetmiştim
Erdal Şafak (Sabah), yazılarının özellikle didaktik boyutuna saygı duyduğum bir yazar. Bir-iki yazımda onun bilgilerinden alıntı yaptığımı da anımsıyorum.
Ancak bugünkü yazısında meseleyi, Halacoğlunun görevinden alınmasını, bilimsel kimliğinin tarafsızlık ve objektiflik niteliklerini yitirmesine bağlamış.
Bilimdir, tartışılmalı. Fakat bu iddia doğru ise dahi, bu gelişmeyi tek başına buna bağlamak bir tür körleşmedir.
Şafakın gördüğünü biliyorum. Gördüğünü yazmamasını nasıl açıklamak lazım? Geçmişteki bazı bilgili yazılarının hürmetine kendisine bırakıyorum, belki açıklar.
* * *
İlginçtir, muhalelefette de bir sessizlik var.
Muhalefet etsinler mânasına yazmıyorum. Belki de doğru bir karar diyecekler. Ama bir şey demiyorlar.
MHPden Deniz Bölükbaşı, Gerekçeyi görmeden bir şey söylemek doğru olmaz demiş. CHPli Şükrü Elekdağ da Detaylı bilgiye sahip değiliz. Bunu öğrenip anladıktan sonra bir şey söyleyebiliriz diyor.
Belli ki muhalef konuyu şeylemiş. Ama neylemiş belli değil.
Her ikisi de diplomatik tecrübeleri ve analitik okumaları yüksek muhalefet üyelerinin temkini ne ola?
* * *
Batıda, Ermenistandaki seçimlerden sonra yaşanan gelişmelerden bir huzursuzluk var.
Bunu komşunuza yardım edin talebinden de anlıyoruz.
Türkiye bu kangrenleşmiş ilişkiyi, istediklerini alarak, gelecekte yeni tatsızlıkların çıkmasını başından engelleyerek, bölgenin diğer hassasiyetlerini de dikkate alarak kendi lehine çözebilir, sorunu toplekün ortadan kaldırabilir.
Bu büyük resim. Küçük resim de ise Halacoğlu var.
Bahsettiğimiz şekil/üslupla ilgili demiştik.
İşte bu olaylar ve zamanlama ile Türk Tarih Kurumu Başkanının uzaklaştırılması çakıştı.
Şık olmayan bu.