Protesto Yazısı / Mustafa Mutlu

Protesto Yazısı / Mustafa Mutlu

İletigönderen İrfan Tuna » Cum Haz 24, 2011 10:38

Protesto yazısı!

Bu yazıyı yazarken yine içim sıkılıyor, zor nefes alıyorum...

Aklım da yüreğim de bu ülkede yaşananları anlamaya yetmiyor artık!

Ve tansiyonum isyan ediyor...

Televizyondaki spiker, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Ergenekon Davası kapsamında yargılanırken milletvekili seçilen Prof. Dr. Mehmet Haberal ile gazeteci Mustafa Balbay’ın tahliye taleplerini reddettiğini anlatıyor tane tane...

İki üye hâkimin kararıymış bu...

Mahkeme Başkanı Köksal Şengün ise; uzun süredir bu tahliyelerin gerçekleştirilmesi gerektiğini savunuyor zaten... Ama derdini anlatmayı başaramıyor...

***

Peki tahliye edilmemelerinin gerekçesi ne?

Mahkemeye göre, kaçıp saklanabilirlermiş...

Daha da önemlisi delilleri karartabilirlermiş...

Yüreğim isyanda, ama yazmak, bu adaletsizliğe tepki koymak zorundayım...

Bunu Mustafa Balbay’a, Mehmet Haberal’a, Engin Alan’a, milletvekili seçilip hâlâ salıverilmeyen BDP’li adaylara borçluyum...

Bunu; abartılı suçlamalarla ve uzun süren yargılamalarla yıllardır zindanlarda çürütülen tüm aydınlara borçluyum...

Tutuklulukları infaza dönüşmüş tüm sanıklara borçluyum!

***

Çok değil daha dört yıl önce, PKK davasında yargılanan Sabahat Tuncel de milletvekili seçilmişti...

O da devlete karşı örgütlü terör suçu işlemekten yargılanıyordu; tıpkı Balbay, Haberal, Alan ve BDP’li vekiller gibi...

Ama ne ilginçtir ki; onun tahliyesi şıpın işi gerçekleşti, sorun çıkmadı...

Bugün aynı durumdaki milletvekilleri ise salıverilmiyor...

Yani, Sabahat Tuncel’e tanınan hak onlara tanınmıyor...

Böylece yargı mekanizmasına, “eşitsiz muamele” gölgesi düşüyor!

Tuncel’in “kaçmasından, saklanmasından, delilleri karartmasından” korkmayan ve onu serbest bırakan yargı, son seçimde milletvekili seçilenlere aynı hakkı tanımıyor...

***

Mustafa, benim meslektaşım hâkim beyler...

Çalışma arkadaşım olmadı hiçbir zaman, dostum da... Yüzünü en fazla bir kez görmüşlüğüm vardır, selamlaşmışlığım bile yok yani...

Ama değil kaçmak, üstüne milyon dolarlar verseniz bile onu bu ülkeden gönderemeyeceğinize ben kefilim!

Eğer kaçarsa, işte ben buradayım ve bu kefaletimin bedelini kendi özgürlüğümle ödemeye hazırım!

Yeter ki bırakın Mustafa’yı... Birkaç aylık bebek olarak bıraktığı, bugün ise 3,5 yaşına gelen kızına doya doya sarılabilsin artık...

***

Diyorsunuz ki; “Delilleri karartabilir!”

Kendi söylediğinize kendiniz inanıyor musunuz Allah aşkına...


Üç yıla yakın bir süredir zaten tutuklu; eğer ortada delil olsaydı bu sürede polisin ve savcıların o delillere çoktan ulaşması gerekmez miydi?

Eğer hâlâ ele geçirilmemiş delillerin varlığından kuşku duyuyorsanız; o zaman bunların ele geçirilmemiş olması, polisin ve savcıların görevlerini ihmal suçu işledikleri anlamına gelmez mi?

***

Ben bu ülkede yıllardır; yasamanın ve yürütmenin yargıya müdahalesini eleştirdim hâkim beyler... Yargının ve siz yargıçların bağımsızlığını savundum, bunun için iktidarlarla papaz oldum gerektiğinde...

Ama bu kez siz, tam tersini yapıyorsunuz!

Yargı olarak, yasamaya, yani Meclis’e müdahale ediyorsunuz...

Halk adına kullandığınız yetkiyi, halkın vekil seçtiği insanları salıvermeyerek, aşıyorsunuz!

***

Nabız atışlarım sayılmaz oldu, gözüm kararıyor... Yazının devamını getiremeyeceğim galiba...

Avaz avaz bağırmak, çığlık atmak istiyorum; boğazım düğümleniyor...

Mahkeme kararlarını saygıyla karşılamak ve kararlara uymak bir vatandaşlık görevidir...

Ben sıradan bir vatandaş olarak kararınıza saygı duyuyorum; ama... Kesinlikle katılmıyor ve protesto ediyorum!
Bu da benim en doğal hakkım...

*****

DOKUNULMAZ!

Suçlu oldukları kesinleşmemiş kişilerin milletvekili seçildikleri halde tutukluluklarının kaldırılmadığı ülkemizde, son üç ayda sayısız skandala imza atan ÖSYM Başkanı Ali Demir’in yargılanması bile mümkün olmuyor...

Hatırlayın; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, ÖSYM Başkanı bazı ÖSYM çalışanları hakkında şifre skandalı nedeniyle soruşturma izni istemişti...

YÖK Genel Kurulu, dün bu izni vermedi...

Çıkan sonuç şu:

Vekil zindanda, bürokrat ise dokunulmaz...

Ne diyeyim; yaşasın ileri demokrasi!

*****

GÜNÜN SORUSU

Sorum milletvekili seçilen Balbay ve Haberal’in tutukluluk hâlini kaldırmayan sayın hâkimlere:

Madem bu insanların milletvekili olmalarında yasal bir engel vardı, o zaman YSK neden adaylıklarını onayladı?

‘YSK’nın kararı bizi bağlamaz’ diyorsanız, mahkemeniz hukuk hiyerarşisi içinde YSK’nın üstünde mi?

Mustafa Mutlu - 23 Haziran 2011 - Vatan
mmutlu@gazetevatan.com
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Protesto Yazısı / Mustafa Mutlu

İletigönderen Ram » Cum Haz 24, 2011 13:14

"Ergenekon" denilen uyduruk örgüte üye oldukları yalanlarla-uydurmalarla-iftiralarla savlanan kimseler ile pekaka eşkıya câni hayydut örgütü militanları ve uzantıları neden eşitçe yargılanmıyormuş; isyan ediyormuş.

Diyebiliyor musun vatandaşa: Bunlar pekakalı, Habur'daki töreni Taksim gösterisine çevirenlerin iş ortağı, elbette her türlü kolaylık gösterilecek; bu ortaklığın istemedikleri kimileri ise içeride ve olabildiğince çıkmamaları için ellerinden geleni yapıyorlar, zorluk çıkartıyorlar

Bunu demiyor, pekakayı "BDP" diye yutturuyor ve içeridekileri bunlarla eşitlemeye çalışıyor. Belki içerideki kimileri de bu Mutlu çocuk gibi düşünüyordur, "içeri attınız, bari bu pekakalılarla eş tutun" diyor olabilirler. Ancak bu, bazılarının onuruna dokunabilir. Ayrıca pekakayla eşlemenin böylesine yapılması istemi pekakayı olduğundan ayrımlı gösterme çabasına hizmet edeceğinden, herkesin onuruna dokunabilir.

Bu gibiler on sene sonra düşman çizmesinin adaletine de güvenirler, adalet dilenirler. On yıl öncesinde hâyâl olanlar gerçek olduğuna göre, şaşılacak bir şey değil.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x