Psikolojik savaş

Genel & Güncel Konular

Psikolojik savaş

İletigönderen Pınar » Çrş Kas 19, 2008 10:51

Avukat Engin Çelik Kadıgil: Soruşturma talimatı Atlantik ötesinde oturan patronlardan geldi. 200-300 sayfaya sığacak iddianame ’kopyala yapıştır’ ile hazırlanmış ve psikolojik harp babında yazılmış...

ÜMRANİYE DAVASI’NIN 15. OTURUMU ÇARPICI ELEŞTİRİLERE SAHNE OLDU

İddianame psikolojik harp babında yazılmış

Tutuklu sanıklardan emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin’in avukatı Engin Çelik Kadıgil, iddianamenin kopyala yapıştır yöntemiyle hazırlandığını öne sürdü.

Ümraniye davası tutuklu sanıklarından Muzaffer Tekin’in avukatı Engin Çelik Kadıgil, soruşturma talimatının Atlantik ötesinde oturan patronlardan geldiğini iddia etti. Ümraniye davasının 15’inci duruşması, Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi’nde yapıldı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen dünkü duruşmada söz alan tutuklu sanık emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin’in avukatı Engin Çelik Kadıgil, 200-300 sayfaya sığacak bir iddianamenin 2 bin 400 sayfaya çıkartıldığını söyledi.

Talimat Atlantik ötesinden

Kadıgil, “Kopyala yapıştır ile hazırlanmış, psikolojik harp babında yazılmış, konular, olaylar suçla alakası olmayan şeyler iddianameye koyarak sayfa sayısı artırılmış, eklere bile konmayacak telefon görüşmeleri iddianameye konmuş. Ortada hiçbir delil olmadığı için, ’dedi ki, demiş ki’ sözleriyle doldurulmuş bir iddianame var” diye konuştu. Bu olayların Van 100. Yıl Üniversitesi’nde yaşanan soruşturmayla başladığını iddia eden Kadıgil, şunları söyledi: “100. Yıl Üniversitesi’nde başarılı olunduğu için Şemdinli’de yeni bir olay organize ettiler. 100. Yıl Üniversitesi sanıkları için 3 bin yıl hapis istendi, sanıklar ilk duruşmada beraat etti. Kara Kuvvetleri Komutanı’na ’çeteci’ dediler. Türk halkı refleks gösterdi, geri adım attılar. “

Hukukun yerine siyaset!

Tekin’in avukatı Kadıgil, “bu davanın iddianamesi, soruşturmayı yürüten savcılar tarafından hazırlanmadı. Buna inanmıyorum. Hazırlayan kişiler, iddianameye isimlerden başka doğru bir şey yazmamış. İddianamede CMK ihlal edildiğini, hukukun yerini siyaset, anayasanın yerini fetvalar aldı. Yaptığım, savunma değil; iddianamenin içindeki ve ek klasördeki belgelerle iddianameyi çürütüyorum. Ankara’da da hakim ve savcılar, müvekkilimin böyle bir suça bulaşmadığına karar verdiler. 18 aydır bilgisayarını elinde bulunduranlar suç unsuru yüklediyse bilmiyorum“ diye konuştu.

Sarıkaya ABD’de mi?

Avukat Engin Çelik Kadıgil, Şemdinli soruşturmasını yürüten ve daha sonra Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından meslekten ihraç edilen Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın Amerika’da olduğunu iddia etti. Kadıgil, “Sarıkaya şimdi Atlantik ötesinde kendisine emir veren zatın yanında, CIA’nin korumasında” dedi.

Yok olan bir örgütü kimse var edemez

Çapraz sorgusu için sanık kürsüsüne çağırılan tutuklu sanık emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin, sığınacağı tek limanın Türk adaleti olduğunu söyledi. Tekin, şöyle konuştu: “Burada olmaktan huzur duydum. İddia makamı taraflı davranmayarak önünüze hukuk metni sunsaydı buradaki insanlar burada olmayacaktı. Yoktan hiçbir şey var edilemez. Ne kadar gayret ederlerse etsinler yok olan bu örgütü var edemezler. Ali Yiğit 18 ay sonra gerçekleri söyledi. Ben suçsuzum. Aslanın sırtından geçinen aslana yem olur. Yol yakınken Ali Yiğit doğruyu bulsun. ”

Savcılar hakkında suç duyurusu
İddianamenin savcılar tarafından hazırlanmadığını öne süren Avukat Kadıgil, mahkemenin suç duyurusunda bulunmasını talep etti.

Avukat Engin Çelik Kadıgil, iddianameyi hazırlayan savcılar hakkında, internet ortamında yayımlanan dosyadaki gizli belgelerden dolayı mahkemenin suç duyurusunda bulunmasını istedi.Tutuklu sanık Muzaffer Tekin’in avukatı Kadıgil, “Sayın savcılar müvekkilden özür dileyip iddialarını geri çekmelidirler. Aksi taktirde savcılar hakkında devletin gizli belgesinin internette yayımlanmasından dolayı mahkemenin huzurunda suç duyurusunda bulunuyoruz. Benim sicilim savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in sicilinden daha eski. Ben de savcı idim. Pekgüzel kadar ben de bu belgeleri biliyorum. Bunları internette yayımlamak suçtur. Mahkemenin soruşturma savcıları hakkında suç duyurusunda bulunmasını istiyorum. Mahkeme bu konuda suç duyurusunda bulunmazsa kendimiz dava açacağız” diye konuştu.

Kadıgil, şunları söyledi: “İddianamede olmayan şeyler var gibi gösterilmiş. Bu durum resmi evrakta sahteciliktir. Müvekkilim iki eylemden dolayı yargılanıyor. Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar. Bu olaylara ilişkin müvekkilim aleyhine 3 delil sunuluyor. Ergenekon lobi belgesi, CD ve bir katilin iddiaları. Gizli ve açık tanık Osman Yıldırım’ın iddiaları. Bombaların bulunduğu yere gidip baktım. Çocukların kuş kovalarken girebileceği bir yer. Cumhuriyet tarihinin en büyük örgütü denilen örgüt, yer bulamıyor da öyle izbe bir yere saklıyor bombaları.”

9 nolu gizli tanığın açık ifadesi var

Danıştay saldırısı davasının sanıklarından Osman Yıldırım’ın, 4 kez “açık”, bir kez de “gizli” olmak üzere “9 No’lu gizli tanık” olarak dosyada ifadesinin bulunduğunu ileri süren Avukat Engin Çelik Kadıgil, iddianamenin, devşirilmiş tanıklar, deliller ve iftiralardan oluşturulduğunu ileri sürdü. Dosyada, eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür’ün de beyanlarına başvurulduğunu, bunun dosyada ifade olarak değil de “bilgi alınma” şeklinde yer aldığını dile getiren Kadıgil, “Eymür, ABD’de yaşıyor, CIA bağlantısı olduğu yazılıyor. CIA bağlantısı olanlara dokunulmuyor. Diğer CIA bağlantısı olan Tuncay Güney’den bilgi bile alınmıyor. Savcılar, CIA bağlantılı hiç kimseden bilgi almıyorlar” dedi.

Üzmez tahliye oldu, Tekin hâlâ tutuklu

Tutuklu sanık Muzaffer Tekin’in avukatı Engin Çelik Kadıgil, 14 yaşındaki kıza tecavüz eden kişinin serbest bırakıldığını, müvekkilinin ise 18 aydır tutuklu olduğundan dert yandı. Kadıgil, 14 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu için tutuklanarak cezaevine konan ve daha sonra tahliyesine karar verilen Hüseyin Üzmez’i örnek gösterdi. Kadıgil, “14 yaşındaki kıza taecavüz eden kişi bırakıldı. Müvekkilim ise 18 aydır tutuklu. Din taciri olmak suç değil, vatansever olmak suç oldu bu ülkede” diye konuştu. Kadıgil, Üzmez’in tahliyesinde bir anormallik görmediğini de belirterek, peşinen cezayı verip infaz etmenin yaygınlaştığını ve bu durumun yasalara ve insan haklarına aykırı olduğunu söyledi.

Arslan’ın babasına yüklü paralar yatırılıyor iddiası

Tekin’in avukatı, Danıştay baskınını yapan Alparslan Arslan’ın babasının hesabına 22 bin Euro yatırıldığını söyledi

Danıştay saldırısı davasından tutuklu bulunan Alparslan Arslan’ın babasının Bank Asya’da hesabı olduğunu belirten Avukat Engin Çelik Kadıgil, saldırı sonrası bu hesaba 22 bin Euro yattığını iddia etti. Kadıgil, Arslan’ın babasının, sanıkların hesabına her ay düzenli olarak para yatırdığını da öne sürdü. Kadıgil, bir avukatın ömür boyu hapis yatacağını bildiği bir suçu işlemesinin normal olmadığını belirterek, “Ancak cennet vaadiyle veya radikal bir akımla böyle bir şey yaptırabilirsiniz” diye konuştu. Danıştay saldırısı davasında mahkemenin Alparslan Aslan’ın dini saiklerle bu suçu işlediğine karar verdiğini belirten Kadıgil, “Oysa sayın savcı, sanıkların dinci olduğunu kabul etmiyor. Dinci ve dindar olmadığı iddia edilen Osman Yıldırım cezaevinde bir resim çizdi. Domuzların olduğu bir resim. Dindarlar cinayet işlemez, ancak radikal dinciler cinayet işler” dedi.

Tasfiye ediliyor

Kadıgil savunmasında, Atatürkçülerin tasfiye edildiğini de öne sürdü. Türkiye’de ne kadar Atatürkçü varsa, Atlantik ötesinin talimatıyla bu kişiler hakkında tasfiye kararı alındığını iddia eden Kadıgil, “Müteahhit gerekiyordu, müteahhit bulundu. Taşeronlar da lazımdı. Ogün Samast ve Yasin Hayal gibi taşeronlar bulunup kullanıldı. Samas ve Hayal’in arkasında kim vardı? ’vatan millet Sakarya’ denilerek saldırılar başlatıldı” diye konuştu.

Danıştay baskınını gerçekleştirerek, M. Yücel Özbilgin’i katleden Arslan cezaevinde.

‘Okkır cezaevinde öldürüldü’

“Ergenekon örgütünün kasası” denilen Kuddusi Okkır’ın da cezaevinde öldürüldüğünü iddia eden Kadıgil, Okkır’ın cenazesinin parası olmadığı için toplanan parayla kaldırıldığını belirtti. Avukat Kadıgil, müvekkiliyle ilgili olduğu ve dosyada yer aldığı belirtilen bir CD’den de söz edildiğini anlatarak, Tekin’in internette yayımlanan belge ve CD’den dolayı gizlilik nedeniyle cezalandırılmasının istendiğini söyledi.

Veli Küçük’ü nerede görsem elini öptüm

Tutuklu Sanıklardan Veli Küçük’ün kızı Avukat Zeynep Küçük, Tekin’e, “Veli Küçük ile 4-5 kez konuştuk dediniz, bir sosyal ortamda veya sohbet ortamında bulundunuz mu?” sorusunu yöneltti. Tekin, emekli Generallerden Osman Özbek’in Veli Küçük’ten övgüyle söz ettiğini belirterek, “Ben de, nerede görsem gidip elini öptüm, ne bir yemek yedik ne de patrikhanede bir yemekte buluştuk. Yan yana bile gelmedik” dedi.

Kerinçsiz’in gayri yasal faaliyeti yok

Tutuklu sanıklardan Kemal Kerinçsiz’in Tekin’e tahliyesi konusunda yasa dışı bir usul önerip önermediğini ve Ali Yiğit ile olan toplantıya bilgisi dahilinde katılıp katılmadığını sordu. Tekin, Kerinçsiz’in gayri yasal bir çalışma içinde olmadığını ve toplantıya da kendi bilgisi dahilinde katıldığını söyledi. Kerinçsiz, Tekin’in avukatı olarak görev yaptığı dönemde yakalanan bilgisayarın hard diskinin bir örneğinin kendisine verildiğini, elde edilen bilgi ve belgelerin kendisi aleyhine delil olarak sunulduğunu ifade ederek, “Benimle ne zaman ve nasıl tanıştı, bana avukatlık ücreti ödedi mi?” sorusunu yöneltti. Tekin, Kaymakam Kemal Bey’i anma toplantısında Kerinçsiz ile tanıştığını belirterek, “Çok da itici gelmişti bana” dedi. Tekin, avukatlık ücreti olarak Kerinçsiz’e aylık bin YTL ödeme yapılması konusunda da anlaştıklarını belirtti.

Süs bombası patlar ama 10 dakika sonra!

Cumhuriyet Gazetesi müdahil vekili Bülent Utku, Muzaffer Tekin’in ofisinde bulunan ve süs amaçlı kullandığını iddia ettiği bombaların 30-32 yıllık olduğunu, Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombaların da aynı tarihte imal edildiğini ve aralarında benzerlik bulunduğunu belirterek, “Bombaların eğitim yardımcı malzemesi olduğunu söylemişsiniz, bu ne demek? İnternete göre eğitim bombaları yeşil renkli olur, sizim bombalarınız ne renkti?” sorusunu yöneltti.Muzaffer Tekin, bomba eğitiminin çok tehlikeli olduğunu bu nedenle eğitimi hakiki bombalarla vermediklerini belirterek, “İçini boşaltıp, tanıtırız” yanıtını verdi. Tekin, 181 dönem mezunu olan öğrencilere infilak etmemiş bombaların içinin boşaltılarak ve isimlerinin yazılarak hediye edildiğini, kendisine de bu nedenle hediye edildiğini belirtti. Avukat Utku, “süs” bombalarına fünye konması halinde patlayıp patlamayacağı sorusunu Tekin’e yöneltti. Tekin de malzemesini bulmanın zor olduğunu ancak tahrip malzemesinin gelmesi halinde 10 dakikada bombanın içine konup, patlatılır hale getirilebileceğini söyledi.

MİT bilmiyor sadece sayın savcı biliyor

İddianamede Ergenekon’un gelmiş geçmiş en tehlikeli silahlı terör örgütü olduğunun öne sürüldüğünü hatırlatan Kadıgil, şöyle devam etti: “6 bin yıllık geçmişinin olduğu söylenen Ergenekon’u her ne hikmetse MİT bilmiyor, Genelkurmay bilmiyor. Sadece sayın Savcı Zekeriya bey biliyor. Büyük bir korku imparatorluğu yaratıldı. Bu daıvadan herkes korkuyor. Çünkü ucu açık bir dava. Kimin ne zaman getirileceği belli değil. İnsanlar telefonla konuşmaktan bile korkar hale geldi. Terör örgütü soruşturması yapılıyor. ’Kanaltürk’le Beko grubu arasında bir ilişki var mı, araştırılsın’diye yazı yazılıyor. Belli ki Kanaltürk’ü yok edecekler. Bu yazıyı duyan Koç, Kanaltürk’e reklam verir mi. Koç’u bile korkutuyorlar. Yaratılan korku ortamının boyutunu düşünün artık.”

Savunma için gizli tanığın ifadeleri istendi

Emekli yüzbaşı Mahmut Öztürk’ün çapraz sorgusunun ardından sanıklar taleplerini dile getirdi. Tutuklu sanık Sedat Peker, ikinci kez katıldığı duruşmada ilk kez konuştu. Peker, “Telefon konuşmaları nedeniyle bugün buradayım. Orhan Pamuk’un öldürülmek istenmesiyle ilgili olarak 2 kişinin telefonda konuştuğunu, sözde suikastı gerçekleştirdikten sonra benim koğuşuma geleceklerini söylemelerinden dolayı ben buradayım” dedi.

Peker: Savcıyı çağırın

Peker şöyle devam etti: “Bu davada sanık oldum. Terör örgütü üyesi olmakla suçlanıyor. Oysa telefonda konuşan kişiler benim nerede yattığımı bile bilmiyorlar. Konuşmalarında benim Kütahya Cezaevi’nde olduğumu söylüyorlar. Oysa tüm Türkiye benim Kandıra Cezaevi’nde olduğumu biliyor. O telefon konuşmalarında İl Emniyet Müdürü ve İl Başsavcısının da adı geçiyor. Ben İl Emniyet Müdürü ve İl Başsavcısının da huzurunuza çağrılmasını istiyorum.”

Küçük, ifadeleri istedi

Tutuklu sanık Veli Küçük’ün kızı Zeynep Küçük, 9 numaralı gizliği tanığın ifadelerinin bir kısmının iddianamede yer aldığını belirterek, “Bu tanığın beyanlarının tamamının bize verilmesini istiyoruz. Kendimizi savunmak için bu beyanları istiyoruz. Bu ifadelerin bize verilmeyerek, savunma hakkımızın elimizden alındığını düşünüyoruz” şeklinde konuştu. Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz’de 9 numaralı tanığın ifadelerinin kendisine verilmesini talep etti.

YENİÇAĞ
Halk tarafından devlete "Sen bana hizmet etmek için varsın, bunun ötesinde senin bir anlamın yok" dendiğinde herşey yoluna girecektir...

(Osman Pamukoğlu)
Kullanıcı küçük betizi
Pınar
Üye
Üye
 
İletiler: 1380
Kayıt: Çrş Haz 06, 2007 7:47

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x