Resmi belgelerle Ermeni vahşeti -14-

Resmi belgelerle Ermeni vahşeti -14-

İletigönderen Türk-Kan » Pzr Oca 04, 2009 0:45

Resim
Ermeniler, Mehmetçiği hep sırtından hançerledi

Savaş yıllarında 38 ayrı bölgede isyan çıkaran Ermenilerin bir bölümü Rus ordusuna katılırken, ülkede kalanlar ise komitalar ve çeteler oluşturarak Türk askerini cephe gerisinden vuruyordu

Ermeniler, Van ve 38 değişik il ve ilçede savaş başlangıcından itibaren isyan ettiler. 15 bin Ermeni Rus ordusuna katılırken, ülkede kalan 40 bin kadar Ermeni de komitalar ve çeteler oluşturarak Türk ordusunu arkadan hançerlemeye girişti. Van, Ermeniler tarafından işgal edilmişti. Kilikya Ermenileri, Fransızlara ve Ruslara başvurarak silah ve cephane isterken, 40 bin gönüllünün Osmanlı’ya karşı savaşa hazır olduğunu duyurdu. Rus birliklerinin Türk topraklarına girmesinden sonra Ermenilerin Müslümanlara karşı vahşet derecesine varan katliamları, Osmanlı’nın bu azınlıklara bakışını doğal olarak sertleştirecekti. Artık savaş bölgelerinden Ermenilerin çıkartılması şarttı.

Bardağı taşıran vahşet

15 Nisan 1915 günü Van’da Ermenilerin yaptığı katliam bardağı taşıran son damla oldu. Hükümet 24 Nisan 1915 günü 235’i İstanbul’da olmak üzere çok sayıda Ermeni komitacıyı tutukladı. 27 Mayıs 1915’te çıkarılan Sevk ve İskan Kanunu’yla da, özellikle doğudaki Ermenilerin, Osmanlı toprakları içindeki Irak, Suriye ve Lübnan bölgelerine göç ettirilmesi kararlaştırıldı. Osmanlı İmparatorluğu, topraklarında yaşayan Ermenilerin ihraç kararını aldığında, Batı ülkeleri Anadolu topraklarında yaşayan Ermenilerin toplu olarak katledileceği yönündeki iddiaları gündeme getirmeye ve sorgulamaya başladı.

Lojistik desteğe engel

Tehcir, Çanakkale, Kafkasya ve Filistin’de savaşan Osmanlı ordularının lojistik destek yollarına yakın yerlerdeki Ermeniler ile örgütlere destek veren tüm Ermenileri kapsayacak ve Ermeniler savaş alanına uzak olan Suriye’ye nakledilecekti. Ermeniler ana yollardan ve demiryollarından, 2 biner kişilik kafileler halinde bölgeye sevkedilecekti. Osmanlı Devleti, 29 Ağustos 1915 tarihinde Vilayetlere gönderdiği şifreli telgrafta göç uygulamasına ilişkin şu talimatları verdi:

Can emniyeti sağlandı

“Ermenilerin bulundukları mahallerden çıkarılarak tayin edilen mıntakalara sevklerinden hükûmetin beklediği gaye, bu unsurun hükûmet aleyhine faaliyetlerde bulunmalarını ve bir Ermenistan hükûmeti teşkili hakkındaki millî emellerini takib edemiyecek bir hale getirilmelerini temin esasına matuf olup, masum kişi ve şahısların imhası hedeflenmediğinden, sevkiyat esnasında kafilelerin can emniyeti sağlanmalı ve muhacirîn tahsisatından sarfiyat yapılarak iaşelerine ait her türlü tedbir alınmalıdır. Kafilelere saldırıya ve bilhassa gasb ve hiss-i hayvaniyelerine mağlup olarak ırza geçmeye teşebbüs edenlerle, bunlara ön ayak olan jandarma ve memurlar hakkında gecikmeksizin kanunî tedbir alınarak,şiddetle cezalandırılmalı ve bu gibiler derhal azledilerek Divan-ı Harblere teslim edilmelidir. Bu gibi olayların tekrarından vilâyet ve sancakların yetkililerinin sorumlu tutulacağı beyan olunur.”

Anadolu’da terör estirdiler

Tehcir kararına rağmen Ermeni kat- liamları durmadı. Özellikle gençleri Müslüman sivil halka karşı kışkırtmak amacıyla görev yapan Ermeni komitalar, tehcirin başlamasıyla birlikte faaliyetlerine hız verdi. Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde peş peşe katliamlar gerçekleştirdi.

Çeteler, emperyalist güçlerle işbirliği yaptı

Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, “Osmanlı vatandaşı Ermeniler, ülkeyi parçalama sevdasındaki emperyalist devletlerle işbirliği yapmıştır” diyor

Türk Tarih Kurumu eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, insanlık değerlerinin tümüyle rafa kaldırıldığı, milyonlarca günahsız sivilin yaşamını yitirdiği ve dayanılmaz acılar yaşadığı 1. Dünya Savaşı yıllarında, Osmanlı Devleti’nin bulunduğu coğrafyanın en çetin mücadelelere tanıklık ettiğini vurgularken, dört bir taraftan düşman cepheleriyle kuşatılan Osmanlı’nın bir taraftan da içerideki hainlerle uğraştığını anlatıyor. Osmanlı vatandaşı olan Ermenilerin, devleti parçalama sevdasındaki devletlerle yaptığı işbirliği yaptığını hatırlatan Halaçoğlu, alınan tehcir kararının işbirlikçi Ermeni çetelerini savaş alanı dışına çıkarmak amacıyla uygulandığını dile getiriyor.

İftiraların nedeni siyasi

Nakledilen Ermenilerin o tarihte başına geldiği iddia edilen ve çoğu siyasi nedenlerle ortaya atılan bir takım iftiraların gerçek yüzünün, tarih metodolojisinin olağan kuralları çerçevesinde çözümlenmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, “Belgeler, çok söze gerek duyurmayacak biçimde, Ermenilerin soykırım iddialarına bilimsel olarak cevap vermekte ve soykırım tanımıyla, Ermenilerin Suriye ’ye nakillerinin uyuşmadığını göstermektedir. Çoğu yabancı arşiv belgeleri, Ermenilerin ve Ermeni yanlısı çevrelerin iddialarının tutarsızlığını ortaya koymaktadır” diyor.

1915 yılında Anadolu topraklarından ihraç edilen Ermeniler, Türkiye’de yaşayan bütün Ermeniler değildi. Belli bir coğrafya üzerinde gerçekleştirilen ihraç uygulamasında amaç, Osmanlı Devleti’ne karşı silahlanan Ermeni komitalarını ve bu militanlara lojistik destek veren grupları tehdit olmaktan çıkabilecekleri bir coğrafyaya göndermekti.

Kapsam dışı olan çok

Tarihi belgeler, Anadolu’dan nakledilen Ermenilerin Osmanlı Devleti sınırları içinde yer alan coğrafyalara göç ettirildiğini tüm açıklığıyla ortaya koyuyor. Tehcir kararı, hasta olanları, yetimleri, yerleşik bir hayatı olan zanaat sahiplerini ve orduda görevli olanları kapsamadığı gibi Katolik ve Protestanlar da bu kapsam dışında tutulmuştu. Kaldı ki, ülkenin İstanbul, Bursa, Kütahya, Edirne gibi savaş mühimmatının sevkedildiği bölgelerin dışında bulunan şehirlerinden, terör mensupları hariç, kimsenin zorunlu göçe tabi tutulmadığı yabancı ve Osmanlı belgelerinde de yer aldı.

Demiryolu tercih edildi

Göç yolu için özellikle ana yollar ve demir yolları tercih edildi. Nehir yakınında toplanan bazı Ermeni kafileler için, şahtur adı verilen nehir araçları ve trenler seçildi. Bu araçların olmadığı bölgelerde göçerler yaya olarak yolculuk yapmak durumundaydı.

Talat Paşa’nın korktuğu başına geldi

Tehcir döneminde bir milyon Ermeninin Osmanlı Devleti tarafından göç ettirildiğini iddia edenlerin, Osmanlı arşiv kayıtlarını ve “ajan” faaliyeti yürütmeyen konsoloslar tarafından hazırlanan raporları göz ardı etmeyi seçtikleri ortada. Çünkü arşiv kayıtlarına göre tehcir kapsamındaki Ermeni nüfusu 450 bindi. Bu sayı dönemin Ermeni yetkilileri tarafından da “resmen” doğrulanmıştı. Tehcir kararını almakta oldukça zorlanan Talat Paşa’nın korktuğu başına gelmişti. 500 kişilik bir Ermeni kafilesine saldırı haberi üzerine Türk ordusu harekete geçti.

600 bin Türk canından oldu

Kafileye saldıran eşkiyalardan pek çoğu yakalandı ve suçlular kurşuna dizildi. Ermenilerin yerlerinden uzaklaştırılmaları kararına iki kez karşı çıkan ancak gerçeklerden kaçamayarak tehcir kararını uygulama zorunluluğu ile yüz yüze kalan Talat Paşa kaleme aldığı anılarında, tehcirin Ermenilere mutlak surette zarar verdiğini ancak en az 600 bin Müslümanın da göçler nedeniyle hayatını kaybettiğinin unutulmaması gerektiğini vurgulayacaktı.


YARIN:Yargısız infazların ilk kurbanı Kemal Bey


Resim
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Resmi belgelerle Ermeni vahşeti

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x