
Sarıkamışta ihanet kurşun oldu, Mehmetçiği vurdu...
Rus işgali altındaki Kars, Sarıkamış ve Ardahanı kurtarmak ve baharda gerçekleşmesi olası bir Rus taarruzunu engellemek amacıyla Sarıkamış harekatını başlatan Osmanlı ordusu, Kafkaslar ve Orta Asyadaki Türk illerinin kapısını açabilmek umuduyla harekete geçmişti. Hedef, Rus kuvvetlerini arkadan sarmaktı. Askeri uzmanlara göre savaş planı son derece akıllıca hazırlanmış ancak olağanüstü derecede olumsuz doğa koşulları ile Rus ordusuna işbirlikçilik yapan Ermeni hainler hesaba katılmamıştı.
Ruslara destek verdiler
Osmanlının Kafkas cephesindeki düşmanı olan Rus Ordusuna, millet-i sadıka denilen Ermenilerin vereceği destek planları bozacaktı.Tarihler 1914 yılının Aralık ayını gösteriyordu. Sarıkamıştaki Allahüekber dağlarında soğuk -50 dereceye ulaşmıştı. Metrelerce yükselen karların arasında Yemende kullandıkları yazlık kıyafetleriyle yürüyen Mehmetçikler, karşılarında her an Rus ordusunun askerlerini görmeyi beklerken, sırtlarında Rus ordusuna gönüllü yazılan Ermenilerin kurşunlarını hissettiler. Açlıktan ve tipiden yorgun düşen Türk ordusu, Allahüekber dağlarının zirvesinde şehit düştü. 90 bin yiğidin destanına tanıklık eden Sarıkamışta, ihanet; kurşun oldu Mehmetçiği vurdu.
Lojistik yardımı engellediler
Rus ordusuna katılan Osmanlı Ermenilerinin oluşturduğu milis güçleri, Enver Paşa komutasındaki yaklaşık 100 bin kişilik askeri birliğin lojistik desteğini engellemek amacıyla bütün yolları tutmuştu. Sarıkamış Cephesinde Osmanlı ordusunun yenilgiyle beraber çekilmesinden sonra Ruslar Erzurum dahil olmak üzere Doğu Anadolunun tümünü işgal etti. Kars ve Sarıkamış bölgesinde Rus Ordusuna bağlı Kazak Alayları ile Ermeni Drujinaları, bölgedeki Müslüman ahaliyi göçe zorlamaya başladı. Kars bölgesinde Taşnak Ermenilerinin halka uyguladığı baskı ve zulüm dayanma noktasını çoktan aşmıştı.
Tarihteki en büyük zulüm
Ermeniler, Türk milletine en büyük zararı, Birinci Dünya Savaşı sırasında giriştikleri katliamlarla verdi. Ruslar hesabına casusluk yapan, seferberlik gereği yapılan askere alma çağrısına uymadan dağdaki çetelere katılan, askere alındıktan sonra ise Osmanlının verdiği silah ve cephanelerle birlikte Rus ordusuna katılan Ermeniler, Türk milletine asırlar boyu husumet, kin ve düşmanlık beslemiş gibi bir hırsla, insanlık tarihinin en büyük vahşetini sergilediler. Osmanlı devlet arşivleri ile Rusyadaki arşivler, insanlığın gördüğü en büyük zulüm ve katliam eylemlerini belgeleyecekti.
Rus işgalini sona erdirmek için Sarıkamış harekâtını başlatan Türk askeri, -50 dereceye varan soğuğu ve hainleri hesaba katmamıştı. Ermeni çeteler, planı bozmuş ve Mehmetçiği sırtından hançerlemişti
Kadınları direklere çivilediler
Özellikle Kars, Erzurum ve Ardahan civarında yaşayan Ermeniler, Osmanlı Devleti Doğu Cephesinde vatan mücadelesi verirken, 30 binden fazla Türk erkeğini türlü işkencelerle katletti. Erkeklerini cepheye gönderen köylerde, sadece kadınlar, çocuklar ve yaşlılar kalmıştı. Gece olduğunda, kadınlar bulabildikleri her türlü silahı toplayıp, köyün kendileri için en güvenli sayılabilecek evine sığınıyorlardı. Her gece bir başka köyden baskın ve katliam haberleri geliyordu. Basılan köylerde kadınlar elleri ve ayaklarından direklere çivileniyor, çocuklarının, analarının, babalarının gözleri önünde tecavüze uğruyorlardı. Hamile kadınların karınları deşiliyor, yaşlıların, çocukların çeşitli uzuvları kesilerek türlü acılar yaşatılıyordu. Ermeni çeteleri öldürmeye doymuyordu. Dünya tarihinde ölüyü öldüren tek millet olarak bilinen Ermeniler, işkence yaptıkları bedenleri yakıyorlardı.
Ermenilerin ellerinden kaçmaya çalışan kadınlar ve çocuklar, Doğunun amansız kışında dağlara, tepelere saklanmaya çalışıyor, çoğu açlıktan ve soğuktan şehit düşüyordu. 1914de Zeytunda 100, 1915 Van olaylarında 3.000 ve 1914-1915 Muş olaylarında 20.000 Türk, Ermeni mezalimi sonucu hayatlarını kaybetti.
Kızılhaç görevlisi dehşete düşüyor
Sarıkamış felaketinde binlerce asker soğuktan ve kahpe kurşunlardan şehit düşerken, yaklaşık 7 bin Osmanlı askeri de Ruslara esir düştü. Esir düşen askerler, Ermeni çetelerin yardımlarıyla Kafkasyadaki evlerinden, yuvalarından toplanan Türklerle birlikte vagonlara doldurularak Sibiryadaki esir kamplarına götürüldü. 1915 yılının Ocak ayında, Rusyanın Sirzan İstasyonuna Osmanlı esirleri ile yüklü bir tren ulaşmıştı. İsveç Kızılhaçında görevli Graf Londrof, vagonların yanına geldiğinde gördüğü manzarayı şöyle anlattı:
Korkunç manzara
Gözleriyle görmeyen kimse kesinlikle böyle bir şeyin var olabileceğine inanmazdı. İnsanın midesini ağzına getiren pis bir koku, vagonların yanına yaklaşmasına engel olmaktaydı. Parmaklıkların ve açık pencerelerin arasından görülebildiği kadarıyla vagonların içleri tıka basa insan doluydu. Kapılar ise dışarıdan kilitliydi. Esirler tamamen insan kılığından çıkmıştı. Açlıktan sararmış yüzlerinde birer kara delik gibi duran fersiz gözlerle dışarı bakıyorlardı. Bu korkunç soğukta sırtları elbisesiz, ayakları çıplaktı. Her biri sanki kainattaki bütün bulaşıcı hastalıklarla müptela bir haldeydi. Sibiryanın dondurucu soğuğunda şortları kalıncaya kadar çırılçıplak soyularak tehcir e tabi tutulan 500 Türk esirden sadece bir tanesi hayatta kalabildi.
Osmanlı arşivlerinden derlediği belgeleri Ermeni İsyanı Günlüğü 1915 adlı eserinde yayınlayan Orhan Sakin, Ermeni askerler sırf zevk için Osmanlı esirlerini öldürüyor ya da işkence ediyorlardı. Hastaneye kaldırılanlar ise Ermeni doktor ve hastabakıcıların elinde düşüyor ve bir an önce ölmek için Tanrıya yalvarıyorlardı tespitinde bulunuyor.
İşte vahşetin bir belgesi daha
Erzincandaki zulmü bildiren resmi telgraf
Genelkurmay Başkanlığının Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri kitabında yer alan bazı belgeleri yayınlamayı sürdürüyoruz. İşte o belgelerden biri daha:
Osmanlı Ordû-yı Hümâyûnu Başkumandanlık Vekâleti
Kafkas Ordu Grubundan Başkumandanlık Vekâlet-i Celîlesine mevrûd 883 numrolu şifredir.
Erzincandan firâr edebilerek Dersim tarîkiyle gelen İslâm ahâlî Rusların bütün Erzincandaki ahâli-i İslâmiyyeyi toplayıb Ermeni komitelerine teslim ederek bu komiteler vâsıtasıyla itlâf etdirdiklerini hetk-i ırz ve nâmusun ve sâir her gûnâ hakâretin âşikâr bir sûretde icrâ edilmekde bulunduğunu ve emvâl-i İslâmiyyenin kâmilen yağmâ edildiğini ifâde etmekdedirler. Rusların ârzûsuyla olduğuna şübhe olmayan Erzincandaki bu mezâlimin önü alınması husûsunda îcâb eden mahallere teşebbüsât-ı siyâsiyyede bulunulması menût-ı rey-i devletleridir.
9-10/5/33
Kafkas Orduları
Grubu Kumandanı Ahmed İzzet
