
Tuğamiral Cem Aziz Çakmak, 25 Mayıs 2013’de yattığı Silivri mapus damında yazmış. Tuğ’u düşmüş bir Aziz, bir esir Amiral.
Malatyalı ozan Esiri’nin deyişini anımsattı bana.
Verme iradeyin esrin eline
Komaz seni hakkın doğru yoluna
Emir tuğun düşer düşman seline
Pençe yemiş aşiyana dönersin
Bu felek nicesin eyledi Ferhad
Almadın o gelip geçenden irşad
Neyidi cihana gelmekte murad
Esiri der lâ-mekâna dönersin…
İradesini bir esirin eline vermiş milletin nasıl pençe yemiş kuş yuvasına döndüğünü, Emir tuğ’u düşman seline düşen Amiral’i, Emir-âli’yi, anlatıyor.
Eskiden, halkın emrindeki beyler Gâvur Dağ’ın boranına tutulduğunda, ozanlar “İçindeki onca beyler nic’oldu” diye söylerdi. Şimdi, “Yine tuttu Gâvur Dağın boranı”…
Rütbeler, tuğlar sökülmüş, tacı tahtı bimekâna dönmüş, pençe yemiş aşiyan, lâmekâna dönmüş emir beyler, Amiraller, Paşalar…
Aziz Amiral, Cem Aziz Çakmak, memleketin ahvalini yazmış Mehmet’in üzerinden. Bakalım ne demiş:
Mehmet
İhanet tohumları filizlenince
Ve yaşım elliye gelince
Hasdal’a vardığım o ilk gece
Tanıştım Mehmet’le.
Kahpe pusuların gölgesinde
Korkunun cesarete egemenliğinde
Hiç ama hiç çekinmedi, rütbesiz Mehmet
Ve görevi süresince bizimle birlikte çekti eziyet
Bıkmadan dolandı durdu çevremizde
Bir yardımım dokunur mu diye
Havalandırma saatlerinde.
Pazar geceleri bir merak gözlerinde
Ziyaretçileri sayardı asılan listede
Sevinirdi sayıyı yeterli gördüğünde
Sinirlenirdi gelenler az ise.
Açık görüş günlerinde bir garip olurdu Mehmet
Gönüldendi büyüklere gösterdiği hürmet
Vazifesi olmasa da zevkle ederdi hizmet.
Ama çocuklar…
Çocuklara farklıydı
Babalara sarılan çocukları görünce Mehmet
Bir köşede sessizleşirdi çaresizce
Gözyaşlarını gizlemeye çalışırken acemice.
İkaz etmesi istense de Mehmet
Gelip söyleyemezdi “Vakit tamam, bitti ziyaret.”
İşittiği laflar için bir kez bile etmedi şikayet.
Tezkere zamanı geldiğinde
Vedalaşmak zor oldu Mehmet’le
Boynuma sarıldı içtenlikle
Dedi “Her şeyi anlatacağım köyümde.”
Ona söyleyebildiğim tek cümle,
“Görüşeceğiz elbet özgür günlerde”…
Derin bir acı hissettim gittiğinde…
Düşündün sonra, bir yanda Mehmet, peki ama ya diğerleri!
Bilerek susan, sinerek izleyen zihniyet…
Bir kenara bıraktım paylaştığım seneleri
Ve öğrendiğim değerleri
Ya unutulan insaniyet
Toplasam hepsini,
Etmez bir tane Mehmet!
……
Bir Aziz insanı, tutuklu Em.Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok’u hatırladım bu şiiri okurken.
Hakkında bir sürü dava var, toplam 620 yıl isteniyor. Davaların ortak noktası, Cemaat’in Türk ordusuna sızmasına suçüstü yapmak… Tersine çevrildi, astlarına asılsız suçlama yapmaktan tutuklandı, yargılanıyor… Yani, Türk Ordusuna kumpas kuranlara suçüstü yapmaktan sanık.
Çok ilginç, yolsuzluk operasyonları için “bunlar orduya da kumpas kuranlardır” diyor hükümetten birisi. Öyle ise, Silivri’de yatanlara neden yeniden muhakeme kararı vermiyorlar?
İlker Başbuğ’un suçsuzluğuna inanıyor, ama dışarı çıkartamıyor. Yani kendisi de kuşatılmış esirdir. Peki ama öyleyse, neden TSK’ni lağvetmeye devam ediyorlar, Mehmetçiği 12 ayda terhis ediyorlar. Gerçekten pençe yemiş aşiyana döndük!
Düne kadar beraber yıkıcılık yapanlar şimdi kuyrukları birbirine dolanmış fareler gibi “retking” oldular, birlikte ölene kadar etrafa saldıracaklar ve olan bize olacak.
Böyle durumlarda halkımız tekerlemeler bile üretmiş: “Bir şinik kekere mekere ekilen bu tarlaya dadanan boz ala boz başlı pis porsuk, diğer tarlaya dadanan boz ala boz başlı pis porsuğa demiş ki, sen ne zamandan beri bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuksun? Diğeri de demiş ki, sen ne zamandan beri bir şinik kekere mekere ekilen tarlaya dadanmışsan ben de o zamandan beri bir şinik kekere mekere ekilen bu tarlaya dadanmış boz ala boz başlı pis porsuğum.”
İkisi de emperyalizmin NATO eliyle bizim tarlamızda ürettiği kekere mekere kuş yemleridir, rüşvettir müşvettir, bu yemi yemlenmeye dadananlar bütün kuş yuvalarını viraneye çevirir. Gelin halkımıza bunu anlatalım.
Dikkatinize sunarım:
Yeni hükümetin en itibarlı bakanı İçişleri Bakanı, milletin vekili değil, ama başbakanın “müsteşarım” diyerek tanıttığı Efkan Ala. Kürt açılımının üstadıymış. Kabineyi açıklarken, diğerlerini sıfatlarıyla tanıtmazken bir tek onu “ has adamımdır” dercesine özel şekilde tanıttı. Yeni hükümetin hangi güçlerle ittifakı sürüyor, açıkça görülüyor. Neyin karşılığında, artık bunu sormak durumundayız. Diğer yandan, bizi meclis dışından bakanlara da alıştırıyorlar.
Efkan Ala, güneydoğu illerimizde açılıma engel olan emniyet görevlilerine operasyon yapacakmış. Bunu bizzat AKP yandaşı olarak bilinen “aHBR” kanalında, “Milli iradeye operasyon” (25 12.2013) programında üç gazeteci (M.Yüksel, Ş.Arslan, Ü.Fırat) anlattılar. Bunlar dolgu maddesi, olay Halk Bankasına tuzaktır, şimdiki Ergenekon’da yapılandan daha geniş kapsamlıdır, birtakım valiler ve emniyet müdürleri suç örgütü üyesi olabilirler, yakında bunları göreceksiniz, dediler.
Efkan Ala, Diyarbakır olaylarında “Cana geleceğine cama gelsin” demiş, bunu övünerek hatırlattılar. Kürtlere bir mesaj veren İçişleri Bakanımız var.
Dikkatinizden kaçmasın:
Kerkük petrolleri Yumurtalık’a akmaya başladı, boru hattı tamamlandı. Artık İran petrolüne ve gazına gerek kalmadı, demektir ki mali aracı olan Halk Bankasının da gereği kalmadı. Yeni haber, Azerbaycan hükümeti, Azeri gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan şirkette Türk hissesini %30’a çıkartmış. Dengeleri oynatan işlerdir bunlar.
Günün güzelliği:
27 Aralık 1919, bugün Mustafa Kemal ve arkadaşları, Kuvayi Milliyeciler Ankara’ya ulaştı. Anıları önderimiz olsun. Onların anısına, bugün Ankara Seymenleriyle birlikte Ankara Tren İstasyonundan Ulus’a yürüyorum.
Eğitimci-Yazar Mahiye MORGÜL, 27 Aralık 2013
http://www.mahiye.net
mahiye@gmail.com