Saat Darbesinden N’aber?
Her gün sesiz sedasız bir yanımızın dayanakları alınıyor, dokumuzdan bir parça çalınıyor, bir ipliğimiz çözülüyor…
Eyleme geçilmeden bir süre önce ilk atış yapılıyor. Biri bir söz söyleyip susuyor. Eğer ortalık günlük güneşlikse, ses mes gelmediyse öyle, tamam; aradan çok geçmeden darbe geliyor. Bir daha bozulanı düzeltmeye kalkanı, onarmaya uğraşanı falan saflık edip aramayın. Olan olmuştur. “Sen sağ ben selâmet!”
Eğitimin görevlerinden bir gün ansızın, Atatürk ilke ve devrimlerine, Atatürk millîyetçiliğine bağlı yurttaş yetiştirme ilkesi çıkarıldı da ne oldu? Yaprak oynamadı. Gerisi jip markası gibi geldi. Dört artı dört diyerek…
Bir hafta kadar önce bir yetkili çıktı, saatleri ileri alınca hep ileri bırakacağız, dedi. Yaz saati uygulaması bitmeyecek… “Saatler hep ileri!.. “ diye muştuladı!
Bakın kulağa ne kadar hoş geliyor. Saatler ileri alınınca hep ileride kalacak… Geri almak yok… Dünyada bu uygulamayı benimseyenler hep ileri alıp sonra geriye dönüyorlar, yani ülkelerinin ayarlanmış saat ayarına, normal sistemlerine. Herkes dönüyor, bu işi enerji tasarrufu için bir süreliğine yapıyor, erken kalkarak gün ışığından yararlanmak için, geceleri daha az elektrik yakmak için. Sonbaharda günler kısalınca bu eylemi bitirip normal saat ayarlarına göre yaşıyorlar. Yaz bitip sonbahara girildiğinde artık sabahları gecenin karanlığında kalkarken, yeniden normal ayara dönünce sabahları karanlıkta değil, bir süre gün ışıyınca kalkıyorsun. Akşam hava erken kararıyor böyle yapınca, kış günü, geceler de uzun.
İlkbahara girerken, bir saat kaybın oluyor, sonbaharda o kaybettiğin günü geri alıyorsun. Bir saat fazla yaşıyorsun gününü, saat geri alınırken…
Şimdi bizde artık böyle olmayacakmış. Ne olacak?
“Gelecek yıl, Mart sonunda yaz saati için saatlerimizi ileri alacağız… “
“E, ? “
“İleri aldık mı bırakmayacağız. Hep kalacak!”
Bu ne demek?
Türkiye’nin saat ayarı değiştirildi demek! Tüm dünyaya göre kabul ettiğimiz , hesaplanarak ayarlanan saat ayarı mız artık başka. Ülkemizin saat ayarı değiştirildi!
Bunun ne anlama geldiğini zamanı gelince anlayacağız. Seneye sonbahar gelip bu sisteme göre saatlerini ileri geri alan tüm ülkeler tekrar normal saatlerine döndüklerinde biz dönmeyeceğiz! Ne zaman? Seneye . Böyle karar vermişler.
Diğer ülkelerle saat farkımıza bir saat daha eklenecek. Ne olacak? Türkiye’nin saat ayarı değişecek! Değiştirildi!
Bu yaz saati uygulamalarının tarihçesini biliyor musunuz?
Ta eski Roma’ya uzanıyormuş bunun başlangıcı. Batı iki yüz elli yıl önce bu konuda düşünmeye başlamış. Avustralyalı bir bilim adamı bunun ilk bilimsel incelemesini yapmış, yazın iki saatlik ileri saat uygulaması önermiş o devirde. Bin sekiz yüzlü yılların sonunda.
Avrupa’da yaz saati uygulamasının öncüleri Almanya, İngiltere olmuş (1916). Sonra diğerleri de uygulamış. Amerika’da da neredeyse aynı yıllarda başlatılmış (1918).
Saat ayarları dünyada tek bir nokta esas kabul edilerek hesaplanır. Merkez Londra kabul edilir. Oradaki Greenwich’ten geçen meridyene (boylam) sıfır noktası denir. Bu noktanın doğusunda saatler ileri doğru gider. Batısında ise geriye. Ülkemiz, bu noktaya göre iki saat ileridedir. Yani sıfır noktasından iki saat ileride. Bazı ülkelerde ülkenin içinde farklı saat uygulamaları da vardır. Amerika böyledir. Kıt’a devlet olduğu için eyaletlerinde saatler farklı farklıdır.
Bizde Osmanlı’da saatler alaturka denilen bir sistemleydi. Saatler güneşin batışına göre ayarlanıyordu. 1925 yılında alaturka saatten alafranga saate geçildi. 1 Ocak 1926 tarihinden başlayarak yurdumuzda uluslararası saat birimi esas kabul edildi. Takvimde ikilik kaldırıldı. Milâdî takvim kabul edildi. Duvar ve masa takvimlerimizde hâlâ rumî, hicrî diye iki ayrı tarih yazılır durur. O devirde, tarih yazımında 1300’lü yıllar bırakılıp 1900’lu yıllara geçilmiştir. 1341 yılı, 1925 olmuştur. Devrimlerimizi anlatırken bu olay, “Takvim, Saat ve Ölçülerde Değişiklik” diye anlatılır. Saatlerimiz ise 30 derece boylamına göre hesaplanmış.
1940 yılında resmen kabul edilmiş bu yaz aylarında saatlerin bir saat ileri alınma uygulaması. Daha sonraki yıllarda ( 1965) yaz saati uygulaması yalnızca memurların çalışma saatlerinde uygulanmış, illere göre düzenlenmiş.
Daha sonra 1978 ve 1984 yılları arasında hesaplamada 45 derece boylamı esas alınmış, sıfır noktası ile aradaki fark üç saate çıkmış bu dönemde. Bu uygulamayı kim, neden başlatmış, araştırmak lâzım. Bugünlerin deneyini mi yapmışlar?
Ülkemizdeki yaz saati uygulamasıyla, “Doğu Beyazıt üzerinden geçen 45 derecelik boylama geçilir.” diye açıklanıyor ileri saat uygulaması kitaplarımızda. Ülkemizin saatleri o zaman sıfır noktaya (Greenwich) üç saat ileride sayılırmış.
Yaz saati uygulaması yedi ay sürer. Kış saati beş ay.Yaz saatinde saatlerimiz sıfır noktasına göre üç saat ileride olur, asıl uygulamaya geri dönüldüğünde iki saat ileride.
Yaz saatini dünya ülkelerinden dörtte birinden azı uyguluyor. Hiç uygulamayan ülkeler var. Çoğu Asya, Afrika ülkeleri uygulamaz. Ekvator civarı, kutup bölgeleri hiç uygulamamış. Amerika’da bile bazı eyaletler buna katılmamış. Son yıllarda bu uygulamadan vazgeçen ülkeler, bölgeler de çok…
Uygulamanın amacı bütün dünyada aynıymış: Gün ışığından daha çok yararlanmak. Bir amaç da elektrik enerjisinden tasarruf etmek, daha az elektrik kullanmak, yani gün ışığından yararlanarak aydınlanma için az elektrik yakmak.
Bu yarar da tartışılıyor. Yapılan araştırmalar, sayısal veriler beklentilerin karşılanmadığını gösteriyor. Ya yapılan tasarruf yüzde sıfırlarda kalıyor, ya da hiç yarar sağlamıyor.
Bunun nedeni elektriğin çağımızda yalnızca aydınlatma amacıyla değil pek çok ev aygıtının çalıştırılmasında kullanıldığı içindir deniyor. Hele klimalar aydınlanma için kullanılan elektriğin kat kat fazlasını yakıyorlarmış. Evlerde devamlı açık olan televizyonlar, gece gündüz kullanılan bilgisayarlar, diğer araçlar… Bu tasarrufta zaten işyerlerinin, fabrikaların yeri yokmuş. Oralar gece gündüz çalışıyor, gün ışığıyla ilgileri yok…
Bir de şu var. Seçimlerden hatırlayacaksınız, son yıllarda yapılan halkoylamasının, yerel ve genel seçimlerin, her seçimin başlangıç ve bitiş saatleri sanki ülkemizde iki farklı saat uygulaması varmış gibi Doğu’da ve Batı’da farklı uygulanıyordu. Seçim ister kışa, ister yaza gelsin, Doğu’da şu saatte sandıklar açılıyor, şu saatte kapanıyor diye duyuruluyordu.
Bazı çatlak sesler de çoktandır (bölücüler) bizim saatimiz de farklı olacak deyip duruyorlardı.
Sahi nedir bu durup dururken ülkemizin saatlerinin kalıcı olarak üç saat ileri alınması? ( Geçen yıl Rusya yaptı ama diyecekler çıkacaktır. Küresel bir güç olan, ulusal çıkarlarına göre yönetilen Rusya ile bizim bir benzerliğimiz var mı?)
Saatlerde değişiklik yapmak neyin nesidir? Yoksa “Bölücü Müfredat Yasası’ndan” (eğitimci Mahiye Morgül bu, dört artı dört, dört artı dört, dört artı… falan değil, “ Bölücü Müfredat Yasası’dır”, adını tam koyalım diyor) sonra, bu da bölücü anayasanın yoluna döşenen yol taşlarından biri mi? Sonra ülkemizin doğusunda başka, batısında başka saat ayarları mı uygulanacak?
Bu iş birşeyleri mi kapatıyor, gözlerden kaçırıyor?
Bizim ulusal bütünlüğümüz, dilimiz gibi saatlerimiz de birdir. Bölgelere göre ayrı saat uygulaması yoktur.
Her yanımız, her yöremiz, içimiz dışımız değiştirilirken bir de saatlerde değişiklik yapma ihtiyacı nedendir?
Kalıcı ileri saat falan diyerek kafalar karıştırılıyor. Saatlerimizin ayarı değişti ey millet denmiyor.
Tartışılmadan, görüşülmeden, millete sorulmadan, araştırılmadan, verilerle desteklenmeden, bilimsel dayanağı ortaya konmadan, öyle birdenbire yürürlüğe sokulan bir yaptırım daha…
Nedir bu?
Feza TİRYAKİ, 16 Mart 2012