Şahmeran Efsanesi

Tarih olan olayları burda paylaşabilir, yorumlayabilir ve öğrenebilirsiniz

Şahmeran Efsanesi

İletigönderen erenus » Cmt Şub 16, 2008 8:58

[img]http://img206.imageshack.us/img206/9067/sahmerndesena112bj0.jpg[/img]

Anadolu’ nun sadece sözlü halk edebiyatında değil, el sanatlarında da etkisini sürdüren bir efsanedir. Şahmaran yada Şahmeran. Özellikle genç kızların çeyizlerinde ki işlemelerde ve duvar resimlerinde kem gözlerden korunmak için kullanılmaktadır.

Kimilerine göre Ceyhan ile Misis arasında Ortaçağda yapılan Yılankalede yaşamıştır. Bu söylencenin izleri Adana’nın selle, Ceyhan’ın yelle, Misis’in yılanla gideceği şeklindeki bir tekerlemeyle bütün canlılığını korumaktadır. Bu tekerlemede Yılankalenin koruyucu yılanlarının efendileri Şahmeran’ın öldürüldüğünü bilmedikleri ve bunu duydukları gün insanlardan intikam almak için Misis’e inerek insanları öldüreceklerine inanılır.


Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Yılankaleden bahsederken ”Evsafı Kal’ai şah Maran” yani Şahmaran Kalesi olarak söz eder ve bu kalede sürü sürü yılanın yanında boynuzlu ve ensesi tüylü bir yılanın görüldüğünü yazar. (Evliya Çelebi,1935:340)


Misis’te, Tarsus’ta ya da herhangi bir yerde anlatılan efsanelerde yoksul bir ailenin oğlu olan Lokman’ın odunculuk yaparak geçimini sağlarken Şahmeran’la tesadüfi karşılaşması anlatılır. Bu karşılaşmadan sonra Lokman uzunca bir süre Şahmeran’ın himayesinde yaşar. Daha sonra Lokman Şahmeran’ın yaşadığı yeri kimseye söylemeyeceği sözünü vererek evine döner. Ülkenin hükümdarının bir gün amansız bir hastalığa yakalanması ve hastalığın tek çaresinin Şahmeranın etinde olması üzerine Lokman’dan zorla Şahmeran’ın yeri öğrenilir. Şahmeran Lokman’ın ihanetine karşılık yine de ona iyilik yapar. Kesildikten sonra etinin kaynatılan ilk suyunun zehirli, ikinci suyunun ise şifalı ve iksirli olduğunu söyler. İkinci suyu içen Lokman bütün hastalıkların çaresini de bulmaya başlar.

Şahmeran’ın ölümü Medusa’nın ölümüne benzer. Her iki ölümle ele geçen sihirli güç insanlığın sağlık ve şifa bulması için kullanılmıştır. Yunan mitolojisinde geçen Gorgo canavarlarının mı Şahmeran’a mı yoksa Şahmeranın mı Gorgolara kaynak olduğu düşüncesi tartışılmaktadır.


Özellikle Hesiodos’un Tanrıların Doğuşu adlı eserinde anlatılan Ekhidna Şahmerana çok benzerlik göstermektedir.
Hesiodos eserinde ;

“Ne ölümlülere, ne de ölümsüzlere benzeyen.
Bir mağarada doğdu bu azgın yürekli
Ekhidna.
Yarı bedeni bir genç kızdı onun,
Güzel yanakları ve gözleri fıldır fıldır,
Yarı bedeniyse koskoca bir yılandı, korkunç,
Her yanı benek benek amansız bir yılan
Yerin gizli deliklerinde kaybolan;
Mağarasında otururdu Ekhidna,”


diyerek tanımlamıştır Ekhidna’yı (Eyuboğlu, Erhat,1977:114). Mitolojiye göre Ekhidna’nın ini Arima dağları denen Kilikya’da yerin altındadır. Yani efsanenin kaynağı Kilikya bölgesi olsun ya da olmasın yaşadığı yer burasıdır.

Efsanelerin çoğunda Şahmeran erkek olarak ifade edilir. Fakat özellikle Tarsus dahil olmak üzere Anadolunun her yerinde kullanılan Şahmeran motifinde Şahmeran kadın olarak resmedilir. Öykülerdeki bu cinsiyet değişikliği belki adının başındaki Şah kelimesinden kaynaklanmaktadır.

Efsanenin Hatti ve Hurrilerin etkisindeki Hitit mitolojisinden de izler taşıdığı düşünülmektedir. Hatti kökenli olan gök tanrısı Telepinu’nun Illuyanka ejderi ile savaşı Hitit mitolojisinin bir parçasıdır. Telepinu mitosunun ele geçen iki anlatısının birinde Illuyanka adlı ejdere yenilen gök tanrısı, ejderi yenmek için tanrıça İnar’ın Hupasiya adlı bir ölümlüye aşkını vaat etmesini kullanır. Aşka karşılık bu ölümlü, Illuyankayla yer içer, onu sarhoş eder. Bu fırsattan yararlanan gök tanrısı gelir, ejderi öldürür. Diğer hikayede ise gök tanrısını yenen Illuyanka gök tanrısının yüreğini ve gözlerini alır. Gök tanrısı öç almak için Arm adlı bir ölümlünün kızıyla evlenir ve ondan bir oğlu olur. Oğul büyüyünce ejderin kızıyla evlenir ve babasının yüreğiyle gözlerini geri alır. Gök tanrısı eski gücüne kavuşunca ejderi öldürmeye gider. oğlu araya girerek “Ejderi öldüreceksen beni de öldür ” der ve babası oğluyla beraber ejderi öldürür. Bu efsanenin benzeri Yunan mitolojisinde de vardır. Zeus ile Typhon arasında geçen savaşta, Illuyanka efsanesinin ana öğeleri bulunur (Akurgal,1993:107).
Typon omuzlarından yüz yılan başının yükseldiği, korkunç bir tanrı olarak ifade edilir. Yanardağ tanrısı olarak da tanımlanır. Ekhidnayla birleşerek korkunç canavarlar üretmişlerdir(Erhat,1989:316).

Helen anlatısında Typhon tanrı Zeus’un yüreğini ve gözlerini değil, kollarının ve bacaklarının kas lifini almıştır.Bu örnekte ejderin gözcülüğünü yapan kızını Aigipan adlı bir kadın oyalarken Zeus’un kas liflerini tanrı Hermes geri alır. Efsanenin Kilikya bölgesinden geldiğini de yer adları açığa vurur. Helen anlatısında Typhon’un oturduğu yer Mersin civarınaki Korykos mağarasıdır. Adı geçen Casius Dağı ise Antakya yakınlarındadır. Efsanelerin hepsinde bir ölümlünün ihaneti söz konusudur.

Kimilerine göre Typhon’la Ekidna’nın kızı olan ve Odyseia’da sözü geçen mitolojik deniz canavarı Skylla da Şahmeran’a benzerlik gösterir. Skylla M.S. III. yüzyılda Tarsus sikkelerinin üzerine de basılmıştır. Sikkenin ön yüzünde Şua taçlı PUPIENUS arka yüzünde cepheden duran SCYLLA vardır. (SNG Levante 1633 ) Kaynağı ne olursa olsun bu gün hala Misis yakınında Çokçapınar köyünde Şahmeran Mağarası adı altında bilinen kutsal bir mekan vardır.
Alıntı

ŞAHMERAN VE LOKMAN HEKİM EFSANESİ

Vaktiyle, binlerce yılanın yaşadığı bir mağaraya yanlışlıkla giren bir adam, yılanlar tarafından padişahları Şahmeran'a götürülür. Şahmeran adama canını bağışlayacağını ancak kendisini misafir etmek zorunda olduğunu söyler. Yerini bilen birini serbest bırakarak kendi hayatını tehlikeye atmak istememektedir. Şahmeran ona çok iyi davranır. Adam bir dediği iki edilmeden bütün ihtiyaçları sağlanarak yaşamakta, günlerinin büyük bölümünü Şahmeran'la sohbet ederek geçirmektedir.

Ne kadar rahat da olsa, gerçek dünyadan uzak bir mağarada süren bu hayattan sıkılan adam, bir gün yeryüzüne dönmek için Şahmeran'dan izin ister. Şahmeran adama güveninin tam olduğunu, yerini kimseye söylemeyeceğine inandığını belirterek gitmesine izin verir. Ancak kendisini gördüğü için vücudunun pul pul olacağını, bu yüzden vücudunu kimseye göstermemesi gerektiğini de tembih eder.

Yeryüzünde normal hayatına dönen adam, Şahmeran'ı gördüğünü hiç kimseye söylemez. Bu arada padişahın kızı hasta olmuş, tedavisi için bütün ülke seferber edilmiştir. Kızın iyileşmesini en çok isteyenlerden biri de vezirdir. Gerçek amacı kızla evlenip oğlu olmayan padişahın yerine ülke yönetimini ele geçirmek olan vezir, bütün büyücüleri toplayarak, bu hastalığa çare bulmalarını ister. Büyücülerden birisi, Şahmeran'ın bulunup öldürülmesi ve vücudundan alınacak bazı parçaların kaynatılıp içirilmesi durumunda kızın iyi olacağını söyler. Şahmeran'ı bulabilmek için de vücudu pullu kişilerin aranması gerektiğini ekler. Vezir ülkedeki herkesi zorunlu olarak hamama götürüp soydurarak, Şahmeran'ı gören kişiyi bulur. Adam, Şahmeran'ı öldüreceğini vaat ederek mağaraya gider.

Şahmeran'a bütün gerçekleri anlattıktan sonra, ne yapması gerektiğini sorar. Şahmeran: "Ölümümün senin elinden olacağını zaten biliyordum" diyerek kendisini öldürmesini, ancak bunun gizli tutulmasını ister. Çünkü öldüğü duyulursa, dünyadaki bütün yılanlar, insanlardan öç almaya kalkacaklardır. Daha sonra: "Kuyruğumun suyunu kaynat ve vezire içir ki kısa zamanda ölsün. Gövdemin suyunu kaynat ve kıza içir ki iyileşsin. Kafamın suyunu kaynat ve iç ki Lokman Hekim olasın" diye ekler. Adam biraz da buruk bir şekilde bunları dinler. Şahmeran yılanlara, adamın misafiri olarak gideceğini, çok uzun yıllar dönmeyeceğini, kendisini merak etmemelerini söyler ve yeryüzüne çıkarlar. Adam Şahmeran'ın dediklerini yapar. Vezir ölür. kız iyileşir, kendisi de Lokman Hekim olur...

Dr.Fulya Tüşümel


"Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkâr edenler ve bana taan edenler çıkabilir. Hattâ bunlar benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidir ki, bu fikirler, Hind'den, Mısır'dan döner, dolaşır gene gelir, feyizli neticeleri kalpleri doldurur!"

Resim
Kullanıcı küçük betizi
erenus
Bilim Adamı
Bilim Adamı
 
İletiler: 423
Kayıt: Prş Eki 18, 2007 6:07

İletigönderen Nihan » Pzr Şub 17, 2008 14:48

Çocukluğum ve lise çağlarım Tarsus'ta geçti ve Şahmeran masalı dinleyerek büyüdük. Tarsus'ta Eski Hamam denilen bir hamam vardır. Çocukken ayda bir hamama giderdik ve hamamda kırmızı damarlı bir mermeri gösterip Şahmeran'ın öldürüldüğü yer olduğunu söylerlerdi biz de Şahmeran'a zulüm yapıldığından acır ve ölüm olayından korkardık. Yaramazlık yaptığımızda bizi Şahmeran'la korkuturlardı ama biz masalla bir ilgi kuramadığımızdan korkmazdık çünkü Şahmeran masala göre iyi bir karaktere sahipti. Yılanların aşık olma ve intikam alma özelliklerinden bahsedilir bu konuda bir sürü yaşanmış olay anlatılırdı. Yayla zamanı yılanların aşık oldukları kadınları koruyup yanlarına kocalarını dahi yaklaştırmadıkları, eşi veya yavrularından biri öldürülen yılanın mutlaka intikam alacağı söylentileri vardı. Bunların temeli de Şahmeran masalına dayanır. Çukurova masalları ve efsaneleri bir başkadır, insanın hayal dünyasını çok geliştirir ve tefekkür alışkanlığı kazandırır. 8) Tarsus Belediyesi şehrin simgesi olan Şahmeran ve Lokman Hekim'in iki meydanda heykellerini dikmiş, Kleopatra Kapısı'nı restore ettirmiş, Eshab-ı Kehf mağarasına ulaşımı kolaylaştırıp bulunduğu tepeyi düzenlemiştir. Büyük İskender'in yıkandığı ve söylentiye göre sıtmaya yakalandığı Tarsus Şelalesi de tarihi ve turistik bir öneme sahip olduğundan hemen yanında Hilton Oteli yükselir. Ayrıca Çanakkale savaşları sırasında düşmana kök söktüren Nusrat mayın gemisi de yine Tarsus Belediyesi'nin çabasıyla çürümeye bırakıldığı yerden alınarak aslına uygun restore edilip müze haline getirilmiştir. Hıristiyanların aziz olarak kabul ettikleri fakat Müslümanlarca İncil'i bozan kişi olarak bilinen St. Paul'un Tarsus'a geldiğinde saklandığı kuyu da Hristiyanların çok rağbet ettikleri bir yerdir.(Tabii bizim sarhoşlar geceleri bu kuyuya işerler gündüzleri de gelen turistler bizim Zemzem suyu gibi o kuyunun suyunu kutsal kabul ettiklerinden içerlerdi.) Anadoludaki ilk misyoner okullarından olan Tarsus Amerikan Koleji de hâlâ tarihi binasında faaliyetlerine devam etmektedir.
[img]http://img340.imageshack.us/img340/5780/nihanimza1kx5.jpg[/img]
Artık beklemiyorum.
Açık bir kapı gördüm.
Şimdi sevgi şehrindeyim.
Boşuna beklemişim.
Kullanıcı küçük betizi
Nihan
Üye
Üye
 
İletiler: 832
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:55

İletigönderen bone fletcher » Pzr Şub 17, 2008 19:57

harika bir paylasım elinize saglık
dota hesap?:D
Kullanıcı küçük betizi
bone fletcher
Üye
Üye
 
İletiler: 26
Kayıt: Sal Şub 12, 2008 22:34

İletigönderen erenus » Pzt Şub 18, 2008 0:56

Nihan, katkıların için çok teşekkürler.

bone fletcher, rica ederim.


"Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkâr edenler ve bana taan edenler çıkabilir. Hattâ bunlar benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidir ki, bu fikirler, Hind'den, Mısır'dan döner, dolaşır gene gelir, feyizli neticeleri kalpleri doldurur!"

Resim
Kullanıcı küçük betizi
erenus
Bilim Adamı
Bilim Adamı
 
İletiler: 423
Kayıt: Prş Eki 18, 2007 6:07


Şu dizine dön: Türk Tarihi

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x