Saldıran eşkıya, yalvaran devlet mi?

Saldıran eşkıya, yalvaran devlet mi?

İletigönderen kush » Pzt May 25, 2009 0:43


Saldıran eşkıya, yalvaran devlet mi?

İstedikleri budur!..


Olan biteni hayretler içerisinde izliyoruz!..
Sanki, 1984 yazında silahlı baskınlara başlayan, ülkede şiddetin temelini kazan, iç savaşın tohumlarını atan, on binlerce ölüme sebep olan bu eşkıya sürüsü değil...
Toplumun tepesine yerleşmiş, kremasını sıyıran ekabir, beslemeleri aracılığı ile devlete “eşkıya ile masaya oturma, ülkeyi paylaşma” önerisi getiriyor, gazete köşelerinde!..
Dağa taşa koşup, eşkıya şeflerine aracılık etmeleri daha da ileri götürüp “Bu meseleyi muhataplık çözer!” diye adrese yönlendirme de cabası.. Bunun sonucu da işte beyanat... Apo bey “Ağustosa kadar sabredin bir plan hazırlıyorum, ben size ne yapacağınızı sunacağım!” diye hücresinden gülücükler dağıtıyor!..
Kafayı da sağlam buluyor hani!..

“Telaşlanmayın yiğitler, sunacağım plan aynen Mustafa Kemal’den ilham alarak sunulmuş olacaktır!..” diye mesaj çakıyor!..

Yani şu...

Apo, Ankara’ya haber
salıyor, “Atatürk 1921’de
ne yapmak istediyse ben de onun yapılmasını isteyeceğim!..”
Aha da size iyi şeyler!..

Atatürkçü DTP!..

Mayıs’ın 19’unda ne gördük, “Merhaba gençler!” diye töreni teftiş eden devlet katında?!. Bir vali bir komutan ve..?
Doğu ve Güneydoğu da DTP’li belediye başkanları da oradaydılar..
Hem de “Törene katılmanın onurunu yaşıyoruz” demeci dahi verdi içlerinden Van Belediye Başkanı, Apo’nun eski avukatlarından Bekir Kaya...
Eş başkanlar falan da Anıtkabir’de “huzurdaydı” aynen..

Neden?..

Çünkü Apo işareti öyle vermişti!..


İşaret öyle gelince de “kadro” bu yılın 19 Mayıs törenlerinin en birlik ve beraberlikten yana olan kadrosu oluvermişti..
DTP milletvekillerinden Sırrı bey, “Cumhuriyeti Türkler, Kürtler birlikte kurdu. Cumhurbaşkanı Gül, Kürt sorununun çözümüne yönelik çok önemli ve olumlu mesajlar verdi. Ülke hepimizin, gençler hepimizin, bayramlar da hepimizin” derken, Muş vekili Nuri bey de “Anadolu halkları işgale karşı birlikte savaştı. Bu bayram ulusal kurtuluşu, birlik ve beraberlik ruhunun Anadolu’da başladığı günü ifade ediyor. Bu bayram Atatürk’ün, bütün Anadolu halkına güveninin simgesi. Sayın Cumhurbaşkanı Gül de, devletin birliğini temsil ettiğinin bilincinde hareket ediyor. Devleti yönetenler Atatürk’ün ortaya koyduğu yaklaşımı sergilemeli” diyordu..
Görüldüğü gibi DTP’nin ağzı, bir anda ulusal kurtuluşun o kutsal yıllarının ağzı oluvermişti!. Fazladan da olan şuydu...
“Gül, çözüm için çağrı yaptı.” Yani ima yoluyla “Devlet, Apo ile bu konuyu tezekkür (konuşma) imajı verdi” yaydıkları hava, bekledikleri sonuç buydu, davranışlarını izah eden..

Apo’da o sularda!..

Ve zaten mesele kaynağının beyanları ile açık seçik belliydi. Apo bey, İmralı tebliğlerinde, “durumdan vazife çıkardığını!” şu sözlerle aktarıyordu, “Sayın Abdullah Gül daha önce ‘herkes üstüne düşen sorumluluğunun gereğini yerine getirmelidir’ demişti. Bu benimle ilgilidir. Ben bu mesajı doğru algılıyorum ve sorumlu davranıyorum. Bu konuda sorumluluğum gereği çözüm paketim vardır. Türkiye’de Kürt sorununu dışarıya havale etmememiz, bu sorunu kendi aramızda çözmemiz gerektiğini anlayanlar var..”
İşte bu kadar.. “Biz çözeceğiz” diyen sadece Abdullah Gül değil Apo Öcalan da öyle buyuruyor, muhataptır kafasına göre!..

Çözüm dediği de şu..

“1921 Anayasasında Kürtler için muhtariyet vardır, bugünkü anlamda bir çeşit demokratik özerkliktir. Kurtuluş Savaşı, bu çerçevede verilmiştir. Ama daha sonra 1925 Şeyh Sait ayaklanmasından sonra geri adım atılıyor...”
Bak bak uyanığa, nasıl bağlama çalıyor!.. Milleti avanak yerine koyarak söylediği şu.. “Zaten Mustafa Kemal Paşa da bizim demokratik konfedere vaziyetimizi onaylamıştı ama İngilizler Şeyh Sait’i gaza getirince iş yattı!.. Aradan zaman geçti işe kaldığı yerden devam edilsin!..”

Apo bey işi daha da ileri götürüyor, Ankara’ya teklifi şu, “Bana yol verin, Musul ve Kerkük’ü de benim demokratik federasyona katalım, böylece misakı milli tamam olsun, Kerkük ha bende ha sizde fark etmez!..” İmralı, adamın zihnini bir açmış ki bu kadar olur.. Bu arada Ankara’ya bir inceden “ittiredin Barzani’yi Talabani’yi, bana gelin bana!..” mesajı var!..

Sonuç, “Apo daha ne yapsın?” En hakiki Kemalist barış planı da sunacaktır yani...


Kaynak
kalbinizdeki vatan ve bayrak sevgisine selamım olsun!

ya istiklal ya ölüm!

Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
K. ATATÜRK 20 Ekim 1927
Kullanıcı küçük betizi
kush
Üye
Üye
 
İletiler: 905
Kayıt: Çrş Ara 12, 2007 1:49

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x