Sanki Hiçbir Şey Olmamış!
Dün akşama kadar haber dinlemedim, gazete okumadım, televizyon açmadım.
On üç vatan evlâdının şehid oluşundan bu yüzden hemen haberim olmadı.
Gazete okusaydım, haber dinleseydim bile zaten haberim olmayacaktı.
Kim kime dum duma derler ya, durumumuz aynen böyle.
]Bu vatana kıydılar!
Geçen hafta Türkiye’yi sırtından vurdular, şimdi kalbinden! İki sivil askerimizi arkadan sokakta vurdular. Bundan önce mayınla parçaladılar iki askerimizi. Sonra bir askerimizi daha şehid ettiler, üç askerimiz yaralandı. Mayınla bir askerimizin ayak parmakları koptu. Karakollara saldırdılar.
Şimdi de bu!
Benim askerlik yaşında iki oğlum var. Şehitlerimizin yerine onları bir an için koyuyorum, içim yanmıyor, kavruluyor…
Buz kesiyorum. Öylece kalakalıyorum.
Bu çocukların kendi doğurduğumuz, kendi büyüttüğümüz çocuklardan farkı ne?
Bu vatanın, bu milletin çocukları…Vatan görevlerini, kutsal askerlik görevlerini yaparlarken şehit oluyorlar.
Senin çocuğun onlar! Benim çocuğum! Bizim çocuklarımız!
Nasıl böyle duyarsız kalınabilir? Böyle duygusuz, lâkayt, kaskatı! Böyle beylik sözlerle işi geçiştirme! Böyle günlük haberlere dalma! Aldırmama…
Adamlar kudurmuş, aynı anda bağımsızlıklarını ilan edebiliyorlar özvatanımızın bir parçasında! Şehit kanlarıyla sulanan vatan topraklarını sömürgecilere peşkeş çekmenin adımını atabiliyorlar. Eli kanlı canibaşına liderimiz başımıza geçecek diyebiliyorlar.
Bakıyorsun, ortalık sakin:
Sanki hiçbir şey olmamış!
Bir süre sonra ne olmuş, ne olmamış gazetelere (bilgiağı) bakıyorum. Anlamak istiyorum. Neredeyiz? Nereye gidiyoruz? Artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz diyerek…
Sanki hiçbir şey olmamış!
Hürriyet bilgiağı gazetesinin anasayfasının üst başına başbakan fotoğrafı koymuş. Altına:
“Kararlılığımız güçleniyor.” yazısını.
Neden? Neye kararlısınız? Analar ağlamasın diye terörü bitirmeye. Ne bedelle? Vatanı böldürme, teröre boyun eğme, bölücülüğü serbest bırakma pahasına…
Türkiye’yi Yugoslavya yaptırma karşılığı. Eli kanlıları davul zurnayla karşılayıp Paşa yapma karşılığı…
Yanında bu haberin bir fotoğraf daha var:
“Diyarbakır’da demokratik özerklik ilanı. “İş çığırından çıkmış!
Onun da yanında Bahçeli’nin resmi. Altında:
“Başbakanı samimiyetle destekleriz…”
Yazının başlığına bakın, bir de içeriğini okuyun! Nasıl çarpıtıyorlar söylenenleri! Haberi yazan gazete PKK'yı ve AKP'yi resmen destekliyor. Bir zil takıp oynamadıkları kalmış. Demin manşeti değiştirmişler:
“Barışa, huzura, çözüme kurşun” demişler. Biz istediklerinizi verecektik, ne ettiniz başlığı bu. Sevecenlikle çocuğunu azarlama başlığı. Çoktan bölünmeyi, parçalanmayı kabul etme, Atatürk Cumhuriyeti’ni bitirmeye karar verme başlığı…
Yaptıkları pislik bu kadar da değil. Yalnızca ilk üç haber başlığı bu konuda. Dördüncüsü spor haberi: “Çarşının ruhu” başlığıyla. En çok da bunun yanında verdikleri haber koyuyor insana:
“Fransa Büyükelçiliğinde şehitlere saygı duruşu. “Bizle ilgili olmasın sakın bu, diyerek haberi okuyorum.
İçim daha da yanıyor. Bir sömürgeden beter hale gelmişiz demek. Fransa bu işte nerede? Biz neredeyiz? Bizimle dalga mı geçiyorlar? Kafa mı buluyorlar?
Gazetelerin bütün verdikleri haber bu kadar. Ortalık sütliman yani, anlayacağınız…
Sanki hiçbir şey olmamış!
Sonra da sıradan magazin haberlerini vermişler bunlar.
Ne ulusal bir yas ilânı var kendiliğinden yaptıkları, ne bir utanış, ne bir vatana millete saygı… Atalarımıza saygı…Şehitlerimize saygı…
Uçtukları eğitim uçağının hurdalığı yüzünden şehit olan iki havacı askerimizin acısının üzerinde, olayın nedenleri üzerinde bile durmadı basınımız yayınımız.
Hani çok aydın geçinir, çok Cumhuriyetçi geçinir ya, Cumhuriyet gazetesinin haberlerine bakıyorum. Daha da beter Hürriyet’ten! Başlık:
“İlk kez gündüz pusu kurdular!"
Başlığı tıklayıp açıyorsun, içinde haberin, küçücük bir başlık:
“13 Asker şehit 7 yaralı”
Sanki hiçbir şey olmamış!
Sonra TRT’nin kanallarına bakıyorum:
Ulusal bir tepki var mı? Yas var mı?
Ağırlaştırılmış yayın anlayışı var mı?
Konu ile ilgili bilgilendirme, halkı bilinçlendirme var mı? Millet olduğumuzu hatırlatma, millî bir tavır alma var mı?
Ne gezer…
Sanki hiçbir şey olmamış!
Karaşimşek filmini koymuşlar birinci kanallarına. Nuh Nebi’nin Amerikan filmini. Türkiye’nin başına bu belâyı saran milletin filmini.Şerif soruyor: “Adın ne senin?” “ Maykıl! Maykıl Nat!”
Kanallarının birinde canlı yayın, futbol. Adı:
“Zaferin Öyküsü”
Heyecanlı maç yayını yapabiliyorlar. Devletine karşı kudurmuş çakallar saldırıya geçmiş…Genç fidanlarımız can vermiş. Alkanlar içersinde vatan evlâtları…Ağır yaralı evlâtlarımız var…Kanları yerde! Bunlar maç anlatıyor!
Bölücü maşaların biti kanlanmış, özerklik ilân etmişler,bunlar canlı yayında heyacanla:
“Genç oyuncu topu filelere gönderdi,” diyor.
Bu yine bir şey değil. TRT Okul dedikleri kanalda bir kadın bir erkek fingirdeşiyor. Adı: “Ben Yaparım” programlarının. Taş kesme üzerineymiş konu. Kadın kahkahanın birini bırakıp birini atıyor. Hüseyin’le kumluk taşlık yollarda yürüyor, ellerindeki çubuklarla yerleri karıştırıyorlar…Hah…ha..ha…Kadın her sözde bir kahkaha atıyor.
Bu gece oluyor bu… Şehitlerimizin kanı kurumadan! Milletimize açtığı okul böyle bir okul işte AKP iktidarının. İşte durumumuz, işte okulumuz!
Sanki hiçbir şey olmamış!
TRT Haber çok çok olağan haber gecelerinden birini yaşıyor. Köşkte üçlü zirve yapılmışmış…Ortalık o kadar olağan ki, burada son durumu, son terör olaylarını ve Suriye ile Libya’yı değerlendirmişler.
Sunucu kadın gülümseyerek veriyor bu haberi. Güzelim, bir de uzun boylu. Yanında da bir adam. Takım elbiseyi çekmiş.Lafı o atıyor , öbürü tutuyor, habercilik oynuyorlar “mutlu mesut!”
Bunun peşinden eli kanlı örgütün partisinin boykot kararı, bunun için AKP ve BDP’nin bir araya gelişleri haberi veriliyor.
Hâle bakınız, şu gün, şu olaylar olurken ülkemizin yönetiminin Suriye ve Libya’yı değerlendirmeye zamanları var! Başka ülkelere karışmaya hakları var! ABD’nin dümen suyunda yürümeye yüzleri var?
Sanki hiçbir şey olmamış!
Şu haber bile yayından kaldırılmamış. Bu işi düzenleyenler, duruma bakıp hemen konser monser yok, festival iptal oldu, bizim millet olarak içimiz yanıyor, diyememiş.
Türkiye’nin en büyük açık hava etkinliği Rock’n Coke, Cumartesi on bin kişilik kamp alanıyla müzikseverlere unutulmaz deneyimler sunmaya hazırlanıyormuş!
Şu ana kadar bunu ertelemediklerine, yapamayız demediklerine göre İstanbul’da, Türk Milleti’nin çocukları, gençleri toplanacak ve buraya gelen yabancı müzik gruplarını dinlerken zevkten sarhoş olacaklar! Bu yığınları, bu gâvur müziğiyle ayılıp bayılanları görenler de içinden şöyle diyecekler:
“Sanki hiçbir şey olmamış…”
Sonra bir de Halk TV’yi açayım diyorum. Bakalım Anamuhalefetin kanalı nerelerde yüzüyor?
Nerede mi? Başbakanın sözcülüğünü üstlenmişler.
Satırı satırına Genelkurmay’a Başbakanca yazılan başsağlığı mesajını okuyorlar. Ciddi bir yüz ifadesiyle…
Yandaş, karındaş, yoldaş, korkudaş kanalları yetmedi iktidarın, bunlara Halk TV’de eklenmiş…
İsrail bir askeri için taş taş üstüne bırakmaz!
Almanya öldürülen bir polisi için sabahlara kadar ışık zincirleri yapmıştı, yas ilân etmişti, suçluyu bulana kadar hop oturur hop kalkarlar orada yediden yetmişe…
Amerika zaten şahin! Yan gözle askerine polisine bir bak!
Biz de ise her şey eski tas eski hamam…
Bunlar bunlar oldu ama biz işimize bakalım…anlayışı…”Güzel şeyler olacak(!)”anlayışı…
Ne yazmışlardı en üste, manşete:
Kararlılığımız güçleniyor!
Sanki hiçbir şey olmamış!
Kimse bilmezden gelmesin! Kimse numara yapmasın? Bu günlere bile bile geldik. Gelinmesini istedikleri için geldik bu kararlılığı güçlenen kişilerin!Anayasa’nın ilk üç maddesi geçiş dönemleri için önemliydi, artık önemi yok diyen kişilerin…
Dil bayrağımızı yaralayıp bir yerel ağızla devlet televizyonu ve radyosunda dört yıl önce yayın başlatan kişilerin yüzünden…
Bir ay önce yapılan bu düzmece seçime seçim diyen muhalefet partilerimiz bu kararlılığı güçlenen kişilere yardımcı oldukları için geldik bu günlere…Güçlü bir muhalefet yapamadıkları için…
Buralara geldik…
Alkanlar içersinde şehitlerimiz yatıyor, vatan uğrunda nice güneşlerimiz batıyor…
Ne için?
Kararlılıkları güçlensin!
Doksan bir yıl önceki SEVR hortlatılsın diye!
Şimdi gün, 15 Temmuz oldu. Vakit gece yarısından sonra. 14 Temmuz’un ağırlığı hepimizin üstünde!
Gece karanlık…Gece ses vermiyor…
Sabah sanki hiç bir şey olmamış gibi başlamasın artık!
Anlamanın zamanıdır:
Dün, çok, çok şey oldu!
Feza Tiryaki, 15 Temmuz 2011