
Aposuz barış olmaz
Apo barış için önemli biri. Aposuz ve PKKsız bir barış mümkün değil. Bugün Apoyu barış sürecinin dışında tutmak, PKKnın varlığını görmezden gelmek gerçek duruma uymuyor.
Kürtlerin MandelasıApo, Kürtlerin Mandelası. Onların ulusal kahramanı. İntikam, olumlu sonuç veren duygu değil. Apoyu barış sürecine katmanın büyük yararları olabileceğini görmemek mümkün mü?
Seviyeli birliktelik...
Bu hezeyanların sahibi olan gazeteci Ahmet Altan ile teröristbaşı Abdullah Öcalan, düzeyli siyasi birlikteliklerini, aykırı cinsel görüşler bakımından da sürdürüyor. İşte örnekleri:
Hayvanlarla cinsellik
Ahmet Altan: Sekste sınıra inanmıyorum. İki kardeş arasındaki cinsel ilişki Mısırda, Romada var. Her çeşit ilişkiyi onaylarım. Kadında fahişelik olmalı. Hayvanla cinsellik normal..
Yoğunlaştırma seansı
Bİr kadın terörist Aponun Yoğunlaştırma evini anlatıyor: Sarılıp sıkınca Apoya vurdum. Üç yumruk attı yüzüme. Düşkün, fahişe, rezil kadın. Seni özgürleştirmeye çalışıyorum dedi.
TARAF YAZARI, BEBEK KATİLİ ÖCALANI KAHRAMAN İLAN ETTİ Al birini vur ötekine!
Dün bir yazı kaleme alan Ahmet Altan, bölücübaşı Öcalanla PKKya af tezgahında buluştu. Ancak Altan ile Öcalanın buluştuğu tek nokta PKK değil. Her iki ismin de cinsellik konusunda benzer fantezileri var...
Bölücüleri siyasallaştırma oyununun en büyük destekçisi olan Taraf gazetesinin yazarı Ahmet Altan, ABD patentli PKKya af ve bölücübaşını Meclise sokma operasyonunda, Abdullah Öcalana methiyeler dizdi. Altan, PKKnın elebaşı Öcalanı, 27 yıl hapiste kaldıktan sonra Güney Afrikanın seçimle iktidara gelen ilk devlet başkanı olan Nelson Mandelaya eş değer tuttu. Apo, Kürtlerin Mandelası bugün. Onların ulusal kahramanı, Aposuz bir barış mümkün değil diyen Ahmet Altan ile aynı şarkıyı mırıldanan Öcalan arasında, her insanın midesini bulandıran cinsten iğrenç benzerlikler dikkat çekiyor
Altan her türlü ilişkiyi onaylıyor
Taraf gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altanın geçmişte skandal denilebilecek sözler sarf ettiği ortaya çıkmıştı. 1985 yılında, aylık yayınlanan Kadınca dergisinin Eylül sayısı için açıklamalarda bulunan Altanın, sado mazohizmden ensest ilişkiye varan sapkın düşünceleri herkesin kanını dondurmuştu.
İşte o röpartajdan çarpıcı önemli satırbaşları:
* Bence seks, şiddet ve ölüm yaşamı oluşturan öğelerden bazıları. Ve insanlar seksle, şiddetle ilgimi çekiyor.
* Herkeste sado mazohist eğilimler var. Böyle bir sevişmede vahşet olabilir, kardeşlik olabilir, öfke olabilir. Ben sevişmeyi böyle algılıyorum, onun için de sado mazohist eğilimler ortaya
çıkabilir. Bu bana çok aykırı gelmiyor.
* Sekste tabular, yasaklar kalkmalı. Eski kültürlerde var aslında. İki kardeş arasındaki cinsel ilişki Mısırda, Romada var. Birbirini bu kadar çok seven insanların, kadınla erkek arasındaki sevginin son noktası olan sevişmeye ulaşmamalarında bir yanlışlık olduğunu iddia ediyorlar. Sekste sınıra inanmıyorum. İki insan da istiyorsa her şey olabilir.
* Her çeşit ilişkiyi onaylarım ben. Kadında fahişelik olmalı.
* Ben yaşlı kadınlardan hoşlanırım.
* Hayvanla cinsellik normal.. Eşcinsellik de doğal.
* Günde 8-10 kişiyi öldürmek isterim. Böyle bir vahşet var insanlarda...
Öcalan sarılınca kendisine vurdum
Teröristbaşı Abdullah Öcalan da tıpkı Ahmet Altan gibi sapıklıkta sınır tanımıyor. PKKdan kaçan A.Ç., Özgürlüğe Kaçış kitabında Abdullah Öcalanın kendisine ve daha bir çok kadına tecavüz ettiğini yazmıştı. 2006 yılında Hürriyet Gazetesine Dilaram rumuzuyla verdiği bir röportaj veren A.Ç şunları anlatmıştı: Öcalanın Şamdaki evine yoğunlaştırma evi denir. yoğunlaştırma evine bakire, genç ve güzel kadınlar alınır. Vahşi, çöl güzeli kızlardan hoşlanırdı ama sarışınlara daha çok ilgi duyardı. Ben de yoğunlaştırma evine çağrıldım. Apo bir gün beni masaja çağırdı. Gittim, ılık su dolu leğendeki ayaklarını yıkadım. Hani köy ağaları gibi. Beni azarlamaya başladı, bilmiyorum diye. Sırtüstü uzandı, şimdi bütün vücuduma, dedi. Anladım neler olacağını. Ayağa kalkıp sarılıp sıkınca korktum. Kendimi savunmak için Apoya vurdum. Üç yumruk attı yüzüme ve kafama. Küfretti bana. Düşkün, fahişe, rezil kadın. Seni özgürleştirmeye, tabulaştırdığın zincirleri kırmaya çalışıyorum dedi. Titrediğimi görünce kovdu beni. Beni akşam yine çağırdı Apo. Bu kez çözümsüzdüm. Bekaretimi aldı.
Bölücübaşını övdü
Taraf gazetesi yazarı Ahmet Altan, Apo ve Mandela başlıklı dünkü yazısında, teröristbaşını, 27 yıl hapiste kalan Güney Afrikanın ilk siyahi lideri Nelson Mandelaya benzetti:
...Apo, Kürt sorununun bu ülkede somut bir şekilde konuşulmasını sağlayan bir lider onlar için.
Günümüzdeki Kürt kimliğinin ayrılmaz bir parçası.
Hatta PKKlılar ondan Apo ya da Öcalan diye değil, önderlik diye söz ediyorlar.
Neredeyse mistik bir etkisi var onun sıfatının.
Bir iki ay önce Güney Afrikanın zenci lideri Nelson Mandelayla ilgili bir film seyretmiştim.
Mandela ismi de aynen Apo ismi gibiydi Güney Afrikada.
Beyazlar için bir katil, zenciler için kutsal bir lider.
...Türkler bu fikri duymaktan çok rahatsız olsalar da Apo barış için önemli biri.
Alev Erin her zaman söylediği gibi kiminle savaşıyorsan onunla barışırsın.
Savaşı Apo başlattı.
Bugün barışı başlatacak
güce de sahip.
Aposuz ve PKKsız bir barış mümkün değil.
Türklerin Apoya ve PKKya çok öfkeli olması, hatta nefret etmesi bu gerçeği değiştirmiyor.
Bugün Apoyu barış sürecinin dışında tutmak, PKKnın varlığını görmezden gelmek gerçek duruma uymuyor.
...Apo, Kürtlerin Mandelası bugün.
Onların ulusal kahramanı.
Şimdi Türk okuyuculara sormak istiyorum.
Apodan intikam almak, onu cezalandırmakmı sizin için daha önemli yoksa Türkiyenin refaha kavuşması, çocukların ölmemesi, bu ülkedeki herkesin huzurlu yaşaması mı?
İntikam, olumlu sonuç veren bir duygu değil.
Bu savaşta iki tarafın da canı yandı, iki taraf da acı çekti, iki taraf da çocukları için ağladı.
Bunu uzatmanın ne anlamı var?
Apoyu barış sürecine katmanın büyük yararları olabileceğini görmemek mümkün mü?..
Ahmet Altanın 1985 yılında Kadınca dergisine yaptığı açıklamada sapkın düşünceleri herkesi dehşete düşürmüştü.
Mandela kimdir?
Irk ayrımına karşı mücadele eden Afrikalı siyahların simgesi olan Nelson Mandela, Güney Afrikanın seçimle iktidara gelen ilk devlet başkanıdır. Güney Afrikada Robben Adasında (Fok Adası) 27 yıl hapiste kaldıktan sonra, 1990 yılında devlet başkanı De Klerk tarafından şartsız olarak serbest bırakıldı. Özgürlüğüne kavuştuğunda 71 yaşındaydı. Hapisten çıkınca Demokratik bir Güney Afrika için çalıştı. 10 Mayıs 1994te Güney Afrikanın ilk siyah devlet başkanı seçildi. Bir özgürlük savaşçısı olarak kabul edilen Mandela, dünyanın en ünlü mahkumu olarak da anılır.
Yenicag Gazetesi