
Dağa, taşa, uçan kuşa; börtü-böceğe; ihtiyara, gence; hepinize günaydın.
Yan gelip yatanlara, ‘niye yattığını’ bilmeden kodeslerde gün sayanlara, ‘dünkü hallerini’ unutup bugün millete caka satanlara; sizlere de günaydın.
Sabahınız hayrola efendiler.
‘Değirmenin suyunu’ sormadan, her gün ‘kırk farklı libasa’ bürünen hanımlar size de hayırlı sabahlar.
Kursağından geçenin ‘helal mi, haram mı’ olduğuna bakmadan “E sıra bizde” deyip malına mal katanlar, ‘çapına bakmadan’ devlet ricalinden kendilerine yer kapanlar, topunuza “Sabah-ı şerifleriniz hayrola” deme vaktidir.
Artık ‘uyanma’ vaktidir zahir.
‘Şafak’ söküyor, karanlık bir tül gibi sıyrılıyor üzerinizden.
‘Gerçeğin’ güneşi gözlerinizi kamaştırmaya, gördüğünüz ‘toz pembe’ rüyanın aslında bir ‘kâbus’ olduğunu anlamaya başlayacaksınız nasipse.
Jelatine sarılmış akide şekerleri, arka kapıdan mutfağa atılan ‘erzak’ kolileri, ihale kazananlardan aparılan ‘iaşe’ bedelleri, kalem kalem boğazınıza dizilecek gibi.
Zira devletlüler, “deniz” olarak belledikleri ‘devlet malının’ ucunun görünmesinden, habire büyüyen bütçe açığının ‘krize’ dönüşmesinden endişe duyar olmuşlar.
* * *
Ol sebepten dolayıdır ki, muhalefet partileri seçim arifesinde ‘işçiye’, ‘köylüye’, ‘memura’, ‘esnafa’, ‘emekliye’, ‘dar gelirliye’ ağanın eli tutulmaz misali kesenin ağzını açmaya kalkınca, ‘musluğun’ başındaki nazır, ellerini ovuşturmaya başlıyor:
- “Kaynak nerede, kaynağı gösterin.”
Aynı nazır, bulduğu her fırsatta “Özelleştirme gelirlerinin azaldığından” dem vurup, ‘yeni bir takım vergilerin’ yolda olduğunun işaretini veriyor.
İşte bu özelleştirme gelirlerinin azaldığına dair serzenişe harfiyen katılıyoruz.
Yıllardır yazıp çizmiyor muyuz, “Üretim yok, tarlalar çöle döndü, fabrikaların kapısına kilit vuruldu, esnaf peş peşe kepenk kapatıyor” diye.
Elde avuçta ne varsa onlar satılıp, ‘el kesesinden’ hovardalık peşine düştüler.
Sonuç? Satacak pek bir şey kalmadı anlaşılan.
Varsayalım ki ‘bir kaç kap-kaçak’ daha kaldı; bu sadece vahim sonu biraz ‘ertelemeye’ yarayacak; yine bir gün gelecek ve aynı nakaratı tekrarlayacaklar:
- “Özelleştirme gelirleri azaldı.”
‘Özelleştirme’ dedikleri ise, sık sık sövüp durdukları kendilerinden önceki cumhuriyet hükümetleri döneminde ‘ülkeye kazandırılanların’ elden çıkarılması.
80 yıl boyunca yapılanları 15 yıl sürmedi, ‘elin gavuruna’ yahut ‘yerli iş birlikçilerine’ yok pahasına bağışladılar adeta.
Şöyle bir 15 yıllık daha ‘nevale’ olsaydı ne olurdu sanki.
* * *
Bu gidişat peşinden “Yorgan gitti, kavga bitti” tekerlemesini de beraberinde getirecektir.
Lakin ‘özelleştirme gelirlerinin azalması’ demek, ‘denizin bittiği’ ile eş anlamlıdır.
Bu peş peşe birçok şeyi tetikleyecektir.
Ama öyle anlaşılıyor ki, gittiklerinden sonra kimse “Ne götürdüklerini” sorgulamayacak, ‘80 yıllık’ birikimin ‘15 yılda’ nasıl eritildiğini hesaplamayacak.
Aksine, fısıltı gazeteleri aracılığıyla yeni bir takım ‘Anadolu efsaneleri’ yayılacak.
Kahve köşelerinde, cami avlularında, sundurma altlarında, otobüs duraklarında o saf, inanmış, zavallı insanlar kendi kendilerine mırıldanıp duracak:
- “Yahudi parmağı Yahudi. Bırakmadılar ki ol mübarek insanlar ülkeye hizmet etsinler. Ne de güzel çalışıyorlardı. Bu ülke bir kaç ülkeyi daha besler. Yok para bitmişmiş de, hazine boşalmış da. Hepsi hikâye, yediler adamların başlarını.”
Dilerseniz işin efsane boyutunu daha da allayıp, pullayabilirsiniz.
Kimileri, bu har vurup harman savuran, ülke kaynaklarını ‘uluslararası tekellerin’ hizmetine açmakta hiçbir beis görmeyen sözde ‘muhafazakâr’ demokratların mezarlarından toprak almaya yeltenmezse, işte o zaman şaşırabilirsiniz.
* * *
Cicili bicili jelatinlere sarılmış olan şekerler boşa değil.
Biliyorlar ki ‘çobanları’ satın almak, ‘davar sürülerini’ satın almaktan daha kolay.
Ol sebepten dolayı, alınlarının akı ile çıkıp da çobanlara ‘ihalelerden’, ‘kamu imkânlarından’, ‘makam ve mevkilerden’ pay dağıtmıyoruz diyemezler.
Onlar bunu diyemedikleri gibi, çobanlar da sürülerini ‘hangi mukaddes değerleri ters yüz ederek kandırdıklarını’ itiraf edemezler.
İsrafil K.KUMBASAR, 5 Mayıs 2015
israfilkumbasar@yenicaggazetesi.com.tr