Savaş mı Kaybettik? / Neval KAVCAR

Savaş mı Kaybettik? / Neval KAVCAR

İletigönderen Başkomutan » Pzr Oca 08, 2012 2:16

Savaş mı Kaybettik?

30 Ekim 1918 tarihli Mondros Antlaşmasından sonra bakın neler yaşanmış bu topraklarda.

“30 Ekim 1918 Tarihli Mondros Ateşkes Antlaşmasına Göre Türk Ordusunun Kuruluş ve Kadrosuna Bir Bakış -- Dr. Zekeriya Türkmen

“Mağlup sulh isterse, galip onu önce kabul ettireceği mütareke şartları ile emrine bağlar " diyen Kâzım Karabekir Paşa'nın ifadesiyle, Osmanlı Devleti bir yerde İngiltere'nin zorlaması sonucu, Mondros mütarekesini imzalamakla her alanda taahhüt altına alınarak, eli kolu bağlı bir şekilde adeta mecalsiz bırakılmıştı.

İngilizler, Türk ordusunun tamamı ile lağvedilerek mütareke şartlarının kendi arzularına göre tatbikini sağlayacak kabinelerin kurulmasını destekliyorlar ve bu yüzden Türk siyaset sahnesinde kendi sempatizanlarına kapıların açılmasını istiyorlardı.

Mondros Mütarekesinin hükümleri askerler arasında büyük bir hoşnutsuzlukla karşılanmış ve tepkilere yol açmıştı. En fazla dikkati çeken taraf, İtilaf Devletlerinin mütarekenin açık olmayan, 7.Maddesine dayanarak Türk ülkesinde istedikleri yerleri işgal edebilecekleri gerçeği idi



İşgallerle birlikte İstanbul’da yeni kabine kuruldu. İttihat ve Terakki Cemiyeti mensuplarının sorgulanması için divan-ı aliler teşkil edildi. İngiliz siyaseti hükümet işlerine de müdahale etmeye başladı.

Hükümet İngilizler'in her isteğini yerine getiren bir makam haline geldi. O hükümet dayanmadı. Ardından, damat Ferit Paşa kabinesi kuruldu.

Damat Ferit Paşa iktidarı döneminde işgal kuvvetlerinin baskıları aynı hızda devam etti. Paşa da bütün uygulamalarını onların istekleri doğrultusunda gerçekleştirmekten geri durmadı.

Öte yandan İttihatçı nazır ve yüksek rütbeli subayların tutuklanıp yargılanması yolunda divan-ı harpler için kanun hükmünde kararnameler çıkarttı.

Mütarekenin imzalanmasından Şubat 1919 tarihine kadar, müttefiklerin -özellikle İngilizlerin- baskıları sonucu Harbiye Nezareti ordu komutanlıklarını birer birer lağvetti.


İngilizler ise, Tevfik Paşa hükümetine baskı yaparak 1. Dünya harbine sebep oldukları gerekçesi ile Enver, Cemal ve Talat Paşaları yargılamak üzere bir divan-ı harp kurulmasını istemişler; hükümet de, hemen İttihat ve Terakki karşıtı olan paşalardan bir divan-ı harp teşkil ederek yargılamalara başladı. Adı geçen paşalara atfedilen en önemli suçlardan biri gereksiz yere ülkeyi savaşa sokmak, diğeri ise izinsiz olarak yurtdışına çıkmak olarak tespit edilmişti'

Bu gelişmeler olurken Vahdettin de, her tarafta olduğu gibi orduda da iktidarını kabul ettirmek için harekete geçti. Evvela, orduda kalan İttihatçı artıklarını tasfiye ederek işe başladı.

Bilindiği üzere ordu, harp yıllarında en büyük politik kudretti ve mevcut iktidarın aynı zamanda en büyük güvencesi konumunda idi. Bundan dolayı Vahdettin kendi iktidarı döneminde ağabeyi II.Abdülhamit gibi, orduya tamamen hakim olmak, orduya güvenmek gereğini hissediyordu.

Vahdettin bunun için;

a-) Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Riyasetine verdiği emirlerde Mondros Mütarekesinin harfiyen tatbik edilmesine dikkat çekti. Bununla birlikte ordu kadrolarının düşürülmesi gündeme geldi.

b-) Şahsına bağlı yepyeni bir gizli istihbarat, casusluk teşkilatı kurdu, bunu tıpkı II.Abdülhamit gibi saraydan idare etti. Abdülhamit'in Yıldız'ı gibi, Vahdettin'in Çit Kasrı bu dönemde önem kazandı.

c-) 1. Dünya Harbi yolsuzluklarını ortaya çıkarmak, aslında orduda ve sivil idaredeki ittihatçıları yargılamak amacıyla, divan-ı harpler teşkil ettirerek rakip olabilecek zümreleri susturmaya çalıştı.

Hatta bazılarının iddialarına göre Vahdettin, sadakatine inanabileceği bir orduyu kurmak imkanına ulaşacağı ana kadar, ordusuz kalmayı şahsı politikasına uygun bulmuştu.”

Kaynak: http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/ ... /14583.pdf

***

“Türkiye Cumhuriyetinin 26. Genel Kurmay başkanı terör örgütü kurmaktan ve yönetmekten tutuklandı. Takdir Türk Milletinindir – 26. Genel Kurmay başkanı İlker Başbuğ” (Basın - 6 Ocak 2012)

NEVAL KAVCAR - 07 Ocak 2012 , haberiniz.org
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x