gönderen İlteriş Kağan » Pzt May 12, 2025 13:27
PKK güya kongre toplamış... Kendisini feshetmiş.... Kaç gündür, PKK’nın Kandil kanadının açıklaması büyük bir heyecanla bekleniyordu.
Arslan Tekin yazdı:
PKK güya kongre toplamış... Kendisini feshetmiş.... Kaç gündür, PKK’nın Kandil kanadının açıklaması büyük bir heyecanla bekleniyordu.
PKK üzerine bu kadar yazan, Abdullah Öcalan’ı, sığınmak istediği ülkede, İmralı’daki duruşmalarda ve hatta, örnek gösterilen İspanya’nın Bask bölgesinde bile takip etmiş gazeteci olarak, PKK’nın açıklamasının asla beklenen açıklama olmayacağını biliyordum.
Ve beklenen açıklama gelmedi.
Devlet Bahçeli, tamamen silahın bırakılmasını istiyordu. Karşılığında verdiği tek taviz ise Abdullah Öcalan’ın bir sivil hayat için TBMM’ye kadar gelip istediği gibi konuşma yapmaydı. Silah asla yok, talep asla yok...
PKK’nın açıklamasına bakıyorsunuz. Hani derler ya ipe un serme. Aynen öyle.
Arkasında Avrupa varken, arkasında ABD ve İsrail fiilen varken, ben bittim, tükendim, aman diliyorum manasında bir açıklama bekleyebilir misiniz?! Asla böyle bir açıklama söz konusu değil. Açıklamaya bir bakalım:
“Toplamda 232 delegenin katılımıyla gerçekleşen PKK 12. Kongresi Önderlik, Şehitler, Gaziler, PKK’nin Örgütsel Varlığı ve Silahlı Mücadele Yöntemi ile Demokratik Toplum İnşası konularını tartışarak Özgürlük Hareketimiz için yeni bir döneme girişi ifade eden tarihi kararlar aldı.”
“Yeni bir döneme girişi ifade eden tarihi kararlar”dan bahsediyor kendi ifadeleriyle “PeKeKe”miz.
Yeni dönemde ne olacak? DEM’e yamanıp kanunî zemine oturacak?
Yoksa, silahları alıp Kuzey Suriye’ye geçecek, önce Suriye’de cephe genişletecek, sonra Türkiye sınırına doğru hareket mi başlatacak? Ne yapacak?
***
PKK kendisini feshetmiyor, Lozan’dan girip Ankara’dan çıkıyor, Türkiye’yi feshediyor!
Şu cümleleri başka türlü nasıl anlayabiliriz ki?:
“Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı. Doğuşunda reel sosyalizmin etkilerini yaşadı ve ulusların kendi kaderini tayin hakkı ilkesini benimseyerek, silahlı mücadele stratejisi temelinde meşru, haklı bir mücadele yürüttü. PKK katı Kürt inkarının, buna dayalı imha siyasetinin, soykırım ve asimilasyon politikalarının egemen olduğu koşullarda şekillendi. 1978’den başlayarak yürüttüğü özgürlük mücadelesiyle Kürt varlığını kabul ettirmeyi ve Kürt sorununun Türkiye’nin temel realitesi olarak görülmesini esas aldı. Bu temelde başarıyla yürüttüğü mücadele sonucunda halkımız adına diriliş devrimini gerçekleştirerek bölge halklarının özgürlük umudu ve onurlu yaşam arayışının sembolü haline geldi.”
Terör örgütü “PeKeKe”, Turgut Özal’ın açtığı kapıdan bahsediyor: “1990’lı yılların koşullarında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Kürt sorununu siyaset yoluyla çözme arayışı gelişti.” diyor.
Doğru... Turgut Özal kapı araladı. Bu aralanan kapıyı PKK öyle bir tekmeledi ki... 33 askerimizi şehit etti. Hamileri Celal Talabanî: “Abdullah bu katliamı kınaman lazım” dediği hâlde, şimdi İmralı’da “mazlum”u oynayan Abdullah Öcalan o zaman Bekaa’da kükrüyordu. Celal Talabanî’nin katliamı kınama teklifini reddediyordu. Talabanî açıklıyor bunu bizzat. “İmralı’daki Konuk” kitabımızda Celal Talabanî’nin ağzından Süleyman Demirel’in, Turgut Özal’ın nasıl tavır belirlediklerini bizzat verdim.
Girsinler okusunlar, barış mı, düşmanlık mıydı o günler görsünler. Kendi adamları anlatıyor.
***
PKK’nın güya fesih açıklamanın devamında hayretle okuyorsunuz... Kendileri hiçbir şey yapmamış, hep Türkiye Cumhuriyeti suçlu.
Türkiye Cumhuriyeti, PKK’nın tekerine taş koymuş. Fesih açıklamalarını özü bu.
PKK bu açıklamasında “Kürt-Türk ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi kaçınılmazdır.”
Ne demek bu?...
Türkiye Cumhuriyeti bir bütündür. Ayrı bir ülke mi var da ilişkilerin düzenlenmesinden bahsediliyor?!.
Kürt-Türk savaşı gibi ifade söz konusu olamaz. PKK açıklamasında “Kürt-Türk” ayırımına gidiyor.
Şu cümleye bakın: “İmralı işkence ve soykırım sisteminde tutulmasına karşın Kürt sorununu demokratik ve barışçıl yollardan çözme yönündeki ısrarını sürdürdü.”
Kandil kanadı kendilerinden geçmiş.
Kaç defa yazdık... PKK “demokratik Cumhuriyet” derken, asıl kendilerinin varlığını göstermek istediğini... Buyurun, fesih bildirisinde yazıyorlar:
“Önder Apo Kürt-Türk ilişkilerinin sorunsallaştığı Lozan Antlaşması'nın ve 1924 Anayasası'nın öncesini referans alarak, Ortak Vatan ve Kürt-Türk halklarının kurucu öğe olduğu Demokratik Türkiye Cumhuriyeti perspektifini ve Demokratik Ulus anlayışını Kürt sorununun çözüm çerçevesi olarak benimsedi.”
Niyet çok açık... Ayırım. Parçalama...
Şu cümleye ne diyeceksin? Bunların barışla bir bağlantıları var mı? Parçalamanın, asıl Türkiye’yi feshetmenin en açık ifadesi:
“52 yıldır Önderlik ve PKK yürüyüşüne büyük bedeller pahasına katılarak, inkâr ve imha siyasetine, soykırım ve asimilasyon politikalarına karşı direnen onurlu halkımız, barış ve demokratik toplum sürecini daha bilinçli ve örgütlü biçimde sahiplenecektir.”
Hani fesihti? PKK adını kaldıracak KCK mı diyecekler, başka bir ad mı uyduracaklar?
PKK, cırtlak sesleri en çok çıkan sol-sosyalistleri yine bütün varlıklarıyla içlerinde ve yanlarında görmek istiyor.
Ankara zaten umutlanmamıştı. “Bekle gör”e girmişti.
PKK’yla mücadeleye bütün hızla devam.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!