Sebep olanları, tebrik ediyor, hararetle öpüyorum!.. Bu topluma her şey ziyadesiyle müstehak.

Genel & Güncel Konular

Sebep olanları, tebrik ediyor, hararetle öpüyorum!.. Bu topluma her şey ziyadesiyle müstehak.

İletigönderen İlteriş Kağan » Cmt May 10, 2025 14:25

pkk'nın siyasi güç olmasını sağlayan pkk açılım süreci ve Tam 10 askerimizi şehit verdiğimiz günün ertesi, terörist cenazesinin geçişi sırasında bir grup terör destekçisinin, askeri lojmandaki Türk bayrağını Türk askerlerine indirttiğini unutmadık. (2012) Diğerini de indirin, diğerini de diye bağıranlar, sonra “hah şöyle” diyorlar… Can çekişen PKK'ya hayat öpücüğü veren, PKK'ya alan ve hakimiyet kazandıran, PKK'ya altın dönemini yaşatan ve siyasi teröristleri TBMM'ye “PARTİ” halinde sokan;Tavşana kaç, tazıya tut” üçkağıtçılığı devam ediyor.
Resim
Velhasıl Nufus kağıdı Milli Şuur yoksunu Mankurtlar, uzun lafın kısası şu; içerdeki azınlıklara ve bölücülere aşırı taviz verenler "Afganistan yerlilerinin kabile şefleri" değildi...Suriye'de PKK'nın uzantıları PYD, siyasi bir parti olarak faaliyet gösterirken, YPG ise Suriye'de çoğunluğu silahlı güçtür Bostan korkuluğumu Suriye'deki pkk uzantıları Yarın Birgün Türkiye Ağır silahlar ile Vuracak Toprak istemek için. Terör Örgütü içindeki fraksiyonlar, dış bağlantılar (özellikle Suriye kolu YPG/PYD) ve jeopolitik dengeler de bu kararların sahada uygulanmasını imkânsız kılar.
Resim
Özetle: PKK silah bırakmaz, bırakmış gibi yapar. hedefi devlettin Toprak Bütüğünlüğü Ulus Devleti Bölmektir. üniter yapının çözülmesini ister. Ülke sorunlarına ilkokul düzeyinde bir zekayla bakan Şakşakcı Toplumdan Hayır gelmez. ABD’nin 100 yıllık “4 ayaklı K…istan” planı işliyor! Irak işgal edilerek parçalandı ve kuzeyi Barzani’ye teslim edildi. BOP Projesi Kapsamında İç savaş çıkarılan Suriye’nin kuzeyi terörist PKK’nın uzantısı PYD’ye bırakıldı.“Birleşik Kürdistan” denilen, Büyük İsrail Devleti’nin ilk parçasını koparmış oldu.Oslo'da görüştüler, Habur'da karşıladılar, Açılım Süreci ile alan ve hakimiyet verdiler, Dolmabahçe'de mutabakat yaptılar..

“Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz”, siz BOP’un Proje partisi'nin izlediği siyasete bakınız ve bu siyasetten kimin fayda sağladığına bakınız, her yolda Roma değil Kudüs çıkacaktır karşınıza.

https://turkiyegercek-hayat.blogspot.co ... retle.html
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2264
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Silah bırakma değil, Sevr dayatması!

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzt May 12, 2025 13:25

Terör örgütü PKK, 12. Kongre sonuç bildirisi açıkladı. Örgüt, silahlı mücadelenin sonlandırması kararlarını alarak, “PKK adıyla yürütülen çalışmaları” sonlandırdı.

Arslan BULUT yazdı:

Terör örgütü PKK, 12. Kongre sonuç bildirisi açıkladı. Örgüt, silahlı mücadelenin sonlandırması kararlarını alarak, “PKK adıyla yürütülen çalışmaları” sonlandırdı.

Bu ifade, “Çalışmalarımız başka adlarla devam edecektir” anlamına geliyor.

Bildiride, "Kongremizin aldığı PKK’nin fesih ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırma kararı kalıcı barışa ve demokratik çözüme güçlü bir zemin sunmaktadır. Söz konusu kararların uygulanması Önder Apo’nun süreci yürütüp yönlendirmesini, demokratik siyaset hakkının tanınmasını ve sağlam bütünlüklü bir hukuki güvenceyi gerektirir. Bu aşamada Türkiye Büyük Millet Meclisinin tarihi sorumlulukla rolünü oynaması önemli olmaktadır.” denildi.

Yani kararın uygulanması, Abdullah Öcalan’a siyaset yapma hakkı verilmesiyle ilgili Meclis kararı alınmasın bağlanmış durumda...

***

Bildiride “Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı.” denilerek, Sevr şartlarına dönmek arzusu ifade edilmiş oldu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi reddedildi.

Öyle ki, “PKK katı Kürt inkârının, buna dayalı imha siyasetinin, soykırım ve asimilasyon politikalarının egemen olduğu koşullarda şekillendi.” denilerek Türkiye soykırımla suçlandı!

Bildiride “1990’lı yılların koşullarında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Kürt sorununu siyaset yoluyla çözme arayışı gelişti ama devletin Turgut Özal ve ekibini ortadan kaldırması, Kürt inkâr ve imha siyasetinde ısrar ederek savaşı tırmandırması neticesinde bu yeni süreç sabote oldu.” iddiasına yer verildi!

Bildiride, “Önder Apo Kürt-Türk ilişkilerinin sorunsallaştığı Lozan Antlaşması’nın ve 1924 Anayasasının öncesini referans alarak, Ortak Vatan ve Kürt-Türk halklarının kurucu öğe olduğu Demokratik Türkiye Cumhuriyeti perspektifini ve Demokratik Ulus anlayışını Kürt sorununun çözüm çerçevesi olarak benimsedi.” denilerek Sevr özlemine ikinci defa vurgu yapıldı!

***

Bildiride “Türkiye’nin sol-sosyalist güçleri, devrimci yapı, örgüt ve şahsiyetlerinin Barış ve Demokratik Toplum sürecini sahiplenmeleri ile halkların, kadınların ve ezilenlerin mücadelesi yeni bir düzey kazanacaktır. Bu, son sözleri ‘Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliği ve Tam Bağımsız Türkiye!’ olan büyük devrimcilerin amaçlarını başarmak anlamına gelecektir.” denilerek Deniz Gezmiş’e atıfta bulunuldu.

Bildiride “Uluslararası güçleri halkımıza yönelik yürütülen yüzyıllık soykırım politikalarındaki sorumluluklarını görerek demokratik çözüme engel olmamaya ve sürece yapıcı katkılarını sunmaya davet ediyoruz” denilerek Kürt soykırımı iddiasının tanınması istenmiş oldu.

Hürriyet gazetesine göre “Silahlar BM gözetiminde ve Kuzey Irak’ta teslim edilecek.” Yani, PKK, BM güvencesi de istiyor.

***

Emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu, “Türkiye Cumhuriyeti, PKK'nın bildirisini yok hükmünde saymazsa devlet özelliğini kaybetmiş demektir. Bu bildiri Lozan'ı reddediyor, Cumhuriyet'i reddediyor, Sevr'in geçerli olduğunu kabul ediyor!” diye bir durum özeti yaptı

Aslına PKK ne istediğini, yıllar önce Talabani’ye açıklamıştı. Talabani, “PKK’lılar bana ‘Silahı bırakıp dağdan şehre inmemiz isteniyor. Gideceğimiz yer neresi? Ev mi, yoksa hapis mi? Birinci şartımız genel af ilan edilsin. Hazırlanacak yeni anayasada -Türkiye’nin hepsi Türk değildir. Türkiye birçok ırktan oluşur- ifadesine yer verilsin’ dedi. PKK’yı ikna etme konusunda başarılı olduk sayılır. Türk tarafını ikna etme konusunda yarım başarılı olmuş sayılırız. Bu konuda kardeşim Mesut Barzani ve Berham Salih Türk tarafıyla iyi çalışma yürütüyor” diye konuşmuştu.

Anlaşılan şimdi, Türk tarafını temsil eden İktidar ve muhalefet liderleri ikna edilmiş durumda!

***

Biz “Yeni Anayasa PKK’nın talebi ve Amerikan dayatmasıdır” derken bunu Oslo’da yapılan PKK-MİT konuşmasından çıkarıyorduk! Orada koordinatör ülke temsilcisi, taraflara “Sizi burada biz topladık. Abdullah Öcalan’ın talepleri Meclis’te görüşülecektir” demişti’

Kısacası, ABD ve PKK dayatması ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, dolayısıyla Türk Milleti’nin Türkiye üzerindeki egemenlik hakkı ortadan kaldırılmak isteniyor.

Amerikan dayatması olunca, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını rafa kaldırmak suç olmaktan çıkıyor mu?

Atatürk, Anadolu’da Türkleri Ankara çevresini hapsederek, doğuda Ermenistan ve Kürdistan kurulmasını öngören Wilson prensiplerini ve Sevr antlaşmasını tarihin çöplüğüne atmıştı ama açılım siyaseti takip eden iktidar ve ana muhalefet, Türkiye’ye bu şartları dayatan PKK’ya ülkenin bütün kapılarını açmış oldu.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2264
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu’ndan ‘fesih oyunu’ uyarısı: Derhal reddedilmelidir

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzt May 12, 2025 13:26

Emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu, terör örgütü PKK’nın fesih bildirisindeki ifadelere sert tepki göstererek devletin bu ifadeleri acilen reddetmesi gerektiğini vurguladı.

Emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu, PKK’nın “silah bırakma ve fesih” kararına ilişkin çarpıcı bir çıkış yaptı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğündeki “Terörsüz Türkiye” sürecini değerlendiren Babüroğlu, PKK’nın fesih bildirisindeki ifadelerin Türkiye için uzun vadeli tehditler barındırdığını savundu.

“TC DEVLETİ BU İFADELERİ HEMEN REDDETMELİDİR”
Emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu, X hesabından yaptığı paylaşımda, PKK’nın fesih bildirisindeki ifadelerin Türkiye’ye karşı bir tuzak olduğunu öne sürdü. Babüroğlu, bildiride Türkiye Cumhuriyeti’nin soykırımla suçlandığını, “Türk-Kürt savaşı” ifadesinin kullanıldığını, Lozan Antlaşması’nın ve dolayısıyla Cumhuriyetin reddedildiğini belirtti. Ayrıca, Atatürk’ün ulus devlet ve üniter yapısının hedef alındığını vurguladı.

Babüroğlu, “‘Soykırım’ ve ‘Türk-Kürt savaşı’ gibi ifadeler, 5-10 yıl içinde uluslararası mahkemelerde ve yurt dışında Türkiye’nin başına büyük bela açabilir” uyarısında bulunarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu ifadeleri derhal reddetmesi gerektiğini ifade etti.

PKK’NIN FESİH BİLDİRİSİ
Devlet Bahçeli’nin, teröristbaşı Abdullah Öcalan’ı Meclis’te “örgütü lağvetme” çağrısı yapmaya davet etmesiyle başlayan süreç, PKK’nın 12. Kongre’sinde “silahlı mücadeleyi sonlandırma ve örgütsel yapıyı feshetme” kararı almasıyla yeni bir boyut kazandı. PKK, bildirisinde “PKK adıyla yürütülen çalışmalar sonlandırıldı, tarihi misyon tamamlandı” ifadelerine yer verdi.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2264
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Arslan Tekin’den çarpıcı tespit: PKK Türkiye Cumhuriyeti’ni feshediyor

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzt May 12, 2025 13:27

PKK güya kongre toplamış... Kendisini feshetmiş.... Kaç gündür, PKK’nın Kandil kanadının açıklaması büyük bir heyecanla bekleniyordu.

Arslan Tekin yazdı:

PKK güya kongre toplamış... Kendisini feshetmiş.... Kaç gündür, PKK’nın Kandil kanadının açıklaması büyük bir heyecanla bekleniyordu.

PKK üzerine bu kadar yazan, Abdullah Öcalan’ı, sığınmak istediği ülkede, İmralı’daki duruşmalarda ve hatta, örnek gösterilen İspanya’nın Bask bölgesinde bile takip etmiş gazeteci olarak, PKK’nın açıklamasının asla beklenen açıklama olmayacağını biliyordum.

Ve beklenen açıklama gelmedi.

Devlet Bahçeli, tamamen silahın bırakılmasını istiyordu. Karşılığında verdiği tek taviz ise Abdullah Öcalan’ın bir sivil hayat için TBMM’ye kadar gelip istediği gibi konuşma yapmaydı. Silah asla yok, talep asla yok...

PKK’nın açıklamasına bakıyorsunuz. Hani derler ya ipe un serme. Aynen öyle.

Arkasında Avrupa varken, arkasında ABD ve İsrail fiilen varken, ben bittim, tükendim, aman diliyorum manasında bir açıklama bekleyebilir misiniz?! Asla böyle bir açıklama söz konusu değil. Açıklamaya bir bakalım:

“Toplamda 232 delegenin katılımıyla gerçekleşen PKK 12. Kongresi Önderlik, Şehitler, Gaziler, PKK’nin Örgütsel Varlığı ve Silahlı Mücadele Yöntemi ile Demokratik Toplum İnşası konularını tartışarak Özgürlük Hareketimiz için yeni bir döneme girişi ifade eden tarihi kararlar aldı.”

“Yeni bir döneme girişi ifade eden tarihi kararlar”dan bahsediyor kendi ifadeleriyle “PeKeKe”miz.

Yeni dönemde ne olacak? DEM’e yamanıp kanunî zemine oturacak?

Yoksa, silahları alıp Kuzey Suriye’ye geçecek, önce Suriye’de cephe genişletecek, sonra Türkiye sınırına doğru hareket mi başlatacak? Ne yapacak?

***

PKK kendisini feshetmiyor, Lozan’dan girip Ankara’dan çıkıyor, Türkiye’yi feshediyor!

Şu cümleleri başka türlü nasıl anlayabiliriz ki?:

“Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı. Doğuşunda reel sosyalizmin etkilerini yaşadı ve ulusların kendi kaderini tayin hakkı ilkesini benimseyerek, silahlı mücadele stratejisi temelinde meşru, haklı bir mücadele yürüttü. PKK katı Kürt inkarının, buna dayalı imha siyasetinin, soykırım ve asimilasyon politikalarının egemen olduğu koşullarda şekillendi. 1978’den başlayarak yürüttüğü özgürlük mücadelesiyle Kürt varlığını kabul ettirmeyi ve Kürt sorununun Türkiye’nin temel realitesi olarak görülmesini esas aldı. Bu temelde başarıyla yürüttüğü mücadele sonucunda halkımız adına diriliş devrimini gerçekleştirerek bölge halklarının özgürlük umudu ve onurlu yaşam arayışının sembolü haline geldi.”

Terör örgütü “PeKeKe”, Turgut Özal’ın açtığı kapıdan bahsediyor: “1990’lı yılların koşullarında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Kürt sorununu siyaset yoluyla çözme arayışı gelişti.” diyor.

Doğru... Turgut Özal kapı araladı. Bu aralanan kapıyı PKK öyle bir tekmeledi ki... 33 askerimizi şehit etti. Hamileri Celal Talabanî: “Abdullah bu katliamı kınaman lazım” dediği hâlde, şimdi İmralı’da “mazlum”u oynayan Abdullah Öcalan o zaman Bekaa’da kükrüyordu. Celal Talabanî’nin katliamı kınama teklifini reddediyordu. Talabanî açıklıyor bunu bizzat. “İmralı’daki Konuk” kitabımızda Celal Talabanî’nin ağzından Süleyman Demirel’in, Turgut Özal’ın nasıl tavır belirlediklerini bizzat verdim.

Girsinler okusunlar, barış mı, düşmanlık mıydı o günler görsünler. Kendi adamları anlatıyor.

***

PKK’nın güya fesih açıklamanın devamında hayretle okuyorsunuz... Kendileri hiçbir şey yapmamış, hep Türkiye Cumhuriyeti suçlu.

Türkiye Cumhuriyeti, PKK’nın tekerine taş koymuş. Fesih açıklamalarını özü bu.

PKK bu açıklamasında “Kürt-Türk ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi kaçınılmazdır.”

Ne demek bu?...

Türkiye Cumhuriyeti bir bütündür. Ayrı bir ülke mi var da ilişkilerin düzenlenmesinden bahsediliyor?!.

Kürt-Türk savaşı gibi ifade söz konusu olamaz. PKK açıklamasında “Kürt-Türk” ayırımına gidiyor.

Şu cümleye bakın: “İmralı işkence ve soykırım sisteminde tutulmasına karşın Kürt sorununu demokratik ve barışçıl yollardan çözme yönündeki ısrarını sürdürdü.”

Kandil kanadı kendilerinden geçmiş.

Kaç defa yazdık... PKK “demokratik Cumhuriyet” derken, asıl kendilerinin varlığını göstermek istediğini... Buyurun, fesih bildirisinde yazıyorlar:

“Önder Apo Kürt-Türk ilişkilerinin sorunsallaştığı Lozan Antlaşması'nın ve 1924 Anayasası'nın öncesini referans alarak, Ortak Vatan ve Kürt-Türk halklarının kurucu öğe olduğu Demokratik Türkiye Cumhuriyeti perspektifini ve Demokratik Ulus anlayışını Kürt sorununun çözüm çerçevesi olarak benimsedi.”

Niyet çok açık... Ayırım. Parçalama...

Şu cümleye ne diyeceksin? Bunların barışla bir bağlantıları var mı? Parçalamanın, asıl Türkiye’yi feshetmenin en açık ifadesi:

“52 yıldır Önderlik ve PKK yürüyüşüne büyük bedeller pahasına katılarak, inkâr ve imha siyasetine, soykırım ve asimilasyon politikalarına karşı direnen onurlu halkımız, barış ve demokratik toplum sürecini daha bilinçli ve örgütlü biçimde sahiplenecektir.”

Hani fesihti? PKK adını kaldıracak KCK mı diyecekler, başka bir ad mı uyduracaklar?

PKK, cırtlak sesleri en çok çıkan sol-sosyalistleri yine bütün varlıklarıyla içlerinde ve yanlarında görmek istiyor.

Ankara zaten umutlanmamıştı. “Bekle gör”e girmişti.

PKK’yla mücadeleye bütün hızla devam.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2264
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x