Seçimler Adıyaman’dan yönetilirse…

Haziran 2015 milletvekili seçiminde elbirliğiyle baraj atlatılan bir parti vardı, HDP. Bunlara oy veren sandıklara baktığımızda Bebekli solcuları bile orda görmüştük. Rize’de 2900 oy almış olan bu partiye burada kimler ona oy verdi diye merak ediyordum, Rize’de duyduklarım kanaat getirmek için bana yetti. Kasım 2015 seçimine de damgasını vuracak olan budur.

Adıyaman’da çok sayıda tarikat var, bilinir. Dindar seçmene buradan yön verildiği katine vardım. İşin sırrı Nemrut dağındaki içine ulaşılmamış kral mezarlarında. Dünyanın gözü bu heykellerin altındaki Oğuz hazinelerinde.

Burada iki bin önceki Oğuz beylerinden daha meşhur tarikat şeyhlerinin yaşadığını duyuyoruz. Kendilerine kanaat önderi diyorlar. Her yerden mürit topluyorlar. Rize’den de var. Seçim arifesinde Rize’de bir caminin avlusunda eniştesine eğer HDP’ye oy vermezse kızkardeşini boşatacağını tehdit savuranları anlattılar bana.

“Adıyaman’da kanaat önderim var” diyen bir ustaya iş yaptırıyorum, işini iyi yapıyor, ama Allah ile arasına Adıyamanlı birini koymuş. Bana ne derim elbette. Batıkent’te Kilisenin pencere demirlerini yapan Konyalı komşumu anımsadım. “Protestan kilisesine iş yaptın, para aldın, her Cuma namazdasın, bu nasıl oluyor? “ dediğimde bana Adıyaman’daki şeyhine telefon edip icazet aldığını söylemişti. Ancak iş oy vermeye gelende ucu hepimize değiyor.

Önceki gün İstanbul Ataşehir’de durakta beklerken karşımızdaki Adıyamanlı çiğköftecinin önünde bir seçim minibüsü gördüm. Arsameia yazıyordu lokantanın tabelasında. Adıyaman’da Kahta’ı işaret eder. Antik dilde “Er soylu MAYE (benim adımdır) Oğuzlu anaların yeri” anlamındadır; Ar-si Mei-ya. Orada Romalılara karşı savaşmış ulu evlatlar yetiştirmiş üç ananın dikilitaşı vardır, iki tanesi Rize’den oraya gelin gitmiştir.

Lokantanın önündeki minibüste AKP İstanbul 1.Bölge adayının tanıtımı vardı. Minibüsün kapısında misyonerleri hatırlatan “Dünya halkları kardeşlik vakfı” gibi ilginç bir vakıf adı vardı. İlk önce ilgimi o çekti. Sonra minibüsün üzerinde “Mardinli” yazan tabelayı gördüm; kendi adından daha yukarıya nereli olduğunu yazmış. Bakın şuna, bu kişi İstanbul adayı!

Durakta beklerken başı örtülü ve Konyalı bir bayanla bu yazıları konuşmaya başladık. Ailesinden bir örnek anlattı. Kayınbiraderi her bayram İstanbul’dan Adıyaman’a şeyhinin elini öpmeye gidermiş, Konya’ya anne babasını görmeye gitmezmiş, şeyhinin üzüm bağlarını çapalamaya her yıl gider bir ay Adıyaman’da kalır çoluk çocuğunu bir ay görmezmiş.

Böyle örnekleri çoğaltmak mümkün. Adıyaman’da neler oluyor, merak etmek lazım.

Adıyaman’da dünya gizli servislerinin yıllardan beri çalıştığını duyardım. Neden onbeş değişik kanaat önderi bir tek şehirde ortaya çıkar, bunun bir sebebi olmalı. Türkiye yabancı servislerin en serbest at oynattığı ülke haline gelmişken, neden her biri bir başka ülkenin adına çalışıyor olmasın?

Haziran 2015’de Adıyaman milletvekili seçilmiş Ağrılı bir zatı muhterem televizyovatan şiirleri okuyarak halkı davet ediyorlanda kendini “Ben Ağrıyamanlıyım” diye tanıtıyordu. “Doğma büyüme Kasımpaşalıyım” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek için söylüyordu. Bu arada hatırlatayım, Cumhurbaşkanımız Rizeli değil Kasımpaşalıdır diyenleri bizzat kendisi haklı çıkardı.

Önceki gün ekranda kendine Ağrıyamanlı diyen bir milletvekili vardı, yanında türbanıyla ünlü Kavakçı’nın ablası. O da milletvekili. Kolunda kocaman pembe saat, başında beyaz sıkma başörtüsü, rahip efendinin yakası gibi robadan beyaz daire pelerinli… Postmodern kolaj kıyafetiyle tam da “bütün renkler karıştı” dediğimize örnek. Ağzını her açtığında kızkardeşinin türbanını konuşuyordu, yanındaki bir diğer konuşmacı onu uyardı, “artık türban konuşmayı bırakalım” dedi. Hala türban satıyor kadın, kendi üzerinde rahip pelerinini görmüyor. İşte bu hale geldik, renkleri göremez haldeyiz ve biz artık neye oy verdiğimizi seçemez haldeyiz.

Bugün bütün renkler birbirine o kadar geçmiş halde ki, saf temiz olan hiçbir renk kalmadı.

Bakın Rize’de bugün bir miting var, günlerden beri çadır kurulmuş, mitingin duyurusu yapılıyor, vatan şiirleri okunuyor, kara gözlüklü Sedat Peker gelip konuşacakmış… Eyvah eyvah… “Vatan” ile Peker’in adı birlikte beyinlere nakşediliyor, olacak şey değil. Askere destek mitingi diye seçim mitingi yapılıyor. Renkler birbirine iyice karıştı!

Nemrut dağına döneceğim. MÖ.109’da bu dağın terasında 22 Oğuz boyunu birleştiren VI.Büyük Bedri, Rizeli MOHTİ OĞUZ başkomutanlık yani İmparatorluk tacını giyen Oğuz beyi. Roma’nın tefeci Yahudi bankerleriyle savaşma kararı o dağda orada alındı. O dağın tepesinde onların heykelleri ve kaya mezarları var. Adıyaman’a yabancı servislerin bu kadar itibar etmelerinin püf noktası belki de bundadır!!!

Dünyada açılmamış kaya mezar kaç tane kaldı?

Yani en değerli eşyalarıyla birlikte gömülen krallar orda, Nemrut’un en dik tepesinde üç bin yıldır yaşıyor. Bu hazineler her mafyanın iştahını kabartır. Mezar kazıcı kaçakçılar bile mürit kılığında üzüm bağlarına kazma sallamaya gider. Ancak bilinmelidir ki en derin çalışan soyguncular, emperyalist devletlerin bizzat kendi gizli servisleridir.

Almanya’sından Amerika’sına kadar büyük devletlerin PKK’yı neden desteklediğini zannediyorsunuz?

Siz ders kitaplarımız bu kadar aptallaştırma programına neden çekildi zannediyorsunuz?

Siz bu kadar kripto Müslüman ve bu kadar Protestan papazı neden ortalıkta kol geziyor zannediyorsunuz?

Türkiye’de seçimler neden Adıyaman’dan yönetiliyor diye başlık attığımı şimdi anladınız mı?

Ve bütün bu nedenlerle Kasım 2015 seçimlerinde oy kullanmayacağım.

Eğitimci-Yazar Mahiye MORGÜL, 4 Ekim 2015
http://www.mahiye.net
mahiye@gmail.com