http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/ya ... aber=13252
Bu hesap ağır gelir
Selcan Taşçı

12 Eylül’deki referandumda, darbecilerle hesaplaşacaklarını söyleyenler, NATO’dan, liberalizmden, özelleştirmelerden, kültürel yozlaşmadan bahsetmediklerine göre darbenin faturasını unutmuş olmalılar
Bir heyecan, bir heyecan... “Bu ilahi bir işaret olmalı!..” “Tarih bize ’ikinci bir şans’ veriyor; akışını değiştirme, yeniden yazma fırsatı!..”
Ne oldu?
Referandum, 12 Eylül’ün 30. yıldönümüne denk geldi!
Eeee!..
Hesaplaşacağız!
Rövanş alacağız!
Doğduğu yere gömeceğiz!
Nasıl?
Biz “Evet”i basınca, beş binden fazla genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk yattıkları yerden kalkıp, geride bıraktıkları sevgilileri başkalarıyla evlenmemiş, çocukları büyümemiş, anne-babaları göçmemiş gibi, araya zamanın derin çizgileri girmemiş gibi, “kaldıkları yerden” devam mı edecekler hayatlarına!
Veya “Hayır”ı basınca, biri çıkıp “Bu 30 yıl süren bir kamera şakasıydı” mı diyecek; o filmi geri sararken, kare kare yağlı urganların çözülüşünü, küçücük çocukların infaz meydanlarından hücrelerine ve oradan ana kucaklarına dönüşünü mü izleyeceğiz!
Kardeşin kardeşe silah doğrultmasına imkan verecek kadar üst düzeyde olan “kullanılabilirlik” potansiyelimiz mi
düşecek!
Referandum sandığının başıyla sınırlı bir hesaplaşmada neyin rövanşı alınacak?
Türk Ordusu NATO’dan mı çıkacak!..
“Sentezsiz” bir Türklük bilinci mi aşılanacak, milyonlarca yitik zihne!..
Kapitalizmin hamur gibi yoğurduğu, önüne konulanı sorgulamadan tüketmeye programlı belleklere “reset”mi atılacak!..
Hafıza kartı mı yenilenecek toplumun!..
TEKEL geri mi gelecek; limanlar, ormanlar, dereler, tarım alanları...
Hıyar ekebilecek miyiz istediğimiz gibi mesela!..
Fındık satabilecek miyiz!..
Madenlerimizi işleyebilecek miyiz!..
Irak’ta, Afganistan’da olanlara da “one minute” çekebilecek miyiz!..
Üniversitede okuyan gençler Kenan Evren’in nû resimleriyle ünlü bir sanatkar olmadığını öğrenebilecek mi!..
Silivri’de “suçsuz yere yatanlar”ı, bir otobüsün üzerine çıkarıp “şehir turu” yaptırarak halkı selamlatabilecek miyiz; konvoy yapabilecek miyiz Taksim Meydanı’na kadar; Vali Bey karşılama töreni yapacak mı Cumhuriyet Anıtı’nın önünde!
Geçtikleri yollardan, onları çiçek yağmuruna tutacak kadar “cesur” olabilecek mi insanımız!..
Türk bayraklarını sallayabilecekler mi pencerelerinden!..
KKTC’yi “yük”ümüz değil, “onur nişanı”mız sayabilecek miyiz göğsümüzdeki; Azerbaycan’ı, Türkistan’ı!..
Darbecilerin ellerini, üslerini, fonlarını, ajanlarını sınırdışı edebilecek miyiz!..
Tıpkı 12 Eylül’de onların yaptığı gibi; yaşına başına, hastalığına sağlığına, konumuna bakmadan yargılayabilecek miyiz; tarih önünde verebilecek miyiz cezalarını!..
Bunları ve daha fazlasını yapamayacaksak, neyle hespalaşacağız ki 12 Eylül’de o sandığın başında...
En fazla kendimizle; vicdanımızla...
Bir “elim kırılsaydı da...” hayıflanması daha duyulacak sağdan soldan;
- Nasıl oldu da kendi ellerimle teslim ettim ülkemi bunlara...
İşkembeden hesaplaşma manşetini ben de atarım...
Ödemeniz, ödememiz gereken hesaptan haberiniz var mı, “Anayasa”ya gelene kadar; neleri “geri almamız” gerekiyor farkında mısınız önce onu söyleyin bakalım; şu işin bir adını koyalım!