Şener'den dehşet GATA ifşaatı ve Büyükanıt'ın dramatik hali!
Hani televizyonlar çok önemli haberleri flaş, flaş, flaş anonsları ile duyururlar ya!
İşte bu haber öyle bir haber!
Abdüllatif Şener, Emine Erdoğan’ın iddia edildiğinin aksine türbanıyla GATA’ya girdiğini ve Nejat Uygur’u ziyaret ettiğini açıkladı.
Diyeceksiniz ki böyle bir şey Başbakan’ı alenen yalanlamak olur zira Emine Hanımın GATA’ya alınmadığını iddia eden isim bizatihi Tayyip Bey!
Orasını bilmem, iddia sahibi ben değilim Sayın Şener’dir.
Peki kim midir bu Abdüllatif Şener?
Tayyip Bey’in 30 yıllık yol arkadaşıdır.
Başka?
AKP’yi beraber kurduğu 3 isimden biridir!
Başka?
4.5 sene bakanıdır ve GATA olayı sürecinde de o koltuktaydı!
Efendim uydurmuş, iftira etmiş olamaz mı?
Mümkün değil, zira böyle bir konuda yalan söylemek, yeni parti kuran Şener’i halkın gözünde tamamen bitirir, dolayısı ile Abdüllatif Bey’in olmayan bir hadiseyi var gibi aktarması için cinnet geçirmesi gerekiyor. Tersine açıklamayı hadisenin üzerinden bir kaç gün geçtikten sonra emin bir şekilde yapıyor. Ayrıca Şener, bu konuda söylenecek zerre bir yalanın anında ortaya çıkacağını da bilecek donanımda!
Şu halde Emine Hanımın türbanı ile Nejat Uygur’u ziyaret için GATA’ya gittiği ve hasta ziyaretini yaptığı tartışılamaz!
Üstelik bu ziyaretin iznini de dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt vermiş!
Tam bu noktada soralım Tayyip Erdoğan’ın yaptığı nedir Allah aşkına?
Olmayan bir şeyi var gibi sunması ve hayali şeylerin üstünde din ve türban istismarları yapmasının literatürümüzdeki ifadesi nedir söyler misiniz?
Evet sevgili okurlar Abdüllatif Şener, Tayyip Erdoğan’ı hiç abartısız suçüstü yapmış ve gerçek yüzünü millete göstermiştir.
Göreceksiniz yandaş medya ve AKP güruhu konunun üstünü örtmek için elinden geleni yapacak. Sadece onlar değil, merkez medyanın konuyu yeniden alevlendirmesi de engellenmeye çalışılacak.
Ve tam bu noktada bir parantez açalım:
Kamuoyunda günlerce GATA ve Emine Hanımın türbanı bağlamında kıyametler koparılıp TSK hedefe oturtulurken, Emine Erdoğan’a izin verip onun hastaneye girişini sağlayan yani gerçeği bilen Yaşar Büyükanıt acaba niye susmuştur?
Öyle ya suçlanan TSK ve dönemin Genelkurmay Başkanı olan kendisi değil midir?
Dünyada hangi asker yalan yere kendisinin ve kurumunun hedefe oturtulmasına suskun kalır?
Yoksa Büyükanıt’ın Tayyip Erdoğan karşısında ömür boyu susmak zorunda olduğu şeyler mi vardır? Sahi Dolmabahçe’de ne olmuştur?
SAĞLIK...
Tayyip Bey Azrail ile protokol mu yaptı?
Bir değil iki değil, Tayyip Erdoğan neredeyse her grup konuşmasında Deniz Baykal’ın yaşlandığını ve dahası kemale değil, cemale erdiğini söylüyor. Siyasette rekabet normal ancak belden aşağı inmemek gerekiyor. Bir insanın ikide bir yaşını ve sağlığını ileri sürmek de belden aşağı inmek gibidir. Demek ki Erdoğan Baykal’ı eleştirmek için yaşından başka bir şey bulamıyor ki bu Deniz Bey adına sevinilecek husustur. Ayrıca CHP liderinin yaşı henüz 70’in başıdır ve 365 gün, oruç tuttuğu Ramazan ayı dahil bire bir şahidiyim yaz-kış her gün iki saat yürür, dolayısı ile emin olun sağlıklı olma ve dinçlikte Tayyip Bey’in çok ötesindedir. Öyle olduğu içindir ki Deniz Baykal arabasında bayılmıyor ve korumalar arabasının kapılarını kırmak zorunda kalmıyor. Dahası, ömrü veren Yüce Yaradandır. Hal bu iken Tayyip Bey Azrail Aleyhisselamla kendisi ile alakalı olarak protokol yapmış gibi görüntüler veriyor... Yapmayın Sayın Başbakan, yaş ve sağlık üzerinden siyaset olmaz!
KAOS...
TSK ile savaş, PKK ile barış!
Türkiye Cumhuriyetinin yeni siyaset belgesinin konsepti yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Buna göre yeni dönemde PKK ile barış, TSK ile savaş olmazsa olmazımız olacak. Hayır hayır şaka yapmıyorum, bu yorumu Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit’in önceki günkü konuşmasından çıkardım... Yiğit Paşa kameraların önünde, “Habur’da PKK eşkıyası selamlanırken, benim silah arkadaşlarım terör örgütü muamelesi görüyor” diye feveran etmiştir. Sorarım size MGK gibi devletin en üst organında üye olan ve Deniz Kuvvetlerimize hükmeden biri bu noktada ise bunun adı ülkenin kaosda olduğu değil midir?.. Çok enerji birikti. Dileriz enerji boşalması süreci bu ülkeye pahalıya mal olmasın!
SALDIRI...
Arsızlar korosu ve medya baskısı!
Bu ülkede kamu bankaları kredisi ile ülkenin en büyük ikinci medya grubu alındı mı? Alındı... Bu ülkede Deniz Feneri’ndeki pisliği ortaya çıkardı diye Doğan Grubu parti kongrelerinde ve canlı yayınlarda bizzat Başbakan tarafından defalarca hedefe oturtuldu mu? Oturtuldu. Dahası, bu gruba dünya tarihinde örneği olmadığı bir biçimde milyarlarca dolar ceza kesildi mi? Kesildi... Aralarında benim de olduğum (Akşam Grubu) çok sayıda gazeteci çalıştıkları yerlerden AKP karşıtı diye buyrukla kovduruldu mu? Kovduruldu... Bırakın bizi, “Obama gibi geldi, Bush gibi oldu” diyen Fehmi Koru yine AKP kongresinde hedefe kondu mu? Kondu... Ahmet Taşgetiren Yenişafak’tan yine bir yazısı sebebiyle kovuldu mu? Kovuldu... Bütün bunlar olurken, bugün Devlet Bahçeli’nin bir yazılı açıklamasıyla saldırıya geçen o yandaş, besleme ve yanaşma medya güruhundan bir kişi kalem oynatabildi mi? Oynatamadı... Daha ne konuşuyorsunuz be arsızlar!
Sabahattin ÖNKİBAR/ 12 Şubat 2010
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=12027