Şener... | Yılmaz Özdil |

Şener... | Yılmaz Özdil |

İletigönderen Türk-Kan » Sal Haz 12, 2007 9:06

Şener...

"Cumhurbaşkanı bana dedi ki" veya "Baykal beni arayarak şöyle dedi" diye başlayan afilli cümleler kurup, ego rüzgarı estirmeyi sevmem... Gazeteci kimliğinin verdiği bu diyalog imkanını, matah bir özellikmiş gibi sunmayı doğru bulmam.

Ama bugün istisna...
İstisnai bir durum var çünkü.

Dün bir telefon... Abdüllatif Şener.

İktidardakiler beni anca, "seni mahkemeye verdim, süründüreceğim" diye arar... Abdüllatif Şener ise, "teşekkür etmek için" aradığını söylüyor...
"İstisnai durum" dediğim bu.

"Abdüllatif Şener, aysbergin görünen yüzü, vicdan muhasebesi yaptı ve aday olmadı" diye yazmıştım... "Hakkımda yazdığınız ve söylediğiniz sözler için teşekkür ederim" diyor.



Abdüllatif Şener...

Deniyor ki...
"Başbakan Yardımcısı." "
AKP kurucusu."
"Sivas milletvekili."
"Partinin 4 numaralı ismi."


Doğru.
Ama eksik.

Abdüllatif Şener...
Aysbergin görünen kısmı.


AKP'ye oy veren vatandaşlarımızın çok önemli bölümü, şu anda, Abdüllatif Şener ile aynı "vicdan muhasebesi" ni yapıyor, aynı "duygusal travma" yı yaşıyor.

Nereden biliyorum?
Binlercesiyle mesajlaşıyorum...
Oradan biliyorum.

Çünkü...
AKP'ye oy veren insanlarımızın çok önemli bölümü, daha önce, Demirel'e oy verdi, Ecevit'e oy verdi, Türkeş'e oy verdi, Özal'a oy verdi.
AKP'nin malı değil bu insanlar.
Demirbaş değil.

"Memleket iyi olsun" diye AKP'ye oy verdiler... "Memleket dik dursun" diye oy verdiler.
"Gençler iş bulsun" diye...
"Ekmek büyüsün..."
"Parayı, refahı adaletli şekilde paylaşalım" diye oy verdiler.

Fabrikaları satalım, bankaları satalım, borcumuz katlansın, elaleme dünyanın en yüksek faizini verelim, dünyanın en pahalı benzinini alalım, tarımı öldürelim, zengin daha zengin, fakir daha fakir olsun diye değil...

Bir CHP'li, bir MHP'li ne kadar kahroluyorsa şehit cenazelerinde...
AKP'ye oy veren insanlarımız da, o kadar kahroluyor.
Bu vatan, hepimizin...
ABD'ye neden boyun eğiliyor, AB'ye neden ceket ilikleniyor, neden IMF istiyor diye emeklinin maaşı kesiliyor, Kıbrıs niye veriliyor?
Soruyorlar bu soruları...
Hepimiz gibi.
O yüzden binlercesi katıldı Tandoğan'a, Çağlayan'a, Gündoğdu'ya...
Belki farketmediniz... Oradaydılar. Biraz mahçup... Ama onurla salladılar ay yıldızı... Hepimiz gibi.
"Soykırım yaptınız" diyen Lübnan'ı korumaya gidiyoruz da, Irak'a neden gidemiyoruz? Madem bu İsrail toptan kötüydü, Ofer kim o zaman?
Kim ister ki, ya da kaç kişi ister ki, partisinin Cumhurbaşkanı'yla Genelkurmay'la Yargı'yla kavga etmesini?
Askerini sevmeyen vatandaş olur mu... Soruyorlar.

Tıpkı, Abdüllatif Şener gibi.

Ve, ne diyor Abdüllatif Şener?
Kırmadan, dökmeden, vefayla, nezaketle, dostça, kısaca...
"Benden buraya kadar..."
Daha ne desin?

Aysbergin görünen kısmı o.


Yilmaz Özdil, 02.06.07


Devamı özetle şöyle...
"Sayın Şener, asıl ben size teşekkür ederim, hem teşekkürünüz, hem de aday olmadığınız için..."
Gülüyor...
"Allahaısmarladık" demek istediğini söylüyor, "Aktif siyasete şimdilik ara verdiğim için, basınla ilişkilerim ister istemez sona erecek..."
Bu sefer ben gülüyorum...
Bizim basın, malum.
Koltuk varsa, ararlar, koltuk yoksa, ne arayan olur, ne de soran.
"Ben aksini düşünüyorum Sayın Bakan" diyorum, "basınla ilişkiniz sona ermiyor, asıl şimdi başlıyor, asıl şimdi konuşmanız gerekiyor."
Küt diye söylüyor...
"Basın kontrol altında... Değil mi?"
Bir gazetecinin, bir Başbakan Yardımcısı'ndan duyabileceği en ağır tespitlerden biri... Maalesef gerçek... Yardım istiyorum...
"1.5 ay sonra vatandaş oy kullanacak. Bazı durumların şimdiden öğrenilmesinde fayda yok mu? Şimdiden anlatmanızda fayda yok mu?"
Biraz susuyor, sonra...
"Aday olmayarak, yeteri kadar konuşmuş oluyorum, sanırım" diyor.
Ve, ekliyor...
"Doğruları söylemek, hayli zor... Bir anda tu kaka olabiliyorsunuz."
Daha ne desin...
İlla desin istiyorum...
Kırmıyor, bir örnek veriyor.
"Mesela" diyor, "İyi ki Galataport meselesi şu anda çıkmadı, yoksa beni sermaye düşmanı ilan edebilirlerdi."

Anlayana sivrisinek saz...
Anlamayana davul zurna az.


Yilmaz Özdil, 11.06.07
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen Hasta » Sal Haz 12, 2007 9:14

Abdüllatif Şener...Sadece politikanın değil,anlaşılan o ki,son yıllar Türk Aydını'nın da yüzakı olacak...Demek aydın olmak,ideoloji ile de sınırlı değilmiş...
Kullanıcı küçük betizi
Hasta
Satılmıştır
 
İletiler: 1
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 14:52

İletigönderen MedceziR » Sal Haz 12, 2007 11:37

Abdüllatif Şener'i severim hem hemşerimdir, AKP'den aday olmaması iyi oldu, bi süre dinlensin.

Yılmaz Özdil'in de kalemine sağlık güzel özetlemiş olayları.

Türkan abla seninde klavyene sağlık..
Resim

"Vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki hangi istiklal varki ecnebilerin nasihatlarıyla ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin!
Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir..."


Söylesem tesiri yok
Sussam gönül razı değil...
Kullanıcı küçük betizi
MedceziR
Üye
Üye
 
İletiler: 1763
Kayıt: Pzr Nis 08, 2007 15:54
Konum: Yiğidin Harman Olduğu Yerden...

İletigönderen Ram » Çrş Haz 13, 2007 5:20

Türk-Kan, mirim, zaman doğruları gösterecek, tarih de yargılayacaktır. Abdüllâtif Şener, kendine yakışanı yaptı. Diğerleri de, kendine yakışanı yapıyor. Aynası iştir kişinin...
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Google [Bot] ve 2 konuk

x