11 Haziran 2010-BELLEK

http://www.bellek2009.blogspot.com/

BU MU "HUKUK DEVLETİ" ?

Serdar Ant

Bir ülke düşünün ki Anayasa Mahkemesi’nin Başkanı bir hukukçu değil… Cumhurbaşkanı, mahkemenin boşalan bir üyeliği için yapacağı atamada, üç iktisatçı arasından seçim yapıyor! Sanki o ülkede hukukçu yok!

Yüce Mahkeme’nin Raportörü, Anayasa Mahkemesi hakkında “Anayasa paketindeki bazı maddeleri iptal ederse bu yok hükmünde olacaktır, hükümet kaale almadan referanduma sunmalıdır” diyor! Üstelik bu adam bir hukuk doçenti! Bunun üzerine Mahkeme Raportör’ü uyararak yaptığı açıklamayı ya düzeltmesini ya da görevinden ayrılmasını bildiriyor.

Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in “görevi kötüye kullanmak, evrakta sahtecilik ve imar kirliliğine neden olmak” suçlamalarıyla 26 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davaya Yargıtay’da sözde devam ediliyor. “Sözde” diyoruz, çünkü Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nden istenen dava dosyası hâlâ Yargıtay’a GÖN-DE-RİL-Mİ-YOR!

“Bu ülkede karanlık bazı kulaklar var” diyen Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Emine Ülker Tarhan şunları söylüyor:

“Onlarca telefon ve ortam dinlemeleri var. Yüksek yargı dinleniyor. Bu karanlık kulakların yaptığı işleri, bazı kirli eller marifetiyle sızdıran odaklar var. Bu insanlık suçudur, işkenceden farkı yoktur.”

Birkaç gün önce telefonları dinlendiği ortaya çıkan Ergenekon davasına bakan mahkemenin Başkanı Hakim Köksal Şengün ise “Daha şimdiden elimizdeki dosya 1500 klasör büyüklüğüne ulaştı. Bırakın davayı, soruşturmanın ne zaman biteceğini bile kimse bilmiyor. Yarın kimler alınacak, neyle suçlanacak belli değil” şeklinde konuşuyor.

Dikkat: konuşan Mahkemenin Başkanıdır!

Bütün bu olaylar ve demeçler arasında tarihi Ergenekon davasında 3 yıl geride kalıyor. Davanın devam ettiği 3 yıl içinde 5 kişi davanın sonucunu göremeden yaşamını kaybediyor. Dava hakkında birçok istatistiki bilgi verilebilir, ama gizli tanık sayısı herhalde en çarpıcı olanı: 52... Kimdir bunlar, ne derece güvenilirdir, belli değil!

8 iddianamedeki toplam sayfa sayısı 6 617, toplam ek klasör ise 1014...

Ergenekon davasında yargılanan gazeteci sayısı ise 21… Örneğin bu gazetecilerden hiçbiri adam öldürmemiş, herhangi bir sabıkaları da yok, yeri yurdu belli insanlar… Ama yıllardır özgürlüklerinden mahrum kılınıyor ve içeride tutuluyorlar. Salt gazeteciler değil, askerler, siyasal parti liderleri ve üyeleri, bilim adamları, yazarlar, sendikacılar da yıllardır hüküm giymeden mahkûmlar…

Ama 1977’de Bahçelievler’de, 7 öğrencinin katledilmesinin baş aktörlerinden olan ‘İdi Amin’ lakaplı Haluk Kırcı, geçtiğimiz Mayıs ayının sonunda Maltepe cezaevinden tahliye oluyor! Üstelik Haluk Kırcı yaptıklarını da kabul ediyor! Haluk Kırcı’nın aldığı 7 idam, ANAP döneminde 30 yıla, AKP döneminde 30 yıl hapis cezası da 19,5 yıla düşürülmüştü. Böylece 7 idam cezası alan Kırcı, 22 yıl hapis yatıp özgürlüğüne kavuşuyor. (Vatan, 29.5.2010)

Ve bütün bunların olduğu Türkiye Cumhuriyeti, anayasasında “demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” olarak niteleniyor.

Demokrasiyi de laikliği de koyduk bir kenara…

Bu mu hukuk?

Böyle mi “hukuk devleti” olunuyor?

Serdar Ant çok naif bir yazı yazmış.
Kendisinden, kral çıplak dercesine yazı beklerdim Anayasa Mahkemesi ve raportörüyle ilgili.