
Başbakan Tayyip Erdoğan, siyasi sözlüğe yeni bir terim kazandırdı. AKP'nin İstanbul'daki en seçkin arsaları para babalarına satmasına kim karşı çıkmışsa onlara 'Sermaye ırkçıları' dedi.
Irkçılık; sadece bir milletin üstünlüğünü iddia eden siyasi bir akımdır. Almanya'daki Hitler faşizmi, ideolojik olarak Alman ırkçılığına dayanmıştı. Irkçılık, sermayenin en kesin egemen olduğu yönetimlerde ortaya çıkmıştır. Irkçılıkla sermayenin sonsuz egemenliği iç içe geçmiştir. Sermaye ırkçılığı; sermayeye karşı olmak değil; sermayenin her şeye egemen olması, bu arada egemenliğine engel gördüğü her şeyi yok etmeye kalkışmasıdır. Alman ve İtalyan faşizmi bunun en açık örneği olmuştur.
Bu yüzden Başbakan Erdoğan'ın bu sözü, bilimsel verilerle uyuşmayan uydurma bir terimdir.
NEREDE ŞU ŞEFFAFLIK?
Türkiye'nin en değerli arsalarını, millete bilgi vermeden, kapalı kapılar ardında pazarlayacaksınız... Bunun halk adına hesabını soranlara da sermaye ırkçısı diyeceksiniz...
İktidara gelene kadar yerden yere vurduğunuz Yahudi sermayesi'ne, Tüpraş'ın yüzde 14.76'sını kapalı kapılar ardında satacaksınız... Yetmeyecek; Egeport diye organizasyon oluşturup Kuşadası Limanı'nı, Galataport adı altında haliç'in Karaköy yakasını bu kişiye vereceksiniz... 'Bu tarihi kente kıymayın. Şeffaf olun. Yaptıklarınızı millet bilsin!' dediğimiz zaman biz sermaye ırkçısı olacağız...
Telekom'u; Lübnan kökenli birilerine satacaksınız... Bunun öncesinde de Lübnan'a gezmeye gidip görüşmeler yapacaksınız... Dubai'ye gidip görüşmeler yapacak, sonra İstanbul'un en seçkin 5 arsasını buralı bir işadamına yine kapalı kapılar ardında vermeye kalkışacaksınız... Biz; 'Hey ne oluyor? Bu arsaları yerli sermayeye verseniz; hem oralara aynı iş merkezlerini yaparlar; hem de o iş merkezlerinin yüzde 50'ye kadarını devlete/belediyeye verirler. Neden bu bilinen müteahhitlik uygulamasını görmezden geliyorsunuz? Bu paylar nereye gidiyor; kim alıyor?' dediğimiz zaman sermaye ırkçısı olacağız...
Sayın Başbakan o kadar sermaye sevgisiyle doldu ki, 'Görevim Türkiye'yi pazarlamak' demekten bile çekinmiyor. Peki sormazlar mı adama: Bu işten ne kadar komisyon alacaksın?'
GERİYE YOLCULUK
Başbakan, sermayeyi kutsallaştırıyor. Bu sürecin varacağı noktayı şimdiden gösteriyorum: Sermaye faşizmi...
Arkasına siyasi desteği alan, başka seçenekleri yok eden büyük sermayenin kesin egemenliği; bütün dünyayı faşist bir kıskacın içine almak üzeredir.
Devletin ekonomiden çekilmesi de bütün iplerin büyük sermayenin elinde toplanması için kotarılmaktadır. Şimdi, artık sosyal devlet bütün dünyada yıkılıyor; yerine vahşi kapitalizm biçiminde sermaye faşizmi egemen oluyor. Büyük sermaye, kar uğruna insanlığın bütün kültürel değerlerini talan ediyor. İstanbul, faşist sermayenin kuşatma altına aldığı bir dünya kültür sembolüdür. Buranın yağmalanmasına karşı çıkmak; insan olmanın temel şartıdır.
Başbakan Erdoğan; Fatih Sultan Mehmet'in kemiklerini sızlatıyor. Çünkü, Belde-i Tayyibe olan İstanbul'u sermayenin fethetmesi için ortam yaratıyor. Çevreciler, neredesiniz? Neden sesiniz çıkmıyor?
http://www.gunes.com/2005/10/17/yazarlar/y4.html
[img]http://www.millimucadele.org/199/foto/tayyip-erdogan.jpg[/img]