SEZGİN ALLAHVERDİ
Sezgin Allahverdi, biliyorsunuz, CHP’nin ‘İnsan Hakları ve Demokrasi’ konularındaki yetkili isimlerinden biri.
Kimi zaman, kimi milletvekilinin ‘Sezgin abi, Sezgin abi’ dedikleri bir ‘öndegideni’.
Hukukçu.
Diyarbakır Baro Başkanlığı mı ne yapmış.
Şimdi bu Allahverdi, yani Tanrı’nın CHP’ye bahşettiği bu büyük hukukçuya soruyorlar:
“Dr Recep seçimler zamanında yapılacak, ben de adayım” dedi, siz ne diyorsunuz?
Allahverdi buyuruyor: “Biz bu konulara girmeyeceğiz, bizim amacımız o’nu illa sandıkta yenmek”.
Güzel.
Güzel de, Anayasa’nın ilgili maddesi ne diyor?
‘Bir kişi iki kezden fazla Cumhurbaşkanı seçilemez’.
Allahverdi diyor ki; “bu konuda anayasa hukukçularının görüşleri farklı. Kimileri seçilebilir diyor”.
Anayasa’da bu yalın ve açık tümce dururken, hangi zırzop anayasa ‘hukukçu’su farklı bir yorum getirebilirmiş, inanın benim aklım basmıyor.
Bunun bir tek açıklaması olabilir. O da;
“Son yirmi yılda hangi karar ve uygulama anayasaya uygun yapıldı ki, bu konuda da uyula”.
Demek ki ne imiş?
Bu ülkede son yirmi yılda, haydi son on yılda diyelim “Anayasa rafa kaldırılmıştır”.
Ne zaman düzelecek diye sorulacak olursa; ’24 Haziran 2023’te...
Kendi görüşümü söyleyeyim o zaman:
Kim ki, bugünden itibaren seçimlerin yapılacağı güne değin, bugünkü iktidarın, bu ‘Şahsım Devleti’nin, bu ‘anayasasız’ toplumda kanunsuz ve kuralsız her eylem ve uygulaması ‘mübah’tır diyorsa; onun getireceği yeni kural ve kuruma da kuşkuyla bakmak gerekir.
Tersine, en azından bugünden itibaren olsun, bu ‘Şahsım Devleti’nin uygulamak istediği her kanunsuz, her ‘anayasaya aykırı’, her kuralsız eylem ve uygulamanın karşına dikilmek, bu konuda mücadelenin her türüne başvurmak gerekmektedir.
Ki, ancak o zaman, ‘yeni kurulacak düzen’in ana hatları somut olarak toplumun gözleri önüne sergilenebilmiş ola.
Aksi halde, ‘yeni gelecek olanlar ne yapacak?’ sorusunun yanıtı, hep havada kalacaktır.
Bu yazıyı sonlandırırken; toplumbiliminde ‘Herkese emeğine göre/herkese yeteneğine göre’ biçiminde dillendirelen bir formülün varlığını anımsatalım.
Yani ‘önce’ herkese emeğine göre, ancak ondan sonraki dönemde herkese yeteneğine göre paylaşım yapılmalıdır.
Bu formül topluma uyarlanacağı gibi siyasal partilere de uygulanabilir.
Öyleyse, örneğin CHP ve giderek ‘altılı masa’da, ‘yetenek’leri belli, Allahverdi, Oral, Ağıralioğlu ve benzeri ‘değer’ler, öncelikle emek verecekleri alanlarda görevlendirilmelidirler.
Örneğin, Allahverdi kendi seçim bölgesi olan Diyarbakır, Van, Muş her nere ise oralarda görev almalı ve ‘emeği’ne göre değerlendirilmelidir.
Ancak ‘yetenek’leri kanıtlanmış olan milletvekili ya da adaylar, basın kuruluşları ve televizyonlara çıkarılmaldır diye düşünüyorum.
Önümüzdeki ‘seçim dönemi’nde, artık yeni ‘çam devirme’lere fırsat verilmemelidir.
Bizden uyarması.