Silahsız Terör: Demokratikleşme / Sadi SOMUNCUOĞLU

Silahsız Terör: Demokratikleşme / Sadi SOMUNCUOĞLU

İletigönderen Balasagun » Cmt Eki 05, 2013 8:49

Silahsız Terör: Demokratikleşme

Başbakan Erdoğan 30 Eylül’de 22 maddelik “Demokratikleşme” paketini açıkladı. Paket, PKK istekleri ile “AKP 2023 Siyasi Vizyonu” na göre oluşturulmuştur. Önce, Ege Cansen’in 2 Ekim tarihli Hürriyet’te yayımlanan “Ulus-devlet bitti” başlıklı yazısından bahsetmek isteriz. Cansen; “Demokratikleşme paketinin açılmasıyla birlikte de bir “ulus-devlet” olan Türkiye Cumhuriyeti resmen olmasa da fiilen yani “de facto” sona ermiştir. ... ‘Cumhuriyet’i’ çok sevmiştim. Kısmet buraya kadarmış” hükmünü vermiş. Bir de hiç katılamadığımız şöyle bir ifadesi daha var: “Bu paket, tek milletli Türk devletini, Osmanlı Devleti gibi “çok milletli” hale dönüştürmek için atılan ne ilk ne de son adımdır.”

Osmanlı Devleti 1300’de kuruluşundan 1923’de dağılmasına kadar, tek milletin egemenliğine aitti. Türk Devleti idi. “Millet sistemi” (çok ümmetli), içeride geçerliydi ve dini nitelikteydi, egemenlikle ilgisi yoktu. 1839’a kadar, yöneten ve yönetilen, diğer ifadesiyle egemen ve tabi olan şeklindeki ikili bir yapısı vardı. Türk ve Müslüman olmayanlar da yönetilen sınıfındaydı. Bunun için bütün dünya bize, “Osmanlı-Türk Devleti” diyordu. Devlet, 1876’da Kanunu Esasi ile çağın anlayışına uygun olarak yeniden inşa etti. Buna göre Devlet ülkesiyle bölünemez bir bütündür; dili Türkçedir. Türkçe bilmeyen memur ve milletvekili olamaz, devletin tabiiyetinde olan herkes Türk’tür ve eşittir. Egemenliğin bu inşası, 1924, 1945, 1961 ve 1982 anayasalarında da aynen korunmuştur. Kısaca Osmanlı, ortağı olmayan, tek milletli milli-üniter bir devletti. Sadede gelirsek paketin amacı, 576 artı 137 yıl devam eden Türk devletine dönmek değildir. Tam tersine, tek olan milleti parçalara ayırıp, sırada bekleyen Barzani dahil egemenliğimize ortak yapmaktır. Şimdi de pakete geçelim ve iki örnek verelim..

1) Siyasi partilere üyeliğin engelleri kaldırılacak: Seçim Kanununa göre “oy verme hakkına sahip herkes,” siyasi partilere üye olabilecekmiş. Bunun için; Siyasi Partiler Kanunu’nun 11/b maddesindeki engeller kaldırılacakmış. Bunlar; “Kamu hizmetlerinden yasaklılar, Zimmet, ihtilâs, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlardan biriyle mahkûm olanlar gibi suçlardan; Herhangi bir suçtan dolayı ağır hapis veya taksirli suçlar hariç üç yıl veya daha fazla hapis cezasına çarptırılanlar; TCK’nın ikinci Kitabının birinci babında yazılı suçlardan veya bu suçların işlenmesini alenî olarak tahrik etme suçundan mahkûm olanlar; TCK’nun 312’nci maddesinin ikinci fıkrasında yazılı halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etme suçlarından mahkûm olanlar, Terör eyleminden mahkum olanlar, siyasi partilere üye olamazlar ve üye kaydedilemezler şeklindeki kısıtlamalar kaldırılıyor. Böylece vatan haini, devlet düşmanı bölücüler ve teröristler dahil, yukarıdaki suçlardan mahkum olanlar, kamu kuruluşu sayılan partilere üye olabilecekler. Demokratik rejimin temel kurumları olan partiler suç örgütü haline gelecek. Herhalde bundan sonraki ilk paketle de, bu suçluların milletvekili, bakan, başbakan ve Cumhurbaşkanı olmalarının önü açılacaktır. Erdoğan’ın batı ülkelerini geçtik dediği Demokratikleşmeyi gördünüz mü?

2) İlkokullardaki öğrenci andı kaldırılacak: 80 yıldır söylenen ve milli/manevi bir gelenek halini alan “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım..” diye başlayan andın neyinden rahatsız olunuyor? Bir milletin çocuklarına en masum şekilde ait olduğu milletin adını öğretmesinin, ahlaklı bir şahsiyet kazandırmasının sakıncası ne olabilir? Öğrenci andı pek çok ülkede de var. Buna rağmen bazı iktidar sözcüleri, bakanları, bölücüler ve terör örgütü “Türk” sözünden, “ırkçılık” diyerek, rahatsız oluyormuş. PKK, “Biz Türk değiliz ki” diyormuş. Bu suçlamalar Türk Milletine suikasttır. Neden mi? İzah edelim:

Bir kere etnik demek ırk, köken demektir. Her bölücü ırkçıdır. Ayrıca, insanlar kendini ne sayarsa saysın bu ülkenin egemenliğine ve yasalarına saygılı olmak zorundadır. Dünya sistemi de böyledir. Nihayet, Andımız “ırkçı” yapıldığı iddiasıyla Danıştay’da bile dava açıldı. Danıştay, 8. Dairesi 18 Şubat 2011’de şu kararı verdi: Türk ve Türk Milleti belli bir ırkın değil, kökeni ne olursa olsun herkesi kapsayan ve kuşatan bir milletin adıdır. Türkiye Cumhuriyetini kuran halka Türk Milleti denir ilkesi ile Anayasanın 66. Maddesindeki Türk Devletine vatandaş olan herkese Türk denir, hükmüne dayanarak iddiayı reddetmiştir. (Sözcü, Saygı Öztürk, 3 Ekim 2013) Görüldüğü gibi; Türk Milleti ile tarihi, kültürü, geleneği, yüksek yargı kararı ve dünya sistemi inkar edilmektedir.

Erdoğan paket konuşmasında; “Evrensel hak ve özgürlükler, altına imza attığımız uluslararası anlaşma ve şartlar bizim referansımızdır” diyor. Ama, 2002’den beri bunun tam tersi yapılmaktadır. Bu pakette yer alan, “farklı dillerde propaganda, yayın ve eğitim, alfabe harflerinin ve yer adlarının değiştirilmesi ve etnik amaçlı bütün düzenlemeler” AİHS, AİHM, AK, AB ve BM kural ve kararlarına tamamen aykırıdır. Zira hiçbir hükümet, kendi milletini ve devletini ırk ve mezhep esasına göre ayrıştırmaz, egemenliği dağıtmaya kalkışmaz.

“Andımız” evlere, dernek, vakıf, işyeri sokak ve meydanlara çerçevelenerek asılmalıdır.

Sadi SOMUNCUOĞLU, 5 Ekim 2013
sadisomuncuoglu@yahoo.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Re: Silahsız Terör: Demokratikleşme / Sadi SOMUNCUOĞLU

İletigönderen Balasagun » Cmt Eki 12, 2013 9:03

Silahsız terör: Demokratikleşme -2-

Geçen yazıda “Demokratikleşme” paketinin iki maddesi üzerinde durmuştuk. Biri; terör ve yüz kızartıcı suçlar dahil her türlü suçtan mahkum olanların partilere üyeliğinin önünü açarak, siyasetin kirlenmesi ve PKK’lıların siyasete katılmalarına imkan veren madde idi. Diğeri; çocuklarımıza Türk kimliğini ve ahlakını öğreten Öğrenci Andı’nı kaldıran madde oldu.

Bugün de diğer bazı maddeleri üzerinde duracağız. Bunlar:

1. Partilere devlet yardımını yüzde 7’den 3’e indiren, 2. Siyasi Partilerin ilçede teşkilatlanması için, beldelerde teşkilat kurma şartını kaldıran, 3. Partilerde, eş genel başkan sistemi meşrulaştıran, 4. Ön seçimlerde ve siyasi propagandalarda farklı dil ve lehçelerin kullanılmasına imkan veren, 5. Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik kurulu kuran, 6. Ayrımcılıkla daha etkin mücadele etmek amacıyla, cezaları artıran, 7. Nefret, ayrımcılık, yaşam tarzına müdahale gibi suçlarla daha etkin şekilde mücadele eden, 8. X, W, Q harflerinin kullanılmasını serbest bırakan 9. Özel okullarda, farklı dil ve lehçelerde eğitimin önünü açan, 10. Köy isimlerinin değiştirilmesinin önündeki yasal engeli kaldıran, 11. Roman dil ve kültür enstitüsünü açan ve anadile eğitim getiren, düzenlemelerdir.

Söze Roman’lardan başlayalım. Akhisar Çağdaş Romanlar Derneği ve Roman Merkezi Federasyonu Başkanı Erdoğan Şener ne demiş okuyalım: “Bizim Romanlar toplumu olarak istihdam, barınma, eğitim, sağlık, kamuda görev alma ve dışlanma, hor görülme gibi öncelikli sorunlarımız var. Ana dil diye bir sorunumuz yok. Türkçe konuşuyoruz, böyle devam etmek istiyoruz.” Romanların dışlanmaktan çok çektiğini bilen Şener, anadilde eğitimin yeni bir dışlanma olduğunun farkında. (http://www.haberakhisar.com.) Allah bu basireti yöneticilerimize de nasip eylesin. Amin. Bir de, kökü dışarıda olan Avrupa Roman Konseyi Türkiye Temsilcisi’nin şöyle bir görüşü var: “Paket bizi mutlu etti.” Bu iki ifade arasındaki küçük gibi görünen çelişki, aslında paketin ruhunu göstermeye yetiyor.

Görüldüğü gibi bu düzenleme, PKK taleplerinden oluşuyor ve sadece Meclis’teki bölücü partiye yarıyor. Bu genel değerlendirmeden sonra paketin şifreli ve anlaşılması güç olan 4, 5, 6. ve 7. Maddelerini ele alalım. 4. Madde ile bir kamu kuruluşu olan partilerin ana dilleriyle propaganda yapmaları, milli devlete ve anayasaya aykırıdır ve ayrışmanın tohumunu ekmektedir. 5, 6 ve 7. Maddedeki şifrenin “ayrımcılık” sözcüğünde gizlendiğini söylemeliyiz. Esasen 2002’den beri uygulanan siyasetin iddiası da; “Türkiye Cumhuriyeti sadece Türklere göre kurulmuştur. Ayrımcı bir zihniyetle; Kürt, Arap, Gürcü, Laz, Roman gibi unsurlar inkar edilmiş ve yok sayılmıştır. Biz bu yanlışı düzelteceğiz” değil miydi? Kısaca; “ayrımcılık” ın ortadan kaldırılması için, ırk ve mezhep gruplarının devlete ortak edilmesi gerekiyor.

Demek ki ayrımcılıkla mücadele, bin yıllık Türk egemenliğinin Milletin elinden alınması anlamına geliyor. Milli Devletimiz, kendi eliyle kendini parçalayacak, sonra da iç savaşa sürüklenecek, öyle mi?

“Biz milletimizi sevindirecek ne varsa, onu yapmaya devam edeceğiz” diyen Erdoğan’a seslenelim: Samimi iseniz, paketteki şifreleri kaldırarak, açıkça ve dürüstçe Türk Milletine sorun. Bakın, neler olacak?

Sadi SOMUNCUOĞLU, 12 Ekim 2013
sadisomuncuoglu@yahoo.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

cron

x