Etnik temsil taklidi yapan feodallerden çözüme katkı beklemenin çok yanlış bir düşünce olduğunu, herhalde anlamayan kalmamıştır artık. Sorunun adını doğru koymayınca, böyle hatalara düşmek kolaylaşabiliyor maalesef.
Bu insanlar sorunun kendisi zaten, sorun ile çözüm aynı şey olabilir mi? Hayvan zehirinden panzehir üretilir ama, sosyal konularda işler öyle yürümüyor. Anayasa ile Güneydoğu'ya özerklik vererek feodalizmi yasallaştırmak, sorunu çözmez, ağırlaştırır. Feodalizmin çözümü, feodalizm değildir.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın sözlerinden de, ABD'nin neden Türkiye'ye yeni bir anayasa yazdırmaya çalıştığı anlaşılıyor.
Yeni Anayasanın, Türk kimliğini yok etmesi ve Kürt kimliğini vatandaşlık kimliğinden ayırması isteniyor.
Bu yüzden, aslında devletimizin çok olumlu bir özelliği olan, herkese eşit vatandaş kimliği vermesi, sanki bir yanlışlıkmış gibi gösteriliyor.
Kendi kimliğini düşman bir "öteki"ne göre tanımlama geleneğine sahip olmayan ve kültürel farklılıklara karşı içgüdüsel bir alerjisi bulunmayan Türk insanında, suçluluk duygusundan kurtulmak ve kendi suçlarını örtbas etmek maksadıyla, kendisine ait bütün suçları üzerine atabileceği bir günah keçisi yaratma fikri olmaması ve kimliğe göre davranma yerine, insanî kişilik özelliklerine göre davranma alışkanlığı olması nedeniyle, etnik kimliklerle ilgili bir merak ve öğrenme ihtiyacı yoktur.
Batı'da hiç görülmeyen bu uygar davranış biçiminin, toplumları ileri götüren bir erdem olduğunu söylemek dururken, önemli bir eksiklik ve kusur olduğu iddia edilerek, Batılılar gibi ırkçı olmamız isteniyor ve ırkçılığın yasal desteği hazırlanıyor. Irkçılığa resmiyet kazandırmak amacıyla, Kürt kimliğinin devlet tarafından tanınması gerektiği söyleniyor.
Bunun için devletin, önce bir tanım yapması lâzım tabii. Peki, devlet Kürt kimliğinin tanımını nasıl yapacak?
Diğer bütün vatandaşlarıyla eşit gördüğü için, eğitimini sağlayıp hiçbir ayrımcılığa uğratmadan en yüksek mevkîye kadar çıkardığı, meslek sahibi olup iş yapmasını engellemediği bu vatandaşını, diğer vatandaşlarından farklı gördüğünü ne şekilde ifade edecek?
Başka ülkelerde iç çatışmalar eşitsizlik yüzünden çıkar. Bizim bazı Kürtler ise herkesle eşit haklara sahip olmaktan rahatsızlık duyarcasına, aralarında savunmasız masum bebeklerin, çocukların, kadınların ve özellikle Güneydoğu'ya hizmet götüren devlet görevlilerinin bulunduğu 30 bin insanı katlettiler.
Mazeret olarak da "Şu kadar sene önce biri bana 'Kırt' demiş" ile "Kültürel haklar için öldürdük" anlamına gelen sözler sarf eden bu canilere bakarak bir tanım yapacak olursa, "Cinayetler işlemek için bahaneler uyduran ruh hastası" mı demeli, yoksa, "Uluslararası bazı planlara bahaneler uydurmak için cinayetler işleyen kiralık katil" mi?
Irkçı bir söylemle etnik siyaset yaparak, Kürtleri feodal sistemin içinde tutmak için kandırmaya çalışan feodallere bakınca da, Kürt kimliğini olumlu bir şekilde tanımlamak mümkün değil.
Bu kişiler, her yerde etnik kontenjanlar olmasını ve her şeyin bu yolla paylaşılmasını istiyorlar çünkü, insanların bu sayede ortaya çıkacak olan etnik aidiyet ihtiyacını kolayca sömürebilecekler.
Şişe Cini olmayan Kürt vatandaşlarımızın bütün bu çirkinliklerden çok büyük rahatsızlık duyduklarını biliyoruz. Fırsat bulabildikleri zaman ifade ediyorlar. Kürt olarak bir özeleştiri yapmak istediklerinde, akıllarına şu sorular gelebilir;
- - Bu bölgede sürekli haydutluk peşinde koşan Batılılar, neden hep Kürtlerden içinde yaşadıkları ülkelere ve toplumlara ihanet etmelerini istiyorlar?
- Haydutluk ortağı ve işbirlikçi olarak, neden hep Kürtleri seçiyorlar?
- Batılılar neden Kürtlerin, kolay kandırabilecekleri kadar zayıf kişilikli olduklarını düşünüyorlar?
- Batılılar, bu düşüncelerinde haksız iseler, BAZI Kürtler neden hep Batılıları haklı çıkaracak işler yapıyorlar?
- Batılılar, bu yaklaşımlarıyla Kürtlere sürekli hakaret edip onları aşağılarken, BAZI Kürtler neden hep kendilerini, Batılıları haklı çıkarmak zorunda hissediyorlar?
Bence, bu soruları cevaplarken kendilerine haksızlık yapmasınlar çünkü, aynı miktarda hain insan, her grubun içinden çıkabiliyor.
"Cin şişeden çıktı" diyen Kürt kardeşime, aynı devletin bir vatandaşı olarak şunları söylemek isterim;
Kötü niyetli yabancı planların işbirlikçisi olan o cin, şişeye hiç girmemişti ki zaten. Teröre mazeret olarak gösterilen bütün kurallar ve yasaklar da hep, o cinin cinlik yapmasını önlemeyi amaçlayan, doğru veya yanlış tedbirler olarak ortaya çıktılar.
EĞER SEN DE CİN OLMAK YERİNE İNSAN OLMAYI SEÇSEYDİN, ONLARIN HİÇBİRİNE GEREK DUYULMAZDI.
Yabancıların hesabına cinlik yaparak adam çarpmaktan, ülkene ve milletine zarar vermekten ne zaman vazgeçeceksin, hiç utanmıyor musun ? Bu topraklarda bölünme değil de birleşme olduğu zaman daima ortaya çok güçlü bir süper devletin çıktığını, tarih sana neden öğretemiyor? Aklın mı kıt, ahlâkın mı?
'Onuncu Yıl Marşı' nasıl yazılabildi bilmiyor musun? Bir taraftan Osmanlı'nın bütün borçlarını öderken, diğer taraftan da her alanda mucizevî bir ilerleme başarısı gösterebilmenin, 1980'den beri gelen hükumetlerin yiye yiye mirasını bitiremedikleri o ilk on yılın, her şeyi adeta yoktan var edebilmesinin sırrını hiç düşünmedin mi?
Kötü niyetli "Binyetmişbirciler"in iddialarının aksine, biz Türkler binlerce yıldır buranın sahibiyiz (Çatalhöyük'de olduğu gibi Anadolunun her tarafında bulunan en eski yerleşim yerlerinde görülen Türk kültürü ve Ön-Türkçe damgalar başka nasıl açıklanır ?). Sonradan gelen iyi niyetli herkes gibi, sen de geldiğin zaman konukseverliğimizden nasibini aldın. Bize katılmak isteyen muhtaçları kucaklarız ama, hükmetmek isteyen yabancılar geldikleri gibi giderler ve sonunda her zaman bölge insanları olarak baş başa kalırız.
Bu topraklarda affedilmeyen tek suç 'ihanet' suçudur. Çok özen göstermemize rağmen, topluluk suçlarının cezalandırılmasında maalesef hep kurunun yanında yaş da yanar. Irkçılık yaparak bizden ayırmaya çalıştığın insanların büyük çoğunluğu, senin cinliklerine kanmadıkları için suçsuzlar. Onların suçsuz yere sıkıntı çekmelerine sebep olmaktan artık vazgeç.
Batılı düşmanlarımızın bunca senedir uğraşmalarına ve binde birinin bile başka bir toplumda çok korkunç sonuçlar yaratacağı bütün tahriklerine rağmen, Kürt kimliğinin tanımını üç-beş cine bakıp yapmayacak kadar olgun ve tecrübeliyiz. Mecbur kaldığımızda, cin şişelemeyi de biliriz.
Özellikle gençlerimizi etkilemek için, soykırım, azınlıklara kötü muamele, vs. üzerinden yapılan her türlü yakıştırma, saptırma, çarpıtma ve iftiraya aldanmayıp gerçeğe bakıldığı zaman görülür ki, dünyada azınlıkların en rahat ettikleri devletler, daima Türk Devletleri olmuştur.
Batı'nın, 'Yok edinceye kadar, tahammül etme' anlamına gelen 'Tolerans'ından çok farklı ve 'Olduğu gibi kabullenme' anlamını taşıyan 'Hoşgörü' kavramına sahip Türk Kültürünün, bu farkı yaratması çok doğaldır.
Nadir görülen sıkıntıların kaynağında hep, düşmanla işbirliği yapan kandırılmış azınlıkların sabıka dosyaları vardır. Gene de, Batı'da aynı dönemde ölüm cezası alan suçlara, tehcir cezası vermeyi tercih etme örneğinde olduğu gibi, başka devletlerde hainlere verilen cezalarla kıyaslandığında, suçları cezalandırılırken bile azınlıklara büyük iltimaslar yapıldığı görülür.
Cin olmaya heveslenen Kürt kardeşim, elindekinin kıymetini bil. Batılı yabancı amcalardan şeker almaya devam edersen, sonunda pişman olsan bile seni affetmeyiz. Bilmiyordum deme.
Selçuk TINAZ, 17 Mayıs 2012