Sistemin taşları

Sistemin taşları

İletigönderen Başkomutan » Cum Eki 08, 2010 2:57


Sistemin taşları


Geçtiğimiz günlerde ülkemizin önemli kişilerinden biri ne demişti. “Derin devletten çok çektik.”

Elbette…

Devletin en önemli görevlerinden birinde bulunan bu kişinin söyledikleri son derece önemli…

O zaman herkese soru

Derin devlet nedir?

Nerede bulunur?

Ne yapar?

Ya da o devletin sığ mı derin mi olduğu nasıl anlaşılır. İşte bu sorulara verilebilecek yanıtlar sanıyorum ki bizi doğru noktaya götürecektir.

Tabi bu arada devlet her zaman sığ mı olmalı? Her türlü hal ve hareketleri herkesçe hatta sıradan insanlarca bile anlaşılmalı mı? Bu da akla gelen bir başka soru…

Ama anlaşılıyor ki…

“Bu derin devletten çok çektik.” sözleriyle kastedilen hiç bir zaman PKK’yı destekleyen güçler değil.

Yasadışı dinleme ve görüntüler elde ederek, kişilere şantaj yapan kişi ve kurumlar da değil.

Eğer bunlar da değilse, devletin en tepelerinde bulunan bu kişinin şikâyet ettiği derin devlet kim?

Aslına bakarsanız mesaj gayet açık…

Şimdi olaylara biraz daha dikkatle bakalım…

Burada derin sözüyle kastedilen, hiçbir zaman ülke içinde faaliyet gösteren başka bir ülkenin istihbarat servisi değil.

Devletin içinde yuvalanmış başka devletlerin yararına faaliyetlerde bulunanlar da değil

Burada kastedilen…

Aslına bakarsanız “derin ideolojidir…”

Yani Kemalizm…

Atatürkçülük…

Ulusalcılık…

Ya da adına her ne derseniz deyin, ister ulus devlet yanlıları, isterse üniter yapı savunucuları.


Adı çok önemli değil.

    Hedef, bu devletin bölünmesine, parçalanmasına karşı çıkan dinamiklerin sözde uydurma suçlamalarla zan altında bırakılmasıdır.

    Her nedense sözde derin devlete karsı çıkanların hiç biri ABD’nin bölgede gerçekleştireceği BOP’ den rahatsız değil…

    Bundan rahatsız olmadıkları gibi ülkedeki federasyon tartışmaları da bunları hiçbir şekilde rahatsız etmemektedir.


    Hatta meşe dalı polemiği bile herhangi bir rahatsızlık vermemektedir.

    Hem zaten bu derin devlet karşıtlarının ağızlarından ülke üzerinde gerçekleştirilen terör eylemlerine yönelik sözler de çıkmamıştır.

    Amaç bellidir.

    Ülkede ABD ve AB isteği doğrultusunda çok kimlikli, çok kültürlü yani federatif bir yapının gerçekleştirilmesidir.

    Zaten yaklaşık üç yıldır sürdürüle gelen operasyonla da yapılmak istenilen…

    Ülkede etnik ve dini kimliklerin önünün açılıp…

    Ulus devlet ve üniter yapının savunucularının içeri atılması değil mi?

Ama bilin ki ulus devlet ve üniter yapı sistemin temel taşlarıdır

Bu taşlarla oynarsanız, altında kalırsınız.

Uyarmadı demeyin.


Nusret KEBAPÇI
08 Ekim 2010 / ANAYURT
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Sistemin taşları

İletigönderen İrfan Tuna » Cum Eki 08, 2010 17:49

Nusret Kebapçı yazdı:
Geçtiğimiz günlerde ülkemizin önemli kişilerinden biri ne demişti. “Derin devletten çok çektik.”

Elbette…

Devletin en önemli görevlerinden birinde bulunan bu kişinin söyledikleri son derece önemli…

O zaman herkese soru

Derin devlet nedir?

Nerede bulunur?

Ne yapar?

Ya da o devletin sığ mı derin mi olduğu nasıl anlaşılır. İşte bu sorulara verilebilecek yanıtlar sanıyorum ki bizi doğru noktaya götürecektir.

Tabi bu arada devlet her zaman sığ mı olmalı? Her türlü hal ve hareketleri herkesçe hatta sıradan insanlarca bile anlaşılmalı mı? Bu da akla gelen bir başka soru…

Ama anlaşılıyor ki…

“Bu derin devletten çok çektik.” sözleriyle kastedilen hiç bir zaman PKK’yı destekleyen güçler değil.

Yasadışı dinleme ve görüntüler elde ederek, kişilere şantaj yapan kişi ve kurumlar da değil.

Eğer bunlar da değilse, devletin en tepelerinde bulunan bu kişinin şikâyet ettiği derin devlet kim?

Aslına bakarsanız mesaj gayet açık…

Şimdi olaylara biraz daha dikkatle bakalım…

Burada derin sözüyle kastedilen, hiçbir zaman ülke içinde faaliyet gösteren başka bir ülkenin istihbarat servisi değil.

Devletin içinde yuvalanmış başka devletlerin yararına faaliyetlerde bulunanlar da değil

Burada kastedilen…

Aslına bakarsanız “derin ideolojidir…”

Yani Kemalizm…

Atatürkçülük…

Ulusalcılık…

Ya da adına her ne derseniz deyin, ister ulus devlet yanlıları, isterse üniter yapı savunucuları.


Adı çok önemli değil.

    Hedef, bu devletin bölünmesine, parçalanmasına karşı çıkan dinamiklerin sözde uydurma suçlamalarla zan altında bırakılmasıdır.

    Her nedense sözde derin devlete karsı çıkanların hiç biri ABD’nin bölgede gerçekleştireceği BOP’ den rahatsız değil…

    Bundan rahatsız olmadıkları gibi ülkedeki federasyon tartışmaları da bunları hiçbir şekilde rahatsız etmemektedir.


    Hatta meşe dalı polemiği bile herhangi bir rahatsızlık vermemektedir.

    Hem zaten bu derin devlet karşıtlarının ağızlarından ülke üzerinde gerçekleştirilen terör eylemlerine yönelik sözler de çıkmamıştır.

    Amaç bellidir.

    Ülkede ABD ve AB isteği doğrultusunda çok kimlikli, çok kültürlü yani federatif bir yapının gerçekleştirilmesidir.

    Zaten yaklaşık üç yıldır sürdürüle gelen operasyonla da yapılmak istenilen…

    Ülkede etnik ve dini kimliklerin önünün açılıp…

    Ulus devlet ve üniter yapının savunucularının içeri atılması değil mi?

Ama bilin ki ulus devlet ve üniter yapı sistemin temel taşlarıdır

Bu taşlarla oynarsanız, altında kalırsınız.

Uyarmadı demeyin.


Bir ulusal devlet, yurttaşına parasız sağlık ve eğitim hizmeti sağlıyorsa, yurttaşına yarınlara güvenle bakabileceği, sosyal güvencelerle donatılmış iş olanakları sağlıyorsa yaşayabilir.

Oysa, 12 Eylül sopasıyla ülkemize yerleştirilen ABD patentli 24 Ocak Kararları'nın ülkemizdeki ilk uygulayıcısı Turgut Özal'ın ve günümüze dek onun yolunu izleyen tüm Amerikancıların tekrarlayageldikleri nakarat ne:

''Devlet ekonomiden çekilsin''

''Devlet, eğitimden, sağlıktan, kamu hizmetlerinden elini ayağını çeksin''

''Herşey satılsın, herşey özelleştirilsin''

Peki yurttaşlarına iş ve aş sağlamayan, yurttaşlarının yarınlara güvenle bakmasını sağlamayan, kamu yararını gözetmeyen, kamu hizmetlerini, eğitimi ve sağlığı ticarileştiren, yurttaşını ''müşterileştiren' bir ulusal devlet yaşayabilir mi, üniter yapısını koruyabilir mi?

Elbette yaşayamaz, üniter yapısını elbette koruyamaz.

Nitekim bunu, böylesi ABD güdümlü bir ekonomik modeli ülkemizde 24 Ocak 1980'den bu yana kesintisiz biçimde uygulayanlar da çok iyi biliyorlar. Zaten o amaçla uyguluyorlar...

Zaten onların devletin ulusal ve üniter yapısının yaşamasıyla ilgili bir kaygıları yok.

Tam tersine, onlar devletin ulusal ve üniter yapısını ''Federasyon'' sözcükleriyle tartışma konusu yapmaya,Turgut Özal öncülüğünde 30 yıl önce başladılar bile...

Hatta, 12 Eylül cuntasının şefiKenan Evren yıllar sonra açıkladı bunu.

12 Eylül faşizminin şefi Kenan Evren, 1 Mart 2007 tarihli Hürriyet gazetesindeki Evren'in 8 eyaleti başlıklı haberde, Türkiye'nin eyalet sistemine geçmesi gerektiğini söylemiş; ülkenin, Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Erzurum, Diyarbakır, Eskişehir, Trabzon olmak üzere 8 eyalete bölünebileceğini açıklamıştı.

Aynı haberde, 1980'li yılların başında ülkeyi eyaletlere ayırmayı düşündüklerini belirtmiş ve bu konuyla ilgili olarak, ''1983 yılında Danışma Meclisi tatile girdiğinde bizim kanun hükmünde kararname çıkarma yetkimizi devrettik. Bölge idare mahkemelerini kurarken bu zihniyetle hareket ettik. Türkiye'yi birtakım bölgelere böldük. Yetkileri oraya devrettik.'' demişti.

Günümüzde ''derin devlet'' sözünü ağzından düşürmeyenlere, ''Vesayet Rejimi'' gibi içi boş kavramlarla yalan üstüne yalan üretenlere dikkatli bakın, içlerinde bir tane, ülkemizde devletin ulusal ve üniter yapısını ortadan kaldırmayı amaçlayan ABD emperyalizminden rahatsızlık duyan görecek misiniz?

Aslında herşey o kadar açık ki, devletin ulusal ve üniter yapısını savunan Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, Org Eşref Bitlis gibi vatanseverleri katleden ABD derin devleti; devletin ulusal ve üniter yapısını savunan vatanseverleri günümüzde ise ''Ergenekon'' tertibiyle susturmaya, sindirmeye, yıldırmaya çalışıyor...

Hem de sözüm ona ''derin devleti temizleme'' iddiasıyla...

Bu kadar yalana, bu kadar tertibe, sistemin taşını bilmem ama, sabır taşı ha çatladı, ha çatlayacak...

Ve eminim ki tüm yalancılar ve tertipçiler sistemin taşından önce, o sabır taşının altında kalacaklar...
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x