Türkiye’de gençlerin büyük bir çoğunluğu farkında olmadan içine düştükleri, onları sığlaştıran, basitleştiren, düşünmelerini engelleyen garip bir alt kültürün içinde yaşıyorlar. Öyle bir kültür ki bu, bir gençten diğerine geçiyor, adeta salgın bir hastalık gibi onların arasında yayılıyor. Kullandıkları basit usluplar aynı, seçtikleri alaycı sözler hep aynı, çok dar bir kapanın içine kısılıp kalmış gibiler. Bu kapandan ne kendileri bir adım dışarı çıkabiliyor, ne de o çok gözlerinde büyüttükleri arkadaşları.
Sizin bu kafaya ulaşmak için ne içmek lazım?
Siz ne ayaksınız?
Hacı sizin olayınız ne?
İşte gençlerin nerdeyse çok büyük bir çoğunluğu konuşurken, kafalarına yatmayan bir konuda sadece bu üç soruyu soruyor. Başka soru yok. O kadar düşünmemeye alışmışlar ki, o kadar ezber yaşamaya alışmışlar ki, başka bir soru akıllarına bile gelmiyor. Düşünün, binlerce genç işte böyle ezberden konuşuyor. Üstelik karşı tarafın cevabını algılayacak bir kültüre ve birikime sahip değil. Baştan önyargılı bir şekilde yaklaşıyor, çevresindeki arkadaşları nasıl hiç düşünmüyor ve akletmiyorsa o da aynı sığlıkta düşünmeyip kendi kafasında, kendi dünyasında yaşamını bomboş bir şekilde sürdürüyor.
Bu gençlerin kendi aralarında kullandıkları facebook ve twitter dili de var. Bütün kelimeler kısaltılıyor, küfürlü konuşmalar, birbirlerini aşağılamalar son derece normal karşılanıyor. Eğer bir genç kullanılan garip sözcükleri (babloli, concon, kanks, kanka, atar) bilmiyorsa hemen koyun anlamına gelen “apaçi” lakabı kendisine takılıyor. En korktukları şey kendi aralarında bu lakapları ve sözcükleri bilmedikleri için küçük düşmek ve arkadaşları tarafından hor görülüp aşağılanmak. Başka hiçbir şeyden çekinmiyorlar.
Survivor, yarışma programları, Big Brother, mafya dizileri gençleri çok olumsuz etkiliyor. Televizyon başında sadece şiddet, saldırı, çekişme, kavga, silahla çatışma, aşağılama izleyen gençler tamamen kültür şokuna giriyorlar ve maneviyatlarını, aile bağlarını, inançlarını yitiriyorlar. Üstelik en ufak bir olayda asileşiyor ve saldırganlaşıyorlar. Okulda aldıkları Darwinist, Materyalist eğitim nedeniyle maymundan geldiklerine inandırılıp “güçlü olan kazanır, zayıf daima ezilir) mantığını kafalarına yerleştiriyorlar. Sabahtan akşama kadar Survivor yarışmasında da kendilerin bu telkin ediliyor zaten.
Açıkça görülüyor ki gençliğimiz düşünme yeteneğini kaybetmiş, genel kültürü yok seviyesine gelmiş. Dünyada neler olup bittiğinin, nasıl Ortadoğu’da kanın gövdeyi götürdüğünün, Müslümanların ne kadar zor durumda olduğunun bilincinde bile değiller. Kendileri dizi, eğlence peşinde koşturup birkaç cümle ile konuşup bir adım öteye bile gidemezken topraklarımız parçalanma tehidi altında. Hergün onlarca şehit veriyoruz, haberleri bile olmuyor. PKK Güneydoğu’nun her yerine bomba döşemiş, ülkemizi bölmek için var gücüyle savaşıyor. Gençlerimizde milli şuur yok, topraklarımız parçalanmasın diye her hangi bir çaba yok, devlete destek olma ve birleşip tek yumruk olma isteği yok. Tam tersine koltuğa yığılan bir diziden diğerine atlayan, son derece tembel, kolunu bile kaldırmaya üşenen bir gençlik var Türkiye’de şu an. Ancak kendi çıkarına dokunursa, kendi rahatı bozulursa, aldığı harçlık kesilirse sesini çıkarıyor. Ülke bölündüğünde, bizim topraklaırmızda Komünist bir Kürdistan kurulduğunda nasıl büyük bir tehlikenin kendisini beklediğinin farkında bile değil. En vahim olan tarafı anlatsan da anlamıyor, bir türlü tehlikenin boyutunu kavrayamıyor.
Burada kaybedilen sadece kültür değil, maneviyat da tamamen yitiriliyor. Allah’a olan iman aşama aşama kaybediliyor. Allah sevgisi ve korkusu yerini helal haram tanımaz, son derece vurdumduymaz, haramları çok makul gören bir çizgiye taşınıyor. Zaten topraklarımızı bölmek için tam yüz yıldır müthiş bir çaba içinde olan derin devletlerin yaptıkları yumuşak darbenin sonucu bu. Bütün bu diziler, evlendirme programları, Survivorlar halkı uyuşturmak için özel olarak halka ve özellikle gençlerimize empoze ediliyor. Çok kısa bir süre sonra hiç düşünmeyen uyuşmuş, milli bilincini yitirmiş toplum ülkesinin bölündüğünün farkına bile varmayacak seviyeye geliyor.
Terörün ülkemizi sardığı, masum vatandaşlarımızın, cesur askerlerimizin her gün şehit düştüğü bu günlerde milli meselelerin farkında olan şuurlu bir neslin yetişmesinin ne kadar önemli olduğu çok açık ve net görülüyor. Vatanına, milletine, topraklarına sahip çıkan, Türkiye’nin ciddi bölünme tehlikesi altında olduğunu fark eden, derin imanlı, Allah’ı çok seven, İslam’a, Kuran’a hizmet eden, hayatını Allah için yaşayan, Kuran’ı çok iyi bilen, son derece uyanık, dünyanın geçiciliğinin farkında olan, evrimin zorla dayatılan köhne bir teori olduğunun bilincinde olan, anti Materyalist, anti Komünist bir gençliğin yetiştirilmesinin hayati önem kazandığını devlet yetkililerin ve ilgili bakanlıkların görmesi ve gençlerimize sahip çıkması gerekiyor. Mutlaka okullarda Darwnizm, Materyalizm ve Komünizm tehlikesine karşı, PKK tehlikesine karşı milli şuur dersi konmalı, gençlerimiz bilinçlendirilmeli, onların ufuklarını açıcı, vizyonlarını genişletici bilgiler gençlerimize mutlak öğretilmeli. Türk gençliğinin milli beraberlik duygusunu yitirmesine, materyalist ve Darwinist yetiştirilmesine, aile birliğini ve maneviyatlarını yitirmelerine asla seyirci kalınmamalı.
Ey iman edenler, eğer siz Allah'a (Allah adına İslama ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizinayaklarınızı sağlamlaştırır. (Muhammed Suresi, 7)