Son 26 Mayın

Nice atsız kahraman şehit oldu, Anadolu vatanlaşırken. Yüzbinler gömüldü Çanakkale’ye. Her yaştandılar. Toprak kızıla boyanmıştı. Kolu kopan bir Mehmetçik, diğer kolu ile top mermisi taşıyordu. Küffarı Çanakkale’den geçirmeyin buyruğunu yerine getiriyorlardı.

***

Yedi düvel Çanakkale boğazından geçmeye, Türk Milleti geçirmemeye ahdetmişti. Karanlık bastığında, acıktıklarını anlıyordu sağ kalanlar. Kuru ekmek ve su, varsa üç beş zeytin. En yanığından bir türkü, taarruz başladığında yarım kalan sigara.

Saldırganlar kararlıydı. Kendi koydukları, ‘uluslar arası’ savaş kurallarını çiğnediler. Kimyasal gaz attılar, hastaneleri bombaladılar, sivilleri vurdular. Lâkin netice değişmiyordu. Bir avuç insan, önlerinden çekilmiyor, ölenlerin yerine yenileri geçiyordu. İngiliz General ‘Bu barbarlar ölmüyor mu yoksa’ diyordu.

Derken gece oldu. Yeni bir mayın hattı döşenmesi gerekiyordu. 7 Mart gecesi düşman projektörlerine aldırmadan, Nusret mayın gemisi işe koyuldu. Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey ve Müstahkem Mevkii Mayın Grup Komutanı Yüzbaşı Hafız Nazmi Bey, sabaha karşı Erenköy koyunun önüne, besmele ile mayınları döşediler. (1)

İngilizler ertesi gün çok uğraştı, o mayınları bulamadı. I8 Mart 1915 sabahı korkunç bir saldırı başlattı, müttefik donanması. O saldırıya Türk bataryaları cevap verdi. Fransız donanmaları manevra yapmak isterken, bu defa Nusret mayın gemisinin döktüğü mayınlara çarptılar. İki İngiliz, bir Fransız zırhlısı orada battı. Diğerleri de aldıkları yara sebebiyle geri çekildi.

Çanakkale Boğazından geçemeyeceğini anlayan kefere, 25 Nisan 1915’de askerlerini karaya çıkardı. Sekiz ay uğraştılar, karadan da geçemediler. Çanakkale geçit vermese de, imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile Osmanlı Devleti sona erdi.

“Mustafa Kemal, Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığını Alman generalinden devralırken Alman generali, “Yenildik, bizim için her şey bitti” demiş, o: “Savaş müttefiklerimiz için bitmiş olabilir ama.. bizi ilgilendiren savaş, kendi istiklalimizin savaşı ancak şimdi başlıyor” demişti.



Çanakkale Savaşının seyrini, Nusret Mayın gemisinin deposundaki son 26 mayın değiştirdi. Allah’ın hikmetinden sual olunmaz.

Türk Milleti için, Kurtuluş Savaşının müjdecisi oldu o zafer.

‘Çanakkale Geçilemiyorsa’ Anadolu’da Türk’ün yurduydu. İşgal edilemezdi.

Başarabileceklerine inandılar.

Buna inanmış bir lider gerekiyordu.

O da Mustafa Kemal oldu.

(1) Bir rivayete göre Nusret gemisinin kaptanı Tophaneli Hakkı Binbaşı, mayınları nereye ve ne zaman bırakması gerektiğini bir gece önce rüyasında görmüştü. Ertesi gün gerçekten de bu mayınların hiç akla gelmeyecek biçimde Ertuğrul koyunda kıyıya paralel olarak döktü. İngilizler boğazı defalarca dikine kontrol etmelerine rağmen bu mayınları tespit edemediler, çünkü Nusret’in bu mayınları son mayın kontrolünden sonra sabaha karşı bırakılmıştı.
***

“Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi..”

“Londra ve Paris'teki bazı vapur şirketleri Çanakkale Savaşı sonrası için İstanbul'a turlar düzenlemişlerdir. Hatta bu turlara ait gidiş-dönüş biletlerini savaş başlamadan önce, İngiliz halkına satılmıştır.

İngilizler sömürgelerinden getirdikleri Müslüman askerleri "Almanlar, sizin halifenizi esir aldılar. Bizimle birlikte savaşınki halifenizi Almanlardan kurtaralım" demiştir.

İngiliz Deniz Kuvvetleri Bakanı Winston Churchill "Biz, Çanakkale'de Türklerle değil Tanrı ile savaştık. O yüzden yenildik..." demiştir. İngiliz ve Fransızlar, Çanakkale'ye; 18 savaş gemisi, 13 kruvazör, 38 muhrip, 2 uçak gemisi, 1 balon gemisi, 2 mayın tarama gemisi, 108 taşıt gemisi, 64 uçak (uçak gemisinde) getirmiştir.

Çanakkale Cephesi Savaşlarında en kanlı ve ağır kayıpların verildiği günlerden bir tanesi de 19 Mayıs'tır. Tarihe "19 Mayıs Taarruzu"olarak geçen bu hadise de ön saflarda çarpışan 10. 000' e yakın üniversiteli ve liseli asker şehit olmuştur. (19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, o tarih olabilir mi?)

Çanakkale Savaşı'na katılan Alman Subayı Carl Mühlman, savaş sonrası anılarını "Bir Alman Subayın Anıları" adıyla kitaplaştırmıştır."Yüzlerce, hatta binlerce askerin bedenlerinde gömlekleri yoktu. Çorapları ve pabuçlarının olmaması yüzünden ayaklarına paçavra sarıyorlardı. İstanbul'dan gönderilen kum torbaları siperlerin açılması için değil, giyim eşyası veya yama olarak kullanılıyordu.

İngiliz şairleri de savaşa katılmışlardı ve bazı idealleri vardı. Bu ideallerini günlüklerinde “Lokum ve halıları yağmalamak, Ayasofya’nın çinilerini sökmek, İstanbul’un en güzel lokantalarında balık yemek” olarak yazdılar.


Donanma boğazı geçmeye başladığında düşük top menzilli Fransız gemileri taktik gereği tabyalarımızı şaşırtmak için öncü atışlar yaptılar ve daha sonra arkalarından gelen uzun menzilli İngiliz gemilerine yol açmak için kenara kaydılar. Bu kayma esnasında kıyıya paralel yerleştirilen mayınlara çarptılar, büyük bir panik yaşandı, ortalık karıştı, gemiler birbirine girdi, 200 yıldır yenilmeyen dünyanın en büyük donanması iki saatte dağıldı.

Edremitli Seyit Onbaşı, Topun ağzına mermi süren vinç tesisatı bombardımanda kullanılamaz hale gelince “Ya Allah Bismillah” diyerek üç tane 275 kiloluk mermiyi tek başına arka arkaya kaldırarak yatağa sürdü ve ateşledi. Bu işlemi yapabilmesi için her defasına üç basamaklı metal bir merdivenden çıkması gerekiyordu ve üçüncü atışta İngilizlerin “Ocean” zırhlısının dümenini parçaladı. Dümeni kırılan “Ocean”ın sarhoş bir serseri gibi mayınlara sürüklendi, bir mayına çarparak havaya uçtu ve yirmi dakika içinde battı. (Seyit Onbaşının daha sonra, o mermileri kaldıramadığını biliyor musunuz?)

Çıkarma beklenmediği için küçük bir takımdan başka hiçbir askeri birliğin bulunmadığı koya çıkan 4000 İngiliz askerine Yahya Çavuş ve 68 arkadaşı, eski tip piyade tüfekleriyle 18 saat boyunca karşı koydu. Mermi israfı yapmamak için asla tek dolaşan hedeflere ateş edilmedi. Neredeyse, hiçbir mermi israfı yapılmadı, İngiliz askerleri çakılı kaldılar, bir santimetre ilerleyemediler, takım komutanları üstlerine telsizlerinden verdikleri raporda karşılarında kalabalık bir makineli tüfek (!) birliğinin bulunduğunu bildirdi.

NEVAL KAVCAR - 18 Mart 2012
haberiniz.com