Son Gazi'yi kaybettik...

Genel & Güncel Konular

Son Gazi'yi kaybettik...

İletigönderen Ram » Prş Nis 03, 2008 10:01

Son İstiklal Savaşı gazisi Yakup Satar, hayatını kaybetti.

Son İstiklal Savaşı gazisi 110 yaşındaki Yakup Satar, evinde hayatını kaybetti. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Hacı Seyit Mahallesi'ndeki evinde kızlarıyla yaşayan gazi Satar saat 22.50 sıralarında hayata gözlerini yumdu. Şanlı Mücadele'nin son kahramanlarından Yakup Satar, 1898 yılında Kırım'da doğdu. Ailesiyle Eskişehir'e göç eden Satar, Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşı'na katılmasıyla Basra Cephesi'nde savaştı.

Sakarya Meydan Muharebesi'nde de düşmana karşı mücadele eden Satar, savaş sonunda Eskişehir'e döndü. Uzun süre çiftçilik yapan Satar, eşini kaybetmesinin ardından kızları Zekiye Tali ve Bedriye Kalaş ile yaşıyordu. Satar'ın, 6 çocuğu, 50'ye yakın torunu bulunuyor. Son 10 yıldır çeşitli rahatsızlıkları nedeniyle evinden dışarı çıkamayan Gazi Satar, geçen yıl dünyaya gelen bebeklerle torunlarının torunlarını görmüştü.
Resim



İstiklal Gazisi'nden 'bölünmeyin' vasiyeti

Yakup Satar hayatta kalan iki İstiklal Savaşı gazisinden biri. 110 yaşında. I. Dünya Savaşı'nda Basra Cephesi'nde, Kurtuluş Savaşı sırasında da İnönü'de, Sakarya'da, Büyük Taarruz'da sekiz yıl savaştı. Çok az görüyor ve duyuyor, son bir haftadır da sürekli uyuyor. Zorlukla konuşan İstiklal Savaşı kahramanı Satar'ın bize söylediği üç dört cümleden biri, "Bu vatanı zor kurtardık, bölünmeyin" oldu.

İstiklal Savaşı gazisi Veysel Turan 108 yaşında hayatını kaybedince, hayatta kalan son iki İstiklal Savaşı gazisinden biri olan Yakup Satar'ı tanımak için Eskişehir'deki evine gittik. Kapıyı küçük kızı 62 yaşındaki Bedriye Kalaş ve babasının bakımını üstlenen diğer kızı Zekiye Tali (75) açtı. Mütevazı evin bir odası Yakup Satar'a ayrılmış. Karşılıklı çekyatların birinde derin bir uykuda buluyoruz Gazi Satar'ı. Karşısındaki çekyatın üzerinde öğrencilerin sevgi, saygı ve minnetlerini sunmak için gönderdiği onlarca mektup ve kartpostal duruyor.

Yüzyıla direndi

Düşmana, yıllara direnen bir ömür süren Gazi'yi yaşı ne olursa olsun dimdik bulacağımızı zannediyoruz. Bu yüzden öyle hasta ve derin uykuda görmek şaşırtıyor bizi. Gazi'nin uyanmasını bekliyoruz. "Beklemediğimiz" yanıtı büyük kızı Zekiye Hanım veriyor:

"Babam son bir haftadır çok ağırlaştı. Gazi Veysel Turan'ın öldüğünü üzülmesin diye söylemedik, ama sanki hissetmiş gibi o öldüğü günden beri ağırlaştı. Babamız nedeniyle ev müze gibi. Giden gelen eksik olmuyor. Otobüslerle ziyarete geliyorlar. Babam kendisine nazar değdiğine inanıyor. Bu yüzden siz de hep 'maşallah' deyin ve giderken de nazara karşı bir dua okuyun..."

Anlıyoruz ki röportaj yapıp anılarını, yaşam öyküsünü Yakup Satar'ın ağzından dinlemekte gecikmişiz. Ama kızı her türlü yardıma hazır: "Daha önceki röportajlarını kameraya kaydetmiştik, isterseniz onları dinleyin. Üstelik geçen yıl babamın sağlığı iyiyken babama anılarını onun dikte ettirdiği şekilde yazdım. Onları da verelim ya da biz artık ezberledik, size anlatalım..."

Kırım'da doğdu

Başka çare yok. Yakup Satar'ı kızlarından öğreneceğiz. Yakup Satar, Kırım'ın Mamak köyünde hicri takvime göre 1314, miladi takvime göreyse 1898 yılında doğdu. 4 yaşındayken anne baba ve 4 kardeş hep birlikte Eskişehir'e göç ettiler. Henüz 6 yaşındayken hem annesini hem babasını kaybetti. Yakup, evli olan iki ablası tarafından büyütüldü. Yaşı geldiğinde İstanbul'a askere gitti. Acemi birliğindeyken Çanakkale Savaşı sürmekteydi. Bir cephe de Basra'da açılmıştı. Osmanlı Genelkurmayı oraya da asker yetiştirmeye çalışıyordu. 8 yıl boyunca düşman İzmir'den denize dökülene kadar savaşacak olan Yakup da bu neferlerden biriydi.

Almanların özel olarak seçerek, zehirli gaz eğitimi verdiği 200 kişilik özel ekipte yer aldı. Gaz kullanımı yasaklanınca Bağdat'ta bir birliğe katıldı. İngilizlerle savaşırken kolundan yaralandı. Türk askerinin takviye gelmediği için teslim olmaktan başka çaresi kalmamıştı. Ne kadar top, tüfek, cephane varsa hepsini yaktılar. Ertesi gün de bayrak sallayarak teslim oldular. İngilizlere esir düşen Satar, 64 gün hastanede kaldı. Kötüye giden kolunu kesmelerine bir İngiliz kadın doktor engel oldu. Bir İngiliz askerle değiş tokuş edilince de 22 günde İstanbul'a geldi. Oradan da Eskişehir'e gidip Mustafa Kemal'in kurduğu düzenli orduya katıldı.

Satar, savaştan sonra Eskişehir'de bakkal, fırıncı, manav ve arabacı olarak hayatını kazandı. Soyadı Kanunu çıktığında ticaretle uğraştığı için "Satar" soyadını aldı. Evlendiği Meryem Satar'dan 5 kız bir erkek olmak üzere 6 çocuğu oldu. Meryem Satar 86 yaşında hayatını kaybettikten sonra gazinin bakımını kızları üstlendi. Gazi dede kızlarıyla yaptığımız söyleşi sırasında hep uyudu. Arada bir oturma pozisyonu alıp kısa süreli gözlerini açtı. Söyleşi bittiğinde de, Gazi Amca tek hamleyle doğruldu ve kızlarını azarladı: "Bir saattir ne anlatıyorsunuz. Sen benim gibi cepheye gidip savaştın mı? Benim gördüklerimi gördün mü? Ya yanlış anlatırsan?" Yaşı 70'e yaklaşan kızları, sevgi dolu bir korku ve saygı ifadesiyle yanıt verdiler babalarına: "Sizin anılarınızı anlatıyoruz babacığım. Endişeniz olmasın sizden dinlerken aldığımız notlarla anlatıyoruz. Yanlışımız yok. İçiniz rahat olsun..."

'Bu vatanı zor kurtardık'

Gazi Dede'yi kararlı bir tonla konuşurken görmek bizi umutlandırıp mutlu etti. Hatırını sorduk, "Çok şükür iyiyim. Ya siz nasılsınız. Memleket neresi?" diye sordu. "Söyleyecek, verecek bir öğüdünüz var mı?" diye sorunca bu kez beklediğimiz yanıtı aldık: "Biz bu vatanı zor kurtardık. Bölünmeyin. Düşman gözetler, en zayıf anımızda vurur." Karşımızda duran "canlı tarih"in daha sağlıklı nice ömürler sürmesini dileyerek ayrılıyoruz tarih kokan bu evden...

Yemeniden ayakkabı

Askerin üstünü başını görseniz ağlardınız. Ağustos ayı. Hava kavurucu sıcak. Otlar iyice kavrulmuş, cayır cayır yanıyor. Ayağımız çıplak. Yanan otları ayağımızla söndürüyor, oraya çöküp düşmana ateş ediyoruz. Sivrihisar'a yakın bir yerde mola verdik. Gece gizlice kasabaya gittim, zifiri karanlık. Bir evi fener ışığı aydınlatıyor. Evin kapısını çaldım. Kapıyı açıp açmamakta tereddüt etti. 'Korkma, ben Mustafa Kemal'in askeriyim. Ayağımda ayakkabı yok. Parasını vereyim, ayağıma giyecek bir şeyler ver' dedim. Tesadüf, orası yemenici dükkânıymış. Bana bir çift yemeni verdi. Sökülünce dikmem için de balmumu iple iğne. Hemen yemeniyi ayağıma sardım. O kadar rahat etti ki ayağım. Bana artık karada ölüm yok. Birliğime adeta uçarak gittim.

Atatürk sınava çekti

Bir gece dağın tepesinde nöbet tutuyorum. Mustafa Kemal Paşa yanıma geldi. İçimi bir heyecan sardı. 'Adın ne asker senin?' dedi. 'Yakup' dedim. 'Söyle bakalım Yakup, etrafında neler görüyorsun?' dedi. Ben de görebildiklerimi saydım. Elinde dürbünü vardı. Kendisi de etrafa baktı, sonra sırtımı okşadı. 'Asker' dedi, 'silahınıza, merminize sahip çıkın, boşa harcamayın.

İsmet Paşa'dan hediye sigara ve kibrit

"Bir defa da İsmet Paşa bizi teftişe geldi. Bizim çavuşa, 'Sen buradan gidiyorsun, düşman da diğer sokaktan geliyor. İlerde karşılaştınız ne yaparsın?' dedi. O da, neler yapacağını anlattı. İsmet Paşa, 'Hadi o zaman söylediklerini yap, biz de görelim' dedi. Tatbikat emri verdi. İkimiz iki sokaktan gidip görebilecekleri mesafede karşılaştık. Yere yatıp başladık birbirimize yalandan ateş etmeye. Sonra düdük çaldı, dönüp geldik. İsmet Paşa künyelerimizi aldı. İyi ya da kötü yaptığımızı bilmiyoruz. Arkadaşlar da kötü yaptınız, o yüzden künyelerinizi aldı, size ceza gelecek diye bizi korkuttular. Tatbikattan 15 gün sonra İsmet Paşa, komutana bir tebrik mektubu ile bize birer paket sigara ve kibrit hediye göndermiş. O zaman beğenildiğimizi anladık, çok rahatladık."
Ümran Avcı / 30 Mart 2007 / Cuma
Resim

Gazi'nin son görüntüleri | Gazi'nin son fotoğrafları
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen Mery » Prş Nis 03, 2008 10:09

Allah rahmet eylesin :(
Kullanıcı küçük betizi
Mery
Üye
Üye
 
İletiler: 160
Kayıt: Çrş Kas 28, 2007 20:50

İletigönderen Pınar » Prş Nis 03, 2008 10:31

Allah rahmet eylesin
Halk tarafından devlete "Sen bana hizmet etmek için varsın, bunun ötesinde senin bir anlamın yok" dendiğinde herşey yoluna girecektir...

(Osman Pamukoğlu)
Kullanıcı küçük betizi
Pınar
Üye
Üye
 
İletiler: 1380
Kayıt: Çrş Haz 06, 2007 7:47

İletigönderen |Cansu| » Prş Nis 03, 2008 10:38

Allah rahmet etsin.Ailesine sabırlar versin.
Irak’ta savaşan ABD’li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz.”
“We further hope and pray that the brave young men and women return home with the lowest possible casualties, and the suffering in Iraq ends as soon as possible.”
By Recep Tayyip Erdogan
The Wall Street Journal
March 31st, 2003
Kullanıcı küçük betizi
|Cansu|
Üye
Üye
 
İletiler: 2689
Kayıt: Cmt Nis 21, 2007 16:43

İletigönderen shadow39 » Prş Nis 03, 2008 17:19

Allah rahmet eylesin
Dağda üç Beş domuz Sürüsü
Tutturmuş Bir kürdistan Türküsü
Eline Almış Bayrak Diye Bir Masa örtüsü
Satsan Beş Para Etmez Ne Dirisi Ne De ölüsü
Soyu Soysuz Olan Sensin Toprak Senin Neyine
İte itlik Yapıp Kafa Tutma Beyine
Anlasa Dediğimi Sokaktaki Köpek Ağlar Haline
Duy Ulan Soysuz
Ne Mutlu TÜRK'üm Diyene!!!
....
Bu da can d..... efendiye olsun. belgeselci.
"Siz Mustafa demeye devam edin, biz de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk"

Resim
Kullanıcı küçük betizi
shadow39
Üye
Üye
 
İletiler: 2230
Kayıt: Cmt Mar 03, 2007 20:27

İletigönderen Aydoğdu » Pzr Nis 06, 2008 3:19

Televizyonda izlemiştim. Allah rahmet eylesin.
Resim
Kullanıcı küçük betizi
Aydoğdu
Üye
Üye
 
İletiler: 7
Kayıt: Cmt Nis 05, 2008 4:37


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x