Son kirli bilgilendirme operasyonu
Hile yoluyla savaşacaksın komutunu almış içimizdeki malum işbirlikçiler, bölücü Kürt dosyasını bir koz olarak kullanıp SAM AMCAlarının bölge planlarına stratejik açılım kazandırmaya devam ediyorlar. Ve bizler, biz vatanseverler de, ağır hallerde kirli bilgi ile yönlendirilme, psikolojik savaş operasyonlarıyla mağdur edilme günleri içindeyiz. Dün değerli bir uzman dostum beni de uyardı, notlarımı paylaşıyorum;
Son birkaç günlük gündeme bakalım, 8 askerimizin kaçırılması tartışmaları üzerinden size-vatanseverlere yapılan psikolojik harp oyunlarından, manipülasyonlardan birini şimdi sobeleyelim; çoook değerli bazı gazeteci ve yazarlar, 8 askerimizle ilgili vakayı anlatır iken; 8 erimizi esir alan PKK ifadesini kullanıyorlar, işte bu sunumdaki tek kelime ile çoğunluğumuz da farkında olmadan aslında neye sebebiyet veriyoruz dersiniz? Sizlerin, vatandaşın zihinlerinin sinsice formatlanmasına.
8 askerimizin esir alındığı ifadesi tamamen hatalıdır, doğrusu; 8 askerimizi çapulcu kaçırmıştır. Çünkü efendim, esir alma tanımı uluslararası devletler hukukuna, Cenevre Sözleşmesine göre belirlenmiştir, buna göre, ancak düzenli bir ordusu olan ve ilan edilmiş savaşın tarafları arasında esir alma tanımı kullanılabilir, geçerli olabilir.
Şimdi, yaşadığımız 8 er ile ilgili vakaya bakalım, erlerimizi kaçıran kanlı bir terör örgütüdür, bu kanlı terör örgütünün yaptığı eylemin adı da eşkıyalık, adam kaçırmadır. Siz böyle bir hassas konuyu aktarır iken esir alma tanımını kullanır iseniz de, PKKnın, himayesine girdiği SAM Amcasının, Barzaninin tuzağına düşmüş olursunuz, erlerimizin esir alındığını kabul ettiğiniz an, esir kelimesinin uluslararası hukuktaki manası üzerinden, PKKyı da bir anda düzenli ordu olarak gördüğünüzü de (hiiiç farkında olmadan) onaylamış olursunuz. Bay Bush ve içimizdeki yerli işbirlikçilerinin istediği de bu işte, PKKyı, Barzaniyi Türkiyeye resmi muhatap olarak kabul ettirip, siyasi kimlik kazandırmak, uluslararası çevrelerde, Türkiye ve PKK-Barzani üçlemesini aynı vitrindeki taraflar olarak zihinlere sunmak. Bu hedeflerine de ilk adımda işte böyle manipülasyon, psikolojik harp argümanları kullanıp kelime oyunlarıyla sizlere, PKK asker esir aldı cümlesini tekrar ettirerek ulaşıveriyorlar.
O halde kelimelerimize, kurduğumuz cümlelere, bize sunulan tanımların ezberine çoook dikkat etmek, derin milli akıl filtreleri yapmak zorundayız bu günlerde. Barzani Türkiye Cumhuriyeti Devletinin muhatabı değildir, biz Bağdat Hükümetini muhatap kabul ederiz, bölge planları, sınır ötesi operasyon söz konusu olduğunda, Barzani ve peşmergelerinin açıklamalarına Ankaradan hiçbir yetkilinin resmi olarak cevap vermemesi, muhatap kabul etmemesi gerekiyor.
75 KÜRT VEKİL AÇIKLAMASI VE ETNİK MİLLİYETÇİLİK
Evet, tüm bunlar oluyor iken AKP Hükümeti ve Erdoğan ne yapıyor? Erdoğan, Bushla görüşmesinde Türkiyede Kürtlere yönelik bir baskı ve sindirme olmadığını anlatmak için Benim partim Güneydoğu bölgesindeki en güçlü parti. Benim bu bölgeden seçilmiş 75 Kürt kökenli milletvekilim var diyor. Sayın Erdoğan, Türkiye Cumhuriyetinin Egemen Meclisinde etnik köken çalışması mı yaptırdı yoksa? Neden 75 Kürt kökenli milletvekili olduğu vurgusunu Washingtondan Türkiyeye gönderme ihtiyacı duydu?
MHP milletvekili, milliyetçi cephenin değerli isimlerinden Sayın Tuğrul Türkeş, Erdoğanın milletvekillerine yaptığı etnik tanımlama hakkında dün Başbakanlığa ve Meclis Başkanlığına bir önerge vererek şu 4 önemli soruyu sordu;
1- Sayın Erdoğan 75 tane Kürt kökenli milletvekili var benim partimde söyleminizdeki 75 Kürt kökenli milletvekili şifahi olarak söylenmiş bir sayı mıdır? Yoksa bu milletvekillerini, etnik köken itibarıyla ismen seçerek mi listenize aldınız?
2- Sayın Erdoğan, AKP bünyesinde yer alan diğer milletvekillerinin etnik kökeni hakkında da bir çalışmanız bulunmakta mıdır?
3- Türkiye Cumhuriyetinin, yasama organını oluşturan milletvekillerinin etnik köken olarak ayrılması, Türkiyenin birlik ve beraberliğini temsil ve devam ettirme görevini üstlenen bir Başbakan adına doğru bir uygulama mıdır?
4- Milletvekillerini köken itibarıyla ayırmanız anayasanın 66 ve 80. maddeleri ile tezat teşkil etmemekte midir?
Özellikle 4. sorunun takibini emanetinize bıraktım efendim...
Kelimelerimize dikkat etmek zorundayız, kaderimize dönüşebilir...
Güler Kömürcü, 09.11.07