Micah Zenko, 24 Ocak 2014
11 Eylül 2011 İkiz Kuleler saldırısından üç gün sonra, Kongre ve Senato, ABD Başkanına bu terör saldırılarını düzenleyenlere ve ileride ABD’ye yönelik uluslararası terörizme karşı her türlü gerekli ve uygun gördüğü gücü kullanma yetkisi verdi (Authorization for the Use of Military Force - AUMF). Daha öncede de tekrarla belirttiğim gibi; birincisi, bu yasa, şu anda yürütülen terörle mücadele operasyonlarının askeri veya politik amaçlarını açık olarak belirlemiyor. İkincisi de AUMF yürürlükten kaldırılacak gibi görünmüyor ve Kongre’nin yasayı güncelleme çabası da büyük bir olasılıkla yasanın kapsamının daha da genişletilmesiyle sonlanacak.
…
Daha açıkça vurgulanırsa, AUMF ABD’nin şu anda yürüttüğü savaşların amacını yansıtmıyor ve yasanın esnekliği Amerika’nın, sonu gelmeyen bir savaş durumunda olmasını sağlıyor.
…
Artık 2001’de olduğu gibi değil, bugün Amerika’nın insansız hava araçları (İHA) uydulardan sağlanan bağlantılarla ABD’de yerleşik pilotlar tarafından kontrol ediliyor, ve üç dört yıl sonra da bunlar deniz kuvvetlerinin gemilerinden inip kalkacaklar, başka ülkelerdeki üslere gerek kalmayacak.
…
Bir tek kişi, Osama bin Ladin’in, peşinden gitmek için 1999 ile 2001 yılları arasında geliştirilmiş olan şey, bugüne kadar yaklaşık 462 defa kullanılıp, ABD’nin resmen savaş halinde olmadığı ülkelerde tahminen 3600 terör şüphelisini, militanı ve sivil halkı öldürmekte kullanıldı.
Bir tek ABD askerini kaybetmeden 3600 kişiyi öldürmek 11 Eylül 2001’de düşünülebilecek bir şey değildi. Artık bu ölümcül operasyonlar sıradan olaylar ve Başkan Barack Obama’nın 2013 Mayıs’ında İHA saldırılarını artık “düzene soktuğu” beyanından sonra bunlar Kongre ve Senato tarafından da sorgulanmaz oldu.
…
11 Eylül’den bu yana, ABD’nin Afganistan’da Taliban’a karşı yaptığı, içinde ordu güçlerinin de bulunduğu operasyonların komutası CIA’ye verilmişti. Zamanın Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, ABD Merkez Bölge Komutanı General Tommy Franks’a, Afganistan için planların ne kadar zamanda hazır olacağını sorduğunda aldığı yanıt “iki ay” idi. Bu esnada CIA’nın yarı-askeri güçleri, 11 Eylül’den sekiz gün sonra Afganistan’da aşiretlerle ittifaklar yapıyor, istihbarat topluyor ve Taliban’a saldırıyordu. Ekip liderlerinden biri, operasyonları idare eden CIA şefine, “Özel Harekât ekipleri” bize ne zaman katılacak diye sorduğunda aldığı yanıt, “Hiç fikrim yok, ne zaman hazır olurlarsa” oldu. Bugün, Afganistan’da, 2001’deki benzeyen bir rejim değişikliği gerekirse ordu komutayı elinde tutacak ve çok daha çabuk hazır olacak.
…
ABD’de en önemli ilerlemelerden biri, siber saldırıların kaynağını çok daha kesin olarak belirme konusunda. Yüksek seviyede bir ABD istihbarat görevlisi geçen yıl bana, “Eskiden, saldırının hangi ülkeden ve sonra da hangi şehirden kaynaklandığını kestirmekte becerimiz iyiydi. Şimdi hangi binadan ve o binada hangi masadan olduğunu biliyoruz.” Siber saldırının kaynağının tam olarak bilinememesi bir karşı siber saldırıyı sınırlıyordu. Eskiye göre, bu gün artık bu sınırlama çok daha az.
…
Princeton Üniversitesi bilim adamlarından Gregory Johnsen’ın 11 Eylül’ün ardından AUMF yasasının ne büyük bir aceleyle ve ne kadar dikkatsizce görüşülüp tartışıldığı konusunda çok güzel bir yazısı var. Yasa yapıcıların çoğu ve hatta Obama yasayı kapsamlı bir şekilde değiştirmeye ve sonunda yürürlükten kaldırmaya taraftar. Onlara göre yasada, kimin yakalanabileceği, kimin öldürülebileceği ve coğrafi sınır tanımayan operasyonlar yeteri kadar kesinlikle belirtilmemiş.
…
Pek çok kimse, Bush’un AUMF yasasını imzalamadan bir gün önce bu gün hâlâ yürürlükte olan bir genelge (Memorandum of Notification - MON) imzaladığını bilmez. CIA’nin eski terörle mücadele bölümü avukatı John Rizzo bu, “meslek hayatımda karıştığım en kapsamlı, en hırslı, en saldırgan ve en riskli genelge idi. Bir paragrafta El Kaide teröristlerini yakalama ve gözaltına alma yetkisi verdi, bir başka paragrafta da öldürme yetkisi.”
…
Kaynak: http://www.foreignpolicy.com/articles/2014/01/24/the_true_forever_war_technology_aumf